Aydın ENGİN
Üç gündür süren bu yazı dizisi “Ulus Devleti kim kurdu, kim yıkıyor” sorusunu cevaplamayı amaçlıyordu ve daha ilk günkü yazıda cevap verilmişti de:
Kim kurduysa o yıkıyor.
Ulus-devleti kuranlara terminolojide kapitalistler deniyor, burjuvazi deniyor; sisteme dekapitalizm deniyor.Kapitalistler ulus-devletin etinden, sütünden, derisinden sonuna kadar yararlandılar. Uzun yıllar gümrük duvarlarının ardında korunaklı milli bir yuvada varlıklarını sürdürdüler. İç pazarda sadece kendileri (onlar milli burjuvazi) at oynattılar.
O pazara zorla girmeye kalkışanlarla savaşa tutuştular ve o savaşların “Milli birlik ve beraberliği korumak için milli bir görev” olduğunu ilan ettiler.
İç Pazar dar geldiğinde başka ulus-devletlerin pazarına girebilmek için savaş ilan ettiler ve o savaşların “Milletin refahının artması, milli gelişmenin önünün açılması için milli bir görev” olduğunu ilan ettiler.
Bu sürece terminolojide “sermayenin temerküz ve terakümü” deniyor. Yani merkezileşmesi, daha az elde toplanması ve birikmesi…
Yeterince merkezileşen ve biriken sermaye, kapitalizmin çıtasını bir basamak daha yükseltti:Emperyalizm…
20. Yüzyıla damgasını vuran da bu aşama oldu. İki dünya savaşı, aslında emperyalizm aşamasına ulaşmış kapitalist sistemle yönetilen ulus-devletlerin kendi aralarında ittifaklar kurup öteki emperyalist ittifaklarda buluşmuş ulus-devletlerle dünya pazarlarını yeniden paylaşma savaşlarıydı. Tabii “II. Dünya Savaşı” bu arada sosyalizm kuruculuğuna soyunmuş Sovyetler Birliği’ni de”Ne olur ne olmaz, belki başarır da başımıza bela olur” kaygısı ya da hesabıyla yok etme fırsatıydı da.
20.yüzyıl biterken kapitalizm, emperyalizm sonrası bir aşamaya ulaştı: Küresel kapitalizm.
Başta Sovyetler Birliği, bütün sosyalist sistem (Çin, Yugoslava, Arnavutluk dahil) çöküşe geçmiş, sosyalizm kuruculuğu denemesi bir kez daha başarısızlığa uğramış ve artık “küresel kapitalizm” için köpeksiz köyde değneksiz dolaşma fırsatlarının önü alabildiğine açılmıştı.
İşte kapitalizmin bu aşamasında ulus-devletler artık sermayenin birikim ve merkezileşmesi için elverişli aygıtlar olmaktan çıktı; tersine ayak bağı olmaya başladı. Küresel sermaye, ki onufinans sermayesi olarak tanımlamakta yarar var, artık ulus-devletin içine sığmıyordu. Ona 24 saat açık borsalar, ulus-devletlerin koruyucu gümrük duvarlarının yıkıldığı bir dünya lazımdı.
Oldu da.
Avrupa Birliği, üye ülkeler araındaki hem fiziksel hem gümrüksel sınırları kaldırmanın ilk ve önemli örneği oldu. NAFTA yani Kuzey Amerika Ülkeleri Serbest Ticaret Anlaşması, ABD, Kanadave Meksika arasındakibir başka örnektir. Biraz zorlama pahasına Sanghay 5’lisi bile örneklerden biri olarak sayılabilir.
Bugün Tokyo borsası kapanırken New York borsası açılıyor, Londra borsası öğle tatiline girerken İstanbul borsası daha yeni hız alıyor…
Borsa dediğin hisse senetlerinin el değiştirdiği yani finans sermayesinin oradan oraya, en çok kâr getiren yere aktığı aygıtlardır.
Ulus devleti yıkan da zaten bu. İletişim ve uydu teknolojilerinde ve yarı iletkenlerde yaşanan (teknolojik) devrim nitelikli değişimler finans sermayesini ulus-devletlerin sıkıcı ve yavaşlatıcı engellerini yok etmeye zorladı.
Zorlama sürüyor…
Tamam. Yarın sabah uyanınca ulus-devletlerin yok olduğunu görmeyeceğiz. Ama gözlerimizi iyi açarsak ulus-devletlerin her gün erimekte, her gün gerilemekte ve her gün kapitalizm açısından gereksizleşmekte olduğunu görebiliriz.,
Bu üç günlük yazı dizisi de bunu anlatmak için yazıldı. Gel gör ki üçüncü yazıyla nokta konmayacak.
Nokta yarına…
Ama meraklılar için ille bir ipucu vermek gerekirse…
Yarın neden artık internasyonal olmamamız ve neden transnasyonal olmamız üstüne bir Tırmık okuyacaksınız. Nokta o yazıyla konacak…
Yazarlar
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2022
29.01.2022
28.01.2022
18.01.2022
17.01.2022
3.01.2022
24.12.2021
13.12.2021
6.12.2021
4.12.2021