Alper GÖRMÜŞ
Altı ay kadar önce kaçırılan ve bir daha kendilerinden haber alınamayan Gülen cemaatine mensup altı kişiyle ilgili olarak kaçırılanların eşlerinin öncülük ettiği sosyal medya kampanyası, cemaatin etkili olduğu dönemde hiçbir zaman görünür olmayan kadınların öne çıktığı bir faaliyet olarak dikkat çekiyor.
Bu manzara, Türkiye’de erkeklerin öncülüğünde yürütülen siyasi mücadelelerin bir “yasa”sıyla; işler zora girdiğinde kerhen fakat mecburen başvurulan bir “yasa”yla uyum içinde: Zora düşen erkekler çareyi kadınları yardıma çağırmakta bulur!
Sözünü ettiğim “mücadele yasası” kabaca şöyle işler: Türkiye’de “artık yeter” diyerek mücadeleye girişen bütün siyasi eğilimler başlangıçta kadınları kamusal alanın dışında tutmaya çalışır. Çünkü erkekler bir süre sonra bunun “başkaldırı içinde başkaldırı”ya dönüşeceğini bilirler. Fakat, dediğim gibi, zora düşünce ve dertlerini geniş kamuoyuna anlatma ihtiyacı duyunca buna mecbur kalırlar. Her ikisi de modernlikle sorunu olan ve kadınları sokaktaki değil de evdeki varlıklarıyla görmek isteyen İslami hareket ve Kürt hareketi zorda kalınca nasıl “kendi” kadınlarını yardıma çağırdıysa, işte şimdi de kadınlar söz konusu olduğunda belki onlardan da “feodal” olan Gülenci erkekler “kendi” kadınlarını yardıma çağırıyor.
Yasa içinde yasa
Siyasi mücadelede tıkanan erkeklerin bir noktadan sonra kadınları yardıma çağırmaları nasıl ki yasa gücünde bir şeyse, yardıma çağrılan kadınların, birlikte mücadele ettikleri “kendi” erkeklerine karşı zaman içinde ayrı bir cephe açması da öyle: Yasa içinde yasa.
Yıldız Ramazanoğlu, eski bir yazısında bunu Müslüman kimlikli kadınlar bakımından çok güzel anlatmıştı:
“Başörtüsü yasaklarıyla mücadele edilirken kimileri bir adım ötesini görememiş demek ki. Eğitim düzeyi yükselen genç kadınların kamu alanında görünürlüklerinin artacağı, yeni taleplerinin, hatta kamu alanını dönüştürmelerinin kaçınılmaz olacağı aşikârdı. ‘İslam’ın kızı’ repliği neden makes bulmuyor genç kadınlar üzerinde, neden dini söylemler etkisini yitiriyor gün geçtikçe. Kadınları hadsizce tedip ve terbiye etmeye yönelen, kadına ve erkeğe ayrı ahlak öneren dil dinden soğutuyor. Okuduklarını ve işittiklerini akıl ve kalp süzgecinden geçirebilen gençlerin bu ikiliğe tahammülü yok çünkü. Bir düşünceye göre kadınlar eğitim almamalı, en yüksek donanıma ulaşsa, uzmanlaşsa bile evinin kadını olup çocuk yetiştirmelidir. Çünkü dışarısı tekin değil tehlikelerle dolu. Şiddet mobing ve taciz gibi kimi koşulların değişmesi için kendi nefislerinden başlayarak mücadele vermek yerine maruz kalanı bir yere kapatıp koruma fikri kolaycılık ve indirgemecilikten başka bir şey değil.” (“İslam’ın kızı, İslam’ın erkeği”, Serbestiyet, 30 Mayıs 2018).
Yıldız Ramazanoğlu, kendisinin de içinde yer aldığı bir anlam dünyasının içinden konuşuyor ve asıl eleştirisini oraya yöneltiyor ama, anlattığı şeyin inanç ya da ideolojilerden bağımsız bir yaygınlığa sahip olduğu ortada. Çünkü kadının “ev içi”nden ibaret özel alanında tutulması, her ideolojiden erkek menfaatiyle uyum içinde...
Erkek dilinde anneliğin kutsallaştırılmasının nedeni, annelerin üstlendikleri şeyin hakikaten çok zor olmasıyla ve erkeklerin bu yükü paylaşma isteksizliğiyle bağlantılı...
Binyıllardır süregelen bu statüko erkek dünyası için o kadar hayatidir ki, erkeğin dış dünyadaki varoluşu teklikeye düşmeden, eve kapanmış (kapatılmış) kadını kendisiyle birlikte kamusal alanda mücadeleye çağırması imkânsızdır.
Beş yıl önceki tahminim...
Bu yazıyı kaleme alırken, aklım br çağrışımla yıllar öncesine, Aljazeera Turk’te danışman olarak çalıştığım günlere gitti. Sanki anlattığım bu “yasa”yı (erkeklerin siyasi mücadelelerine kadınları kerhen ve mecburi daveti) geniş bir dosya halinde işleme gibi bir öneride bulunmuştum kendilerine... Bunun üzerine e-posta kutumun derinliklerine daldım ve, doğru hatırlıyormuşum, yayın yönetmeni Gürkan Zengin’e 8 Ekim 2014’te şöyle yazdığımı gördüm (Müslüman ve Kürt kimlikli kadınların siyasi mücadelenin içine balıklama dalmalarından itibaren elde ettikleri kazanımları hatırlattıktan sonra):
“Toplumsal mücadeleler kadınsız olmuyor çünkü ve erkeklerin mücadele alanına çağırdığı kadınlar onlara işte böyle bir ‘fatura’ çıkartıyor.
“Türkiye’nin önemli siyasi aktörlerinden biri olan Gülen Cemaati’nde ise henüz hiçbir kadın göremiyoruz kamusal alanda... Nedeni açık: Çünkü onlar mücadeleyi başka bir düzlemde yürüttüler. Fakat onların da ‘mağdur’ duruma geçmelerinden itibaren orada da kadınlara dair benzer gelişmeler mutlaka olacaktır.”
Bunları yazdıktan sonra önerimi şöyle dile getirmişim Gürkan Zengin’e:
“Netice: Görünürdeki ‘erkek’ siyasi mücadelenin diplere itip görünmez kıldığı, fakat büyük toplumsal sonuçlar doğurmaya aday bu ‘kadın’ dip dalgasını Türkiye’nin dört önemli toplumsal gücü zemininde ele alacak bir ‘şey’ yapsak diyorum... Bu konuda çalışanlarla konuşarak, sahada röportajlar yaparak, falan... Aslında benim arzum aylık derginin bir sayısını buna ayırmak ama... İsteyenin bir yüzü...”
Böyle yazmıştım ama olmadı, neden olmadığını hatırlamıyorum.
Gülen cemaatinin kadınları açısından şimdi ortaya çıkan ve yazının girişinde zikrettiğim manzara bir anlamda beş yıl önceki tahminlerimi doğruluyor.
Yani “yasa” bir kez daha hükmünü icra ediyor ve bir kez daha zorda kalan erkekler “kendi” kadınlarının kamusal alana çıkmasına razı oluyorlar.
Tabii “yasa içinde yasa” da hükmünü icra edecek ve cemaatin kadınları cemaat içinde erkeklerin ancak kerhen kabul edebilecekleri yeni pozisyonlar edinecekler.
NOT. Birkaç hafta önce kaçırılıp kaybedilenlerle ilgili olarak kaleme aldığım bir yazıda şöyle demiştim: “Bu ülkenin siyasetçileri, aydınları, gazetecileri (...) ‘FETÖcünün işkence görmesi, kaçırılması benim vicdanımı yaralamaz’dan başka bir anlama gelmeyecek derin suskunluklarından ötürü ileride muhakkak çok büyük bir pişmanlık duyacaklar.”
Şimdi, eşleri kaçırılan kadınların başlattığı son kampanyada bu suskunluğun kısmen kırılmış olmasından büyük bir mumnuniyet duyuyorum ve tabii onlarla birlikte ben de vatandaşı olduğum devlete soruyorum: Bu insanlar nerede?
Yazarlar
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİYargıda yine mi temizlik başlamış? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Karamsarlık yaymak’ 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.07.2025
14.07.2025
23.06.2025
19.06.2025
17.06.2025
8.06.2025
1.06.2025
11.05.2025
8.05.2025
4.05.2025