Cengiz AKTAR
İktidara ilim, âlim beğendirmek zor. Ne zaman ağzını açsa aklı hakir görüyor. Hakaretin dozu sürekli artıyor. Lumpenin, iyi bilinen bilgi düşmanlığının bu memlekette satıcısı, alıcısı çoktur.
Ne ki bu düşmanlığın bir bedeli var. Zira iş sadece hakaret etmekle bitmiyor, ortada yönetilmesi gereken büyükçe ve sorun yumağı bir memleket var. Ağustos 2013’te “Türkiye yönetiliyor mu?” başlıklı bir yazıda “AKP’nin meşhur ‘kurucu aklı’ artık tutulma döneminde” demişim. Akıl tutulması şedid bir noktaya vardı, yönetim zaafları, iç ve dış politikada yapılan hatalar art arda önümüze geliyor. Bedeliyle tabii…
Koalisyon hükümetinden bayrağı 2002’de devralan AKP, AB ve IMF süreçlerini sürdürme iradesini gösterdiği ölçüde demokrat ve liberallerden destek aldı. Özellikle dışarıdaki itibarında bu desteğin ciddî payı vardır. Yeri gelmişken, bu dönemde demokrat ve liberaller AKP’ye yanaşmadı Millî Görüş’ün üçüncü dünyacı, kavruk tezlerini reddederek kurulmuş olan AKP onların fikriyatına yanaştı.
Aralık 2004’te AB ile üyelik müzakerelerine başlama tarihi alındıktan sonra AKP değişmeye başladı. Kendi tabiriyle “tarih” aldıktan sonra “coğrafyaya” yöneldi. 2006 Şubatında Hamas yöneticisi Haled Meşal’ın Ankara ziyareti dönüm noktasıdır.
Ekonomiye gelince, başlayan AB süreci ciddî yabancı yatırım getirdi. 2008’deki malî kriz, gelişmekte olan Türkiye ekonomisini gelişmiş ülkelerdeki kadar vurmadı. IMF programı ve Derviş reformları sayesinde tutturulan makroekonomik dengelerin faydası görüldü.
Tüm bu gelişmeler AKP’nin aklını başından aldı. Aşırı bir özgüven, “ben neymişim abi” havasıyla AKP resmen uçtu. Aslında biraz da uçuruldu. 2011’de Arap uyanışıyla itibarı katlandı. Artık AKP’nin taşıdığı varsayılan “Müslüman demokrat” proje bölgeye esin kaynağı olacaktı. Böylece oluşan “kimseye ihtiyacı olmayan dünya devleti” hikâyesi, AB çıpası taramaya, AKP de kibirle kendi bildiğini okumaya başlayınca çökmeye başladı. Ekonomi iç tüketime indirgendi, yeni anayasa iki kez yapılamadı, Kürdlerle ateşkes barış inşasına dönüşemedi, dışarıda Sünnistan hayali ve azamet iddiası diplomatik fiyaskolarla bitti. Aklını yitirmeye başlayan rejim sorunları baskıyı, zulmü artırarak çözmeye yeltendi. 2013’te Gezi ve 17/25 Aralık, herşeye rağmen o güne kadar Cemaat aklıyla yürüyen işleri çıkmaz bir sokağa soktu. Bu arada AKP sekülerlere tavrını çoktan koymuştu.
Gezi sonrası, dönemin AKP İstanbul İl Başkanı Aziz Babuşçu’nun öngörüleri şöyleydi: “Geçtiğimiz 10 yıl içinde, diyelim ki liberal kesimler, şu ya da bu şekilde bu süreçte paydaş oldular ancak gelecek inşa dönemidir. İnşa dönemi onların arzu ettiği gibi olmayacak. Dolayısıyla o paydaşlar bizimle beraber olmayacaklar. (…) Çünkü inşa edilecek Türkiye ve ihya edilecek gelecek onların kabulleneceği bir gelecek ve dönem olmayacak.”
Demokrat ve liberallerin muhalefete geçtiği, Cemaat’in tasfiye edildiği, AKP kurucularının tamamen silindiği ve akademi mahallesinden devşirilenlerin ikbal uğruna akıllarını kiraya verdiği bir dönemdeyiz.
Ne var ki AKP yeni aklını devşirmelerde değil babadan kalma İttihatçı zihniyette buldu. Kürd Siyasî Hareketi dışında kalan muhalefetin de üç aşağı beş yukarı aynı kaynaktan akıl aldığını varsayarsak önümüzü görmek pek zor değil. İttihatçı zihniyet, katliam yapar ve devlet batırır!
Hrantlar ölmez?
Salı Hrant’ın katlinin 9. yıldönümüydü. 28 Kasım’da katledilen Tahir Elçi ile birlikte anıldılar. Faili mâlum cinayetler diyarında yine hüzün, kırgınlık, bezginlik ve çaresizlik hâkimdi. İçeride ve dışarıdaki topyekûn savaş riski bu duyguları katlar nitelikteydi. Çaresizliğe ilaç olarak hazirûndan her sene olduğu gibi “Hrantlar ölmez” sloganı duyduk. Nasıl ölmez? Etrafımız, “ölmez” diye kendimizi avuttuğumuz maktullerle dolu.
Kanıksama
Türkiye insanı son birkaç yıldır gününü hayret etmekle geçiriyor. Sabah akşam şunları işitiyoruz: “E pes artık; yok artık bu kadar da değil; akla, hayale gelmez; insan gerçekten hayret ediyor; yuh artık; olamaz; yeter artık”.
Hayret dozu muktedirin icraat ve beyanatı karşısında sürekli arıyor ama ucube icraat ve beyanat hız kesmiyor. Kesmesi de mümkün değil zira hukuksuzluğa bir kez bulaşıldı mı, hukuksuzluğun yarattığı sorunları telâfi etmek için daha fazla hukuksuzluk gerekir. Küfür de bonus…
Ama o da yapıyoo!
Akademisyen bildirisine, üstelik çok farklı çevrelerden gelen ana itiraz, Kürd tarafının eylemlerinin kınanmamasıydı. Barış çağrısı siyasî bir duruştur; herşeyden önce iki silâhlı güç savaşıyor. Esas talep, olması gerektiği gibi sivillerin gözetilmesi ve savaş hukukuna saygıdır.
Diğer taraftan bu kınama/kınamama şikâyetini iyi biliriz. “Ermenileri yok ettik” dersin, “onlar da bizi kesti” der. “Rumlara eziyet ettik” dersin, “onlar da Trakya’da Müslümanlara kötü davranıyor” der. “Yahudileri Aşkale’ye yolladık” dersin, “onlar da Filistinlilere zulmediyor” der. Meşhur hikâyedir, Amerikalı Moskova’da trenlerin geç kalmasından şikâyet edince Rus da “siz de Kızılderilileri kestiniz” der ya.
Kısas halet-i ruhiyesi, melânet yarıştırma, vasatta buluşma, olumsuzluk üzerinden bayrak sallama, iki yanlıştan bir doğru çıkarma, sonuçta sorumluluktan kaçma… kafa bu.
Pek kimse “ben bir ferdi olduğum grubun icraatından kendimi sorumlu hissediyorum, razı değilim itiraz ediyorum, mazlum vatandaşımla hemdert oluyorum, vergi verdiğim devletten hesap soruyorum, icraatını denetliyorum” gibi cümleler kurmaz. Pek kimsenin “diğer mazlumlarla da diğer zalim gruba mensup olanlar hemdert olsun” demek aklına gelmez. Herkes intikam peşindedir…
CENGİZ AKTAR / HABERDAR
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- AB’nin fantezi, distopya, sinizm ağırlıklı Türkiye hibe programları
4.01.2022 - İsrail’in bitmez gazası
18.05.2021 - AB umudu yok edildi, hâlâ ‘umutsuz olma’ deniyor
10.05.2021 - Çöküşün kökü Soykırım’da olmasın?
24.04.2021 - Cephelerde sıkışma had safhada
24.03.2021 - Yurtta savaş cihanda savaş
23.02.2021 - Afrin’in işgâlinin üçüncü yıldönümü
20.01.2021 - HDP’nin sonu anamuhalefetin sonu olur
12.01.2021 - Katliam takvimi
28.12.2020 - Zarar ziyan, hasar tespiti, enkazın bilançosu
22.12.2020
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
Ad Soyad Giriniz...
seni çok yanlış tanımışız.sen nemenem bir kadınmışsın.sende gezi zekalıların çadırlarında sabahlamışsın anlaşılasn memnun etmişler seni.onlar pankartlarında ben ibneyim,ben ,dönmeyim ,ben lezbiyenim diyorlar.sen hangisisin.?