Akın ÖZÇER
AK Parti anayasanın 116. maddesi çerçevesinde Kasım ayında tekrarlanacak genel seçimlerde oyunu ve sandalye sayısını arttırmayı hedefliyor. Kamuoyu yoklamalarından yansıyan oranlar bu hedefine varma imkânının bulunduğuna işaret ediyor. AK Parti’nin oyları Sonar anketinde yüzde 42,9, ORC’ta yüzde 44,1, MAK’ta ise yüzde 44,7 ‘ye kadar yükselmiş bulunuyor. Bu oranlar ayrıca CHP ile koalisyon müzakerelerinin henüz sonuçlanmadığı döneme ait. İlerleyen dönemde bu oranların yükselmesi olasılığı da var elbette.
Bununla birlikte, ulusal ve uluslararası medyada genelde AK Parti, özelde Cumhurbaşkanı Erdoğan karşıtlığı üzerinden yürütülen yanlış bilgilendirme ve bilgi çarpıtma faaliyetleri de bütün hızıyla devam ediyor. Bu faaliyetlerin çerçevesini belirleyen unsurların başında Sayın Cumhurbaşkanı’nın tekrar seçim kararının yanlış, daha da vahimi anayasaya aykırı olduğu bilgi çarpıtması geliyor.
Fransa’nın “saygın” sosyal demokrat gazetesi, İstanbul temsilcisi Marie Jego imzasıyla bu dezenformasyonu okur olarak tüm uyarılarımıza karşın pompalamaya devam ediyor. Bayan Jego önceki gün yayımlanan “Bay Erdoğan sandığa tam kargaşa ortamında dönüyor” (M. Erdogan retourne aux urnes en plein chaos) başlığını taşıyan yazısında, Sayın Erdoğan’ı kastederek, “(…)Devlet Başkanı gelecek seçimden güçlenerek çıkacağını öngörüyor. Bunu anayasayı göz önüne almadan ülkeyi sandığa götürme kararlılığı ortaya koyuyor. Normal zamanda, yeni seçimlere gidilmeden bu konuda parlamentonun görüşünü alması gerekirdi. Ayrıca kendi partisi İslamcı muhafazakâr AKP’nin (hükümet kurma) başarısızlığından sonra ana muhalefetteki sosyal demokrat CHP’yi görevlendirmesi şarttı” diyor.
Bu cümleler birlikte okunduğunda Sayın Erdoğan’ın anayasanın gereğini yerine getirmediği anlamı çıkıyor. Bayan Jégo bir sonraki paragrafta, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın görevi CHP Genel Başkanı’na neden vermediğini açıklayan sözlerini aktarırken “bu şekilde geleneği bozduğu” ifadesine yer veriyor ama okurun bu ifadeden görevin ikinci partiye verilmesinin sadece bir gelenek olduğu ve anayasada böyle bir ibarenin yer almadığı, Cumhurbaşkanı’nın takdirine bırakıldığı sonucunu çıkarması mümkün değil.
Yazıda ana muhalefet partisinin hükümet kurmasının imkânsız olduğuna dair herhangi bir açıklama da yok. Bu konuda belki Marie Jego’yu eleştirmek kolay değil, zira Sayın Erdoğan da görevi CHP Genel Başkanı’na vermeyeceğini açıklarken bu gerekçenin altını belki herkes biliyor diye kalın çizgilerle çizmemişti. Görevin Sayın Kılıçdaroğlu’na verilmemesinin temel nedeni, MHP, HDP’ye ilişkin tutumunda olumlu bir değişiklik olduğunu açıklamadığı sürece, CHP’nin hükümet kurabileceği bir çoğunluğun bulunmaması elbette.
Bayan Jego yazısının devamında anayasanın 114. maddesi çerçevesinde kurulacak seçim hükümeti hakkında bilgi veriyor; CHP ve MHP’nin bu hükümete popülaritesinin sarsılmakta olduğunu öne sürdüğü AK Parti ile birlikte olmamak için katılmayacağını aktarıyor. Seçim hükümetine sadece “pro-Kürt” HDP’nin katılacağını ve bu partinin ayrıca “anketlerin Türk seçmenlerin hoşuna gitmediğini gösterdiği Erdoğan’ın talep ettiği Süper-başkanlık sistemi konusunda“ referandum önerisinde bulunduğunu yazıyor.
Yazının buraya kadar aktardığım bölümünden, uluslararası medyanın erken seçime giden yolda Sayın Cumhurbaşkanı’nın “başkanlık sevdası “ nedeniyle CHP’nin pompaladığı gibi anayasaya uymayarak ana muhalefete hükümeti kurdurtmadığı bilgi çarpıtmasını işleyeceği sonucu çıkıyor. Bu, yanlış bilgilendirmenin Türkiye’ye zararı en düşük konusunu oluşturuyor belki de. Çünkü yazıda çok daha fazlası var.
Yazının “düş kırıklığı” (déconvenue) alt başlıklı bölümü Türkiye için daha ciddi sonuçları olabilecek başka bir yanlış bilgilendirmeyi yansıtıyor. Madame Jégo “AKP Türkiye’nin birinci partisi olabilir ama 7 Haziran seçimlerinde parlamento çoğunluğunu kaybetti. (…) Bu hayal kırıklığı ülkeyi 90’lı yıllarda olduğu gibi Kürdistan İşçi Partisi PKK ile bir iç savaşa götürdü” diyor. PKK’yı Fransa’nın listesinde olan bir terör örgütü değil, siyasi bir parti olarak görüyor.
Burada bir parantez açarak bunun çok daha kötüsünün 80’li yıllar başında İspanya’nın başına geldiğini hatırlatalım. 1978’de özerklik sistemine dayalı demokratik bir anayasaya sahip olan İspanya’da 1982 seçimlerinde tek başına iktidara gelen sosyalist Gonzalez hükümeti sadece Fransız medyasından değil, Pierre Mauroy başkanlığındaki sol ittifak hükümetinden de çok çekmişti. Basklarına (ve diğer azınlıklarına) İspanya’daki gibi ileri bir özerklik sistemi tanımayan Fransa’nın İçişleri Bakanı Gaston Deferre, o dönemde ETA’yı “milli kurtuluş hareketi” olarak değerlendiriyordu. Mevkidaşı José Barrionuevo kendisine suçluların iadesi için Fransa’daki ETA militanlarının isimlerini içeren bir liste verdiğinde, Deferre “siz bu kişileri İspanya’da arayın” deme küstahlığında bulunmuştu.
Jego’nun yazısına dönecek olursak, 90’lı yıllar benzetmesini ete kemiğe büründürmek için o yıllara bir de paragraf ayırıyor ve şu cümleleri sıralıyor: “liberal Başbakan Tansu Çiller’in yönetiminde, ölüm mangaları PKK saldırılarına misilleme olarak ülkenin Kürt nüfus yoğunluklu Güneydoğusunda terör uygulardı. Bu istikrarsızlık ortamı 2002 de iktidara gelen İslamcı muhafazakârların Kürt sorununa barışçıl çözüm bulma kararlığıyla sona ermişti.”
Marie Jégo, yazdıklarını araştırmadığı, kendisine sufle edilenin mutlak doğrular olduğuna inandığı için olsa gerek tarihlere dikkat etme özeni de göstermiyor. 2002’de çatışma ortamı varmış gibi, engin bilgisini okurlarına aktarmaya şöyle devam ediyor: “ çatışmaların yeniden başlamasıyla Türkiye 13 yıl geriye gitmişe benziyor. Hükümet kurulamadığı için projeler duruyor, mali kriz Türk lirasının hızlı değer kaybı ve kısa vadeli büyük borç yükü (400 milyar dolar olduğu öne sürülüyor) nedeniyle kapıda bekliyor. “ Mali kriz de o dönemi çağrıştırmak amacıyla olsa gerek AK Parti karşıtlarının işleyeceği ana temalardan biri olacak, anlaşılan.
Araya sıkıştırılan bu paragraftan sonra Marie Jego şöyle devam ediyor: “…Diyarbakır, Siirt ve Hakkâri yollarında ordu ‘savunma komiteleri’ olarak örgütlenmiş genç Kürt militanların peşini bırakmıyor.” Jego’ ya göre, bu genç PKK’lılar Çözüm Süreci’nin belirsizlik ortamında eğitilmişler ve sonra da ellerine silahı almak zorunda kalmışlar!
Jego, yazısının “seçim reformu” başlıklı son bölümünde Güneydoğu’daki durumu aktarıyor. KCK’nın özyönetim ilan ettiği, sokağa çıkma yasağı uygulanan ilçelerden söz ediyor. Sonra da baklayı ağzından çıkarıyor: “ Şiddetin geri dönüşü karşısında, yetkililerin bir yolunu bulup ateşkes durumuna geri dönmeleri kendi çıkarlarına. Çünkü seçimlerin kaderi buna bağlı. Böyle bir iç savaş ortamında demokratik ve adil bir seçim düzenlemek nasıl mümkün olabilir ?” Bayan Jego, seçim güvenliğine Bahçeli’nin önerdiği ama Başbakan Davutoğlu’nun geri çevirdiği sıkıyönetimin belki çare olabileceğini söylüyor.
Marie Jego sonraki paragrafta, AKP hükümetinin, yurt dışında yaşayan -çoğunun AKP yanlısı olduğunu belirttiği- 6 milyon Türkün özel milletvekillikleri tahsisi yoluyla Meclis’te doğrudan temsili için Seçim Yasası’nda değişiklik hazırlığında olduğunu söylüyor. Meclis’te salt çoğunluğa sahip olmayan bir hükümetin Kasım başında yapılacak bir seçim için anayasa değişikliği gerektiren bir değişikliği nasıl yapacağını ise olasılıkla aklına bile getirmiyor.
Marie Jego’nun yazısının PKK terörüyle ilgili bölümünden, uluslararası medyanın tekrar seçime giden yolda, AK Parti’nin salt çoğunluğu yeniden kazanmak için çatışmasızlık ortamını bozduğu iddiasını bol, bol işleyeceği ve terör örgütüyle mücadelede örgütten yana tutum alacağı sonucu çıkıyor. Aslında bu konumlanma, “AK Parti’nin Deach’la mücadelesi PKK ile savaşabilmek için bahane” olarak özetleyebileceğimiz PKK/HDP stratejisiyle de birebir örtüşüyor.
Marie Jego, burada sözünü ettiğim yazısının ardından “Askeri kayıplar aileleri AKP’ye karşı hiddetlendiriyor” (Les pertes militaires provoquent la colère des familles contre l’AKP) başlıklı ikinci bir yazı daha yayımlamış bulunuyor. Yazıda, medyamızda DHKC’li olduğu açıklanan bir ajan provokatörün Bursa’da Sağlık Bakanı Sayın Müezzinoğlu’na attığı laflar genelleştirilerek, şehit ailelerinin “AKP’nin PKK’ya açtığı savaş nedeniyle” hükümete karşı hiddetli olduğu teması işleniyor.
Yukarıda aktardığım konular sadece Le Monde’da yer almıyor ne yazık ki. Dünyanın başka merkezlerinde başka dillerde yayımlanan gazetelerde de benzer haber-yorumlara rastlanıyor. Bu da, bu tür haber-yorumların kamuoylarını manipüle etmek amacıyla aynı merkezden sufle edildiği izlenimini güçlendiriyor elbette.
Oy kullanacak olanların yabancılar değil kendi vatandaşlarımız olduğu ve tekrar seçimden AK Parti iktidarı çıkmasıyla bu olumsuzlukların aşılacağı düşünülebilir belki ama bu konuda bir strateji geliştirilerek sadece iktidar partisinin değil, aynı zamanda Türkiye’nin de kamu diplomasisi alanındaki kayıplarının mutlaka giderilmesi gerekiyor.
Öyle düşünüyorum ki bu stratejinin, “üst akıl” odaklı komplo teorilerinin medyada servis edilmesi ve dizlerin dövülmesinin ötesinde, bu gidişatı tersine çevirmeye yönelik olmasında yarar var.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.05.2018
9.02.2018
24.04.2018
11.04.2018
28.03.2018
22.03.2018
15.03.2018
1.02.2018
7.02.2018
31.01.2018