Eser KARAKAŞ
Türkiye Avrupa Konseyi’nin kurucu ülkelerinden, AİHS (Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi)’ni bir milletlerarası sözleşme olarak kabul etmiş, usulüne göre yürürlüğe koymuş, AİHM’in (Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi) yargı yetkisini kabul etmiş. AİHM’in 1976 tarihli Handyside diye bilinen çok ünlü, Avrupa Konseyi üyesi ülkelerin tamamında yani bizde de geçerli olan ifade özgürlüğüne ilişkin bir kararı var. Aşağıda bu kararın en çok dikkat çeken cümlesini kes-kopyala yöntemiyle aktarıyorum:
Handyside 1976: “ifade özgürlüğü, sadece hoşa giden ya da insanları incitmeyen veya önemsenmeyen ‘bilgi’ ve düşünceler için değil, aynı zamanda devleti veya toplumun herhangi bir kesimini inciten, şok eden veya rahatsız eden bilgi ve düşünceler için de geçerlidir. Demokratik toplumun olmazsa olmaz koşullarını oluşturan, çoğulculuk, hoşgörü ve açık görüşlülük bunu gerektirir’’.
Aşağıda ise Anayasamızın 90. Maddesinin son cümlesini aktarıyorum; bu madde 2004 senesinde Türkiye’nin AB sürecinin işlediği günlerde siyasal iktidar AKP tarafından, o dönemki Başbakanımız bugünün Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan idi, TBMM’de CHP desteği ile kabul edilmiş, AKP iktidarlarının en önemli değişikliğidir. Anayasamızın 90. Maddesinin gereği olarak yukarıda aktardığım Handyside 1976-AİHM kararı Türkiye’nin pozitif hukuk sisteminin bir parçasıdır, yasalarımızın da üzerindedir, bu açıdan tartışılacak bir konu yoktur.
Anayasa 90. Madde: Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümleri esas alınır.
***
Aşağıda ise, Boğaziçi Üniversitesinde geçtiğimiz hafta yaşanan, bildiğim kadarıyla kimsenin de burnunun kanamadığı, katılırsınız ya da katılmazsınız, bir grup öğrencinin başka bir grup öğrencinin Afrin harekatı ile yaptığı bir etkinliğe, lokum dağıtma, tepkisi üzerine 2004 senesinde yukarıdaki Anayasa değişikliğini, bu değişiklik hala yürürlüktedir, gerçekleştiren, iyi ki de gerçekleşmiştir, Sayın Erdoğan’ın verdiği tepkinin bazı bölümleri vardır:
“Bu üniversite (Boğaziçi Üniversitesi) çok popüler bir üniversite, kalite, marka bir üniversite tamam da bu üniversitenin içinde bu tür teröristler olduktan sonra bu tür terörist öğrenciler olduktan sonra bunlar bu markaya leke sürüyor. Şu anda elimizden geleni yapıyoruz. Rektörün samimi gayretlerini biliyoruz. Bu üniversitelerimizdeki hocalarımızın da çok daha dikkatli olması gerekir. Hocaların bu öğrencilerle iltisakı olduğunu belirlediğimiz anda onlarla ilgili de gereğini yaparız. Bizim için vasıflı öğrenci, vasıflı öğretim üyesinden gelir. Lokum dağıtanlara bu şekilde davrananlara haddini bildirmek benim ve devletin görevidir. Okul bahçelerinde terör estirenlere meydanı bırakmayacağız."
"O komünist, o vatan haini terörist gençler onların masalarını dağıtıyor. O terörist gençlerle ilgili her türlü çalışmayı yapıyoruz. Bu gençlere üniversitede okuma hakkı vermeyeceğiz. Zaman zaman Beyoğlu sokaklarında da arzı endam ettiklerini gördüğümüz bu marjinaller edepleriyle durdukları müddetçe bu ülkenin renklerinden biri olarak kalabilirler. Ama baskıya, kendilerinde olmayanlara tahammülsüzlüğe, saldırıya, şiddete vardırırlarsa hiç kimse kusura bakmasın, kulaklarından tutar ait oldukları yere fırlatırız. Olay budur. Bu ülkenin huzurunu bozmaya, bu milletin değerlerine saldırmaya kimsenin hakkı yoktur.”
***
Yukarıdaki alıntılar (Sayın Cumhurbaşkanına ait) için bir şeyler söylemek şart gibi duruyor.
Sayın Erdoğan “edepleriyle durdukları müddetçe” gibi bir ifade kullanıyor konuşmasında; edep kavramı ancak edepsizliğin boyutları yasal, anayasal bir sorun olmaya başladığı anda kamu otoritesinin, mesela Cumhurbaşkanın ilgisini çekebilir bir hukuk devletinde. Beyoğlu ile ilgili ifadede kullanılan edep kavramı ile yasalar hangi düzeyde çatışmıştır ki, kamu otoritesi (Sayın Cumhurbaşkanı) bu konuda yorum yapmaktadır?
Boğaziçi Üniversitesi’nde yaşanan olayda da lokum standını dağıttığı söylenen öğrenciler polis tarafından gözaltına alınmış ama hepsi serbest bırakıldıklarına göre demek ki pozitif hukuka göre (Anayasa 90 da bu pozitif hukuka dahil) ortada önemli bir suç yoktur ama Sayın Erdoğan meseleyi bu öğrencilerin öğrencilik haklarına kadar götürebilmektedir.
Mesele bu öğrencilerin eylemini savunmak ya da eleştirmek değildir, lokum dağıtan öğrenciye neden başka öğrenciler tarafından müdahale edilmiştir, ben de pek anlamadım ama mesele bu değildir; burada önemli nokta bu davranışların pozitif hukukla hangi noktada çatıştığını ortaya koyabilmektedir. Dönem dönem ülke gündemine çok sıcak giren konular için, mesela Afrin harekatı, hukukun genel ilkelerinden, Anayasadan, yasalardan ayrı bir eleştirilmezlik kalkanı oluşturmanın Türkiye’yi çok sıkıntılı günlere götürebileceği unutulmamalıdır.
İfade özgürlüğü de geniş yorumlanmalı, şiddet içermeyen, kimsenin burnunun kanamadığı eylemleri de kapsamalıdır.
Öğrencilerin yaptıkları yasal anlamda suç ise, yani Türk Ceza Kanununda karşılığı varsa gereken yapılır ama şayet yoksa toplumun bir bölümü tarafından edepsizlik olarak telakki edilen ama TCK’da suç olarak karşılığı olmayan davranışların sonucunun “kulaklarından tutup ait oldukları yere atılmaları” ne demektir?
“Ait oldukları yere atılma” ifadesi bana 28 Şubat günlerinde, türban taktıkları için üniversiteye sokulmayan kızlar için dönemin bir devlet büyüğünün “Suudi Arabistan’a gitsinler” ifadesini çağrıştırdı.
Nerelerden nereye geldik?
2018 Türkiye’sinde hala Anayasanın 90. Maddesini, AİHM’in 1976 tarihli Handyside kararını hatırlatmak bana ayıp geliyor ama acaba hatırlatılanlar ne düşünüyor?
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları






























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.12.2025
18.12.2025
8.12.2025
1.12.2025
26.11.2025
17.11.2025
11.11.2025
3.11.2025
28.10.2025
23.10.2025