Serdar KAYA
Bir tartışmayı değerli kılan, dile getirilen argümanların (birbirlerine karşıt da olsalar) bilgiye dayalı ve tutarlı olmalarıdır. 1937-38 Dersim hadiselerinin bir soykırım olup olmadığına dair bir tartışma izlediğimizi farz edelim... Böyle bir tartışmada, taraflardan biri, Dersim’de çocuk-kadın-yaşlı demeden toplu imha emri verildiğini, sağ kalan çocukların ise transfer edilerek Türklüğe asimile edildiğini hatırlatarak, yaşananların bir soykırım olduğunu öne sürebilir. Bir başkası ise, dönemin tek parti idaresinin Dersimlileri imha “niyet”inin merkezî otoriteyi tanımamalarından ileri geldiğini, Kürt-Alevi kimliğinin konu ile ilgisi olmadığını, dolayısıyla aynı tavrı Türk bir grubun sergilemesi durumunda da Mustafa Kemal’in izleyeceği politikanın yine pekâlâ katliam olabileceğini, bu nedenle de yaşananları soykırım olarak nitelendirmenin yanlış olduğunu iddia edebilir.
Böyle bir tartışma, makul bir zemine oturur. Ancak bir de, herhangi bir katkıda bulunmak şöyle dursun, cehalet izharından başka bir işlevi olmayan argümanlar var. 1915 söz konusu olduğunda Türkiye’de öne sürülen argümanların büyük bir çoğunluğu ne yazık ki bu minvalde:
Argüman: “I. Dünya Savaşı’nda kim kimi öldürmedi ki...”
Evet, doğru. Ancak bu, 1915’in bir soykırım olduğu ya da olmadığı anlamına gelmiyor. Hatta “II. Dünya Savaşı’nda kim kimi öldürmedi ki” de denebilir. Ama buradan hareketle bir Yahudi soykırımının yaşanmadığı sonucuna varılamaz. Ayrıca, (tıpkı Almanya örneğinde olduğu gibi) Osmanlı Devleti Ermenilerle savaşta değildi. Zira Ermeniler zaten Osmanlı vatandaşıydı. Türkiye halkı yeni yeni fark ediyor olsa da, diaspora ve Ermenistan Ermenileri Ermenistanlı değil, ekseriyetle Doğu Anadolulu. Dünyanın farklı yerlerinde Mersinli ya da Sivaslı Ermenilerin bulunmasının nedeni bu. Yani “diaspora” diye zihinlerimizde kötücülleştirdiğimiz insanlar, aslında eski hemşehrilerimiz oluyorlar!
Argüman: “Zaten o zamanlar soykırım diye bir suç henüz tanımlanmamıştı ki”
Doğru. Soykırımın bir suç olarak tanınması 1946 yılında oldu. Ama bu, 1945’e dek öldürülen Yahudilerin soykırım mağduru oldukları gerçeğini değiştirmiyor. İlgili soykırımın sorumluları ise, spesifik olarak soykırımdan olmasa da, insanlığa karşı işledikleri suçlardan hüküm giydiler. Ayrıca, dikkat edilirse, bu argüman soykırımı yadsımıyor. (Soykırım itirafı barındıran diğer popüler argümanlara örnek olarak “Öldürmeseydik Ruslarla işbirliği yapacaklardı” ve “Kabul edersek tazminat isterler” sayılabilir.)
Argüman: “Soğuktan öldüler”
Doğru, soğuktan öldüler. Ama sadece soğuktan ölmediler. Mesela açlıktan, susuzluktan da öldüler. Yolları üzerindeki köylerde rastladıkları fırsatçı ahaliye bir yudum su için kollarındaki bilezikleri vermek zorunda kaldıkları da oldu. Ama maruz kaldıkları gaspları, tecavüzleri, katliamları bir kenara bırakarak sormak gerekli: Bu ölüm yolculuğuna kendi istekleriyle mi çıkmışlardı? Yoksa “grubu kısmen ya da tamamen fiziksel bir tahribe uğratacağı hesap edilen hayat şartlarına” mı maruz bırakılmışlardı?
Argüman: “Onlar da bizi öldürdü”
Doğru değil. Doğrusu, “Bazı Ermeniler çok sayıda Türk ve Kürt öldürdü” şeklinde olmalı. Tıpkı bazı Türk ve Kürtlerin çok sayıda Ermeni öldürdükleri gibi... “Biz” ya da “onlar” şeklindeki genelleyici kategoriler, 1915’te İttihatçılarla işbirliği yapmak suretiyle tehcirden muafiyet kazanan Ermenileri ya da tehcir edilen Ermenileri evinde saklayarak ölümden kurtaran Türk ve Kürtleri gözardı eder. Ama bu argümanın asıl problemi, Ermeni çetelerin kimi yerlerde dehşet saçmış olmalarından hareketle onlarla aynı kimliği taşıyan herkesi tehcir etmeyi (ve fazlasını) mazur gösteriyor olmasıdır.
Argüman: “Ölenlerin sayısı iddia edilenden az”
Bir milyon değil de 200.000 insan ölmüş olsa, 1915’te yapılanlar daha mı kabul edilir olacak? Ya da, bir milyon Ermeni öldürseydik ama üç milyon öldürdüğümüz iddia edilseydi, o zaman da “Hayır! Sadece bir milyon Ermeni’nin ölümüne neden olduk!” diyerek mi kendimizi savunacaktık? Kaldı ki, bir olayı soykırım olarak nitelendirilebilmek için belli sayıda ya da oranda insan katledilmesi gerekmiyor. (“Soykırım yaptıysak neden hâlâ etrafta Ermeniler var?” argümanı da benzeri bir hata içeriyor.)
Argüman: “1915’te olanlar Cumhuriyet’i değil Osmanlı’yı ilgilendirir”
1923, başkaları için, M.E.B. sisteminde talim ve terbiye edilmiş olanlara göründüğü kadar büyük ve önemli bir milat olmayabilir. (Bu miladı, 4000 yıllık ordu ya da 166 yıllık polis teşkilatı ile övünürken bir anda unutuveriyor olmak ise, ayrı bir tutarsızlık.)
Düşünce egzersizleri
1. Yükselen milliyetçilikle birlikte Balkanları kaybedeceğini sezen Osmanlı Devleti’nin, 1910 yılında o bölgede 1915 ayarında bir “tehcir” politikası uyguladığını ve bu sayede bugünkü sınırlarımızın Macaristan’a kadar uzanabildiğini düşünelim... Böyle bir şeyi tercih eder miydik?
2. Bugün “Bir milyonu aşkın Ermeni’nin malına mülküne el koymak, ailesini parçalamak ya da canını almaktansa, Doğu Anadolu’da bağımsızlıklarını ilan etmelerini tercih ederdik” diyebilmek bizim için ne kadar kolaydır?
Asıl sorular bunlardır.
Yunus Emre edebiyatı yapmak kolay, bu gibi soruların içerdiği imalarla yüzleşmek zordur.
Yazarlar
-
Ahmet TAŞGETİRENSiyasette kim kiminle yürür? 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli tavır mı koydu? 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya medyasına bıraksanız… 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuYa casus ya kayyım… 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolToplu iğne hikayesi 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİAkademi hakikatin peşinde midir? 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkan'Casusluk' dosyasında ne var? 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRSavcı ‘İngiliz casusu’ olmakla suçluyor! Yöneticisi olduğu şirkete siber güvenlik ihalesi verildi 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAmalı Fakatlı 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt çözümüne neden olumlu bakmalı? 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCumhuriyet 'ilan' ve 'inşa' edilen bir devlet şeklidir 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERMea Culpa 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHaram paranın faizi helal midir? 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMami, IKE ve Hüseyin-1 29.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî casusluk suçu 29.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATarihi Fırsata Sahip Çıkalım... 29.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünTürkiye üstündeki baskı artar mı? 29.10.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUTrafik, yargı ve casusular 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBu bir haber değildir: Türkiye, doğal alan kaybında birinci 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞHamdi Ulukaya (Çobani) en zengin Türkiyeli seçilmesi üstüne... 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselMerkez Bankası zor bir viraja girdi 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFed mi, TCMB mi? Çetrefilli bir soru, ironik bir cevap 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZPKK’nın son açıklaması: Süreç devam ediyor, ama nasıl ? 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBürokrasi, tarımın gerisinde kaldı 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞALTINA, DÖVİZE BAK GÖR HALİNİ… 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNPKK’nin çekilme hamlesi ne anlama geliyor? 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm süreci… Yüzlerde hâlâ niye kaygı ifadesi var? 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRBatı’nın krizi, küresel düzenin çözülüşü: Türkiye için dönüm noktası üzerine senaryolar ne? 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanBöyle giderse bu tren bu tünelden çıkmaz 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’de milliyetçiliğin reformu meselesi 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANNereye doğru gidiyoruz? 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçayİstikrarsızlık üreten istikrar programı 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHukuk binasını yıkmayın efendiler 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalProtestolar Amerika’yı sallıyor (mu?) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBir toplum geleceğe nasıl hazırlanır? 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTKürt siyasi temsili sorunu 19.10.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezKültürel hegemonya: “Hay Bin Yakzan” bize ne söyler? 19.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIREkonominin düzelmesi Cumhurbaşkanı Erdoğan’a bağlı… 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞTrump’ın meşruiyeti var mı ki! 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar dışarıda güvercin içeride şahin: Neden? 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAMilli takım ışık saçtı: Maçın kahramanını açıkladı 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENSadece DEM mi, ya CHP'nin ettikleri? 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları










































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.06.2019
17.06.2018
6.04.2015
23.03.2015
16.03.2015
20.01.2015
15.01.2015
17.11.2014
1.10.2014
12.08.2014