Ekrem DUMANLI
Önce olayı hatırlayın lütfen: Gece bir buçukta başlayan bir operasyonla polis müdürleri gözaltına alınıyor.
Sahur yapmalarına bile müsaade edilmeyen polislerin ellerine kelepçe takılıyor, önceden ayarlanmış kameralar vasıtasıyla zanlılar caniler gibi teşhir ediliyor, yıldırma ve sindirmeye yönelik bir atmosfer oluşturularak daha ilk dakikadan itibaren insanlar hakkında “suçlu” algısı inşa ediliyor. Herkesin dilinde aynı hüküm: Hırsızlar dışarıda onu yakalayanlar içeride. Tam bir hukuk skandalı!
Bu arada öyle bir hadise yaşanıyor ki hukuk literatürümüze bir kavram kazandırmaya namzet: “Kaç İsmail kaç!” Bu cümle bir hâkimin (İslam Çiçek) ağzından çıkıyor. Malumunuz; odasına giren avukatlar, Hâkim Bey'in üç kişiyle toplantı yaptığını görüyor. Avukatları bir anda karşısında gören hâkim, yanındaki silahlı bir kişiye “Kaç İsmail!” diyor. Ve kaçıyor İsmail, arkasına bakmadan. Adliye koridorlarında kovalamaca başlıyor; İsmail'in peşini bırakmıyor avukatlar. Ve bir köşede yakalıyorlar. İsmail sağdan soldan yardım istemek için feryat ediyor. Avukatlar bir tutanak tutarak “Kaç İsmail” fermanını tarihî bir vesikaya dönüştürüyor.
İsmail kimdir, ne iş yapar, neden oradadır; hâlâ bilinmiyor. MİT mensubu mu, emniyet görevlisi mi, İçişleri mensubu mu? İsmail gerçek ismi midir; kod adı mıdır? Ulak mı, kulak mı, uşak mı? Hâlâ anlaşılamadı. Başsavcı Hadi Salihoğlu'nun basın açıklaması olayın üzerindeki sır perdesini kaldırmıyor! Bir yargıç, odasında görüştüğü bir kişiye niçin panikle “Kaç İsmail kaç!” der? Ve hâkimle istişare edecek kadar etkili-yetkili bir devlet memuru niçin tabanları yağlamayı, kimlik gösterip görevini beyan etmeye yeğler?
İsmail bir simgedir artık; kaçak köçek işlerin, adalet üzerine düşen gölgenin simgesi. “Soruşturmayı etkileme”nin sembolü haline gelmiştir gayrı İsmail. Özel talimatla sonradan kurulan, hedefteki kişi ve gruplara yönelik hukuksuz süreçlerin tecessüm etmiş cürm-ü meşhududur İsmail.
Ne yazık ki tüyler ürpertici “Run İsmail Run” filmi, bir kısım medya tarafından pişkinlikle seyredilmiştir. Aylardan beri “cadı avı yapacağız” diye tehditler savurulan bir ülkede adaletin güdümlü olması medya yöneticileri arasında yadırganmıyor galiba. Ya yargı mensupları? Mesela Adalet Bakanı Bekir Bozdağ sahur operasyonunda işlenen hukuk cinayetleri karşısında tık bile diyemiyor. Reza Zerrab söz konusu olduğunda, bakan çocukları gündeme geldiğinde “masumiyet karinesi”nden bahseden kişiler, Kerbela'yı andıran hukuksuzluk karşısında neden masanın altından çıkamıyor acaba?
Diyelim ki siyasiler hukuk cinayetini politik gerekçelerle görmezden geliyor, tarihî bir zulme ortak oluyor; peki ya yargı içindeki insanlara ne demeli? Mesela HSYK? Adliye koridorlarında “Kaç İsmail” sözleri yankılanırken yargı mensupları ‘huzur içinde' görev yapabilir mi? Nerde kaldı meslek onuru? Hani bağımsız/tarafsız yargı?
HSYK 1. Daire Başkanı İbrahim Okur, “cadı avı” için özel bir şekilde kurulduğu bilinen mahkemelere binlerce hâkim arasından iktidara çok yakın bazı kişilerin getirilmesine “yanlış oldu” demiş. Günaydın! Reza'yı serbest bırakan, bakan çocuklarının suç dosyasını kapatan, internet ortamında Başbakan'a övgüler düzen yargıçların sonradan kurulmuş mahkemelere atanması ve o atamanın yapıldığı gün operasyon yapılması tesadüf olabilir mi hiç?
Kanun çok açık; ama uyan yok. 4 günlük gözaltı süresi bittiği halde insanlar Adliye'de zorla alıkonuyor. Üstelik “sahte evrak” düzenlenerek “UYAP'ta arıza var.” deniyor. UYAP'ta arıza olmadığı net bir şekilde ortaya çıkıyor; ama 49 kişi “muhafaza altına alındı” denerek alıkonmaya devam ediliyor. Adalet tepetaklak! HSYK adeta siyasetin emrine ram olmuş. Onca şikâyete ve hak ihlaline rağmen neden işlem yapmıyor? Apaçık hak ihlallerinin ille de Anayasa Mahkemesi'ne gitmesi mi gerekiyor? 8 günlük sahur operasyonunu seyredip rencide olmayan bir tek yargı mensubu varsa, cübbesini çıkarmalı, siyasetin emrine doğrudan girmeli ki insanların hukuka güveni sarsılmasın…
Bir tane değil ki İsmail! Twitter'ın İsmailleri var, gazetelerin İsmailleri var, televizyonun İsmailleri var. Bunlar aylar öncesinden operasyonlara dair ayrıntılı bilgi veriyor. Yargı süreci delik deşik. Yalan ve iftiranın kaldırım taşlarını Şah İsmailler döşüyor önce. Onlar kimi hedef gösteriyorsa yargı o listeye tabi oluyor adeta. Kim kime hükmediyor; belli değil...
Görünen o ki yargı, İsmaillerin işgali altında maalesef. Siyasî talimatlar doğrultusunda gözaltılar, tutuklamalar yapılıyor. Ve bu yüzden açılan hiçbir soruşturma hukukî olma özelliği taşımıyor. Tam da bu nedenle tarihi şahit göstererek İsmaillere şöyle demek zorundayım: Nerede olursan ol, hangi zırha bürünürsen bürün Ey İsmail! Kanunsuz işler yaptığın için asla kaçamayacaksın! Bir gün mutlaka adalet karşısında hesap vereceksin. Nasıl geçmişte hukuksuz iş yapan herkes adaletin huzuruna çıkarıldıysa siz de bir gün hukuk karşısında buram buram terleyeceksiniz. Unutma ki suçu olmayan korkmaz; suçlular bir gece bile huzurla uyuyamaz…
Suç işliyorsunuz
Kısa bir süre öncesine kadar devlet düşmanlığı ile motive olanlar devlet zırhına bürününce ‘mustazafîn’ olmaktan çıktı ‘müstekbirîn’ olmaya karar verdi. Bir aşırı uçtan öbür aşırı uca savrulunca dengeyi tutturmak çok zor. O yüzden kibirle, gururla, ucubla yaptıkları işlerin hukuken suç olduğunu bilmiyorlar. Belki de biliyorlar, aldırış etmiyorlar.
Mesela Bank Asya’yı batırmak için sürekli yalan söyleniyor. Önce bir bakan 2 milyar dolar gibi astronomik bir rakam ifade edip mütekebbir bir eda ile canlı yayında şov yaparcasına ‘belgeli’ konuştuğunu söylüyor. Aylardır o belge ortada yok. Sonra aynı bankayı batırmak için bürokratlara baskı yapılıyor, emir yağdırılıyor. Onca korkunç baskıya rağmen banka ayakta duruyor ve yoluna devam ediyor.
Bu sefer de Başbakan gazetecileri karşısına alarak banka ile ilgili batırmaya yönelik laflar söylüyor; hatta hızını alamayıp alenen bürokratlara mesaj gönderiyor.Açıkça söylüyorum bu yapılan suçtur. İç hukuka göre de suçtur, uluslararası kanunlara göre de suçtur.
Sadece bir bankaya mahsus işlenmiyor bu suç. Mesela bazı özel okul ve dershanelere karşı ayrımcılık ve nefret suçları işlenmekte, insanlara meydanlardan, “Bu okullara çocuklarınızı göndermeyin!” denebilmektedir. Ne hakla böyle bir çağrı yapılabilir? Belediyeler üzerinden bir kısım hileli işlemlerle bazı okullar, yurtlar, dershaneler nasıl hedef haline getirilebilir? Yapılan işler zulümdür; zira belediyeler aynı işlemi başka hiçbir kuruma yapmıyor ve suç işlemiş oluyor. Bu zulme ortak olanlar ne tarihten yakalarını kurtarabilirler ne öbür âlemde mazlumlardan.
Bazen gazete ve TV’ler için de aynı kanun tanımamazlık sergilenebiliyor. Bir devlet yetkilisinin, “Falan gazeteyi almayın, filan TV’yi seyretmeyin” deme hakkı yoktur. Ayrımcılık suçu, nefret suçu bir yana; haksız rekabete yol açıp teşebbüs hürriyetine de engel olunmuş demektir. Kimin ne okuyup okumayacağına siyasi irade karar veremez. Eğer siyaset markalar üzerinde ‘iyi’, ‘kötü’ ayrımı yaparsa, kendine taraftar gördüğü şirketlere kaynak aktarıp muhalif gördüğüne baskı kurarsa suç işlemiş olur.
Uzun bir zamandan beri sorumsuzca ve hukuksuzca söylenen laflar yüzünden bazı kurumlar, kuruluşlar, ticarethaneler mağduriyet yaşamakta. Kanaat-ı acizanemce mağduriyet yaşayan herkes hukuk mücadelesi vermek, iç hukukun bütün yollarını denemek; yetmiyorsa uluslararası hukuka başvurmak zorunda.
Aslında dünya, hukuk tanımaz bu metotları yeryüzündeki örneklerinden dolayı gayet iyi biliyor. Daha birkaç gün önce bir ülkeye çok ağır ceza kesildi. O cezalar devam edecek gibi de görünüyor. AİHM, Türkiye’deki hukuksuzluğun sabıka dosyasına cemaziyyel evveline kadar vâkıf. Bugün olmazsa yarın; yarın olmazsa ertesi gün haksız rekabete neden olanlar, marka değerini devlet propagandasıyla yerle bir edenler, soykırım ve ayrımcılığın çağdaş örneklerini verenler yaptıklarının hesabı ile tek tek yüzleşmek zorunda kalacak. Keşke bu tür insanlık suçu işleyenler bu korkunç günah ve vebalden vazgeçse hem kendilerini hem ülkemizi zor duruma düşürmese…
İsrail’e dua mı?
Bu ülkede önce söylenen söze bakılıyor; sonra sözü söyleyene göre mana veriliyor. Biri söylediğinde “hain” oluyor; bir başkası aynı lafı sarf ettiğinde “normal” karşılanıyor. Mesela geçenlerde Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi, İsrail ile ilgili pek çok tenkit ve yorum yaptıktan sonra İsrail ürünlerine boykot meselesine girmiş ve şöyle demiş: “Allah İsrail’e afet vermesin.” Bakan Bey’in söylediklerini tam okuyunca meselede sıkıntı görmüyorsunuz; ama benzer bir duayı AK Partili olmayan bir insan yapsa yer yerinden oynamaz mıydı, o temennide bulunan kişi “Yahudi uşağı” ilan edilmez miydi? Hele Gazze’de her gün oluk oluk kanlar akarken…
Diyelim ki bir AK Partili “Bakara-Makara” diye dalga geçince olayı tevil edenler çıkıyor. Aynı sözü bir CHP’li söylese ona da benzer bir müsamaha gösterilir mi? Ya da bir adam çıkıyor Hazreti Peygamber’i (sas) kibirlenmekle suçluyor; aynı yorumu AKP’li olmayan herhangi biri yapsa, aynı yumuşatılmış tevillerle durum kotarılabilir mi? Adamın biri kamuoyu karşısında Başbakan Erdoğan’a Allah’ın isimleri ve sıfatlarını yakıştırarak çiğ, yakışıksız laflar söylüyor. Bu kaba saba teşbihleri, haşa, bir başka siyasi yönetici kendi liderine söylese aynı hoşgörüyle mesele savuşturulabilir mi?
Makul olmak lazım. Doğruya doğru, eğriye eğri diyebilmek ve hakperestliği partizanlığa feda etmemek gerek. İnsafını kaybeden İslamını da kaybeder bir gün. Allah korusun, böyle bir süreç yaşanıyor bugün. Nifak içinde debelenen niceleri, Allah muhafaza, vefadan da imandan da nasipsiz kalabilir bir anda. Oysa Sırat-ı müstakim bizi sürekli insafa, vicdana, iz’ana davet ediyor…
Yazarlar
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.11.2015
6.01.2015
3.01.2015
30.10.2015
27.10.2015
23.10.2015
20.10.2015
16.10.2015
13.10.2015