Aydın ENGİN
Zembereği boşalmış bir Başbakanla karşı karşıyayız. Sözlerini küstahlık ya da pervasızlıkla açıklamak yetmez. Neredeyse sayısız örnek var. Birini seçtim. Dokunulmazlıklar, ki bundan BDP'li milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılıp içeri tıkılmalarını anlamak gerek, konusu pek güncel. Başbakan dün konuştu. Aynen aktarıyorum:
- Yargıya zaten gerekenleri söyledik, yargı da gereğini yapıyor…
Bu bir dil sürçmesi, bir gaf olamaz.
Ama Anayasasında "Hukuk devleti" yazan bir ülkede kimse, başbakanlar dahil kimse, böyle bir cümle kuramaz. Bu anayasal bir suçtur.
Yürütme erkinin başı, bir başka devlet erkine, yargıya "gerekeni yapın" demiş; yargı da gerekeni yapıyormuş.
HSYK seçimlerinde ülkedeki yargıç ve savcıların "özgür" oylarının bakanlık bürokratlarının ağırlık taşıdığı bir HSYK oluşturduğunu gördük. Ama yine de bağımsız -olması gereken- yargıya bu kadar açık bir saldırıyı onların bile hazmetmesi zor. Gel gör ki eğer Başbakan yanılmıyor ya da yalan söylemiyorsa hazmetmişler; gereğini yapıyorlarmış…
Gözden kaçmasın, Başbakan "Adalet Bakanına söyledim; dokunulmazlıklarla ilgili bir yasa değişikliği için hazırlık yapın. PKK'lilerle kucaklaşan BDP'li milletvekillerinin yargılanmasını sağlayalım" filan demiş olaydı yanlış yaptığını düşünür ama "Bir başbakan böyle konuşamaz" demezdik. Bazı başbakanlar böyle konuşabilir; Türkiye Cumhuriyetinin Başbakanı ise haydi haydi konuşur. Ama Başbakan Erdoğan Adalet Bakanına değil, yargı erkine "Gereğini yapın" demiş.
Hukuk devletinde sözün bittiği yerdeyiz…
* * *
Ancak Başbakanın sözleri çok daha vahim ve çok daha ürkütücü sonuçlara gebe bir yaklaşımı sergiliyor.
Başbakan, yani hükümet Kürt sorununa siyasal bir çözüm aramaktan kesinlikle vazgeçti.
Kaçınılmaz sonuç: PKK de vazgeçti.
Dileyen son iki paragraftaki mantığı tersine çevirebilir. Yani "Önce PKK vazgeçti, sonra da hükümet" diyebilirler.
Ne fark eder?
Sonuç: Artık siyasetin dili değil, silahların dili egemen olacak.
Bu ölüm demektir.
Bu asker ya da PKK'li, gencecik yurttaşlarımızın ölümü demektir.
Bu terörün kaçınılmaz tırmanışı demektir.
BDP'li milletvekillerinin dokunulmazlıklarını kaldırıp içeri tıkmak, Kürtlere siyasal düzlemde mücadele yolunu kapatmaktan başka anlam taşımaz.
Bir yanda hükümet, öte yanda PKK, siyasetin dilini kopararak silahların sesini yükseltmeyi yeğledilerse bu ülkenin kanayan yarası kangrene dönüşecek demektir.
Geri dönüşsüz bir aşamaya mı geldik.
Bilmiyorum. Henüz gelmediysek bile çok da uzağında değiliz. Çünkü milliyetçi-sünni oyları alıp Çankaya'ya oturmak için sabırsızlanan Tayyip Erdoğan'ın da, PKK'de dizginleri ele geçirmişe benzeyen şahinlerinde akıllarını başlarına toplayacaklarına ilişkin herhangi bir belirti yok.
Buna Kürt sorununun artık ve gitgide Türkiye'nin bir iç sorunu olmaktan çıktığını; Kürtlerin dört ülkeye bölünmüşlüklerini aşabilecekleri daha geniş ufuklu yönelimlere öncelik tanımaya başladıklarını ekleyin.
Savaş tamtamları çalanlar, savaşın diliyle konuşup savaşçıları kutsayanlar bizleri, biz sıradan yurttaşları veba ile kolera arasında bir tercihe zorluyorlar.
Bu bir tuzak. Durum ne kadar vahim olursa olsun; barışçıl çözüm ne kadar çocuksu bir düşe dönüşmüş olursa olsun veba ile kolera arasında bir seçimi reddediyorum.
Ben doktordan yanayım…
"Siz de öyle olun" diyeceğim ama seçim sizin…
Siz bilirsiniz…
Yazarlar
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Karamsarlık yaymak’ 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİYargıda yine mi temizlik başlamış? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2022
29.01.2022
28.01.2022
18.01.2022
17.01.2022
3.01.2022
24.12.2021
13.12.2021
6.12.2021
4.12.2021