Serdar KAYA
1915 yılında, İttihatçılar Anadolu’da yaşayan Ermenilerin büyük bir kısmını tehcir ve imha ettiler. Bu süreçte, binlerce yıldır Anadolu’da yaşamakta olan bir halk yurdundan sürüldü ve büyük ölçüde ortadan kaldırıldı. Anadolu Müslümanları, bu binlerce yılın (takriben) son 1000 yılında Ermenilerle (birlikte olmasa da) yan yana yaşamışlardı. Ancak buna rağmen, onları unutmaları zor olmadı. Ermeniler, yok edilen (ya da değişip başka bir hâl alan) köyleri, kiliseleri ve ticarethaneleri ile birlikte hafızalardan silinip gittiler.
Ermenilerin yeniden Türklerin gündemine girmesi, 1973’ten itibaren bazı Ermenilerin dünyanın çeşitli yerlerinde görev yapan Türk diplomatlara suikastlar düzenlemeye başlamalarıyla birlikte oldu. Sonrasında da, giderek artan soykırımın tanınması talepleri, Türkleri Ermenilerle olan geçmişlerini hatırlamaya itti. Ancak buna tam olarak hatırlamak da denemezdi. Zira Ermeni kimliği Türkler için artık sadece siyasi bir anlam ifade ediyor ve ilgili siyaset, sadece düşmanlık hisleriyle şekilleniyordu. 1915 ve öncesine dair olumlu ve olumsuz anılar çoktan unutulmuştu.
Ermeniler
Soykırım kavramı, II. Dünya Savaşı yıllarında ortaya çıktı ve 1948’de uluslararası hukukun bir parçası oldu. Türkiye, 1950 yılında ilgili Birleşmiş Milletler sözleşmesini imzalayarak soykırım konusunda yapılan bu düzenlemeleri tanıdı. Ancak, soykırım kavramının ne mana ifade ettiği Türkiye’de uzun yıllar boyunca merak bile edilmedi. Bu ilgisizlik, 1970 ve 80’lerde birbiri ardına yaşanan diplomat suikastlarıyla birlikte soykırım kelimesi ülkenin gündemine dâhil olduktan sonra dahi değişmedi. Dolayısıyla da, soykırım kavramı, Türkiye’de yıllarca anlamı çok fazla bilinmeden ve katliam kelimesiyle eş anlamlı olduğu varsayılarak “tartışıldı”.
Bunun böyle olmasında, devletin bilgiye ulaşan kanalları kapatmasının da payı büyüktü. Örneğin, soykırım konusunda Türkiye’de yapılan ilk ciddi yayın, Ayşe Nur ve Ragıp Zarakolu’nun kurdukları Belge Yayınevi tarafından 1993 yılında basılan, Fransız yazar Yves Ternon’un Ermeni Tabusu (Les Armeniens: Historie d’un Genocide) adlı kitabıydı. Ancak kitap, yayımlanır yayımlanmaz yasaklandı. Ardından da, Devlet Güvenlik Mahkemesi, (Terörle Mücadele Yasası’nın sekizinci maddesinden açtığı dava sonucunda) Ayşe Nur Zarakolu’nu iki yıl hapse mahkûm etti. 1994 yılında, 3 Aralık’ı 4 Aralık’a bağlayan gece, yayınevinin Cağaloğlu Başmusahip Sokak’taki ofisi bombalandı. (Aynı gece, Gündem gazetesinin Kumkapı’daki merkezi de bombalanmıştı.)
Devletin bu konudaki sert tavrı nedeniyle, soykırım kelimesini başına “sözde” sıfatı eklemeden kullanmaya, 2000’li yıllara dek, kolay kolay pek kimse cesaret edemedi. 2005 yılında Boğaziçi Üniversitesi’nde gerçekleştirilmesi planlanan soykırım konulu bir konferansın mahkeme kararıyla engellenmesinin, bu konuda devletin açıktan yaptığı son ciddi müdahale olduğu söylenebilir. Türkiye’de soykırım kavramı (ve spesifik olarak da 1915), ancak 2005 civarında yaşanan süreçten sonra yavaş yavaş tartışılmaya başlandı.
Sırada Kürtler var...
İnsan hakları eksenli pek çok kavramı olduğu gibi soykırım kavramını ortaya çıkaran süreç de Batı’da yaşandı. Türkiye bu sürecin içinde olmadığı gibi, süreçle ilgilenmedi de. Kavramın ortaya çıkmasından bu yana neredeyse 70 yıl geçti. Bu süre zarfında, dünyanın bütün gelişmiş ülkelerinde konu hakkında kitaplar yayımlandı, filmler, belgeseller çekildi, önemli tartışmalar yaşandı. Türkiye bunların hep dışında kaldı. Bu nedenle de, şimdilerde ülkede soykırım konusunda yapılan değerlendirmelerin ekseriyetle epey yüzeysel olması şaşırtıcı değil.
Türkiye maalesef dünyayı geriden takip ediyor. 1915’te yapılanlar Türkiye’nin karşısına geldiğinde ve ilgili uygulamaların soykırıma tekabül ettiği söylendiğinde, insanların önce şaşkınlık geçirmeleri ve ardından (ilgili dönem ve kavram hakkında hiçbir şey bilmeseler bile) öfkelenmeleri bundandı. Bu geriden gelme durumu halen değişmedi. Dolayısıyla, Türkiye yeni şaşkınlıklar yaşamaya ve yeni öfke nöbetleri geçirmeye mahkûm. Örneğin, ileride Kürtlerin (fiziksel ve kültürel) soykırımı konusu da gündeme geldiğinde, benzeri tepkilere yine şahit olacağız.
twitter.com/derinsular
Yazarlar
-
Ahmet TAŞGETİRENSiyasette kim kiminle yürür? 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli tavır mı koydu? 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya medyasına bıraksanız… 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuYa casus ya kayyım… 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolToplu iğne hikayesi 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİAkademi hakikatin peşinde midir? 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkan'Casusluk' dosyasında ne var? 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRSavcı ‘İngiliz casusu’ olmakla suçluyor! Yöneticisi olduğu şirkete siber güvenlik ihalesi verildi 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAmalı Fakatlı 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt çözümüne neden olumlu bakmalı? 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCumhuriyet 'ilan' ve 'inşa' edilen bir devlet şeklidir 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERMea Culpa 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHaram paranın faizi helal midir? 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMami, IKE ve Hüseyin-1 29.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî casusluk suçu 29.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATarihi Fırsata Sahip Çıkalım... 29.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünTürkiye üstündeki baskı artar mı? 29.10.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUTrafik, yargı ve casusular 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBu bir haber değildir: Türkiye, doğal alan kaybında birinci 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞHamdi Ulukaya (Çobani) en zengin Türkiyeli seçilmesi üstüne... 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselMerkez Bankası zor bir viraja girdi 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFed mi, TCMB mi? Çetrefilli bir soru, ironik bir cevap 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZPKK’nın son açıklaması: Süreç devam ediyor, ama nasıl ? 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBürokrasi, tarımın gerisinde kaldı 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞALTINA, DÖVİZE BAK GÖR HALİNİ… 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNPKK’nin çekilme hamlesi ne anlama geliyor? 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm süreci… Yüzlerde hâlâ niye kaygı ifadesi var? 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRBatı’nın krizi, küresel düzenin çözülüşü: Türkiye için dönüm noktası üzerine senaryolar ne? 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanBöyle giderse bu tren bu tünelden çıkmaz 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’de milliyetçiliğin reformu meselesi 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANNereye doğru gidiyoruz? 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçayİstikrarsızlık üreten istikrar programı 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHukuk binasını yıkmayın efendiler 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalProtestolar Amerika’yı sallıyor (mu?) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBir toplum geleceğe nasıl hazırlanır? 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTKürt siyasi temsili sorunu 19.10.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezKültürel hegemonya: “Hay Bin Yakzan” bize ne söyler? 19.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIREkonominin düzelmesi Cumhurbaşkanı Erdoğan’a bağlı… 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞTrump’ın meşruiyeti var mı ki! 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar dışarıda güvercin içeride şahin: Neden? 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAMilli takım ışık saçtı: Maçın kahramanını açıkladı 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENSadece DEM mi, ya CHP'nin ettikleri? 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları










































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.06.2019
17.06.2018
6.04.2015
23.03.2015
16.03.2015
20.01.2015
15.01.2015
17.11.2014
1.10.2014
12.08.2014