Baskın ORAN
Arşivlere kalması için biraz ayrıntılı yazacağım. Ama önce davanın geçmişini özetleyelim:
Darbeyi yapan “Beşibiyerde” generaller, 82 Anayasası Geçici Md. 15’le yargılanmaya karşı kendilerini korumaya almışlardı. Bu madde, “Yetmez Ama Evet” sloganının öne çıktığı 2010 Referandumu’yla kaldırılınca çok sayıda suç duyurusu geldi ve Ocak 2012’de tarihimizde ilk kez darbecilere dava açıldı. Çok sayıda kuruluş ve benim de aralarında bulunduğum 12 Eylül mağduru davaya müdahil olarak katıldı.
Beş generalden o sırada hayatta bulunan ikisi (Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya) “Anayasayı ve TBMM’yi cebren ortadan kaldırmak” suçundan yargı önüne çıkarıldı. TV’den hatırlarsanız, sorgulara yatağa yatıp cevap verdiler. Ankara 10. Ağır Ceza bu ikisini Haziran 2014’te müebbet hapse çarptırdı ve rütbelerinin sökülmesine karar verdi.
Dosyanın temyizde olduğu yıllarda iki darbeci ölünce, Yargıtay 16. Ceza Dairesi davayı düşürdü. Yerel mahkeme bu karara uydu. Dosyanın tekrar gittiği Yargıtay kararı bu sefer usulden bozdu. Dava yine Ankara 10. Ağır Ceza’ya döndü ve 12.04.2019’a gün verildi.
***
O gün duruşma, müdahillerin esas hakkında beyanlarıyla başladı. Bunların yaklaşık tamamı, 12 Eylül işkencecilerinin tezgâhından geçmiş mazlumlardan veya öldürülenlerin yakın akrabalarından oluşuyordu.
Örneğin, “Berfo Ana” diye tanıdığımız ve oğlu Cemil Kırbayır’ın mezarını göremeden ölen Cumartesi Annesi’nin kızı Fatma Gülmez şöyle dedi: “Abimi sapasağlam götürdüler. Sonra kaçtı kayboldu dediler. Ne ölüsünü verdiler ne dirisini. Abimin mezarını istiyorum”. Cemil’in abisi Mikail Kırbayır olayı daha ayrıntılı anlattı:
“Kardeşimi götürdüler. İşyerimden rapor alıp gittim, komutanlar Cemil’in Emniyet’çe sorguya götürüldüğünü söylediler. Emniyet’e gittim, böyle birini almadık dediler. Gözetime gittim, bir rütbeli Cemil’in Kars Siyasi Şube tarafından alındığına dair kayıtları gösterdi; Cemil’in isminin karşısında kırmızı kalemle ‘getirilmedi’ yazılıydı. Emniyet’e tekrar gittim, firar etti dediler. Sonunda Cemil’in görevliler tarafından katledildiğine karar verilip 2011’de Kars Cumhuriyet Savcılığı’na bildirildi ama şu âna kadar bir iddianame hazırlanmadı”.
Gözaltında işkenceden ölen Osman Mehmet Önsoy’un kardeşi A. İ. Önsoy kendisinin de işkenceden sağ ayağının sakat kaldığını ve bütün ailesine yapılanları anlattı.
Ocak 83’te idam edilen Ramazan Yukarıgöz’ün kardeşi Yılmaz Yukarıgöz, bu kararı veren yargıç Eyüp Menteş’in başka bir davada rüşvet alırken yakalandığını ve mahkûm olduğunu hatırlattıktan sonra, bu idamların dosyaya cinayet olarak girmesini talep etti.
Hüseyin Esertürk üniversite öğrencisiyken yıllarca işkence gördüğünü söyledi ve “Mahkeme ne karar verirse versin sağlığım elverirse peşlerini bırakmayacağım, elvermezse çocuklarım, dostlarım ve yoldaşlarım devam edecektir” dedi.
Cumhur Yavuz, Aralık 80’den Ağustos 91’e kadar içerde sürekli işkence gördüğünü ve açtığı davaların zaman aşımından kapatıldığını söyleyerek, “Günlerce hücremde asılmayı bekletildim; bana bu psikolojiyi yaşatanlardan hesap sorulmasını istiyorum. Darbe kültürü devam etmektedir, bunun en iyi örneği de son seçimde mazbataların verilmemesidir” dedi.
Gözaltında kaybolanlardan Mustafa Asım Hayrullahoğlu’nun eşi Aynur, “Bana eşimin gözü önünde işkence yapılmasın diye yurt dışına çıktım. Ailesi beş ay aradı, sonunda sekiz saat sürekli işkence yapıldığını ve Kasımpaşa’da kimsesizler mezarlığına gömüldüğünü öğrendik. İşkenceci polisler mahkûm oldu, Yargıtay bozdu, ceza veren hâkimler görevden alındı, işkenceciler terfi etti. Bu dava iki generale dayandırılmış, onların ekibi yargılanmamıştır” dedi.
Rahmi Yıldırım üçlü kararnameyle TSK’den atıldığını, tutukluyken işkenceye tabi tutulduğunu, üç yıl yattıktan sonra beraat ettiğini söyledi. Protesto için sıkıyönetim duruşmasına don-gömlekle çıktıklarının fotosu kapağında yer alan “Kışlada Sol Kırım” isimli kitabını heyete verdi.
***
Bana da soruldu. Şöyle dedim: “Sadece beş general yargılanamaz. Onları klonlayan kamu personeli de yaptı bu yapılanları. Örneğin ben YÖK yasasının yürürlüğe girdiği 06.11.1982’de yrd. doç. olduğum halde görevden sarı zarfla atıldım. Bugünkü durumun aksine o zaman dava açılabiliyordu; açtım. Temmuz 83’te iki telgraf birden aldım. Birincisi, davayı kazandığım için göreve çağırıyordu; imza: Dekan Prof. Necdet Serin. On dakika sonra çekildiği görülen telgraf ise 1402 s. Sıkıyönetim Kanunu tarafından görevden alındığımı bildiriyordu; imza yine Dekan Prof. Necdet Serin; bu kişi ardından mükafaten rektör yapılmıştır. İşte bunlar beş darbeci generalin klonlanmış sivilleri. Bunlar da yargılanmalıdır.
“Bugün OHAL kalkınca dava açılamıyor ama, o zaman sıkıyönetim kalkınca dava açılabiliyordu. Açtım ve sekiz yıl sonra göreve döndüm. Doçent ve profesör oldum o yaştan sonra; hatta profluk jürimdeki proflardan biri de eski bir öğrencim idi”.
***
Av. Ömer Kavili söz alarak özetle şunları söyledi: “Duruşmada usul kuralları ihlal edilmektedir. Dosyaya gelen belgeler okunması gerektiği halde okunmamıştır. 12 Eylül Bayrak Harekât Planı’nın ekinde bulunan ve sanıkların eğitip besledikleri kişileri içeren “Sivil İşler Koordinasyon Grubu Listesi” başlıklı belge dosyaya girmemiştir”.
Kavili taleplerini sıraladı: “Sanıkların 1982 ve 83 yıllarında kol saati ve maaşla taltif ettiklerinin listesi getirtilmelidir çünkü bunlar bunları halka karşı suç işledikleri için almışlardır. İşkencelerin raporlanabilenlerinin kayıtları getirtilmelidir. Aramızda bulunan Cumhurbaşkanlığı vekilinin yetki belgesini talep etmiştik, oysa kendisinin sunduğu A4 kağıt sadece 703 s. KHK Md. 218’i içeren bir yazıcı çıktısından ibarettir, mahkemenize hitaben yazılmamıştır, tarihsiz ve imzasızdır, Cumhurbaşkanlığı makamından çıktığı da belli değildir. Bu kağıt bile okunmadan dosyaya konmuştur; yollayana iade edilmelidir”.
Av. Arif Ali Cangı söz aldı: “Ölüm sonucu hapis cezasının düştüğü kuralını bilmekteyiz. Fakat bu dosya, davanın düşürülmesi şeklinde kısa bir metinle bitirilecek dava değildir. Sizleri de bizleri de tarih önünde mahkûm eder.”
TÖB-DER adına Av. İsmail Çevik söz aldı: “K. Evren’in rütbelerinin sökülmesini ve naaşının devlet mezarlığından çıkarılmasını, sanıkların yasal mirasçılarına intikal eden mal varlıklarının müsaderesini [el koyma], MASAK’tan [Mali Suçları Araştırma Kurulu] ilgili kayıtların getirtilmesini, ihbar yaptığımız Hazine’den gelecek cevabın beklenmesini talep ediyorum”. Muğla Barosu vekili Av. Kaan Çabuk da kendisine katıldı.
***
Şimdi mahkeme heyetine geçelim.
Müdahillerin ve avukatların tümü, esas hakkında mütalaa verebilmek için süre istediler. Heyet, “davanın geldiği aşama gözetilerek” deyip reddetti.
Avukatım Oya Aydın Göktaş tahkikatın genişletilmesini talep etti. Heyet, “tahkikatın yeterli olması nedeniyle” deyip reddetti.
“Maliye Hazinesi'ne mahkememizce bir ihbar yapılmamıştır” gerekçesiyle, Hazine’nin cevabının beklenmesi reddedildi.
Sivil İşler Koordinasyon Grubu ve taltif edilenler listeleri ile işkenceye ilişkin kayıt ve raporların getirtilmesi talepleri, “Mahkememizce talep edilmemiş olduğu için” denilerek reddedildi.
Duruşmaya son verildi. Karar okundu:
1) K. Evren ve T. Şahinkaya’ya açılan kamu davasının ölüm nedeniyle ortadan kaldırılmasına;
2) Sanıkların mirasçılarına bıraktıkları malların müsaderesine yer olmadığına;
3) Sanıkların TSK’yle ilişkilerinin kesilmesine yer olmadığına.
***
Bu notları, duruşmadan şu satırlarla bitireyim:
“Katılan Başbakanlık (mülga) Cumhurbaşkanlığı vekili Av. Mehmed Faruk Öztürk'ten esas hakkındaki beyanı soruldu. ‘Bugün burada güzel bir tablo ile karşı karşıya olduğumuzu görüyorum. Burada bir yargılama yapılıyorsa, katılanlar ve katılan vekilleri özgürce beyanda bulunabiliyorlarsa, bunu bu devlete ve demokrasiye borçluyuz’, dedi”.
***
Müebbet hapis isteminden bu noktaya. Nasıl oluyor?
Bilmem. Belki iktidar taktik değiştirmiştir ve hiçbir ilgisi yok ama, her zaman yazdığım bir formüle gelip varmıştır, “Mahşerin Dört Atlısı” dediğim:
Dinci AKP + Irkçı MHP + Ergenekoncu askerler + Aydınlıkçı Ulusalcılar.
Yazarlar
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.04.2025
28.03.2025
14.03.2025
27.02.2025
27.12.2024
14.11.2024
1.11.2024
25.10.2024
18.10.2024
27.09.2024