Mümtazer TÜRKÖNE
Birden fazla partinin yarışa katıldığı 1946 tarihinden bu yana 15 genel seçim, bir o kadar da yerel seçim yapıldı.
68 yıl ve 15 seçim, demokrasinin yerleşmesi, aktörlerinin kimlik ve kişilik kazanması için çok kısa bir süre. Arada darbe fasılalarına rağmen yine de kat ettiğimiz mesafeyi küçümseyemeyiz.
1946’daki şaibeli seçimlere giderken toplumdaki derin kırılma, seçim meydanlarına ve parti kimliklerine de yansıdı. Devlet seçkinleri halk ile aralarında oluşan derin uçurumu, ancak sandığa tosladıkları zaman fark ettiler. Yine de hatayı kendilerinde bulmadılar; seçim sonuçlarını halkın ehliyetsizliğine ve rüştünü henüz ispatlamamış olmasına bağladılar. Çok keskin kutuplaşmaların gölgesinde geçen on yıldan sonra, 27 Mayıs darbesi ile kurulan anayasal yapı, bu “reşit olamama durumu”nu kurumlaştırdı; hatta bir siyasî düzene dönüştürdü.
2007 yılına kadar sandıktan çıkan hükümetler ve parlamentolar egemenliği devlet içindeki asker-sivil seçkinlerle paylaştılar. Ekonomi konusunda özgür, ama devlet-vatandaş ilişkisi konusunda sınırlı bir iktidarı kullandılar. 2010 referandumuna kadar geçen süre yeni bir düzenin taşlarını döşedi. Referandumdan sonra askerî vesayet düzeni tasfiye edilince, iktidar rakipsiz bir şekilde AK Parti’nin eline geçmiş oldu. Cumhuriyet tarihi boyunca hiçbir dönemde devlet iktidarı bu ölçüde temerküz etmemişti. Başarıya ulaşmış her liderin önüne çıkan yol ayırımı, Erdoğan’ın karşısına da çıktı: Fırsatçılık yapıp bir iktidar tekeli oluşturmak veya iktidarı paylaşarak sağlıklı dengeler kurmak. Erdoğan, arkasındaki halk desteğine güvenerek birinci yola saptı ve iktidarını kişiselleştirdi. 12 Eylül 2010 referandumunda kabul edilen HSYK düzeninin, 17 Aralık sonrası yolsuzluk soruşturmalarını durdurmak için değiştirilmesi girdiği yolun sonuna işaret ediyor.
Kısa demokrasi tarihimiz boyunca çevrenin merkezdeki seçkinlere muhalefeti, taşra dinamizmi ile beslenen yumuşak muhafazakâr bir koalisyon şeklinde kendini dışa vurduğu için seçimler hep sağ partilerin zaferlerine sahne oldu. Menderes’in Demokrat Parti’den sonra Demirel’in Adalet Partisi’nin, sonrasında Özal’ın ANAP’ının, nihayetinde Erdoğan’ın AK Partisi’nin temsil ettiği bu koalisyon bugün dağılmış vaziyette. Millî Görüş damarı, iktidarda kendi tekelini kurmaya kalkınca tesbihin ipi kopmuş oldu. Rakibinden, yani askerî vesayet düzenine karşı direnişten güç alan bu koalisyon, 2010 referandumu ile zaten anlamını kaybetmişti. Erdoğan üstüne tarihî bir hata yaparak, yeni bir anayasa ile yeni bir çağ başlatmak fırsatını, başkanlık sistemi şartına, yeni kişisel iktidarına bağlayarak heba etmiş oldu.
Vesayet düzeni sona erince CHP de bir türlü kurtulamadığı netameli tarihinin, hareket alanını kısıtlayan yüklerinden kendiliğinden kurtulmuş oldu. CHP dünün CHP’si değil; MHP de öyle. Her iki parti, üç genel seçime yayılan yeni düzende kendilerine muhalefetin ötesine uzanan bir varlık gerekçesi bulamadılar. Fırsat ilk defa bu seçimlerde ayaklarına geldi. Her iki partinin de pek işlerine yaramayan kurumlaşmış siyasî parti aidiyetleri darmadağın olurken, yeniden tanımlanacak yelpazede daha güçlü bir konum elde etme fırsatları doğdu.
Erdoğan’ın üzerindeki yolsuzluk yükünü çoğaltan ilave ağırlıklar var. Yüksek Seçim Kurulu’nun, AK Parti’nin bayraklı reklamını yasaklamasını, “biz de yasağı yasaklarız” diye eleştiren bir liderin otokrasi ithamlarına verecek cevabı olamaz. Erdoğan iktidarının denetlenmesini, dengelenmesini kabul etmiyor. Hâlbuki insanların medenî bir toplum olarak özgürlüklere ve güven veren bir hukuk düzenine ihtiyacı var. Yeni siyasî kimliklerin veya parti aidiyetlerinin ortak paydasını bu ihtiyaçta aramamız lazım. Erdoğan’ın kişiselleşen iktidarı bu ihtiyacı karşılamak yerine, tersine güvensizliğe kaynaklık ediyor.
1946’dan bu yana istikrarlı bir şekilde bugünlere gelen siyasî kimlikler toplumun hukuk ve özgürlük talebinin yol açtığı derin bir kırılmayı yaşıyor. Toplumdan yükselen talep partiler tarafından karşılanırsa, siyasî yelpaze boydan boya yeniden oluşmuş olacak.
Yazarlar
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHüseyin için matem, Gazze için ağıt 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl Boraİhtiyatlı İyimserlik 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayReel sosyalizm neden çöktü? 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımının toplumsal meşruiyeti nasıl artar? 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANMuhalefetsiz muhalefet; medyasız medya!... 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.07.2025
19.07.2025
16.07.2025
10.07.2025
4.07.2025
1.07.2025
24.06.2025
21.06.2025
17.06.2025
1.06.2025