Akın ÖZÇER
AK Parti anayasanın 116. maddesi çerçevesinde Kasım ayında tekrarlanacak genel seçimlerde oyunu ve sandalye sayısını arttırmayı hedefliyor. Kamuoyu yoklamalarından yansıyan oranlar bu hedefine varma imkânının bulunduğuna işaret ediyor. AK Parti’nin oyları Sonar anketinde yüzde 42,9, ORC’ta yüzde 44,1, MAK’ta ise yüzde 44,7 ‘ye kadar yükselmiş bulunuyor. Bu oranlar ayrıca CHP ile koalisyon müzakerelerinin henüz sonuçlanmadığı döneme ait. İlerleyen dönemde bu oranların yükselmesi olasılığı da var elbette.
Bununla birlikte, ulusal ve uluslararası medyada genelde AK Parti, özelde Cumhurbaşkanı Erdoğan karşıtlığı üzerinden yürütülen yanlış bilgilendirme ve bilgi çarpıtma faaliyetleri de bütün hızıyla devam ediyor. Bu faaliyetlerin çerçevesini belirleyen unsurların başında Sayın Cumhurbaşkanı’nın tekrar seçim kararının yanlış, daha da vahimi anayasaya aykırı olduğu bilgi çarpıtması geliyor.
Fransa’nın “saygın” sosyal demokrat gazetesi, İstanbul temsilcisi Marie Jego imzasıyla bu dezenformasyonu okur olarak tüm uyarılarımıza karşın pompalamaya devam ediyor. Bayan Jego önceki gün yayımlanan “Bay Erdoğan sandığa tam kargaşa ortamında dönüyor” (M. Erdogan retourne aux urnes en plein chaos) başlığını taşıyan yazısında, Sayın Erdoğan’ı kastederek, “(…)Devlet Başkanı gelecek seçimden güçlenerek çıkacağını öngörüyor. Bunu anayasayı göz önüne almadan ülkeyi sandığa götürme kararlılığı ortaya koyuyor. Normal zamanda, yeni seçimlere gidilmeden bu konuda parlamentonun görüşünü alması gerekirdi. Ayrıca kendi partisi İslamcı muhafazakâr AKP’nin (hükümet kurma) başarısızlığından sonra ana muhalefetteki sosyal demokrat CHP’yi görevlendirmesi şarttı” diyor.
Bu cümleler birlikte okunduğunda Sayın Erdoğan’ın anayasanın gereğini yerine getirmediği anlamı çıkıyor. Bayan Jégo bir sonraki paragrafta, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın görevi CHP Genel Başkanı’na neden vermediğini açıklayan sözlerini aktarırken “bu şekilde geleneği bozduğu” ifadesine yer veriyor ama okurun bu ifadeden görevin ikinci partiye verilmesinin sadece bir gelenek olduğu ve anayasada böyle bir ibarenin yer almadığı, Cumhurbaşkanı’nın takdirine bırakıldığı sonucunu çıkarması mümkün değil.
Yazıda ana muhalefet partisinin hükümet kurmasının imkânsız olduğuna dair herhangi bir açıklama da yok. Bu konuda belki Marie Jego’yu eleştirmek kolay değil, zira Sayın Erdoğan da görevi CHP Genel Başkanı’na vermeyeceğini açıklarken bu gerekçenin altını belki herkes biliyor diye kalın çizgilerle çizmemişti. Görevin Sayın Kılıçdaroğlu’na verilmemesinin temel nedeni, MHP, HDP’ye ilişkin tutumunda olumlu bir değişiklik olduğunu açıklamadığı sürece, CHP’nin hükümet kurabileceği bir çoğunluğun bulunmaması elbette.
Bayan Jego yazısının devamında anayasanın 114. maddesi çerçevesinde kurulacak seçim hükümeti hakkında bilgi veriyor; CHP ve MHP’nin bu hükümete popülaritesinin sarsılmakta olduğunu öne sürdüğü AK Parti ile birlikte olmamak için katılmayacağını aktarıyor. Seçim hükümetine sadece “pro-Kürt” HDP’nin katılacağını ve bu partinin ayrıca “anketlerin Türk seçmenlerin hoşuna gitmediğini gösterdiği Erdoğan’ın talep ettiği Süper-başkanlık sistemi konusunda“ referandum önerisinde bulunduğunu yazıyor.
Yazının buraya kadar aktardığım bölümünden, uluslararası medyanın erken seçime giden yolda Sayın Cumhurbaşkanı’nın “başkanlık sevdası “ nedeniyle CHP’nin pompaladığı gibi anayasaya uymayarak ana muhalefete hükümeti kurdurtmadığı bilgi çarpıtmasını işleyeceği sonucu çıkıyor. Bu, yanlış bilgilendirmenin Türkiye’ye zararı en düşük konusunu oluşturuyor belki de. Çünkü yazıda çok daha fazlası var.
Yazının “düş kırıklığı” (déconvenue) alt başlıklı bölümü Türkiye için daha ciddi sonuçları olabilecek başka bir yanlış bilgilendirmeyi yansıtıyor. Madame Jégo “AKP Türkiye’nin birinci partisi olabilir ama 7 Haziran seçimlerinde parlamento çoğunluğunu kaybetti. (…) Bu hayal kırıklığı ülkeyi 90’lı yıllarda olduğu gibi Kürdistan İşçi Partisi PKK ile bir iç savaşa götürdü” diyor. PKK’yı Fransa’nın listesinde olan bir terör örgütü değil, siyasi bir parti olarak görüyor.
Burada bir parantez açarak bunun çok daha kötüsünün 80’li yıllar başında İspanya’nın başına geldiğini hatırlatalım. 1978’de özerklik sistemine dayalı demokratik bir anayasaya sahip olan İspanya’da 1982 seçimlerinde tek başına iktidara gelen sosyalist Gonzalez hükümeti sadece Fransız medyasından değil, Pierre Mauroy başkanlığındaki sol ittifak hükümetinden de çok çekmişti. Basklarına (ve diğer azınlıklarına) İspanya’daki gibi ileri bir özerklik sistemi tanımayan Fransa’nın İçişleri Bakanı Gaston Deferre, o dönemde ETA’yı “milli kurtuluş hareketi” olarak değerlendiriyordu. Mevkidaşı José Barrionuevo kendisine suçluların iadesi için Fransa’daki ETA militanlarının isimlerini içeren bir liste verdiğinde, Deferre “siz bu kişileri İspanya’da arayın” deme küstahlığında bulunmuştu.
Jego’nun yazısına dönecek olursak, 90’lı yıllar benzetmesini ete kemiğe büründürmek için o yıllara bir de paragraf ayırıyor ve şu cümleleri sıralıyor: “liberal Başbakan Tansu Çiller’in yönetiminde, ölüm mangaları PKK saldırılarına misilleme olarak ülkenin Kürt nüfus yoğunluklu Güneydoğusunda terör uygulardı. Bu istikrarsızlık ortamı 2002 de iktidara gelen İslamcı muhafazakârların Kürt sorununa barışçıl çözüm bulma kararlığıyla sona ermişti.”
Marie Jégo, yazdıklarını araştırmadığı, kendisine sufle edilenin mutlak doğrular olduğuna inandığı için olsa gerek tarihlere dikkat etme özeni de göstermiyor. 2002’de çatışma ortamı varmış gibi, engin bilgisini okurlarına aktarmaya şöyle devam ediyor: “ çatışmaların yeniden başlamasıyla Türkiye 13 yıl geriye gitmişe benziyor. Hükümet kurulamadığı için projeler duruyor, mali kriz Türk lirasının hızlı değer kaybı ve kısa vadeli büyük borç yükü (400 milyar dolar olduğu öne sürülüyor) nedeniyle kapıda bekliyor. “ Mali kriz de o dönemi çağrıştırmak amacıyla olsa gerek AK Parti karşıtlarının işleyeceği ana temalardan biri olacak, anlaşılan.
Araya sıkıştırılan bu paragraftan sonra Marie Jego şöyle devam ediyor: “…Diyarbakır, Siirt ve Hakkâri yollarında ordu ‘savunma komiteleri’ olarak örgütlenmiş genç Kürt militanların peşini bırakmıyor.” Jego’ ya göre, bu genç PKK’lılar Çözüm Süreci’nin belirsizlik ortamında eğitilmişler ve sonra da ellerine silahı almak zorunda kalmışlar!
Jego, yazısının “seçim reformu” başlıklı son bölümünde Güneydoğu’daki durumu aktarıyor. KCK’nın özyönetim ilan ettiği, sokağa çıkma yasağı uygulanan ilçelerden söz ediyor. Sonra da baklayı ağzından çıkarıyor: “ Şiddetin geri dönüşü karşısında, yetkililerin bir yolunu bulup ateşkes durumuna geri dönmeleri kendi çıkarlarına. Çünkü seçimlerin kaderi buna bağlı. Böyle bir iç savaş ortamında demokratik ve adil bir seçim düzenlemek nasıl mümkün olabilir ?” Bayan Jego, seçim güvenliğine Bahçeli’nin önerdiği ama Başbakan Davutoğlu’nun geri çevirdiği sıkıyönetimin belki çare olabileceğini söylüyor.
Marie Jego sonraki paragrafta, AKP hükümetinin, yurt dışında yaşayan -çoğunun AKP yanlısı olduğunu belirttiği- 6 milyon Türkün özel milletvekillikleri tahsisi yoluyla Meclis’te doğrudan temsili için Seçim Yasası’nda değişiklik hazırlığında olduğunu söylüyor. Meclis’te salt çoğunluğa sahip olmayan bir hükümetin Kasım başında yapılacak bir seçim için anayasa değişikliği gerektiren bir değişikliği nasıl yapacağını ise olasılıkla aklına bile getirmiyor.
Marie Jego’nun yazısının PKK terörüyle ilgili bölümünden, uluslararası medyanın tekrar seçime giden yolda, AK Parti’nin salt çoğunluğu yeniden kazanmak için çatışmasızlık ortamını bozduğu iddiasını bol, bol işleyeceği ve terör örgütüyle mücadelede örgütten yana tutum alacağı sonucu çıkıyor. Aslında bu konumlanma, “AK Parti’nin Deach’la mücadelesi PKK ile savaşabilmek için bahane” olarak özetleyebileceğimiz PKK/HDP stratejisiyle de birebir örtüşüyor.
Marie Jego, burada sözünü ettiğim yazısının ardından “Askeri kayıplar aileleri AKP’ye karşı hiddetlendiriyor” (Les pertes militaires provoquent la colère des familles contre l’AKP) başlıklı ikinci bir yazı daha yayımlamış bulunuyor. Yazıda, medyamızda DHKC’li olduğu açıklanan bir ajan provokatörün Bursa’da Sağlık Bakanı Sayın Müezzinoğlu’na attığı laflar genelleştirilerek, şehit ailelerinin “AKP’nin PKK’ya açtığı savaş nedeniyle” hükümete karşı hiddetli olduğu teması işleniyor.
Yukarıda aktardığım konular sadece Le Monde’da yer almıyor ne yazık ki. Dünyanın başka merkezlerinde başka dillerde yayımlanan gazetelerde de benzer haber-yorumlara rastlanıyor. Bu da, bu tür haber-yorumların kamuoylarını manipüle etmek amacıyla aynı merkezden sufle edildiği izlenimini güçlendiriyor elbette.
Oy kullanacak olanların yabancılar değil kendi vatandaşlarımız olduğu ve tekrar seçimden AK Parti iktidarı çıkmasıyla bu olumsuzlukların aşılacağı düşünülebilir belki ama bu konuda bir strateji geliştirilerek sadece iktidar partisinin değil, aynı zamanda Türkiye’nin de kamu diplomasisi alanındaki kayıplarının mutlaka giderilmesi gerekiyor.
Öyle düşünüyorum ki bu stratejinin, “üst akıl” odaklı komplo teorilerinin medyada servis edilmesi ve dizlerin dövülmesinin ötesinde, bu gidişatı tersine çevirmeye yönelik olmasında yarar var.
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları






























































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.12.2025
13.12.2025
6.12.2025
1.12.2025
13.11.2025
6.11.2025
30.10.2025
19.10.2025
14.10.2025
8.10.2025