Alper GÖRMÜŞ
27, 28 Kasım ile 4 Aralık tarihlerinde Serbestiyet’te yayımlanan üç yazım, Gülenci cemaat yapısının içinde yetişip uzun yıllar boyunca Fethullah Gülen’in çizdiği fikrî çerçeveye sadık kalmış, son dönemlerde ise eleştirel bir çizgiye yönelmiş üç akademisyenin (Gökhan Bacık, Ahmet Kuru, Özgür Koca) kuruluşlarına öncülük ettiği iki internet sitesini tanıtmaya matuftu...
Adlarını yukarıda andığım üçlü ve başka bazı yazarlar, önce (Mart 2016 - Temmuz 2016 arasında) Maviyorum’da, ardından da 15 Temmuz darbe girişimini izleyen 14 aylık bir boşluğu takiben (Eylül 2017’den itibaren) Kıtalararası’nda Gülen Cemaati’ne ve doğrudan doğruya Gülen’in liderliğine yönelik somut eleştiriler dile getirmişlerdi.
Bu eleştirilerde esasen Gülen Cemaati’nin neden bir sivil toplum inisiyatifi olarak kal(a)mayıp “damardan” siyasete yöneldiği sorusunun cevabı aranıyor, bu savruluşta (ya da ‘bilinçli tercih’te) Gülen’in liderliğinin rolü irdeleniyordu.
İşaret ettiğim Serbestiyet yazılarının sonuncusunda, “Peki, bütün bu eleştiriler ve o eleştirilere yönelik tepkiler cemaat yapılarında ve liderliklerinde anlamlı değişikliklerin mümkün olup olmadığı hususunda bize ne anlatıyor?” diye sormuş, cevabını da bir sonraki yazıya bırakmıştım.
Ne var ki araya bir başka yazının girmesi nedeniyle, bu sorunun kendimce cevabı bugünkü yazıya kaldı.
Cemaatler ya da sorgulamadan kabulün huzuru
Dürüstçe baştan söyleyeyim; Gökhan Bacık, Ahmet Kuru, Özgür Koca ve arkadaşlarının, cemaatlerin iç yapılarının ve onların devletle kurdukları ilişkilerin günümüzdeki sorunlu hallerine alternatif mahiyetindeki önerilerinin güzel temenniler olmanın ötesinde bir anlamının olduğunu düşünmüyorum.
Mesela Ahmet Kuru’nun, cemaat üyeleriyle lider arasındaki ilişkinin mevcut haline getirdiği eleştiriler ve bu ‘reelliğe’ karşı geliştirdiği alternatif üzerinde düşünelim... Kuru, liderliklerini esasen dini referanslar ve hatta “peygamber örnekleri” üzerinden meşrulaştıran Müslüman cemaat önderlerini değerlendirirken, onların kullanabilecekleri ve kullanmaları gereken başka referans kaynaklarını hatırlatıyor ve başarısız olmuş dini liderlerin ne yapmaları gerektiği hususundaki görüşlerini şöyle dile getiriyordu:
“Müslümanlar neyin iyi neyin kötü olduğunu soyut prensipler çerçevesinde, şeffaf ve kamusal bir tartışma süreci ile, dini kaynakların yanı sıra hayattan öğrendikleri tecrübeleri de katarak karar vermelidirler. Kendilerini sadece peygamber örnekleri sınırlamamalı; hem İslam tarihini hem dünya tarihini okuyarak dersler çıkarmalıdırlar.
Müslümanlar bu tür bir eleştirel ve akli okumanın sonunda yaşadıkları tecrübelerden dersler çıkarabilir ve soyut prensipler üretebilirler. Dini ve siyasi liderlerle ilişkilerini de bu soyut prensipler ışığında, karşılıklı sözleşme esasına dayandırmalıdırlar. Prensiplere ve sözleşmenin esaslarına aykırı davranan, önderlik ettikleri kitleleri başarısızlığa sürükleyen liderler hesap vermeye ve istifa etmeye çağrılmalıdırlar.”
Kuru’nun önerisinin ‘demokratik’ niteliği tabii ki tartışma dışı... Fakat Müslüman bir cemaate dahil biri için, dini önderin ‘aşkın’ karakterini neredeyse dışlayan, üstüne üstlük omuzlarının üstüne dini önderi sorgulamaya yönelik bir ‘karar’ yükü bindiren bu ‘demokratik’ öneri ne kadar cazip ve işlevseldir? Dini cemaat üyeliğini cazip kılan en önemli şeylerden biri, insana, karar vermeyi sonsuzca güvendiği bir öndere bırakmış olmanın huzurunu yaşatması değil midir?
Bu durumda ‘liderini sorgulayan cemaat üyeleri’ hatta ‘liderin başarısız bulunması ve istifasının talep edilmesi’ gibi önermeler fazla seküler bir tını vermiyor mu? (Kaldı ki, siyasi kutuplaşma nedeniyle düşüncelerin ideolojik katılıklarla çerçevelenip neredeyse inanç biçiminde formatlandığı bir vasattayız; böyle bir toplumda dini cemaatlerden ve onların üyelerinden böyle bir inisiyatif beklemek gerçekçi olabilir mi?)
Cemaatler ve ‘sivillik’
Maviyorum ve Kıtalararası’nda dile getirilen, benim gerçekçi bulmadığım bir başka öneride, dini cemaatlerin ‘sivil’ (devlet alanının dışında) kalmaları gerektiğine işaret ediliyor ve bu çerçevede Gülen Cemaati’nin devlete sızıp orada yer etme çabaları mahkûm ediliyor.
Tam bu noktada, 17-25 Aralık (2013) ile 15 Temmuz (2016) arasındaki dönemde Cemaat’in yaklaşımlarını televizyonlarda dile getiren akademisyenler arasında en fazla öne çıkanlardan biri olan Savaş Genç’in Kıtalarası’nda kaleme aldığı Sivil Toplum, Türkiye ve Gülen Cemaati başlıklı makalesinden şu satırları hatırlayalım:
“(...) Devlet içinde isimleri Cemaat’le zikredilen aktörlerin icraatları kamuoyunda Cemaat’in sadece bir sivil toplum örgütü olmadığı algısını üretirken, hemen her siyasi konuda beyanat veren liderinin de sadece bir kanaat önderi olmadığı düşüncesi toplumda yerleşti. (...) Sonuçta, en azından bir seçim döneminde, insanlar Cemaat’e bakınca örgütlü olarak bir grup polisin milletvekili seçilmesi için çabalayan insanlar görmekteydi. (...) Cemaat’in yapması gereken, toplumda daha önce yükselen eleştirileri görerek, devlet içinde var olma gayretinden vaz geçip, 657’ye tabi olan kitleye çay sohbeti bile düzenlememekti.”
Gülen Cemaati’ne ve bizzat Gülen’e yönelik eleştirilerin ana temasını oluşturan bu radikal ‘devlet dışı’lık önerisi de, merkezî devletin hâlâ çok güçlü olması ve toplumsal değişikliklerin ancak devlet dolayımıyla gerçekleştirilebilmesi nedeniyle fazla gerçekçi durmuyor; işte bu nedenle Türkiye’deki dini referans alan bütün partiler gibi bütün dini cemaatler de derece derece ‘Leninist’; yani toplumu dönüştürmek için devleti ve devlet iktidarını ele geçirmekten başka çare bilmiyorlar, ya da bu onlara o kadar kestirme ve kolay geliyor ki, devleti işin içine katmadan doğrudan toplum içinde yürütülecek ‘sivil’ faaliyetlerle toplumu dönüştürme çabasını vakit kaybı ya da israf olarak görüyorlar.
Meğer Gülenciler de ‘Leninist’miş!
Gülen Cemaati, çok uzun yıllara yayılan sabırlı eğitim faaliyetleri ile bir dönem boyunca bazılarımızı dindar bir sivil toplum teşkilatı olduğu hususunda ikna edebildi.
Öyle olmadığını zamanla anladık, fakat şunu da kabul edelim: Gülen Cemaati’nin sadece toplum içinde faaliyet gösterdiği (ya da devlet içindeki sızmacı faaliyetlerinin henüz açığa çıkmadığı) dönemlerde, iç sesimiz, bu kadar büyük ve yaygın bir toplumsal örgütlenmenin siyasi iktidar hedefinin olmamasını inandırıcı bulmadığını söylüyordu bize.
Bu da gösteriyor ki, bir gözü devlette olmak, sadece bu topraklardaki dini cemaatlere has bir özellik değil. Derece derece hepimiz bu hastalıktan mustaribiz.
Yazarlar
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİYargıda yine mi temizlik başlamış? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Karamsarlık yaymak’ 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.07.2025
14.07.2025
23.06.2025
19.06.2025
17.06.2025
8.06.2025
1.06.2025
11.05.2025
8.05.2025
4.05.2025