Aydın ENGİN
Hızlandırılmış, ister istemez farkları, nüasları gözardı edilmiş ve esas olarak Avrupa ile sınırlı bir tarih gezisine çıkalım…
İsadan sonra 476. Barbar kral Odoacer, Batı Roma’nin son imparatoru Romulus Augustus’u tahtından indirdi ve tarihin en büyük köleci imparatorluğu bitti.
Bir adlandırmayla ilkçağ sona ermiş, Ortaçağ başlamıştı. Bir başka adlandırmayla köleci toplum sona ermiş feodal toplum başlamıştı.
Hiçbir hakkı olmayan, mal olarak alınıp satılabilen, bedava işgücü olarak kullanılan insanlar, yeni dönemde bulundukları toprağa bağlı, canının istediği yere gitme hakkı olmayan, ancak köle gibi alınıp satılamayan, sadece aristokratın (derebeyinin) sahibi olduğu toprakları işleyip, ürünün bir bölümünü aristokrata vermek zorunda olan yarı özgür köylülere dönüşmüşlerdi.
Tamam derebeyinin astığı astık kestiği kestikti. Tamam gelinler üstünde ilk gece hakkı gibi iğrenç bir hakka bile sahiptiler. Ancak yine de insanlık köleci toplumdan daha ileri ve köleci topluma göre daha özgür bir çağa adım atmıştı. Yaklaşık 300 yıl sürdü.
* * *
1789 ve 1848. Önce Fransa’da (1789), ardından hemen bütün Avrupa’da (1848) irili ufaklı derebeylerin gücünü kırıp kendisine bağlayan büyük krallıklara dönüşen aristokrasinin iktidarı, alttan gelen bir dalga ile yıkıldı. Ticaret sermayesinden yavaş yavaş sanayi sermayesine sıçramaya hazırlanan; okyanusları aşabilen gemiler donatıp servetlerini iyiden iyiye kabartan, kontlara, lordlara, prenslere hatta krallara borç verecek kadar palazlanan burjuvalar (evet evet, şu sömürücü, işçi sınıfının emeğine el koyan sermayedar sınıf, yani kapitalistler) aristokrasinin ve kilisenin iktidarına son verdi.
İnsanlık feodal düzenden kapitalist düzene geçti. Önce atölyelerdeki üretimde. Ardından fabrikalarda çok aşırı sürelerle çalışan ve sadece işgücünü satarak geçinebilen, mülksüzleştirilmiş, köylülükten işçiliğe geçmiş emekçi kitleleri alabildiğine sömüren, çocuk işçilerin adeta kanını emen kapitalist düzene…
İnsanlık için daha ileri ve daha özgür bir çağ başladı. Derebeyi topraklarına bağımlı köylülerözgür işgücü satıcılarına dönüştüler. İşçi sınıfı doğdu.
Yeniçağ ilerleyen yıllarda ya büyük imparatorlukların içten içe çürümesine ya da kapitalizme zengin doğal kaynaklar ve pazarlar sunan büyük sömürge imparatorluklarına sıçramasına tanıklık etti.
Aynı dönemde aşiretler, kabileler eriyip uluslar ve onların kurduğu ulus-devletler doğdu. Kendi ulusal pazarını gümrük duvarları ile koruyan; başka ulus devletlerin pazarlarını ele geçirmek için savaşlar başlatan kapitalist sınıf her adımda iktidarını pekiştirerek siyasal ve ekonomik iktidarın tek sahibi haline geldi. Kilise, kilise duvarlarının ardına çekildi ve siyasal gücünü kapitalist sınıfa teslim etti.
19. yüzyılın sonlarından itibaren çürüyen imparatorluklar adım adım yıkılmaya başladı. İmparatorluk topraklarında, imparatorluk iktidarına karşı ulusal kurtuluş savaşı veren irili ufaklı ulus-devletler Yeniçağ’ın siyasal karakterini çizdi.
Son imparatorluklardan biri Osmanlı imparatorluğu idi. Onun bağrından Yunanistan, Bulgaristan, Sırbistan gibi ulus devletler fışkırdı.
Topraklarını bağrından çıkan ulus-devletlere terk etmek zorunda kaldığı için yıl be yıl küçülen, dağılmakta olan Osmanlı İmparatorluğu 1. Dünya Savaşından yenilmiş olarak çıktı ve bitti. Anadolu topraklarının büyük kesimi de dahil işgal edilip paylaşıldı ve Osmanlı İmparatorluğunun artık daha fazla küçülemeyecek kadar büzülen topraklarında imparatorluğun “millet-i hakimesi” Türkler, Anadolu Kürtlerinin de desteğini alarak bir ulus devlet inşasına girişti. Önce ulusal kurtuluş savaşı zafere ulaştırıldı, ardından 29 Ekim 1923’de tarih sahnesine yeni bir ulus-devlet daha çıktı: Türkiye Cumhuriyeti…
Ulus-devletler trenine en son binenlerden biriydi. Ondan sonraki ulus-devletler için 2. Dünya Savaşının bitmesi beklenecekti.
Anadolu ve Trakya topraklarında bir ulus-devlet kurulması o çağda ileri bir adımdı. Bu, o toprakların insanları içinde daha ileri ve daha özgür bir adım anlamı taşıyordu. Padişah kulluğundan pek çok alanda kağıt üstünde bile kalsa özgür yurttaşlara sıçramışlardı. Çağın ruhu milliyetçilikti (=Ulusalcılıktı). Bu daha sonra Avrupa’nın birçok ülkesinde faşizme dönüşecekti. Çünkü milliyetçilikle arasında uçurumlar yoktu.
Keza çağın ruhunda demokrasi ya yoktu ya da küçük harflerle yazılan, içi doğru dürüst doldurulmamış bir sistemdi.
* * *
2013 Türkiye’sinde, insanlığın 2013’de ulaştığı değerler ve kurumlarla 1923 Türkiye’sini yargılayıp, değerlendirip 90 yaşına gelmiş Cumhuriyeti kuruluşundan beri mahkum etmeye yönelen tutumlar, bunu savunan siyasal hareketler sözcüğün tam anlamıyla gericidir.
Keza 1923 değerlerini ve kurumlarını 2013 koşullarında savunmak ve diriltmeye çabalamak da sözcüğün tam anlamıyla gericiliktir…
Cumnuriyet’in 90. yıldönümünde bayram etmek, 2013 yaraşan bir cumhuriyetin değerlerini ve kurumlarını savunanların ve ete kemiğe büründürmeye çabalayanların hakkı olsa gerek…
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2022
29.01.2022
28.01.2022
18.01.2022
17.01.2022
3.01.2022
24.12.2021
13.12.2021
6.12.2021
4.12.2021