Cengiz AKTAR
Bir gözlem, bir dedikodu ve bir kare.
Günlerdir, Zarrab kepazeliği konusunda sermaye çevrelerinden dişe dokunur, ses getirecek bir tepki gelir mi diye bekliyorum.
TÜSİAD’dan “Rıza Sarraf’ın elde fırsat varken Türkiye’de yargılanmadığını” belirten, en hafifinden tuhaf (sanki böyle bir olasılık vardı) açıklamasından başka tıs çıkmadı.
Aksine aynı gemide olduğumuz masalı üzerinden bir “suç ortaklığı” itirafı var neredeyse. Kırılan kol yen içinde kalsın… Yegâne kaygı ABD yaptırımlarına maruz kalırsak “bankalarımız” (Halk ve Ziraat dışındakiler ne kadar senin) zarar görür mü?
Ayyuka çıkmış dedikodu ise memleketin içinde boğulduğu karapara veya utangaç adıyla “kaynağı belirsiz para” havuzu. Millî gelir hesaplarında “net hata noksan” kalemine ara sıra yansıyan, Dünya Bankası Türkiye hesaplarına bile artık dâhil edilmiş olan kaynak. İçinde İŞİD bağlantılı kaynaklar da var elbet.
Bu vahim iddialarla ilgili sermayeden tek bir kelam işittiniz mi? Bırakın sorgulamayı, ekonomi bu “kaynağı belirsiz kaynakların” bağımlısı haline geldi.
Millî iktisat sloganı “çalıyor ama çalışıyor” sermaye için sorun değil, o da millî davanın askeri…
Kare ise geçen haftaki Millî İstihdam Seferberliği toplantısından. Âlim-i mutlak bu defa her patron iki işçi alacak işsizlik sorunu çözülecek yollu bişiler dedi.
Şubat ayındaki İstihdam Şurâsı’nda benzer bir talimat üzerine TOBB’cu Hisarcıklıoğlu:
“Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın himayelerinde başlattığımız istihdam seferberliğinin bu çerçevede Anadolu’nun işçi-işveren ilişkisi kültürüne son derece uygun olduğu kanaatindeyim. Özel sektörümüze sesleniyorum. Türkiye’nin geleceğine sen de en az artı bir istihdam sağla. Hükümetimizin desteği ile bu istihdam seferberliği inşallah başarıya ulaşacak. Gün safları sıklaştırma, el ele, omuz omuza verme günü. İşçi, işveren hep birlikte çalışma günü” dediydi.
Bu sefer daha farklı bişey diyemeyecektir.
Bu ahenkli tabloya “millî” sıfatlı enva-i çeşit zihni sinir projesini ekleyebilirsiniz. Araba, uçak, füze, uçak gemisi vs… Günlük hayatta sermayenin rejimin grev yasağı, işçi cinayeti, doğa katliamı, kent ve kültür katliamına nasıl ağzının suları akarak ayak uydurduğunu da…
Sermaye derken istisnaları tenzih ederim elbet, ama pek azınlıktalar.
Hukukdışı rejimlere ayak uydurma tavrı buraya mahsus değil, en gelişmiş ülkeler başta olmak üzere sermayenin bu tip rejimlerde ayakta kalabilmek için gözünü kırpmadan ayak uydurmaya çalıştığı, hatta kaz adımına geçmeye bile razı olduğu mâlumdur. Nazi Almanyası, Vichy Fransası, Faşist İtalya, Frankist İspanya mümtaz örneklerdirler.
Memlekette bol kese hamasetle harmanlanan bu millî ve yerli duruş, çoktan razı olan yığınları ikna etmeye yeterli olabilir. Ne var ki bu, 1920-1930’ların dünyasının aksine, günümüz dünyasında var olan ve etkin olan sayısız denge/denetleme mekanizmasının dahliyle faş edilir, sırıtır. Ele güne rezil olmakla kalmaz hızla ait olduğunuz ekonomik alanda tecrit edilirsiniz.
Bugün Türkiye, taraf olduğu rüşvet, karapara, suç gelirleri, terör finansmanı ile mücadele için düşünülmüş tüm hükümetlerarası sözleşmelere aykırı hareket eden bir ülke görünümünde.
Ekonomi ve çalışma hayatıyla ilgili, standart belirleyici sözleşmelerde, çevre standartları ve ceberut rejimleri giderek daha görünür şekilde teşhir eden uluslararası insan hakları ihlalleri sıralamalarında da öyle.
Hâsılı Türkiye, rejimiyle, sermayesiyle, medyasıyla, devasa rejim taraftarı kitlesiyle bütün bu uluslararası sözleşmeler ve standartlarda nal topluyor.
Sermaye açısından bütün bu ihlallere göz yummanın sonucu şu: Böylece faş edildiğinizde patronunuz olan devletin de sizin de uluslararası piyasalarda krediye erişim olanağınız daralır. Ayak uydurmaya çalıştığınız rejimin icraatı sonucunda hızla dışlanırsınız.
Şimdilik durum şu aşamada: Almanya ikili ve çoktaraflı olarak ekonomik manivelayı sıkmaya başladı. Türkiye’deki Alman sermayeli şirketlerin zarar görmesini asgariye indirerek rejime üstü kapalı ama sert yaptırımlar uygulamaya başladı.
AB kaynaklı 2014-2020 dönemi için 4.45 milyar avro mertebesindeki Katılım Öncesi Araç (IPA), şu sırada cereyan eden yarı dönem gözden geçirmesine tâbi. Kaynak müzakerelerin anlamsızlığını yansıtacak şekilde yeniden değerlendiriliyor.
Müzakere eden aday statüsü sayesinde devasa altyapı projeleri için Avrupa Yatırım Bankası, EBRD ve Dünya Bankası kaynaklarına çok kolay ve çok ucuza erişebilen Türkiye üyelik perspektifinin yok olmasıyla bunlardan mahrum kalacak. Bu kredilere olan bağımlılık Türkiye’yi olumsuz etkileyecek.
Gelelim gemideki son can simidi olan gümrük birliği kararının güncellenmesine. Sermayeyi çok yakından ilgilendiren bir mesele bu… 22 yıllık, AB üyeliği gerçekleşmediği için epey tahrip olmuş gümrük birliğinin güncellenmesi bir defa yeni bir konu değil, en azından on yıllık. Ve eğer bu kadar zamanda güncellenemediyse – ki ilişki o dönemde bugünkünden çok daha olumlu seyrediyordu – yapısal bir neden var demektir.
Şimdi gümrük birliği kararının gözden geçirilmesi çok konuşuluyor ve üstelik Türkiye bununla yetinmeye hazır. Pekçok defa yazdığım gibi bu hoş ama boş bir temenni.
Bir defa Türkiye’deki yaygın hukukdışılık gümrük birliğinin gözden geçirilmesini ve herhangi başka derin bir ekonomik ortaklığı olumsuz etkileme potansiyeline sahip. Gümrük birliğinin kapsadığı mevzuatın standartları ile Türkiye ekonomisinin standartları arasında, (örneğin şeffaflık, hesapverebilirlik, tahkim, ekonomik iyi yönetişim) kan uyuşmazlığı tam.
İkincisi türünün tek örneği olan AB-Türkiye gümrük birliği, üyeliğe giden hayatî bir kilometre taşıdır, dolayısıyla ancak üyelikle taçlanırsa anlamlıdır. AB’ye üye olmayacak Türkiye ister istemez birliğe tek taraflı ekonomik taviz vermek durumunda kalır, o zaman da işler aksar.
Biraz bugün olduğu gibi…(AB’nin üçüncü ülkelerle imzaladığı ama onların Türkiye ile imzalamak zorunda olmadıkları Serbest Ticaret Anlaşmaları sonucunda oluşan ticarî kayıplar, ulaştırma kotaları, vize uygulamaları)
Üçüncüsü, temenni edildiği gibi hizmetler ve tarım ürünleri gümrük birliği kapsamına alındı varsayalım, bu kallavi fasıllardaki mevzuatın içselleştirilmesi üyelik müzakeresinden farklı değildir; öyleyse ne anlamı var. Kaldı ki Ankara bu kapsamda ele alınacak olan kamu alımları, rekabet politikası gibi uygulamalarda tipik bir üçüncü dünya ülkesi gibi çalışıyor. Kamu alımları ve devlet sübvansiyonları siyasî arpalık işlevi görüyor; bunun değişmesi için rejimin değişmesi gerekiyor. Şaka!
Dördüncüsü, pek çok AB ülkesi gümrük birliğinin güncelleştirilmesine karşı; karşı olmayanlar ise “kararın alınmasına siyasî koşul getirelim” diyor. Rejimin asla böyle bir niyeti olmadığı açık.
Somut olarak sonuçta ilişkilerin eskiye dayanması ve epey yol kat edilmiş olmasına binaen olabilecek en kapsamlı serbest ticaret anlaşması yapılacak ve Türkiye herhangi bir üçüncü ülke gibi AB’nin “ekonomik coğrafyasında” yerini alacak. O kadar.
Kredisini de Katar, Rusya, Çin ve karaparada bulmaya çalışacak, olabildiği kadar.
Şimdi canalıcı noktaya gelelim. Sermaye dünyasının tepki vermediği durumlarda faşizmin geriletilmesi kolay değildir. Böylesi bir burjuvazinin olabildiğince bağımsız olması gerekir, bizdeki gibi kapıkulu değil.
Türkiye’nin sermayesinin iki yapısal bağımlılığı var. Tarihî olarak 19. yüzyıl boyunca biriken bağımsız sermaye, Gayrimüslimlerin değişik yollarla yok edilmesiyle birlikte, başta devlet bir kısmı da “millî” sermaye tarafından gasp edilmiştir. Akabinde yoktan var edilmeye çalışılan yerli sermaye, hâliyle devletine göbekten bağlıdır.
İkincisi, rejimin tercih ettiği fosil yakıt enerjisi temelli ve büyük altyapı projeleri ağırlıklı büyüme modeli sermayeyi devlete tamamen bağımlı kılar. En büyük işveren devlet, sermaye de müteahhittir.
Hâsılı, eli kolu bağlı bir sermayedir sözkonusu olan… O da biat etmekten başka bir şey yapamaz, dünyadan tecrit olma bahasına…
Yazarlar
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİYargıda yine mi temizlik başlamış? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Karamsarlık yaymak’ 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.01.2022
18.05.2021
10.05.2021
24.04.2021
24.03.2021
23.02.2021
20.01.2021
12.01.2021
28.12.2020
22.12.2020