Fehim TAŞTEKİN
Şu James Jeffrey ne mübarek bir insan! Amerikan baş diplomatı Mike Pompeo’dan mesaj getirmiş; “ABD, Suriye’ye, İran’a, Rusya’ya Hizbullah’a karşı Türkiye’nin yanında.”
Saray’ın ince işler müdürü İbrahim Kalın’ın sicim sicim kasvetlenen simasına nur gibi çarpıyor; gülümsüyor, gülümsetiyor. Ne iyi bir misafir! Epey de hırlaşmıştık halbuki ama olsun NATO ortaklığı bugün için var!
Durum mizah kaldıramayacak kadar kötü ama bunun üstesinden gelecek tek şey de mizah!
Büyük bir özgüven ve meydan okumayla Türk askerini mayınlı tarlaya sürdükten sonra Savunma Bakanı Hulusi Akar, NATO, Avrupa hatta dünyaya “Suriye rejimini durdurmaya yardım edin” diye çağrıda bulunuverdi. Şubat sonuna kadar Suriye ordusunu Türk askeri gözlem noktalarının gerisine gönderme kararlılığı sürüyor. Dün Rusya lideri Vladimir Putin’le görüşen Cumhurbaşkanı Erdoğan risk çıtasını bir hayli yukarı itti:
“Şubat ayı sonuna kadar rejimi gözlem noktalarımızın gerisine çıkartmakta kararlıyız. Bunun için karada ve havada her ne gerekiyorsa tereddüt etmeden yapacağız.” Sert sözler, savaş ilanından bir kıl aşağıda.
Ateş açan ateş bulur! Erdoğan’ın da Arapça olarak tekrar ettiği sözdür, “Men dakka dukka.” Eden bulur anlamında; “Çalma (kapıyı) çalınırsın.”
Türk askeri varlığı pek çok noktada Suriye’nin içinde. İdlib ve çevresinde kuşatma altına alınan askeri gözlem noktası ve yeni konuşlanma alanlarının sayısı 10’u geçti.
***
Bu stratejik çerçeveyle ilan edilen savaş sadece sahadaki askerleri değil Türkiye’nin tüm sınır boylarını açık hedef haline getiriyor. Askeri uzman olmaya gerek yok; durum, kendi vahametini kendisi betimliyor:
– Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı’ndan farklı olarak hava sahası Türk uçaklarına kapalı. Yaralı askerleri almak için helikopter bile sokulamıyor.
– Türkiye’nin müdahaleleri sahadaki haritanın değişmesini önlemedi. Suriye ordusunun önüne set çekmek için Serakıp’ta bariyer kurdular, 8 askerin canına mal oldu. Pazarlık masasında Rusya’yı sıkıştırmak için bu kez Taftanaz’a bariyer kurdular, 5 can daha gitti, ocaklar karardı. Sonuçta Serakıp da Taftanaz da tutulamadı. Harita değişmeye devam ediyor.
– Şubat sonuna kadar konulan hedefin başarısı esasen Şam’a kadar gitmeyi gerektirir. Bu da mutlak ve çok aktörlü bir savaştır.
– Bu gidişat, ateşi Türkiye’nin içine çekecek bir maceraya dönüşüyor. Eğer gerilimi tırmandırmakta maksat Rusya ile yeni bir ateşkes hattı belirlemekse bu da şu ana kadar işe yaramadı. Kremlin, Erdoğan-Putin görüşmesine ilişkin “Soçi Mutabakatı dahil Türkiye ve Rusya arasındaki anlaşmalarının tümüyle uygulanmasının önemi vurgulandı” notunu düştü. Ruslara göre sahada olup biten Türkiye’nin uygulamadığı mutabakatın Rusya ve Suriye tarafından uygulanmasından ibaret.
– Meselenin bir diğer kılçıklı tarafı; Türkiye’nin sahadaki müttefiklerinin hiçbiri savunulacak türden örgütler değil. İdlib’e hükmeden ana unsurlar Türkiye’nin kendi terör listesinde de yer alıyor. El Kaide ve türevlerine kalkan olan bir stratejiye uluslararası toplumdan yardım isteniyor. Suriye’deki durum Suriye’nin Dostları Grubu’nun oluşturulduğu 2012’den çok farklı bir yerde.
– Ve dahası Erdoğan’ın geldiği ‘fikir atlası’ Osmanlı sonrası çizilen sınırları geçici ve suni görse de burası Suriye toprağı. Suriye’ye girmek için ellerinde hukuki dayanak yok, sadece çöpe attıkları Adana Mutabakatı’na gönderme yapıyorlar. Bu mutabakat, kapıları terör örgütlerine açmayı değil Suriye hükümetini tanımayı, koordinasyon sağlamayı, ortak komiteler kurmayı ve birlikte sınırları muhafaza etmeyi gerektiriyor.
Özetle BM’nin de, ABD’nin de, AB’nin de, Türkiye’nin de terör örgütü saydığı yapılara karşı yürütülen operasyonu durdurmak için bir NATO gücü kendini ortaya koyuyor. Bunu yaparken de İdlib’de ilerleyen Suriye ordusuna “işgalci” diyor! Bunların hiçbiri izahı kabil değil, ne akılla ne mantıkla ne de hukukla.
NATO’cu-Avrasyacı kavgasının tarafları ısrarla Türkiye’nin gerçeklerden kopmuş halini eksen kaymasıyla izah etmeye kalkışıyor. Biri “Türkiye, NATO ve Avrupa’dan uzaklaşmasaydı bunlar da başına gelmezdi” diyor. Öteki Batı uşaklığına karşı Rusya ile derinlemesine ortaklığı çare olarak görüyor.
Hayır, bu eksen meselesi değil omurgasızlık halidir. Her boşluğa yatan bir istikrarsızlıktır bu. Türkiye biri için ‘güvenilir ortak’ diğeri için ‘güvenilir muhatap’ olmaktan çıktı. Rusya ile ilişkiler bir güven temelinde yükselmedi ki! Dün bunu açıkça söylemezlerdi ama bugün artık kalemler sivriliyor: Erdoğan’la iş yaparken birinci kural “Güvenme”, ikincisi de “Güvenmediğini unutma.”
Suriye’deki cehennemin Batı-Körfez bloku tarafından bölgenin başına açtığı bir bela olduğu gerçeğini görmezden gelmemizi bekliyorlar. Özellikle barutu ve ateşi buluşturup daha sonra sıvışan NATO kanadındaki uyanıklar. Türkiye, Batı’nın en alkışlanan ortağıyken Suriye’de bu tezgâh kuruldu.
***
Dönelim ABD’nin heyecanlanmasına… Bu seferberlik karşısında düşmanları nasıl da sıralıyor: Suriye, İran, Rusya, Hizbullah…
Aslında hizalıyor, hizalamak istiyor. Özel elçiyi bunun için Ankara’ya gönderiyor. İştiyakla. Erdoğan’ın Türkiye’ye sürüklediği bataklığı fırsata çevirip Ankara’ya NATO’da biçimlenmiş ‘fabrika ayarlarına’ dönmesini buyuruyor.
ABD iki temel beklentiyle hareket ediyor:
– Birincisi, Türkiye ile Rusya arasındaki çatlağı büyütmek. Putin’in Türk-Amerikan uyuşmazlığını kullanarak Astana sürecini başlatıp ortaklığı S-400 satışına kadar vardırırken güttüğü mantık bu kez Amerikalılarca kopyalanıyor. Manidar bir zamanlama ile ABD Hazine Bakanlığı üç bakan ve iki bakanlığa koyduğu yaptırımları kaldırdı. Yani teşvik paketi açılıyor. “Hazır fırsatını bulmuşken Rusya’dan uzaklaş” diyorlar.
– İkincisi, eğer Türkiye, Suriye ve müttefiklerini İdlib’de oyalarsa ABD’nin Fırat’ın doğusundaki askeri varlığına sıra gelmeyecek. Dün Haseke’nin doğusunda Amerikan güçleri ile yerel halk arasında yaşanan gerilim ve küçük çaplı çatışma, ABD’yi Suriye’den gönderme konusunda izlenecek stratejiye dair küçük bir ipucuydu. Suriye yönetimi askeri bir karşılaşmadan ziyade yerel unsurları harekete geçiriyor. Amerikan güçleri için güvenli seyir imkânının ortadan kaldırılması Suriye’de kalma konusundaki tartışmaları yeniden başlatabilir. O yüzden Amerikalılar İdlib ateşinin olabildiğince harlanmasını umuyor. Türkiye bunu yapacaksa ne âla!
ABD’nin Suriye’ye yerleşmek için gerekçe yaptığı IŞİD ile İdlib’e hükmeden HTŞ arasında fark yok. Tek fark birinin biraz daha takiyyeci ve maslahatçı olması.
Peki, Türkiye’nin ateşe atılması anlamına gelen Amerikan kışkırtmasının arkasında ne tür bir destek var? Açıklamalara bakılırsa Jeffrey atılacak adımları koordine etmek için gönderildi. Nedir bunlar? Bilmiyoruz.
Ancak Başkan Donald Trump’ın kulağına en yakın isim olan Ulusal Güvenlik Danışmanı Robert O’Brien bazılarının sevincini kursağında bırakacak bir soğutmada bulundu. “Küresel bir polis olarak oraya paraşütle inip saldırıları durdurmamız mı bekleniyor?” diye sorup ekledi: “İdlib’e askeri olarak müdahale edeceğimizi sanmıyorum. Durum çok kötü. Fakat biz Rusların, İranlıların ya da Esad’ın tüm eylemlerini durdurma pozisyonunda değiliz. Oradaki kötü durumu sona erdirecek sihirli bir şey yok.”
Bu sözler, “Türkiye gereğini yapsın biz arkasında duralım” seçeneğini dışlamıyor. Fakat bu seçenek TOW gibi güç dengesini etkileyecek türden silah temini ya da başka her ne ise Rusya’nın kararlılığını etkiler mi? Elbette Türkiye’ye kapıları açık tutmayı önemsemekle birlikte Putin’in Eylül 2015’ten beri yürüttüğü savaşta elde ettiği sonuçları tersine çevirecek bir yola girmesi beklenmiyor. Böyle bir şey uluslararası sahnede Rus yıldızını yeniden parlatan stratejiyi hızlıca söndürür. Fakat Rusya’nın, Suriye’nin arkasında sapa sağlam dururken Türkiye’nin önünden çekilmesi de olası bir senaryo olarak değerlendirilebilir. Bu seçenek Türkiye’yi doğrudan Suriye ordusu, İran unsurları ve diğer milis güçleriyle karşı karşıya getiriyor. ABD’nin koruyucu bir kalkan işlevi görmediği bir durumda bu tür bir seçeneğin Erdoğan’ın tercihi olduğunu sanmıyorum. Rusya ile köprüleri atmayı göze alabilecek kadar Erdoğan’ın eli rahat değil. Tam teşekküllü bir savaştan kaçınıp şöyle ya da böyle Suriye sahnesinde var olmak için Moskova’nın vereceği güvenceleri hâlâ önemsiyor. Putin’le görüşme ve heyetler arası müzakereleri sürdürme kararı da bunu gösteriyor.
Putin de Türkiye ile cepheleşerek İdlib’in bir NATO meselesine dönüşmesini istemiyor. Rusya’nın Suriye’deki stratejisi başından beri aynı istikamete gidiyor. Niyet, amaç ve hedefte bir sapma yok. Amerikalılar şimdi Türkiye’yi nereye itiyor, asıl bakılması gereken nokta burası.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
18.06.2025
29.05.2025
10.03.2025
6.03.2025
3.03.2025
27.02.2025
24.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
7.02.2025