Atilla Aytemur
İster iktidara yakın, ister uzak olsun, uluslararası kriterlere uygun araştırma yaptığı bilinen çok sayıda kuruluşun kamuoyuna yansıyan anket sonuçları Cumhur İttifakı için alarm zillerinin çalmaya başladığını söylüyor.
Belli ki, son yerel ve genel seçimlerden beri, AK Parti ve ittifak ortağı MHP, seçmen desteklerindeki erimeyi bir türlü durduramıyorlar.
Bağımsız ve hakkaniyetli değerlendirme yapan analistler de aşağı yukarı bu tabloyu teyit ediyorlar.
2023’te, Cumhuriyet’in 100. yılında AK Parti’nin bir kez daha iktidar olma rüyasının giderek kaybetme kâbusuna dönme ihtimali güç kazanıyor. Bu gidişatı tersine çevirmek için iktidarın canhıraş arayışlara yöneldiğini, hesaplı ve hesapsız hamleler yaptığını görüyoruz.
Çok sayıda baro başkanı ve avukatın tepkisine ve Ankara’ya yürümesine yol açan, iktidarın TBMM’de grubu olan muhalefet partilerine sözlü olarak anlattığı “çoklu baro” için yasa teklifi de bunlardan biri.
2023 yolundaki pürüzleri temizlemek
AK Parti ve küçük ortağının söylemlerinden ve attıkları adımlardan, seçim sürecine giderken iki önemli hesaplarının ve hazırlıklarının olduğu anlaşılıyor.
Bunlardan biri, yönetimlerini bir türlü kontrolleri altına alamadıkları meslek oda ve birliklerinin yasalarını değiştirip parçalama yoluna gitmek. Böylece hem bu kuruluşların genel toplumsal muhalefet içindeki etkin rollerini kırmak, hem de başta CHP olmak üzere muhalefetin bu alandaki etki ve gücünü dağıtmak istiyorlar. Esas olarak bu kuruluşlara CHP’nin arka bahçesi gözüyle bakıyorlar.
Diğer konu ise, Seçim Yasası ile Siyasi Partiler Yasası’nın bazı kritik maddelerinde değişikliğe giderek, muhalefetin önümüzdeki seçimde kendisini iktidardan indirecek güçlü ve etkili bir ittifak oluşturmasını engellemek. Bu isteğin sahibi ise iktidarın küçük ortağı MHP’nin Genel Başkanı Devlet Bahçeli.
İki partinin uzmanları kafa kafaya vermiş üzerinde halen çalışıyorlar. Dar veya daraltılmış seçim bölgesi uygulamasını getirmek ve güya “barajı aşağı çekiyoruz” diyerek, yüzde 5’lik bir baraj uygulamasıyla, özellikle Gelecek, Deva ve Saadet partilerinin etkisiz kalacağı sonuçları elde etmek gibi bir niyetleri olduğu medyaya sızdı.
Dar ya da daraltılmış seçim bölgelerinin de doğrudan iktidar tarafından belirleneceği dikkate alınırsa, bu değişikliklerin kime hizmet edeceği iyice açığa çıkıyor.
Cumhur İttifakı, bu iki kanalda sürdürmeyi hesapladığı operasyonlarda başarılı olabilirse, meslek birlikleri alanında ve genişletilmiş Millet İttifakı projesinde muhalefetin elini zayıflatarak durumu bir nebze kendi lehine çevirmeyi ya da en azından denge sağlamayı hesaplıyor.
Madem yönetemiyoruz, bari bölelim!
İktidar sözcülerinin kimi zaman barolardan, odalardan ve birliklerden rahatsızlıklarını dile getirip yasalarını değiştirme niyetlerini açık ettiklerini hatırlıyoruz. Anlaşılan kongreleri önümüzdeki aylarda yapılacağı için, işe evvela barolardan başladılar.
Geniş çaplı bir toplumsal tepkiye yol açmasın diye, değişiklik önerilerini Meclis’e parça parça getirme stratejisi de elbette anlaşılır bir taktik. O alanın mensuplarını ve kamuoyunu niyeti şüpheli böyle değişikliklere ikna etmek kolay olmaz.
Barolara gelince: Şüphesiz bu kurumların işleyiş, temsiliyet, iç demokrasi, çoğulculuk ve güç odaklarına mesafeli durma, vb. konularda eleştirilmesi ve düzeltilmesi gereken birçok yönü bulunabilir. Hatta bazı dönemlerde demokrasi dışı odaklara angaje oldukları da söylenebilir.
Ama parlamentonun kenara itildiği, güçler ayrılığının tarihe karıştığı, bütün yetkilerin tek kişide toplandığı, yargının Cumhurbaşkanı’nın ağzından çıkacak söze baktığı bir ülkede, barolar ve meslek birliklerinden şikâyet etmek artık fantezi bile sayılmaz.
Zaten AK Parti de, TBMM’de grubu bulunan muhalefet partilerine sözlü olarak sunduğu değişiklik teklifinde, bu kuruluşlarda temsiliyeti güçlendirme, seçim sisteminde çoğulculuğu sağlama, demokrasi ve katılım yönünde yenilikler getirme, vb. herhangi bir olumlu öneriden bahsetmedi.
Hangi baroya üye olduğunu söyle, sana…
Önerdikleri sonuç itibariyle sadece “Müslüman Avukatlar Barosu, Milliyetçi Avukatlar Barosu, Liberal Avukatlar Barosu, Demokrat Avukatlar Barosu, Sosyalist Avukatlar Barosu” gibi bariz bölünmeler getirecek bir değişiklik paketi.
Buradan da anlıyoruz ki, iktidarın asıl niyeti aksamaları gidermek filan değil. Bu kurumları bölerek, kendine yandaş meslek birlikleri yaratmak istiyor. Seçime giderken bu alandan yükselecek muhalif sesleri kontrol altına almak niyetinde. Geniş bir kesimin ortak kanaati de bu yönde.
Doğal olarak, bu adımın sonucunda, adalet sistemimizin üç temel ayağından biri olan savunma ideolojilere ve politik tercihlere göre bölünecek. Bu da baroların ve avukatların kutuplaşmasına ve politik olarak etiketlenmesine neden olacak.
Özellikle üç büyük şehirde, iktidarın baro yönetimlerini ele geçirmek için çok çaba gösterse de kongrelerde başarılı olamadığını biliyoruz. Ama kongrelerde başarılı olamamak gibi basit sebeplerle, bu denli önemli ve geleneği olan bir meslek grubunun bölünmesini öneren zihniyet sorgulanmaya muhtaçtır. Kutuplaşma geleneğinin çok güçlü olduğu bir ülkede bunu önermek resmen düşmanlaştırma politikasının değirmenine su taşımaktır.
Sırada mühendis odaları ve diğer birlikler var
Malum, Türk Mimar ve Mühendis Odaları Birliği, Türk Tabipler Birliği, Türk Veteriner Hekimleri Birliği, Türk Eczacılar Birliği, Türk Serbest Muhasebeci ve Mali Müşavirler Birliği’nin de barolara benzer statüleri bulunuyor.
Yüz bin avukatın üye olduğu barolar dahil bütün bu oda ve birliklerin bünyesinde toplam 920 bin civarında meslek sahibi var. Ülke nüfusuna oranı fazla olmamakla beraber, herkesin hayatına dokunan meslekleri, iyi eğitimli ve organize olmaları ve sistem içindeki yerleri onları etkili ve çok önemli bir konuma taşıyor.
Eğer iktidar barolarla ilgili değişiklikte başarılı olursa, sıranın muhalif konumları bakımından daha radikal görünen oda ve birliklere gelmesi kuvvetli bir ihtimal. Hele Gezi Olayları’ndaki rolleri hakkında iktidarda oluşan algı dikkate alınırsa, böyle bir gelişmenin olması kimseyi şaşırtmayacaktır.
Bu kurumların ülkenin ekonomik, siyasi ve toplumsal sorunları hakkında görüş açıklamaları, ülkenin en etkili baskı grupları arasında görülmelerine yol açıyor. Aslında bu durum onların meslek etiğine, demokrasiye ve bütün yurttaşların hak ve hukukuna sahip çıkmalarıyla ilgilidir. Böyle bir pozisyon herhangi bir güç odağının zorlamasıyla elde edilemez ve bu kuruluşların ülke sorunlarına kayıtsız kalmaları beklenemez.
Devletten ve güç odaklarından bağımsız olmaları, düşünce ve görüşlerini her şart altında açıklamaları, onların halk indinde saygı görmelerini sağlar. Deneyleri, gözlemleri ve ürettikleri bilgiler toplum için daima başvurulan güvenilir kaynaklardır. Yöneticilerinin şu ya da bu siyasal eğilimde olması, toplumun bu kurumlar hakkındaki temel kanaatini değiştirmez.
Bu siyasi mühendislik değilse, ne?
İktidarın “madem ele geçiremiyoruz, o halde bölelim” yaklaşımı, özü itibariyle siyasal mühendisliktir. Muhalefetin önünü kesmek için, onlarca yıllık saygın kurumların yapılarını altüst edip, bölük pörçük hale getirmek akla seza bir durum.
Sonuç olarak, AK Parti ve MHP’nin Meclis’teki çoğunluğu nedeniyle barolarla ilgili değişikliğin geçmesi, sürpriz bir gelişme olmazsa, kesin gibi bir şey. Meclis’in yeni döneminin açılmasını takiben, uygun zamanlamayla Seçim Yasası ve Siyasi Partiler Yasası ile diğer oda ve birliklere ilişkin değişiklikler de teker teker gündeme getirilebilir.
Eğer yeniden iktidara gelmek uğruna yapılan bu gözükara hamleler sonuç vermezse, AK Parti milliyetçi ortaklarının homurdanmasına rağmen, beklenmedik başka hamleler peşinde koşabilir. Zeminini yaratıp, muhalif toplumsal dinamiklerden dengeleri kendi lehine değiştirebileceğini hesap ettiği birine yönelmeyi deneyebilir. Ancak, bunun nasıl ve ne ölçüde gerçekleşebilir olduğunu irdelemek ve kurcalamak için daha vaktimiz var.
Yazarlar
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları


























































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.11.2023
19.08.2023
6.05.2023
28.04.2023
17.04.2023
29.03.2023
22.03.2023
9.03.2023
15.11.2022
9.09.2022