Ali Türer
Son iki yazımda meslek eğitiminin önemi üzerinde durdum.
Bizim modern eğitim geleneğimizde bireye meslek edindirme diye bir amaç olmadı. Modern eğitim bizde devleti ayakta tutacak asker sivil elit yetiştirmek üzere ortaya çıktı. Esas olan, devletin ihtiyacı ara insan gücünü yetiştirmekti. O nedenle Osmanlı devletinde kurulan o ziraat mektebi, baytar mektebini Batı’daki benzerleri ile karşılaştırmak doğru olmaz.
Osmanlıda meslek okulları Mithat Paşa tarafından 1860’dan sonra Islahathane adıyla kurulmaya başlandı. Bu okullar kimsesiz çocuklara el sanatı öğretmek üzere hayır işlemek için kuruldular. Bakın Cumhuriyet yıllarında açılan meslek okullarına, fakir fukara çocuklarının gittikleri okullardır hepsi. Türkiye’de gerçek anlamda mesleki eğitim 12 Eylül darbesinden sonra toplanan XI. Milli Eğitim Şurası (Haziran 1982) ardından çıkarılan yasalarla başladı.
İttihatçılara göre mesleklerin başında siyaset gelirdi. İttihat ve Terakki Sultanileri kurarak bu mesleğin hakkını vermeye çalıştılar. Siyasetin en önemli meslek olduğu yerde, mesleki eğitimden söz edebilir mi?
Bu yılın şubat ayında “Öğretmenlik Meslek Kanunu” yayınlandı. Aslında bu yasa, okullarda eğitim işlerinde görev alacak devlet memurunu yetiştirmeyi düzenlemek için çıkarıldı. Öğretmenleri Milli Eğitim Bakanlığı kendi bünyesinde yetiştirmek istiyor, niyet bu!
Öğretmen, programına, hazırladığı programın nasıl uygulayacağına karar veren liderdir. Öğretmen sınıfının lideri olacak şekilde yetiştirilmelidir. Okulların başında müdür değil, insanları ve donanımı okulun amacı doğrultusunda yönetme becerisine sahip liderler bulunmalıdır.
Devlet memuru risk almaz, durumu idare etmeye bakar, idare-i maslahatçıdır. İş yapmak için üstünün onayını bekler. Sorumluluğu büyük, yetkisi sınırlıdır. Yetki hep yukarıda toplanır, kullanılır. Kontrol yukarıdan gelir. Bakın okul müdürlerinin durumlarına, hareket tarzlarına, ne demek istediğimi anlarsınız.
Oysa okul, sınıf canlı bir organizmadır. Kıpır kıpırdır, denge statik değildir orada, sürekli değişir, değişmez ise gelişme olmaz zaten. Onun için gerektiğinde risk almak gerekir, taşın altına elini koymadan olmaz. Devlet memuru ise gücünü atanmış olmaktan alır. O bütün zamanlar için devlet memurudur. Kendini geliştirmek için neden uğraşsın ki!
Oysa lider gücünü atanmış olmaktan değil yönetebiliyor olmaktan alır. Yönetemediği yerde tedavülden düşeceğini bilir. Liderlik ona bağışlanmış bir statü değildir. Sınavla, kararnameyle lider olunmaz. Yukarıdan biri onayladı diye uzman, usta olmazsınız. Böyle meslek mi olur?
Liderlik hayatın içinde, mücadele içinde elde edilir. O nedenle lider çalıştığı bireyin özelliğini bilir, kimi ne işe koşacağını bilir. Ona öncülük eder. Mesleki eğitimde usta çırak ilişkisi önemlidir. Öğrenmeye açık olmadan, kendini geliştirmeden liderlik, ustalık yapamazsın.
Öyle belge ile usta, uzman olunmaz. O uzmanlığı, ustalığı yeniden ve yeniden hak etmek, hak ettiğini göstermek durumundasın. Otuz yıllık usta öğretmen, ama pili bitmiş, ayağını sürüyerek sınıfa giriyor. Öte yanda ne istediğini bilen beş yıllık öğretmen var ama uzman bile değil. Hangisi daha fazla öğretmen? Siz diğerine usta diyerek o gencin bütün şevkinin içine etmiş olmaz mısınız? MEB ne yaptığının farkında mı?
O nedenle kontrol mekanizmalarının yukarıda toplandığı merkeziyetçi yapılarda liderlik mekanizması işlemez. Öğretmenleri usta, uzman diye paketlerseniz sistemde moral değerleri yıpratırsınız, öğretmenleri birbirine düşürürsünüz. Liderin kim olacağına onunla çalışanlar karar verir. Sınıfın lideri değilseniz, öğrenci sizi dinlemez. Öğretmenin müfettişi öğrencisidir.
Türkiye’de öğretmen Köy Enstitülü yıllarda bir de o deneyim üzerinde yükselen 1954-1970 Yılları arasında lider olarak yetiştirildi. Öğretmen Okulları, Eğitim Enstitüleri ve Yüksek Öğretmen Okullarının birbiri ile eklemlenmesi ile oluştu o öğretmen yetiştirme sistemi.
O yıllarda bu okullarda oluşturulan öğrenci örgütleri, öğrenci temsilcilikleri öyle göstermelik yapılar değildi. Okul yaşamında, okul yönetmede önemli ağırlıkları vardı. Ulusal çapta örgütlenmeleri vardı. Necati Öğretmen Okulu ve Eğitim Enstitüsünde kantini öğrenci örgütü işletirdi. Okulda radyo yayını yapılırdı. Balıkesir’de çamlık denen ormanlık alanı (bugün telef edilmiş halde), bu öğrenciler yetiştirdikleri fidelerle oluşturdular. Yani bu okullar aday öğretmene inisiyatif vererek, ona öz güven aşılayarak lider olacak şekilde yetiştiriyorlardı. Kimin öğretmen olacağına öğretmeni karar verirdi. Sınıf geçmek öyle kolay değildi. Türkiye’de öğretmenlik mesleğine saygınlık kazandıran öğretmenler o dönmemde yetişti.
1968’de beş eğitim enstitüsü öğrenci örgütü temsilcisi Ankara’da toplandılar. Yayınladıkları bildirgede istedikleri şey eğitim enstitülerinin birer akademi şeklinde demokratik biçimde yeniden yapılandırılmasıydı. Öz güvene bakar mısınız? Bu yapılsaydı, bugün başka bir Türkiye’yi yaşıyor olurduk.
Bugün gelinen noktada Milli Eğitim Bakanlığı öğretmen yetiştirmede eğitim fakültelerini, bu fakültelerdeki eğitim bilimleri bölümlerini baypas etmeye çalışıyor. Yani “çalışacağım devlet memurunu ben yetiştiririm” demek istiyor.
YÖK Eylül 2021 de yaptığı toplantıda Pedagojik Formasyon Sertifika Programı koşullarını yeniden belirledi. Artık açık öğretim ve uzaktan eğitim yolu ile lisans programlarından mezun olanlar, yaptıkları çift ana daldan birine dayananlar pedagojik formasyon sertifikası almak için başvurabilecekler. Hangi üniversite sertifika programı açacak, buna YÖK karar verecek. Sertifika programı koşullarını, kontenjanları o üniversitenin senatosu belirleyecek. Yeter ki senato eğitim fakültesinde, eğitim bilimleri bölümünde en az beş öğretim üyesini ders vermeye ikna etmiş olsun. Oysa bu güne kadar sertifika programının açılıp açılmayacağına, ilgili eğitim fakültesinin eğitim bilimleri bölümünde karar verilirdi.
Artık MEB öğretmen adaylarını buralardan seçeceğine göre, öğretmen olarak devlet memurluğuna atanmak isteyen bir genç, eğitim fakültesine dört yıl okumak için niye gelsin, daha düşük puan ile buna erişebilme yolu varken?
Esas olan devlet memuru vasfına sahip olmaktır, sistemi döndüren dişlilerden biri ol yeter. Kervan yolda düzülür. Sisteme girenler nasıl olsa düşe kalka öğretmenliği öğrenirler. Partili cumhurbaşkanlığı sisteminde YÖK’e, MEB’e hâkim olan anlayış galiba bu.
İşin acı tarafı öğretmenlerin özlük haklarını savunmak için kurulmuş bir yetkili sendikanın öğretmenlerin usta-uzman diye sınıflandırılmasını talep etmiş olması. Demek ki öğretmeni devlet memuru olarak yetiştirme yolunda, azımsanmayacak bir yol kat edilmiş.
Soru şu: Bu öğretmen yetiştirme anlayışı ile bu ülke nereye gider?
KAYNAKLAR
YÖK, Pedogojik Formasyon Eğitimi Sertifika Programına İlişkin Usul ve Esaslar, 29.07,2021
Öğretmenlik Meslek Yasası, Kanun no 7354, 3.2.2022.
Yazarlar
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
18.07.2025
12.06.2025
22.12.2024
3.12.2024
26.09.2024
2.09.2024
5.08.2024
7.07.2024
4.05.2024
1.04.2024