Aydın ENGİN
Sanki bir tercih zorunluluğuyla karşı karşıyaymışız gibi bir tartışma besleniyor. Merkezinde Cemaat ile AKP’nin yer aldığı dallı budaklı bir çatışmada taraflardan birinin yanında saf tutmamız gereği gitgide daha yaygın ve daha vurgulu öne sürülüyor.
Cemaat’ın yanında saf tutmamızı önerenler var.
11 yıllık AKP iktidarında Türkiye’nin hızla bir felakete sürüklendiği, ülkenin sadece dinsel değerlerin egemen olacağı bir yaşam tarzına değil, aynı zamanda eğitimde, kültürde, dış politikada yine aynı değerlerin yön verdiği bir yörüngeye hızla itildiğini savunuyorlar. Hiç de yanlış değil.
Ancak bu tespitin devamında Cemaat’ın yolsuzlukları, devlet kaynaklarının amansızca ve gözü doymazcasına talan edilmesini ortaya döken operasyonunun seçmenin AKP’den uzaklaşması, AKP’nin oy kaynaklarının kuruması, kurumasa bile iktidarının sonunu getirecek ölçüde azalması için bir fırsat olduğunu kabul etmemizi öneriyorlar.
Düne kadar Cemaat ile AKP tepelerini ayırmayan, hemen bütün melanetleri AKP ile Cemaat’ın birlikte işlediklerini ha bire vurgulayanların gazetelerinde, sitelerinde kısa bir tur atıldığında, şimdi nasıl bir pişkinlikle Cemaat’a laf dokundurmadan, adını bile fazla anmadan saldırı oklarının yönünü AKP tepeleriyle sınırlamakta oldukları kabak gibi açığa çıkıyor.
Bir kadın okurumun yolladığı tek cümlelik bir e-mektup durumu benim beceremeyeceğim kadar iyi özetliyor:
- Çaremiz Cemaat ile AKP çatışmasına kaldıysa vay zavallı halimize!..
Ağzımı bozup “El şeyiyle gerdeğe girme” gibi pek edepli olmayan bir deyiş kullanmayacağım. Ancak AKP’den kurtulmanın ilacı olarak Cemaat’ı görmenin nasıl bir siyasal utanca, ne menem bir siyasal düşkünlüğe işaret ettiğini de söylemekten geri durmayacağım.
* * *
AKP’nin yanında saf tutmamızı, hele hele Tayyip Erdoğan’ı mutlaka koruyup kollamamızı önerenler var.
Bu kesime göre ortaya atılan yolsuzluklar AKP’yi devre dışı (“iktidar dışı” diye de okuyabilirsiniz) bırakmaya yönelik çok bileşenli komplonun sosundan, çerezinden ibaret.
“Aslında saldırı AKP’ye değil, siyasete” diyorlar. AKP’ye meşru iktidar, Cemaat’a da “paralel devlet” denen ve siyasete kirli yöntemlerle müdahale eden gayrimeşru bir güç gözüyle bakıyorlar.
İyi de daha düne kadar cemaat ve AKP aynı siyasal iktidarın uyumlu ortakları idi. Tamam, biliyoruz, aralarında kimi önemli konularda ciddi tutum farkları vardı. Ama bu kardeş kardeş (isterseniz “Mütedeyyin mütedeyyin” deyin) iktidarı paylaşmalarına engel değildi.
Örneğin askeri vesayetin tasfiyesi gibi -bence de hayırlı- bir uğraşta “Kim daha yararlı oldu, kim daha etkili oldu” gibi soruların cevabı taraflardan birine yontularak verilemez.
Siyaseti ince ve gizli pazarlıklar olarak kavrayıp, Cemaat yargıya ve polise hakim ve Kürt sorununun barışçıl çözümüne kategorik (=kesin) olarak karşı. Bu operasyondan sonra zayıflamış bir AKP ve güçlenmiş bir cemaat Kürt sorununun çözümünü tıkayacak, hatta olanaksız hale getirecektir iddiası da inandırıcı gerekçelerden yoksun.
Tayyip Erdoğan’ın BDP-PKK çizgisine yönelik nobran, kırıcı dilini bir yana bırakalım. Terörle Mücadele Kanunu’nda yapılacak tek cümlelik bir değişiklikle ne KCK tutuklularında ifadesini bulan devletçe rehin alınmış Kürt siyasetçiler ayıbı kalır, ne seçilmiş Kürt milletvekillerini Meclis kürsüsünde değil demir parmaklıklar ardında tutacak yasal dayanak. Öyle bir yasal düzenleme, ki buna AKP’nin Meclis çoğunluğu yeter, yargının Cemaat’ça güdülen ya da güdümlenen unsurları ne yaparlarsa yapsınlar bugün Kürt sorununun çözümünü önleyen en yakıcı engelleri hemen ortadan kaldırır.
Bunu yapmayan, yapma niyetini filan da göstermeyen AKP için “Kürt sorununu çözecek ama Cemaat polis ve yargıdaki etkinliğini kullanarak engelliyor” mazereti ya da iddiasının ayakları pek yere basmıyor…
* * *
Siyaseti kendi çıkarları doğrultusunda biçimlendirmek isteyen Cemaat ile yolsuzlukların üstüne gitmek bir yana oğlu yargılanan bakana polisleri dağıtma yetkisi tanıyan AKP arasında bir tercih yapmak zorunda filan değiliz.
İç boş bir “Saldırı siyasetedir. O yüzden AKP’den yana olmalıyız” tezi temelsizdir; AKP’yi alt etmek için Cemaat ipine sarılma tercihi ise utanç vericidir.
Sarılacaksak demokrasiye, iktidarı şeffaf, denetlenebilir kılan; ona hesap verme yükümlüğü getiren sahici bir demokrasiye sarılalım.
http://t24.com.tr/yazi/bir-tercih-zorunda-filan-degiliz/8113
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları




































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2022
29.01.2022
28.01.2022
18.01.2022
17.01.2022
3.01.2022
24.12.2021
13.12.2021
6.12.2021
4.12.2021