Ali Türer
Bu yazının konusu muhtemelen haber değeri olmadığına inanıldığı için ekranlarda, gazete sayfalarında kendine yer bulamayan Cizre bodrumlarında yaşananlar, operasyon sonrası ortaya çıkan çıplak cesetler, evlere el koyan kayyumlar falan değil.
Çıldırmış bir hukuksuzluk ortasında en mutlu günlerini yaşadığını itiraf eden eski solcu Perinçek ile de uğraşacak değilim. “Neden bu kadar zayiat verdiniz” demeyi, kendini savunmayı muhalefet sanan CHP sözcülerini de eleştirmeyeceğim. Bunca hukuksuzluğun içinde asıl muhalefeti “rahatsız” eski AKP’lilerden bekleyen kamuoyu absürtlüğüne de takılacak değilim.
Milli Eğitim Bakanımız 37 bin öğretmen atamasından sonra atanamayan bazı öğretmenlerin ve bazı TEOG öğrencilerinin intihar girişimlerine “gösterişçi intihar eylemi” diye açıklama getirmiş. İşte buna nedense takıldım.
“Kan donduran onca olay var, takıldığın şeye bak” diye küçümseyerek baktığınızı görür gibiyim. Bakın buna hak verebilirim. Neyin hak, neyin hukuk, neyin de suç olduğunu gücü elinde bulunduranın keyfince tarif ettiği, gerisine de kulak tıkanan bir ülke burası. O yüzden “Bakan” Beyin konuşmasına yansıyan içerik de en az diğer yaşananlar kadar “normal”.
Böyle bir açıklamada ancak gücün ve korkunun yandaşlığa pirim verdiği, muhalefetin ve basının kontrol altında tutulduğu koşullarda yapılabilirdi zaten, daha azında değil. Bizatihi bu açıklamanın kendisi ülkenin içinde bulunduğu koşulların sınırını bir biçimde çiziyor, bir yandan da koşulların ne kadar ucu açık olduğuna işaret ediyor.
MEB’in açıkladığı listeye göre 37 bin yeni atamaya rağmen daha 110 bin civarında öğretmen açığımız varmış. MEB’in her yıl ortalama 70 bin civarında dışarıdan ücretli öğretmen kullanıyor olması da bu öngörüyü doğruluyor. Peki, bu gençleri neden geçici olarak görevlendiriyorsunuz da kadrolu eleman olarak sisteme dâhil etmiyorsunuz diye sormayalım mı?
Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı’nın (TEPAV) 2012’de hazırladığı bir rapor var. Türkiye’nin 2016 itibarı ile 220 bin civarında dersliğe ihtiyacı olacağı açıklanmıştı raporda. İkili öğretim, birleştirilmiş sınıf uygulamalarını düşünürseniz bu da anlaşılır bir şey. Sendikalar bu öngörünün doğru olduğunu teyit eden açıklamalar yapıyorlar. Bunun için 50 milyar lira gerekiyormuş.
Zaten MEB’in bütçesinin %79’u personel harcamalarına gidiyor biliyorsunuz. 5-6 aydır süren çatışmalı ortam içinde yakılan yıkılan kentlerin, evlerin Türkiye’ye maliyeti ne oldu dersiniz? Bu parayı derslik yapımında kullanılsaydık ne olurdu? İyi olurdu da bakan söylüyor işte. Amaç gösteriş olduğundan gene de bazı öğretmen adaylarının intihar girişimlerinin önünü alamayabilirdik diyor bakanımız, anlamıyor musunuz?
Sayın Avcı’nın söylediğine bakarsak Cizre, Silopi, İdil, Sur ve Nusaybin ilçelerinde sadece 19 bin 404 öğrenci eğitim öğretim faaliyetlerinde sorun yaşamış, bunların 12 bin beş yüz binine zaten MEB telafi edici eğitim vermiş. Sizce de gerçek bu mu?
1 Kasım seçimlerinden bu yana Şırnak, Diyarbakır ve Mardin illerinde; Silopi, Cizre, Nusaybin, Dargeçit, İdil, Sur ilçelerinde yüzlerce okul aylarca kapalı kaldı, hala da birçoğu kapalı. Öğretmenler SMS’lerle Batı illerine eğitim seminerlerine çağrıldılar. Aileler çocuklarını güvenlik endişesi ile okullara gönderemediler. Bazı okullar çatışmalarda tahrip edildi, yakıldı, yıkıldı, kullanılamayacak hale geldi. Bazılarını özel güvenlik timleri, bazılarını PKK’lılar karargâh olarak kullanır oldular.
Barış İçin Eğitimciler Girişimi sokağa çıkma yasaklarından etkilenen öğrenci ve öğretmenlerle ilgili bir rapor açıkladı. Raporda toplam 1.556 okul, 362 bin öğrenci ve 16 bin 797 öğretmenin sokağa çıkma yasaklarından ve yaşanan çatışmalı süreçtendoğrudan etkilendiği belirtiliyor. 360 bin çocuğun eğitimleri kesintiye uğramış, gerçek bu olmasın?
Bu raporu açıklayanlara da casusluktan haklarında yeni soruşturma açılmış mıdır? Belki devletin gizli bilgilerini açığa vurmuşlardır, olamaz mı? Malum bu işler artık sıradan hale geldi bu ülkede, ortalıkta hainden, teröristten, casustan bol bir şey yok. Haber yaptığı için gazeteciler casusluktan hapis yatıyor, meslektaşları başlarında nöbet tutuyor.
Terörle mücadele mi diyeceksiniz, kontrollü çatışma mı, adına ne koyarsanız koyun sonuçta dört beş aydır süren çatışmalı süreç içinde Doğu ve Güney Doğuda en az 200 bin insan göç etti, Sadece 120 bin nüfuslu Cizre’den 100 bin, Sur’dan 20 bin göç var.
350 bin civarında çocuğumuz yaşanan çatışmalı süreç nedeni ile eğitimden uzak kaldılar. Bu çocukların bazılarının evleri başlarına yıkıldı, ölümlere, aşağılanmalara tanık oldular. Sokağa adım atamadılar. Hayatları değişti, yeni bir anlama evrildi.
Biri bana söylesin hangi merhem bu çocukların yaralarını tedavi edebilir ki, hangi eğitim kaybettiklerini telafi edebilir. O çocuk ruhlarında yaşadıkları depremi kim, ne dindirebilir. Başbakanın Mardin’de açıkladığı on madde çare olur mu? Milli Eğitime Bakanımızın buna da bir cevabı var mıdır?
İnanın, teröre ve şiddet kullanmaya bu yapılanlardan daha iyi destek olunamaz, bulunamaz.
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları






























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.11.2025
6.09.2025
18.07.2025
12.06.2025
22.12.2024
3.12.2024
26.09.2024
2.09.2024
5.08.2024
7.07.2024