Atilla Aytemur
16 Nisan 2017’de yapılan Anayasa Değişikliği Referandumu’nun sonuçlarını, özellikle ana muhalefet partisi CHP ve diğer bazı muhalif kesimler tartışmalı olarak değerlendirseler bile, sistemin çarkları o değişiklik yönünde işlemeye, kurumlar ve kurallar bu duruma uyarlanmaya başladı.
Gerçekleştirilmesi için altı aylık süre tanınan uyum yasalarından önce, TBMM içtüzüğünün değişmesi konusu 7 Temmuz 2017 itibariyle gündeme alındı. AK Parti - MHP ikilisi tarafından hazırlanan 18 maddelik teklif geçtiğimiz günlerde Anayasa Komisyonunda görüşülüp kabul edildikten sonra genel kurul aşamasına geldi. Birkaç gün sonra nihai görüşme ve oylama yapılacak.
Meclisi Başkanı İsmail Kahraman’ın tüzük teklifini hazırlamak üzere parlamentoda bulunan dört partinin ortak komisyonda bir araya gelmesi çağrısı ise, “Yeni sistemde parlamentonun tamamen etkisiz hale getirildiğini, bu nedenle böyle bir işleyişe alet olmayacaklarını” ifade eden CHP ve HDP tarafından anında reddedilmişti.
İçtüzük değişikliğinde uzlaşma ihtimal dışı
Kendi hazırladıkları tüzük değişikliğini Anayasa Komisyonuna getiren AK Parti ve MHP ile diğer muhalefet partileri arasındaki iç tüzük tartışmaları, doğal olarak referandum döneminde gördüğümüz rejim tartışmalarının devamı şeklinde ve aşağı yukarı aynı sertlikte cereyan etti.
Parti temsilcilerinin yaptıkları açıklamalar bu kapsamda suçlama ve ithamlarla sürdü.
Görülen o ki, anayasa değişikliği döneminde sağlanamayan mutabakatın, kurum ve kuralları yeni sisteme uyarlama çalışmaları döneminde gerçekleşmesi, siyasal realite gereği boş bir beklenti olacak.
TBMM içtüzüğü yılların sorunu olsa ve siyasal partiler farklı yaklaşımlara sahip olsalar bile, değişmesi noktasında buluşuyorlardı. Hattâ önceki dönemlerde partilerin üzerinde anlaştığı hazırlıklar bile olmuştu.
Ancak, rejimi köklü değişimlere uğratan 16 Nisan 2017 anayasa referandumu sonrasında, bu değişikliğe kökten karşı olan CHP ve HDP’nin bakışının esastan değişmesi de anlaşılır bir durumdur.
Sorunlar üst üste yığılmaya başladı
Bunlardan dolayı, TBMM içtüzüğünü ve yasaları yeni siyasal rejimle -- yani cumhurbaşkanlığı hükümet sistemiyle -- uyumlulaştırma çalışmalarına tanık olacağımız önümüzdeki yasama döneminde, toplumsal kutuplaşmanın daha da artmasını ve siyasal iklimin daha fazla sertleşmesini beklemek karamsarlık sayılmaz.
Büyükada’da toplantı yapan insan hakları örgütlerinin (ikisi yabancı) temsilci ve bazı aktivistlerinin tutuklanması sonucu, özellikle Almanya ile başlayıp derinleşme eğilimi gösteren kriz, Türkiye açısından zaten bıçak sırtı giden uluslararası ilişkileri de iyice zora sokmuş görünüyor.
Üstelik, dünyanın en büyük ekonomilerinden olup AB ile yaptığımız ticaretin neredeyse yarısını tek başına oluşturan Almanya’yla başlayan bu anlaşmazlık hiç de ötekilerine benzemiyor ve Türkiye’yi ciddi surette sarsma potansiyeli taşıyor.
Zaten son dönemde ilişkilerimizin normal seyrettiği ülkelerin sayısının hayli az olduğu, dış politikada sorun olarak önümüze gelen güçlüklerin giderek arttığı da görülüyor.
Sözün kısası, dış politika sorunlarının üstesinde gelmekte, dostlarını çoğaltmakta zorlanan bir Türkiye ile karşı karşıyayız.
Bu yaklaşımla normale dönüş kolay değil
Hal böyleyken, içeride siyasal gerilim bir türlü dinmiyor. Dinmesi için adımlar atmak bir yana; her gün neredeyse yangına körükle gidilen yeni politika ve uygulamalarla yüz yüze geliyoruz.
Hemen her yazıda standard şekilde ve bıktırırcasına söz ettiğimiz sorunlar biliniyor. OHAL, KHK uygulamaları, haksız ve delilsiz tutuklamalar, FETÖ’cü suçlamasıyla keyfi işten çıkarmalar, tutuklu milletvekilleri ve gazeteciler, oldukça gizemli iddialarla tutuklanan insan hakları savunucuları vb.
En geç iki sene içinde bu ülkede üç seçim yapılacak. Bu can sıkıcı gidişat bir an önce makul bir yumuşamaya evrilmediği müddetçe, ülke olarak herkes için tatsız zamanların geleceğini öngörmek kahin olmayı da gerektirmiyor.
Özellikle referandum sonuçları, ortada yüzde 51.4 evet olsa bile, AK Parti iktidarı için ciddi göstergeler içeriyordu. Nüfusun artık yüzde 70’ten fazlasını teşkil eden metropoller ve büyük şehirler alarm veriyordu. Muhafazakârlığın geleneksel merkezi olan il ve ilçelerde esen hava farklılaşmaya başlamıştı.
Bunların ima ettiği riskleri bertaraf etmek için hükümette değişikliğe gitmek, AK Parti’de yeni delegeler seçmek ve yeni yönetimler oluşturmak gibi adımların amacı az çok görülüyor. Hattâ kalan zamanın içine bazı reformları sıkıştırma, ekonomiyi biraz dopingle de olsa doğrultma gayretleri de şüphesiz önemli ve değerli olacaktır.
Lakin, bütün bunlar siyasal bakımdan hızla normale dönme ihtiyacını ortadan kaldırmaz ve toplumsal memnuniyeti artık pek sağlayamaz.
İktidar iç huzuru arıyor mu?
Çünkü iç huzur bozulmuş bulunuyor. Nereden bozulmuşsa oradan düzeltmek icap eder. Bunların da neler olduğu, yukarıda da ifade ettiğim gibi az çok bellidir.
Hal böyleyken, toplumun büyük bir bölümünün yeni rejimde artık etkisiz eleman derekesine düşürüldüğünü düşündüğü TBMM’nin, AK Parti - MHP ikilisinin getirdiği içtüzük değişikliğiyle, başkanın genel müdürlüğü haline sokulmak istendiğini söylemek bilmem abartı olur mu?
Hani Meclis bundan böyle yasama işleriyle derinden derine meşgul olacaktı? Şimdi oturmuş, iktidarı ve muhalefetiyle milletvekilleri, başkanlığın bir teknik dairesi gibi tıkır tıkır yasa hazırlasınlar diye konuşma zamanlarını kısıtlamanın yollarını, zaptürapt altına almanın hukuka uydurulmuş usullerini arıyoruz. Gerekçesi de hazır: Ne kadar hızlı, o kadar iyi!
Özellikle muhalif partiler ve milletvekilleri için söz almak ve makul süre kullanmak artık çok zor. Bu değişiklikler kabul edilirse Mecliste söz aslanın ağzında olacak.
Malum; 12 Eylül 1980 darbe rejiminden miras bir milletvekili yeminimiz var. Şimdi, bu saçma sapan yemine sırtımızı dayayıp yüz binlerin oyunu alan ve bu ülkenin vazgeçilmez renklerinden olan insanları kapının önüne koymanın tüzüğünü hazırlıyoruz. Ama nedense iktidar ikilisinin aklına o yemini değiştirip düzgün bir hale getirmek gelmiyor.
Mevcut haliyle bu yeminin Türkiye’nin birliği ve bütünlüğünü sağlamadığını; Osmanlı’dan miras kimlik, inanç, kültür, bölge, mezhep zenginliğini demokratik, adil, eşitlikçi bir ruh ve ifadeyle kucaklamadığını bilmeyen mi var?
Böyle bir yemin için mi, “insanlar ölmesin ve ülke paramparça olmadan barış ve eşitlik içinde çözüm bulunsun” diye didinen Leyla Zana gibi insanların milletvekilliğine son verilecek?
Başka hususlar da var. Meclise devamsızlık, bazı tartışmalı etkinliklere katılmak vb... Sorumlusu kim olursa olsun, Türkiye’nin henüz çözmeyi başaramadığı Kürt sorunu gibi, yıllar boyu ağır can ve mal kaybına yol açan büyük bir meselenin, hattâ devasa bir bölge sorunu haline gelmiş bu konunun, Meclisin bu yeni içtüzük maddeleri içinde çözüme kavuşacağını sanmak nasıl bir şey, anlayabilmiş değilim.
Halbuki AK Parti, şimdiye kadar hemen hiçbir partinin cesaret edemediği, siyasal tarihimizin gördüğü en ciddi ve önemli barış ve çözüm adımlarını atmış olan bir partiydi. Bugün bir tıkanma yaşanıyor olsa bile, konuyu getirip ıvır zıvır içtüzük maddelerinin içine gömmeye çalışmanın akıl ve izanla ilgisi olmadığının görülmesi gerekiyor.
Milletvekilinin tepesinde sallanan tehdit!
Değişiklik maddeleri arasında hele bir 15. madde var ki evlere şenlik.
“Türk milletinin tarihine ve ortak geçmişine yönelik hakaret ve ithamda bulunmak, Anayasanın ilk dört maddesinde çerçevesi çizilen Anayasal düzeni tahkir ve tezyif etmek, Türkiye Cumhuriyetinin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü esasında Anayasada düzenlenen idari yapısına aykırı tanımlar yapmak” bir suç olarak tanımlanıyor ve milletvekillerine cezai müeyyide uygulanmasını beraberinde getiriyor.
Madde şöyle gerekçelendiriliyor: ” Anayasa ve yasaların devletin ruhu, milletin birleştirici unsuru olduğu bilinciyle Anayasa ve yasalara aykırı isim ve sıfatların kullanılmaması parlamento ruhuna uygun olacaktır… Millet, tarihi süreç içinde teşekkül eden ortak değerler, kader ve gelecek duygusu etrafında toplanan, inanç, mezhep ve etnik farklarını aşkın bir topluluktur. Bu bağlamda, Türk milletinin ortak geçmişine, tarihine yönelik değerlendirmelerde eleştiri boyutlarını aşan hakaret ve ithamlar, tarihi gerçekliğin ortaya konulmasına yönelik dil ve üslubun dışına düştüğü gibi, tarihin bir devamı olan bugünkü toplumsal yapımız bakımından da kesimler için kırıcı, yaralayıcı olmakta, ortak kader ve gelecek duygusuna zarar vermektedir. Bunu önlemek amacıyla madde düzenlenmiştir.”
Cezaydı, şuydu buydu; onları bir yana bırakıyorum.
İçtüzüğe konulan bu yeni madde, aslında pimi çekilip Meclis çalışmalarının ortasına atılmış bir el bombası gibi. Çok değil, birkaç sene öncesini hatırlayanlar, bir zamanların ünlü faşizan 301. maddesinin dönüp dolaşıp içtüzük maddesi olarak önümüze çıktığını görecektir.
Yani, hem milletvekillerini tehdit eden, hem de iktidar ile muhalefet arasındaki zaten bozuk ilişkileri iyice berhava edecek bir iç tüzük maddesiyle karşı karşıyayız.
Böyle bir maddenin tepesinde sallandığı bir Mecliste, milletvekillerinin kürsü dokunulmazlığı olabilir mi? Böyle bir maddenin tehdidi altındaki milletvekilleri özgür iradeleriyle ülke meselelerini tartışabilir mi?
Bunca farklılığın olduğu bir ülkenin parlamentosunda tarihe, ortak geçmişe, Anayasa’nın ilk dört maddesine, onun belirlediği düzene, idari yapıya, ilgili tanımlara aynı pencereden bakarak bu konularda ortak bir dil aramak, ne siyaseten ne de hukuken mümkün.
Ermeni sorununun bazı ülkelerin parlamentolarında bir karara bağlanıp, aksini söylemenin suç olarak ilan edilmesine karşı, Türkiye’nin ileri sürdüğü tezleri iktidar mensupları arasında hatırlayan var mı acaba?
Eğer niyet hakareti ve kavgayı önlemek ise böyle bir maddeye ihtiyaç olmadığı görülmelidir.
Geç de olsa, zor da olsa normale dönüş yoluna girilmeli
Galiba milletvekillerinin düşünce ve ifade özgürlüklerinin bu tür prangalara vurulmasının Türkiye’yi nasıl bir kaosa sürükleyebileceğinin yeterince farkında değiliz.
Üstelik bu parlamentonun her komisyonunda ve genel kurulunda her gün milletvekillerinin önüne bu mevzu çıkacak.
Milletvekillerinin yaptıkları konuşmaların hangi anlama geldiği, neden bazı tanımları içerdiği, niçin bazı bölge ve yerlerin eski isimlerine atıfta bulunduğu ve bunların yasak kapsamına girip girmediği, saatler boyu süren anlaşmazlıklara, münakaşaya, tartışmaya, atışmaya ve itiş kakışa yol açacak.
Demokrasi, düşünce ve ifade özgürlüğü, kürsü dokunulmazlığı gibi değer ve ilkelerin hiçbir yerine sığmayan içtüzük maddeleriyle parlamentosu çatışma alanına çevrilmeye namzet bir ülkede huzur kalır mı?
Eğer “gerilim ve kutuplaşma seçmenlerin ve oyların konsolide edilmesine hizmet ediyor” diye düşünülüyor ve bu yolla riskli seçimlerin atlatılması kolaylaşır sanılıyor, çıkması muhtemel sorunlar umursanmıyorsa, biraz ona da bakmak lazım.
Evet, bir zamanlar kimlikler üzerinden sürdürülen sertleşme politikaları işe yarıyor ve seçimlerde oyların konsolide edilmesini bir ölçüde sağlıyordu. Doğrudur, bu yol birkaç kez denendi ve benzeri sonuçlar alındı.
Ancak, son dönemin dikkat çeken işaretleri, özellikle de 15 Temmuz darbe girişiminden beri biraz değişmiş görünüyor. Anayasa referandumunda ise bu değişim daha net görülmeye başladı. Bazı değerler ve talepler kimliklerin üzerine çıkmaya başladı ve bu eğilim artarak sürüyor. Bunun da anlamı, kimlikler etrafında pompalanan sertleşme ve kutuplaşma politikalarının önümüzdeki dönemde bekleneni vermeyebileceği, hattâ tersine sonuçlar üretebileceği yönündedir.
O bakımdan vakit geçirmeden makule dönmenin yolu bulunmalıdır.
Bu maddeler o TBMM içtüzük değişikliğinde kaldığı müddetçe bu ülke huzur yüzü göremez.
Meseleyi siyasal onur konusu haline getirmeden, o arızalı maddelerden vazgeçilmeli; süratle iç siyasal iklimi yumuşatacak, normale dönüşü kolaylaştıracak adımlar atılmalı ve ülkeye demokratik bir ferahlık kazandırılmalıdır.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.11.2023
19.08.2023
6.05.2023
28.04.2023
17.04.2023
29.03.2023
22.03.2023
9.03.2023
15.11.2022
9.09.2022