Atilla YAYLA
Siyasî otorite her zaman istihbarata meraklıydı. Sadece hasım, düşman, hatta dost ülkeler hakkında çeşitli alanlarda açık/gizli bilgi toplamakla kalmayıp, egemenliği altında yaşayan/yaşamayan kimseler hakkında da enformasyon topladı, depoladı ve kullandı.
Modern devletse kelimenin tam anlamıyla bir istihbarat örgütü gibi çalışıyor. Başka bir şekilde söylersek, modern devletin özü istihbarat. Her devlet birden çok istihbarat örgütüne sahip ve bunları ayakta tutmak için geniş insan gücü ve büyük bütçeler ayırıyor. Devlete egemen olmak veya devlet içindeki güç kanallarından biri hâline gelmek isteyen her akım (son örneğini Gülencilerde gördüğümüz üzere) istihbarat toplamaya hatta sırf bir istihbarat örgütü gibi çalışmaya yöneliyor.
İletişim ve enformasyon teknolojisinde vuku bulan gelişmeler devletlere istihbarat toplamada kullanılabilecek yeni imkânlar/araçlar sağladı. Mobil telefonlar ve bilgisayarlar devletleri istihbarat örgütlerini ve faaliyetlerini yeniden şekillendirmeye itti. Devletler artık insanların e-maillerini kontrol etme, depolama, telefon konuşmalarını ve mesajlarını takip etme, internet trafiklerini kayıt altına alma imkânına sahip. Yaşanan büyük ve vahim olaylar, devletleri vatandaşları üzerindeki bu elektronik kıskacı sıkılaştırmaya teşvik ediyor. 2001’deki 9/11’den sonra ABD Patriot Act (Vatansever Kanunu) adı verilen bir düzenleme yaptı. Fransa geçen yılın sonlarında Paris’te gerçekleştirilen terör saldırılarından sonra vatandaşları üzerindeki istihbarat gözetimini artıran bir kanun çıkarttı.
Devletlerin bu faaliyetleri demokrasiler için ağır bir problem yaratıyor: Mahremiyetin ihlâli. Ancak, problemler özel alana haksız girişten ibaret değil, birçok durumda ifade hürriyeti de tehlikeye düşüyor. Başka bir deyişle, özgürlük bir riskle karşılaşıyor. Ancak, diğer taraftan, vatandaşlar, devletten güvenliklerini sağlamasını talep ediyor. Böylece klasik özgürlük/güvenlik dengesi problemi daha belirgin şekilde ortaya çıkıyor.
Bu problem nasıl çözülecek? Geçenlerde okuduğum bir makaleden öğrendim ki, İngiltere istihbarat faaliyetlerini ilgili kanununu güncellemek suretiyle özgürlük/güvenlik dengesine uydurmak istiyor. Kanunla ülkenin Elektronik İstihbarat Örgütü’nün (GCHQ)bilgisayarlara ve diğer cihazlara nasıl böcek yerleştireceği, mobil telefon ve internet arama faaliyetlerini nasıl takip edeceği ve özel mesajları nasıl okuyacağı hakkında açık düzenlemeler yapılacak. Makaleye göre, İngiltere’nin teşebbüsünün başarılı olamaması, asırların eseri olan özgürlüğün ciddî yara almasına sebep olabilir.
Hâlen tartışılmakta olan taslağına göre kanun sınırsız yetki kapsamayacak. Firmalardan, bazı politikacıların talep edeceği gibi, müşterilerine sattıkları cihazlardaki izlenmeyi engelleyen mekanizmaların zayıflatılmasını istemeyecek. Mobil telefon ve internet arama faaliyetlerinin kaydının en azından bir süre için tutulmasını talep edecek. Böylece istihbarat örgütlerinin geçmiş faaliyetlere göz atma imkânına sahip olması sağlanacak.
Yazıya göre kanun Elektronik İstihbarat Örgütü’nün teröristleri, gangsterleri ve yabancı casusları izleme gücünü artıracak. Yeni yargısal komiserler İç İşleri Bakanı tarafından verilecek izleme izinlerini denetleyecek. Politikacıların güçlerini istismar etmesini önlemek için, komiserlerin başbakanın buyruklarına (iradesine) bağımlı kalmayıp yargıç statüsüne sahip olmaları ve komiserlerin görevden alınmalarının parlamentonun onayı alınarak yapılması yoluna gidilecek.
İngiltere’nin uygulamasının ne ölçüde başarılı olacağını zamanla göreceğiz. Fakat Türkiye’de hesaba katılması gereken bir gerçek daha var: Bürokratik odakların gücü. Politikacının gücünü elbette sınırlamalı ve vatandaşın daha fazla korunmasını sağlamalıyız. Ancak, Türkiye’de bürokrasi İngiltere’de olduğu ölçüde şeffaf, etkin, objektif ve siyasî otoriteye boyun eğmiş değil. Bu yüzden, sadece politikacılar değil bürokratik yapılar da bir tehlike, hatta daha büyük bir tehlike teşkil edebilir.
Yazarlar
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
16.04.2021
24.04.2020
12.02.2020
13.11.2019
28.07.2019
28.05.2019
22.05.2019
14.05.2019
12.05.2019
18.04.2019