Eser KARAKAŞ
Bu “vatan haini” ifadesini hiç sevmem, herkesin olur olmaz nedenlerden kullandığı, yüzde doksan dokuzu saçma sapan nedenlerdir bunlar, temelsiz bir suçlamadır.
Necip ülkemiz Türkiye’de insanlar hiç utanmadan siyasal görüşlerini benimsemedikleri kişilere karşı bu “vatan haini” ifadesini kolaylıkla kullanabiliyorlar.
Laikliğe, Cumhuriyete, demokrasiye, hukuk devletine, Anayasaya, dini inançlara karşı olanlar için bile şayet ellerinde eyleme geçtiklerinde bu emellerini gerçekleştirebilecek silahlı güç yoksa ve olamayacaksa vatan haini suçlamasının kullanılmasını, suçlu addedilmelerini doğru bulmam, en nihai analizde eylem kapasiteleri yoksa bir tür genişletilmiş kapsamda ifade özgürlüğüdür bu görüşler, AİHM’in de bu doğrultuda kararları mevcuttur.
Casuslar için bir dönem TCK’da bir madde vardı, suçlu kabul edilirler idi doğal olarak, suçlu suçludur, cezasını çeker, onlar için bile hukuki bir tabir olmayan “vatan haini” ifadesinin kullanılması anlamlı olmayabilir.
Ancak, “vatan haini” yok mudur derseniz, yanıtım hiç yoktur diye olmaz.
Peki kimdir bu benim bile “vatan haini” diye adlandıracağım kişi ya da kişiler.
Bu kişiler için TCK’da net bir suç karşılığı da yoktur, bir anlamda cezasızlık kapsamındadırlar ama ihaneti vataniye en üst düzeydedir.
Bu insanlar (!!!), şayet onlara insan denilebilir ise, Türkiye’nin ihraç ettiği ama bir nedenden kabul edilemeyecek ölçülerde zehir içerdikleri geri gönderilen tarım ürünlerini, yaş meyve ve sebzeyi iç pazara sürenlerdir.
İnternette basit bir araştırma yapın, korkunç şeylerle karşılaşacaksınız.
Yaş meyve ve sebze ihracatçısınız, bir gelişmiş AB ülkesine, diyelim Fransa’ya, Hollanda’ya ya da başka bir ülkeye yaş meyve ve sebze ihraç ediyorsunuz ama Fransa’da ya da Hollanda’da yetkililer bu ürünlerden alınan örnekleri basit analizlere tabi tutuyorlar, şayet kendi çocukları, kendi vatandaşları için tehlikeli, sağlığa zararlı görürler ise bu ürünleri Türkiye’ye geri gönderiyorlar.
İhraç ürünleri bizim sınıra geri geldiğinde çok tehlikeli iki olay yaşanabiliyor.
Birincisi bizim Tarım Bakanlığımızın bu tarım ilaç kalıntıları için koyduğu azami kabul edilebilir tehlike sınırın Fransa ve Hollanda’nın koyduğu azami sınırın üzerinde olduğu durumdur, bu çok çirkin durumun özeti Fransa ve Hollanda’nın kendi vatandaşları için tehlikeli bulduğu sınırın bizim Tarım Bakanlığımız tarafından kabul edilebilir bulunması durumudur ve bu durum düşünülebilecek en büyük bürokratik kötülüktür.
Böylece bizim aslan milliyetçi ve siyasal İslamcı Bakanlık çalışanlarımız, görevlilerimiz Fransa ve Hollanda devletinin kendi çocuklarına yedirmediği eriği, kirazı bizim çocuklara kemal-i afiyetle yedirme gayretkeşliğine girmektedirler.
İkinci çirkin yöntem ise mal bizim gümrüğe Fransa ya da Hollanda tarafından geri gönderildiğinde bizim görevlilerimizin bu durumun izahını bizim erik, kiraz ihracatçısına sorması durumudur ve genellikle de yaşanan budur.
Hiç kimse “benim yoğurdum ekşi” demeyeceğine göre ihracatçımızın deklarasyonu üzerine bu erik ve kirazlar yine hemen iç piyasaya sunulmakta ve böylece “milli servet (!!!!!) heba olmamış olmaktadır ama çocuklarımız da Fransa ve Hollanda’nın kendi çocuklarına yedirmediği erikleri, kirazları yemektedirler.
Zehirli tarım ürün ihracatçısının en yoğun başvurduğu iki bahane vardır, birincisi bu ürünlerin geri gönderilmesine Fransa ya da Hollanda’nın gereksiz düşük eşikte kalıntı ilaç uygulaması yapmış olmasıdır, ikincisi ise bu AB ülkelerinin ilgili ürünlerde korumacılık yapmaları ya da ithalat tercihlerini başka ülkeler lehine kullanmalarıdır.
Bundan daha korkunç ne olabilir, sorarım size.
Bu zehirli erik ve kirazlar iç piyasaya sürülmüyorlar ise akıbetleri ne olmaktadır?
Hiç gazetecilerin davet edilip bu ürünlerin kamusal sağlık tehdidi üretmeyen bir yöntemle imha edildiğine şahit olan var mıdır?
Bir ihtimal de Fransa’nın çocuklarına yedirmediği bu erikleri, kirazları Türkiye’nin hiç ithalatta
standart uygulamayan geri kalmış ülkelere zararı minimize etmek için düşük fiyatla satmasıdır ki bu ihtimal de yine büyük bir kötülüktür, Fransız çocuklarının canı can da bizim ya da Somalili çocukların canı patlıcan mıdır?
Bu konunun bizim aslan muhalefet partilerinin de gündemine gerekli olduğu ölçüde, önemde girmemesi de başka bir büyük ayıptır.
Bizim aslan milliyetçilerin ve siyasal İslamcıların çocuklarımıza AB ülkelerinin, Rusya’nın kendi çocuklarına yedirmediği tarım ürünlerini yedirmeleri bu dönemin en büyük ayıbıdır.
Daha on gün olmadı, Fransa’ya gönderilen kuru incirler yüksek oranda alfatoksin ve Bulgaristan’a ihraç edilmek istenen portakal ve limonlar yüksek oranda chlorpyrifos-methyl içerdikleri için Fransa ve Bulgaristan sınırlarında yapılan tespitler sonucu ülkemize iade edildiler.
Bana da, bize de bu ürünlerin şimdi akıbetlerinin ne olduğunu düşünmek, kaygılanmak düşüyor.
İnşallah çocuklarımıza da bu ürünleri kemal-i afiyetle yemek düşmez.
Tarım Bakanlığının bu konuya ilişkin acil açıklama yapmasını bekliyoruz.
Şayet bu ürünler bir nedenle, bir gerekçe ile iç piyasaya sürüldüler ise sorumluları Allah bildiği gibi yapsın, umarım bir gün de yargı bildiği, hakkettikleri gibi yapar.
Zehirli ürünleri çocuklarımıza yediren zihniyete ihanet zihniyeti demek çok mudur?
Ama, Avrupa’dan para kazanmak için çöp ithal eden zihniyetten zehirli erik ve kirazın imhasını beklemek de büyük naifliktir değil mi?
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.06.2025
30.05.2025
29.05.2025
13.05.2025
29.04.2025
22.04.2025
19.04.2025
15.04.2025
4.04.2025
1.04.2025