Mücahit BİLİCİ
Türkiye’de yeni dönemin siyaseti nasıl bir şey olacak? Artık doğal sınırlarına ulaşan devrim sonrası siyasetin İslam’la ilişkisi acaba nasıl bir seyir izleyecek? Şu anda tek ve çok güçlü konumdaki AK Parti’nin orantısız siyaset kabiliyeti, bildik parti siyasetini toptan dönüşmeye mecbur bırakacak gibi görünüyor. Muhalefet ya kriminal bir faaliyet ya da milli davaya ihanetmuamelesine mahkûm kalmışken, bugün reel siyaset AK Parti ile Cemaat ve PKK arasında cereyan ediyor. Bu üç önemli aktör de ya dindardır ya da dinle barışmak zorundadır.
Erime ve doğal ölümlerini (belki kendileri de) bekleyen partiler var: MHP ve CHP. MHP’nin tabanının laik olmayan kısmı AK Parti’nin gittikçe millileşen cazibesiyle eriyecek gibi görünüyor. CHP’nin kendisini içine hapsettiği ölümcül demokrasi sevmezlik ve laikçilik siyaseti CHP’yi AK Parti’nin elinde duyguları gıdıklanarak kontrol edilebilen elverişli bir muhalefet oyuncağı hâline getirmiştir. CHP bu sebeple ne kadar hırçın olsa da hakikatte doğal ölümünü bekleyen bir aktör konumundadır.
Başta zikrettiğim üç aktör dışındaki aktörler kurumsal siyasette varolabilmek için İslamlardan İslam, dindarlardan dindar beğenmek durumunda kalacaklar. Çünkü Türkiye’de artık laik siyaset bitti. Yani siyasetin belirleyici eksenlerinden biri olan ve onyıllardır bir azınlık tahakkümüne imkân tanıyan İslam-laik kutupsallığı büyük ölçüde bitti diye düşünüyorum. Müstakil oyuncu olma özelliklerini kaybetmiş bulunan laikler, eğer sisteme küsmeyi tercih etmezlerse, bundan sonra kendilerinden büyük dindar aktörler arasında tercih yaparak demokratik koalisyonlarla siyaset yapabilecekler.
Eskiden siyaset halkı dışlayarak yapıldığı için laik bir siyaset mümkün olabiliyordu. Artık halka rağmen bir siyaset mümkün değil. Demokratikleşme İslam’ı Türkiye’de siyaset içindışsallaştırılabilir hatta itilip kakılabilir bir nesne konumuna indiren vesayete son verdi. Vesayet gidince herkes İslam’ın dışından İslam’ın içine düştü ve düşecek.
İslam’dan daha çok bir konuşma nesnesi olarak söz etmeyeceğiz artık. Bilakis İslam’ın temel değer olarak toplumsal tasavvuru şekillendirdiği ama İslam’ı nesneleştiren bir kimlik siyasetine müsaade etmeyecek şekilde görünmezleşeceği bir ortam doğacak diyebiliriz.
Bu normalleşme, sırf dindar olmayı, siyasi başarı veya toplumsal destek için yeterli olmayan bir özellik hâline getirecek. Salahat ve maharet dengesi yeniden oluşacak. Laiklik üzerinden siyaset kadar, din üzerinden siyaset de tükenecek. Dindarlar arası bir siyasette hürriyet, adalet, doğruluk, hizmet gibi faktörlerle İslam’ın doğal değerleri siyasi rekabetin eleği hâline gelecek.
Yani İslam versus laiklik siyaseti biterken sahici bir Müslüman versus Müslüman rekabeti başlayacak, eğer demokratik arınma süreci bir sekteye uğramazsa. Siyasi rekabetin ekseni bumeta- kimliklerden uzaklaşıp daha küçük ve daha çoğul zeminlere oturacak. Belki bugüne kadar birarada durmuş olan Adalet ve Kalkınma Partileri birbirleri ile yarışacaklar.
İftar vermekte yarışan solculuk ile sağcılık, yahut milliyetçi- mukaddesatçı İslam anlayışı ileliberal- demokrat İslam anlayışı somut meseleler üzerinden kalpleri kazanmaya çalışacaklar. Yaniyekpare İslam blokunun içindeki yeni ve önceden görünmeyen kırıklar görünecek: Dindarburjuvaziden anti-kapitalist Müslümanlara, dindar Türklükten dindar Kürtlüğe, ve İslami bir feminizme kadar pek çok yeni vurgu ile karşılaşmamız boşuna değil. Artık “halife” olmak kadar “Ömer” olmak da önemli hâle geliyor.
Evet, demokrasi oturdukça siyaset artık İslam’ın içine taşınıyor. İslam, siyasette taraflardan biri olmaktan çıkıp tüm tarafların kendilerini onun içinde ve ona nispetle kurmak zorunda oldukları bir kimlik hâline geliyor. İslam’ın gittikçe bir nesne olarak görünmezleşeceği ama zemin olarak güçleneceği yeni siyaset aynı zamanda kimlik siyasetinden mesele-merkezli siyasete geçiş anlamına gelecek.
Twitter: @mucahitbilici
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları




































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.12.2025
13.11.2025
12.11.2025
31.10.2025
20.10.2025
6.10.2025
28.09.2025
21.09.2025
6.09.2025
30.08.2025