Berat ÖZİPEK
Geçmiş zaman olur ki, hayali beş para etmez.
Ama bazen hatırlamak gerekir.
Erdoğan’ın cumhurbaşkanı adaylığı için söylenen sözlerin çoğunun 2007’de Gül için de söylendiğini hatırlıyor musunuz? Örneğin onun da “cepheleşme adayı” olarak suçlandığını, Köşk’e çıkarsa “yargılanacağı” tehditlerini…
Aynısı ondan önce de 1989’da Özal için söylenmişti. Demirel, onun Çankaya’daki varlığının “gayri meşru” olduğunu ve onu “indireceğini” iddia ediyor, “yolsuzlukların” hesabını sormaktan söz ediyordu…
Sevilenler ve sevilmeyenler…
Türkiye’de kurulu düzen, “çevre”den gelen cumhurbaşkanı adaylarını hiç sevmedi, seçildiklerinde de onlara huzur vermedi. Özal sürekli taciz edildi, nice darbeciye cumhurbaşkanı “seçildiğinde” saygıda kusur etmeyen CHP, Gül Meclis’e geldiğinde ayağa kalkmadı.
Ama ne kadar darbeci emekli asker varsa hepsi gayet sorunsuz cumhurbaşkanı oldu, Demirel ve Sezer gibi askerleri aratmayanlar da onlar gibi huzurlu ve mutlu yıllar geçirdiler Köşk’te.
Gerçekten de her zaman bir “cepheleşme” vardı, ama bu kenar mahallelerden gelen adaylardan değil, onları “merkez mahalle”ye sokmak istemeyenlerden kaynaklanıyordu.
‘Değişim’e karşı ‘huzur’un anlamı
Bir ülkenin düzeni yapısal adaletsizlikle malulse ve sizin bunu değiştirmek gibi bir derdiniz yoksa, egemen dilde siz “gerginlik çıkarmayan,” “ülkeyi kutuplaştırmayan” ve “huzur ve güven ortamını bozmayan” “saygın ve sorumlu lider” olursunuz.
Ama onu değiştirmeye talipseniz, huzuru bozarsınız ve huzurunuz bozulur.
Çünkü yukarıdakilerin rahatını bozmadan aşağıda, temelde bir değişiklik yapamazsınız.
Eski düzeni muhafaza etmek isteyenler için Erdoğan’ın kişiliği veya üslubu değil asıl mesele. Geçmişte Özal ve Gül’e hangi sebeple karşı çıktılarsa, bugün ona da aynı sebeple çıkıyorlar.
Erdoğan’ın kampanyasındaki en önemli vurgunun “değişim” İhsanoğlu’nunkinin “huzur” olmasının bir anlamı var.
Ve bu yapısal adaletsizlik sona erinceye, merkezdekiler artık eski ayrıcalıklar düzenini geri getirmenin imkânsız olduğu gerçeğini kabul edinceye kadar “cepheleşme” bitmeyecek…
Düzen değiştikçe siyasetin dili de normalleşiyor
Ama “kenar”ın yürüyüşü devam ettikçe bir şeyler değişiyor.
Bugün her şeye rağmen cumhurbaşkanlığı seçimi bir rejim krizine dönüşmüyor ve Erdoğan’ın eşinin başındaki örtü artık suçlama konusu olmuyor.
“Çevre”nin adayına karşı 2007’de açıkça din ve vicdan özgürlüğüne aykırı faşizan bir laiklik üzerinden itiraz edenlerin, demokratikleşmeye karşı Atatürkçü, ulusalcı ve ırkçı bir dille muhalefet edenlerin, Cumhuriyet Mitingleri düzenleyenlerin çoğu, şimdi demokrasinin diliyle muhalefet ediyor.
Hepsi doğruyu bulup demokrat oldu da ondan mı?
Bunun çok önemi yok. Dil değiştirmeleri bile demokrasi ve normalleşme adına bir kazanım.
Aşağıda Cumhuriyet gazetesinin 16 Ağustos 2007 tarihli nüshasıyla ilgili yazım var. O günlerde Gül’ün adaylığına hangi düzeyde karşı çıkıldığına bir bakın ve bugünle farkı görün.
Sadece şiir zevkinizin kalıcı hasar görmesine karşı dikkat edin, o kadar…
|
İrticaya karşı ‘şiir’sel mücadele Star, Ağustos 21, 2007 … ben huzurumu bozmamak için Cumhuriyet okumayanlardanım… Ama geçenlerde arkadaş her gazeteden bir tane alıp masaya yığınca, sağlığımı hiçe sayıp bir göz attım. Gördüm ki, değişen bir şey yok. Yine gazeteden çok irticayla mücadele bültenine benziyor. İlk sayfada Abdullah Gül’ün epeyce çirkin bir karikatürü var ve manşet ‘cepheleşme adayı’ şeklinde. Hemen altında emekli bir tuğgeneral ‘mevki insana şeref vermez’ diyor. Onun yanında ‘Çankaya’da yargılanacak’ diye yazıyor; ‘CHP’den Gül’e anımsatma’ymış. Dikkat ederseniz ‘uyarı’ değil, ‘anımsatma’. Altında yine sekiz sütuna, yok yedi sütuna, ‘türbanı savundular’ diyor. ‘Başbakan Erdoğan ve Köşk adayı Gül, siyasal İslam’ın simgesini anayasal hak olarak değerlendirdi. Tam, ‘eee, ne olmuş yani, tabii ki anayasal haktır’ diyecekken, başka bir ‘irtica’ haberine rastlıyorsunuz. Ama neyse ki bu olumlu; ‘Hacı Bektaş’ı anarken anlamak’ diyor. Pardon, ‘Hacı’ Bektaş-ı ‘Veli’ tarikatçı değil miydi? Demek ki, Cumhuriyet için ‘aydınlanma’nın da bir sınırı var. Daha ilk sayfadayız, içerideki yağmur duasının bilim dışılığıyla ilgili ‘yorum’a geçmiş değiliz (Herhalde Hacı Bektaş-ı Veli dua falan etmezdi, ama tabii o günün koşulları, dönemin egemen felsefesi ona dayatıyordu). Ülkenin irtica gündemi o kadar yoğun ki, daha bitmedi. İlk sayfanın dibinde, ‘Güncel’ köşesinin yazarı bir profesörün ‘şiir’ine yer vermiş. Yazar, söz konusu ‘şiir’in‘ laik cumhuriyet yandaşlarının duygularını özetleyen dizeler’ olduğunu söylüyor. İşte ben de orada koptum. Eğer bu ‘şiir’ olmasaydı, bu yazı da olmayacaktı; okuyup bir kenara koyacaktım. ‘Şiir’ aynen şöyle:
‘Partiler göz kırparsa inanç karanlığına Basın gerçeği yazmaz, çıkar peşinde koşar Yazarlar dönüşürse patron yağdanlığına Elbet Gül en yaraşır cumhurbaşkanlığına’.
İnsan zamanına kıysa, günde seksen tane falan böyle ‘şiir’ yazar. Bakın, ben yazdım bile. Oturdum, beş dakikada, ülkemizi ‘Akepe karanlığından’ korumak için tatilini yarıda kesip Ankara’ya gelip CHP’ye oy veren çağdaş bir yurttaşımızın trajedisini anlatan bir ‘şiir’ yazdım. Bodrum’daki yazlığını bırakıp Ankara’ya gelip oy kullanıp, sonuçlar açıklanınca mutsuz olan yurttaşın yıkılan hayallerini anlatan benim şu ‘şiir’im daha mı az sanatsal?
‘Bilimsel düşün yetisi yenilince bağnazlığa Dinsel gericilik almış başını yürüyor Halkın yanlış oyları eklenince aymazlığa İnsan tatilini yarıda kestiğine yanıyor’
Şaka maka ama bambaşka bir dünya bu. Önce bir canavar üretip sonra onu taşlama üzerine kurulu bir ‘inanç karanlığı’ (tırnak içindeki kavram o ‘şiir’den)… Ben yine en iyisi, Cumhuriyet okuma hakkını başkaları için savunmaya devam edeyim. Yoksa sadece huzurumu değil, şiire olan sempatimi de kaybedeceğim.
|
Yazarlar
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları






























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.07.2025
13.07.2025
28.06.2025
21.05.2025
20.02.2025
16.01.2025
8.01.2025
20.11.2024
8.11.2024
30.10.2024