Alper GÖRMÜŞ
Türkiye’de mizah ve ironi kullanarak politik yazı yazmanın ne kadar riskli bir şey olduğunu anlamamı sağlayan ilk tecrübeyi 2000’li yılların başında yaşamıştım.
Kemal Derviş’in Cumhuriyet Halk Partisi’yle (CHP) flört ettiği günlerdi... CHP tabanında Derviş’i bir kurtarıcı olarak görenler olduğu gibi onu ‘emperyalizmin görevlendirilmiş ajanı’ olarak görenler de vardı. Sol-sosyal demokrat yazarlar da tıpkı tabandakiler gibi ikiye ayrılmıştı. Onlardan biri olan Osman Ulagay, Kemal Derviş’in CHP’deki varlığının hayırlı olacağını düşünenlerdendi. Bir gün yazarı olduğu Milliyet gazetesinde, onu ‘ajan’ olarak görenleri ironik-mizahi bir dille eleştiren bir yazı kaleme aldı. Yazıdan bir bölümü siz de okuyun:
“CHP'nin başına bir de Kemal Derviş belası çıktı. Adamın 'emperyalizmin ajanı' olarak Türkiye'ye gönderildiği ve DSP'deki 'peynirler'i yenmez hale getirdikten sonra şimdi de CHP'ye musallat olduğu ortada. CHP'deki 'peynirler'i de mahvedecek bütün 'bakteriler' adamın çantasında sanki, oraya buraya saçıp duruyor. Yok değişime ayak uydurmakmış, yok çağdaş sosyal demokrasiyle Atatürkçülüğün senteziymiş, yok toplantılara katılıp raporlar hazırlamakmış. Aklı sıra dağdan gelip bağdakileri kovacak, maazallah 'eski peynir'den anlamayan kitleleri kazanıp CHP'yi mahvedecek. Neyse ki CHP'deki ve kimi sol mahfillerdeki 'zinde güçler' tehlikenin farkına vardı sonunda. Yakında defterini dürerler şu Derviş'in ve biz de ağzımız sulanarak şarküteri vitrinlerine bakmaya devam ederiz.”
Ne oldu biliyor musunuz, bu yazıyı doğru bir biçimde (daha doğrusu içerdiği mizah ve ironiyle) birlikte anlayan bir tek Milliyet okuru bile çıkmadı. Ama şu türden Milliyetokurları bolca çıktı (Osman Ulagay’ın takip eden yazısındaki özetlemesiyle):
“Kemal Derviş'e haksızlık ettiğimi belirterek onun aslında ülkeye ve CHP'ye yararlı olmak için çaba gösterdiğini belirtenler ve onu 'bela' olarak nitelememi yakışıksız bulanlar… Kemal Derviş'in CHP ve ülke için bir 'bela' olduğunu açıkça yazdığım ve CHP'yi de mahvetmesine imkân bırakmadan uyarı görevini yerine getirdiğim için beni kutlayanlar.”
Kötü niyet yok, sadece anlamıyorlar
Türkiye’de politik mizah belalı bir iş... Her şeyden önce, mizahı gerçek zannedip sahibini taşlayanları göze almak lazım (Osman Ulagay’ın başına gelen). Böyle bir durumda yazar, yazdığı yazının mizah olduğunu okurlarına anlatmak zorunda kalır ki, doğrusu pek tatsız bir görevdir bu.
Osman Ulagay bu görevini takip eden yazısında yerine getirdi: Ne demek istediğini ‘ironik olmayan’ bir dille açıkladı, nezaket gösterip ‘suç’u kendi üzerine aldı ve meseleyi kapattı.
Böyle bir durumda yazarın üzerine binen duygusal yük o kadar da ağır değildir. Çünkü neticede ortada bir kötü niyet yoktur, sadece okuduğu şeyin mizah olduğunu samimiyetle anlamayan okurlar vardır. Eh, olgun bir yazar da böyle okurlara karşı öfkeden çok şefkat duyar, onlar adına üzülür.
Mizahı anlamamaktan fenası: Aydın Ünal vakası
Fakat bundan çok daha fenası var: Okuduğu şeyin mizah olduğunun farkında olmasına rağmen onu gerçek sayıp (gerçek ‘zannedip’ değil) sonra da o ‘gerçeği’ manipüle edenlerle uğraşmak çok daha zor.
Yani burada artık mizahı anlamamaktan değil, anlamazlıktan gelip manipüle etmekten söz ediyoruz ki birinci durumdaki ‘samimiyet’ burada artık yoktur, tersine burada apaçık bir ahlaki problem vardır.
Yeni Şafak yazarı Aydın Ünal’ın bir mizah yazısını anlamamış gibi yaparak Ünal’ın üzerine çullananlar işte böyle bir problemle malûl.
Bu taze ve öğretici örnek üzerinde biraz duralım...
Aydın Ünal, 19 Nisan tarihli Yeni Şafak’ta “Aday adaylarına tavsiyeler…” başlıklı, her cümlesinde ‘ben bir mizah yazısıyım’ diye bağıran bir yazı kaleme aldı. Ünal, sonraki ‘savunma’sında da izah edeceği gibi, yazısında “Seçim öncelerinde ortaya çıkan ve yaptıklarıyla kendilerini küçük düşüren aday adayı tiplemelerini” ele alıyor, onlara şu türden tavsiyeler veriyordu:
- Bir ortama girdiğinizde ilk olarak objektiflerin açısını hesaplayın. Objektiflerin odaklandığı biri varsa, onun sol omuz arkasında konumlanın. En öne geçmek için önünüze geleni çiğneyebilir, omuz vurarak saf dışı bırakabilir, önünüzdekini tutup kenara atabilirsiniz. Protokol koltuklarını gözünüze kestirin ve vinç gelse kaldıramayacak gibi oturun.
- Varsa lüks araçlarınızı gözlerden kaçırın; halktan biri gibi görüneceğim diye hurda araçlara da binmeyin, hoş karşılanmaz.
- Sevmiyor ya da hayatınızda hiç tatmamış olabilirsiniz ama herkesin görebileceği yerlerde simit yemek sizi hedefe taşımada etkili olabilir.
- Mümkün olduğu kadar anlamsız cümleler kurun. Çok uzun ve noktanın kullanılmadığı cümleler işinizi görecektir. Cümlenin başındaki konuyla sonundaki konu alakasız olursa dinleyenin kafası karışır ki bu da işinize gelir. Sizin için konuşmalarda önemli olan içerik değil tonlamadır. En basit mevzuyu gittikçe yükselen bir ses tonuyla anlatabilirseniz, ne kadar anlamsız olursa olsun çılgınca alkış alabilirsiniz.
İşte böyle şeyler... Tamamının da bu minvalde olduğu hususunda sizi temin edebilirim... Yine de tatmin olmuyorsanız yazının tamamını şuradan okuyabilirsiniz:
https://www.yenisafak.com/yazarlar/aydinunal/aday-adaylarina-tavsiyeler-2045327
Her neviden muhalif mecrada Ünal’ın yazısı...
Yazının yayımlandığı gün sosyal medya klişe tabirle ‘yıkıldı...’ Yazı ‘sol’a ya da Kürt siyasetine yakın ya da Gülen Cemaati adına yayın yapan muhalif mecralarda öyle başlıklarla yer aldı ki, okuyanlar, bunun bir mizah yazısı değil, “seçim öncelerinde ortaya çıkan ve yaptıklarıyla kendilerini küçük düşüren aday adayı tiplemeleriyle” dalge geçen bir yazı hiç değil, münhasıran AK Partili adaylara verilmiş ciddi tavsiyeleri içeren bir metin olduğunu sandı. Bu algı, haberlerin hemen hemen tümünde ‘lüks otomobillerinizi seçime kadar kullanmayın’ başlığının tercih edilmesi üzerinden kotarılmıştı.
PKK’nın yayın organı ANF mesela, “Erdoğan’ın danışmanından itiraf... Kazanana kadar halkı kandırın” başlığıyla vermişti haberi: “Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın eski başdanışmanlarından, AKP Ankara Milletvekili Aydın Ünal, Yeni Şafak'taki yazısında adeta 'çirkefliğin manifestosu'nu yazdı. Ünal, halktan biriymiş gibi simit yerken görünmeyi ve seçilene kadar halka tahammül etmeyi önerdi!”
Mesela Cumhuriyet, “AKP'li vekilden adaylara tavsiyeler: Lüks araçlarınızı gözlerden kaçırın... Sevmeseniz de simit yiyin” başlığını tercih etmişti.
Sonuç başarılıydı. Twitter kullanıcıları, zikrettiğim haberlere verdikleri linklere şöyle yorumlar düşmüşlerdi:
- Bir dönem Erdoğan 'ın konuşma metinlerini hazırlayan AKP'li Aydın Ünal, milletvekili adaylarına 'siyasi munafıklık nasıl yapılır 'diye tavsiyeler vermiş. 'Siyasal islam nedir' diye sorsanız bu yazıyı okuyun derim!
- Yeni Şafak yazarı ve AKP milletvekili Aydın Ünal öyle bir yazı yazdı ki resmen biz göründüğümüz gibi değiliz insanları hep kandırıyoruz demeye getirdi...
AK Partililer de...
Okuduğu şeyin mizah olduğunu anladığı halde, anlamamış gibi yapıp bunu Aydın Ünal’ın kalesine gol olarak gönderme çabasında olan bir başka grup daha vardı ve şu işe bakın ki bunlar fikirlerini AK Partili sıfatıyla serdediyorlardı. Bu kişilere göre de Aydın Ünal, yazısında bütün partilerden “kendilerini küçük düşüren aday adayı tiplemeleriyle” dalga geçmiyor, sadece AK Partili adaylara ‘ciddi’ tavsiyelerde bulunuyordu. Ünal böyle yapıyordu, çünkü o bir ‘kripto’ydu ve böylece sureti haktan görünerek Reis’e ve partisine yumruk sallıyordu. Sosyal medyada binlerce örneğini bulabileceğiniz bu türden mesajlardan iki örnek:
- Aydın Ünal'ın milletvekillerine halkı kandırmaya yönelik tavsiyeler vermesi tepkilere yol açtı. Ünal'ın yeniden vekil olamayacağını bildiği için AK Parti'yi sırtından vurduğu belirtiliyor.
- Aday adaylarıyla alay etmiyor yalnızca, millet, Erdoğan ve AK Parti nezdinde bu tür rezilliklerin prim yaptığını ima ediyor Aydın Ünal denen alçak.
‘Mizah o mizah...’
Aydın Ünal, takip eden yazısında olan bitene şu cevabı verdi:
"Seçim öncelerinde ortaya çıkan ve yaptıklarıyla kendilerini küçük düşüren aday adayı tiplemelerini kaleme aldığım önceki yazım epeyce istismar edildi. Bir yazar için en büyük talihsizlik, yazdığı mizah yazısının mizah olduğunu açıklamak zorunda kalması olsa gerek. Sol muhalefetin ve FETÖ’cülerin yazıyı sanki ciddiymiş gibi çarpıtmalarını anlamak mümkün, karakterleri bu; ancak, AK Parti’ye sonradan tutunmuş ve ne yazık ki siyaseti içerden kemirmeye çalışan ahlaksız trol güruhu, sanki AK Parti böyle aday adaylarını aday yaparmış gibi yazımı ifşa, itiraf, özeleştiri gibi yansıtma hafifliğine düştüler. Kendileriyle dalga geçtiğim aday adayı tipi eski siyasette kaldı. Şimdi değil AK Parti, diğer partiler bile bu aday adayı tiplerini yanlarına yaklaştırmıyorlar. Kısacası, mizahtı o yazı, mizah!"
Adam haklı.
Yazarlar
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları










































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.07.2025
14.07.2025
23.06.2025
19.06.2025
17.06.2025
8.06.2025
1.06.2025
11.05.2025
8.05.2025
4.05.2025