Ali Türer
Okullar açıldı. Çocuklarını güvendikleri özel bir okula emanet etmeye ekonomik durumu elverişli olmayan yüz binlerce, milyonlarca aile; denizin ortasında her yanından su alan koca bir gemide sonu belirsiz bir yolculuğa çıkardı bir kez daha çocuklarını.
Toplumsal sistem içinde üstlenmesi gereken işlevlerini ne ölçüde yerine getirip getirmediğine bakarak, bu koca geminin neresinden ne kadar su aldığını gelin tespit etmeye çalışalım.
Eğitim sisteminin bağlı olduğu toplumsal sistem içindeki en önemli görevlerinden biri, tarih içinde biriken ulusal ve evrensel bilginin ve kültürün genç kuşaklara aktarılmasında köprü işlevi görüyor olmasıdır.
Eğitim sistemimiz evrensel bilgiyi öğrencilerin anlayabileceği hale getirebiliyor ve öğrencilere taşıyabiliyor mu? OECD üyesi ülkelerin eğitim sistemlerinin bilgi aktarma kapasitelerini, yetkinliklerini karşılaştırma fırsatı veren PİSSA verileri bu konuda güvenilir bilgiler sunuyor. 2006-2007 PİSSA verilerine bakarsanız temel Matematik ve Fen Bilgisi becerileri kazandırma bakımından 40 ülke arasından sondan 3.,4. sıralarda olduğumuzu görürsünüz. Öğrencilerimizin yarısından fazlasına temel Fen Bilgisi ve Matematik becerilerini, üç öğrencimizden birine de temel ana dili kullanma becerilerini yeterli ölçüde kazandıramıyoruz. ÖSS sınavlarına giren lise mezunu öğrencilerin bu dersler ile ilgili sorulara verdikleri doğru cevapların düşüklüğü de bu yargıyı doğruluyor.
Kültür aktarma boyutunda ise zaten sistem kendini sadece Türk ve Sünni Müslüman kültürü aktarmakla görevli sayıyor. Bu ikisi dışında bu coğrafyaya ait bir kültür ve edebiyat tanımıyor. Başka deyişle öğrencileri tek tipleştirmeye çalışıyor. Çok kültürlü bir yapı içinde bu huzursuzluğu, kimlik üzerinden kavgaları besleyen bir rol oynuyor. Demek ki bu alanda gemide rastlantısal değil, standart sıkıntılar üreten yapısal bir delik var.
Eğitim sisteminin diğer bir rolü de toplumsal sisteme nitelikli insan gücü yetiştirmek ve bireyi meslek sahibi yapmak ile ilgilidir.
Peki, bu boyutta durum ne?
Ülkemizde 15-29 yaş arası üç gençten biri okulda da yok, iş yerinde de. İmam Hatip Liselerini meslek okulu olarak saymaz, bir kenara bırakırsanız her 100 öğrenciden ancak 38’inin meslek liselerine gittiğini görürsünüz. Gerçi, meslek liselerinden mezun olanların da çoğu, eğitimini aldığı mesleği yapmıyor; bu bakımdan İmam Hatip Liselerden pek bir farkları da yok. Ülkemizde genel liselerden mezun olan öğrencilerimizin yarısından fazlasını mezun olduktan sonra bir üst öğrenime taşıyamadan “hayata” atıyoruz. Kurtlar sofrasına attığımız gençlerimizden önemli bir kısmı işsiz, diğer bir önemli kısmı da eğitimini almadığı işlerde çalışmak zorunda. Bütün bunları üst üste topladığınızda da Türk Eğitim Sistemi’nin nitelikli insan gücü yetiştirme ve meslek edindirme karnesi ortaya çıkıyor. “Durum iç açıcı değil” demek hafif kalır, vahim demek daha doğru.
Devlet memurunun mesleğe nasıl hazırlandığından çok, sisteme uyum sağlayacak biçimde yetişip yetişmediğiyle ile ilgileniyoruz. O nedenle aday için asıl olan mesleki yeterlilik sahibi olmak değil, devlet memuru olabilme kapasitesi.
Büyük şirketler, holdingler ise zaten eğitim sistemine güvenmiyor. İhtiyaç duydukları elemanları kendi açtıkları eğitim kurumlarında burs, kredi olanakları tanıyarak kendileri yetiştiriyor ve seçiyorlar. Bu yüzden gemideki bu delik de yapısal hale gelmiş, bir türlü yama tutmuyor.
Eğitim sisteminin bir önemli rolü de ilgi ve yetenekleri doğrultusunda kendisini geliştirebilmesi, gerçekleştirmesi için bireye fırsatlar sunabilmesinde ortaya çıkıyor.
Eğitim sisteminde bu işlevin yerine getirilmesinde öğrenciye sunulan Öğrenci Kişilik Hizmetleri’nin kalitesi belirleyici oluyor. Öğrenci Kişilik Hizmetleri içinde Rehberlik Hizmetleri’nin öğrencinin kendini gerçekleştirmesine destek olma bakımından özel bir yeri var.
Rehberlik Hizmetleri kapsamında öğrenciye eğitim öğretim faaliyetleri sırasında karşılaşacağı engelleri aşması için eğitsel rehberlik; kendisiyle ve çevresiyle barışık olması, iyi ilişkiler kurabilmesi için kişisel rehberlik; ilgi ve yeteneğinin farkında olup buna uygun meslekleri tanıması ve kendine en uygun mesleğe yönelebilmesi için mesleki rehberlik vermemiz gerekiyor.
Oysa eğitim sistemimiz örgütsel yapısı, yönetim anlayışı, kadro durumu, kültürel atmosferi, alışkanlıkları, felsefesi ile öğrencilere çağdaş rehberlik faaliyetlerinin sunulabilmesi için hiç de uygun bir yapı değil. Okullarımızda Rehberlik faaliyetleri çoğu kez problem odaklı ve öğrencilerin yönelmesi gereken meslekleri ve programları tanıtım ile sınırlı bir biçimde sürdürülüyor. Öğretmenlerimiz çoğu kez rehberlik servisini problemli öğrencinin sevk edildiği, kendisine iş çıkaran ya da yükünü azaltan bir yapı olarak görüyorlar. Ne yöneticiden ne de öğretmenden gerekli desteği bulamayan uzman danışman körelmeye, okulda kendini gereksiz hissetmeye başlıyor.
Öğrenci dosyalarının tutulmasında gerekli titizlik gösterilmiyor, dosyalar olması gerektiği gibi güncellenmiyor. Okuldaki yönetmelik gereği oluşması ve işlemesi gereken kurullar baştan savma yapılıyor. Öğrenci sınıf öğretmeninin elinden çıktıktan sonra sahipsiz kalıyor. Yönlendirmeler sonuçta sınavlarda öğrencinin elde ettiği başarı üzerinden yapılıyor. Gözlem formlarının ve yönlendirme formlarının usulüne uygun ve rutin biçimde doldurulması ile görev tamamlanıyor. Sonuçta okullarımızda yönlendirme bürokratik bir prosedür halini almış durumda. İşlevsel hiçbir özelliği yok. Zaten yönlendirilebilecek bütün alanların henüz ne standartlarını belirleyebildik, ne de programlarını geliştirebildik. Sonuçta okulun sunduğu fırsatlardan çok öğrencinin kapasitesi ile ailenin ekonomik gücü oranında çocuğundan beklentileri belirleyici oluyor.
Eğitim sistemindeki bu deliğin iş yaşamında, sosyal yaşamda, maliye politikalarında yarattığı sonuçlar ortada. Yeterlilik belgesi olmadığı için üç kuruş gelire gözünün kestirdiği işi yapmaya soyunan iş gücü; aldığı hizmetten memnun olamayan, nitelikli iş gücünü nerede bulacağını bilemeyen tüketiciler; iş güvencesi olmayan yığınlar; bir türlü kayıt altına alınamayan ekonomi, dolaylı vergiler ile denkleştirilmeye çalışılan bütçe eğitim sistemindeki bu deliğin sonuçlarıdır.
Eğitim sisteminin toplumsal huzura ve istikrara katkısı da, içinde yer aldığı toplumsal sisteme karşı yüklendiği bir diğer sorumluktur. Eğitim Sistemi bu sorumluluğunu bireyleri ortak paydada bir araya getirme yoluyla toplumun moral dayanaklarının ortaya çıkmasına ve bireylerin aralarında sağlıklı ilişkiler kurmalarına ortam hazırlayarak yerine getirir.
Burada kuşkusuz sonuçta eğitim sisteminin yaslandığı felsefe, bu felsefeden alıp kullandığı amaçlar, ilkeler, ölçütler belirleyici olur.
Tanzimat’tan sonra “Din ve Devlet için eğitim” dedik olmadı. II. Meşrutiyet’ten sonra “Millet ve Devlet için eğitim” dedik gene olmadı. 2000’li yıllara kavga dövüş içinde, on yılda bir darbe yaparak, darbelerin arkasından da eğitimde reforma soyunarak geldik. AKP ile birlikte çareyi “Din ve Devlet için” eğitime yeniden geri dönmekte bulduk. Ama işte, iktidarın %52 ile sahibi olsan da, huzur için bu yetmiyor. Moral değerler bakımından eğitim sisteminde, toplumda çözülme sürüyor. Karmaşa büyüyor. Neden?
Çünkü çok kültürlü bir coğrafyada belirli bir kimlik üzerinden hareketle toplumu bir arada tutamazsınız. Bunu anlamak için daha nelerin yaşanması gerekiyor?
Oysa karşındakinin kimliğini yadsımadan, kendi kimliğin için talep ettiğin saygıyı diğer kimlikler için çok görmeden de kimliğine sahip çıkabilirsin. El ele verip Çağdaş Türkiye’yi kurulabilirsin.
Vicdanlarımızda değiştirilemez hale getirdiğimiz “anayasayı” değiştirmeden, kafalarımızdaki tabuları kırmadan, ayağımızdaki prangalardan kurtulma iradesini göstermeden, geçmişle hesabı görüp barışmadan; yani yeni çağdaş bir eğitim düşüncesi ile eğitim sisteminin örgütlenme, yönetim, program, rehberlik gibi bütün alanlarında bütünsel ve köklü bir reforma girişmeden bu delikler kapanacağa benzemiyor.
O güne kadar bu gemi deliklerinden su almaya; toplumun kangrenleşmeye yüz tutan yaraları da kanamaya devam edecek. Öyle görünüyor.
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
























































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.11.2025
6.09.2025
18.07.2025
12.06.2025
22.12.2024
3.12.2024
26.09.2024
2.09.2024
5.08.2024
7.07.2024