Fehmi KORU
Bir kere şunu kabul edelim: Hatasız kul olmaz. İnsanoğlu ne kadar uğraşırsa uğraşsın, hangi etkili yöntemleri uygularsa uygulasın, gün gelir hata yapar.
Dil de kalem de hataya yakındır.
Gerçek bu iken son zamanlarda bizde hatasızlık üzerine bir kabulün yerleşmeye başladığı fark ediliyor.
Örnek mi istiyorsunuz?
Kısa süre önce, 50 yıla yakındır elinde kalem tutan, sayısız kitapta imzası bulunan bir yazar, bir uluslararası sözleşmeye olan itirazını dile getirirken hoş olmayan bir sözcük (‘fahişe’) kullandığı için adeta çarmıha gerildi.
O sözcüğün muhatabı cümle içerisinde belli olmadığı halde…
Yazar kullandığı sözcükten rahatsızlık duyanlardan özür diledi, ama yararı olmadı. Sözcüğü üzerlerine alınan geniş bir kitle kendisini ceza alana kadar takip edeceğe benziyor. Hakkında suç duyurusunda bulunulduğunu, davalar açıldığını duyuyoruz.
Oysa “Keşke böyle bir hata yapılmasaydı, kendisinden hiç böyle bir şey beklemezdik, herhalde dalgınlığına gelmiştir” denilerek konu kapatılabilirdi.
Dün de yine buna benzer bir olay bu defa televizyon ekranında yaşandı. Saatler süren bir tartışma programının bir yerinde, katılımcılardan biri, lafının nereye gittiğini düşünmeden, köklü bir eğitim kurumu ve camiasını en ağır ifadelerle suçladı.
Kullandığı cümleye kulak verilir veya dedikleri yazıya dökülüp okunursa, yaptığı büyük ayıbın ağızdan kaçan bir genelleme hatası olduğu fark edilecektir.
Hiç değilse ben okuduğumda öyle olduğunu fark ettim.
Yalnızca o eğitim kurumuyla ilintili olan bireyler değil, devlet kurumları bile o cümleyi sarf edeni topun ağzına koyma yarışındalar.
Çirkin cümlenin üzerinde ısrar edilirse affedilebilecek bir yanı yok; ancak o cümleyi sarf eden yaptığının hata olduğunun farkında, daha mürekkebi kurumadan özür dileyen açıklamalar yapıyor, ama nafile.
Oysa eskiden böyle bir durumla karşılaşılınca “Kem söz sahibine aittir” denilir ve özür alınana kadar cümleyi sarf edeni kınamakla yetinilirdi.
Bugün öyle değil.
İnsanlarımızın hatasızlığı üzerine bir kabul var bugün; hata yapan hatalı olduğunu itiraf etse ve özür dilese bile en ağır cezaya çarptırılması sağlanmadan rahat yüzü görülemeyecek sanırsınız.
Bir basın hatası
Kimseyi koruma ve kollama gibi bir niyetim yok. Ancak ekranlardan sürekli görüş açıklayan, düşüncelerini yazıyla başkalarıyla paylaşan herkes gibi, ben de, kimsenin hatadan münezzeh olmadığını bilirim. Her konuşan ve yazan hata yapabilir, çok konuşan ve çok yazan ise mutlaka hata yapar.
Bugün bir grup gazetecinin yazdıklarından dolayı açılmış bir davadan yargılanacakları gün. Gazeteciler devletin istihbarat kurumunun bir üyesinin vefatını duyurdukları için yargılanıyorlar. Kimi bunu sosyal medya hesabından duyurmuş, kimi de gazetesinde haber yapmış.
İstihbarat kurumu mensuplarının isimlerinin açıklanmasını cezalandıran bir yasa maddesi yüzünden yargılanıyorlar.
Vefat etmiş olması o kişinin, haberin daha önce başkaları tarafından Meclis çatısı altında dile getirilmesi önemsenmiyor, yasa maddesi keskin bir bıçak gibi kullanılıyor.
Gazeteciler aylardan beri cezaevindeler.
Yaptıkları hata mı? Bence büyütülmeyi hak eden çapta bir hata değil. Eski dönemlerde bir anlam taşısa bile günümüz ortamında fazla önemi bulunmayan bir konu istihbaratçıların kimliklerinin açıklanmaması. Geçmişte, yalnız bizde değil başka demokratik ülkelerde de, istihbarat birimlerinin başında bulunan kişilerin ismi asla açıklanmazdı. Bugün ise herkes o isimleri biliyor.
Gizliliğin bir yararı olmadığı gibi, isimlerin bilinmesinin bir zararı olacağını da düşünmüyorum.
Bilmemesi gerekenler biliyorlar çünkü.
Kaldı ki, dava konusu olan haber ve sosyal medya açıklamalarında ismi duyurulan istihbaratçı artık hayatta değil. Duyurulan onun vefat haberi. Vefat etmiş birinin isminin açıklanmasından nasıl bir kötülük sadır olabilir ki?
Fazla uzak olmayan geçmişte benzer bir suçtan haklarında dava açılan gazeteciler tutuksuz yargılandılar ve devlet cezalandırılmaları konusunda ısrarlı olsa bile mahkemeler konuya daha geniş açıdan yaklaşabildiler.
Mahkeme bu kez de konuya ‘kabahat’ açısından yaklaşabilir, yapılanı ‘hata’ kapsamına sokup cezalandırma yönüne gitmeyebilir.
Öyle olmasını temenni ederim.
Basın özgürlüğü en temel ilke
Türkiye hayli zamandır yargı ve özellikle basın özgürlüğü kapsamına giren dava konuları yüzünden mercek altında. Hiç önemsemeyeceğimiz ülkeler bile ülkemizi basın özgürlüğünü çiğneme ithamına maruz bırakabiliyor.
Çoğu kesinleşmemiş kararlardan yargılandıkları halde, gazetecilerin tutukluluk hali ‘dünyanın en fazla gazetecisi cezaevinde bulunan ülkesi’ haline sokuyor ülkemizi.
Ülkemizde basın özgürlüğünü kötüye kullananlar yok mu? Var elbette. Ancak basın özgürlüğünü kötüye kullananlarla mücadelenin en keskin yolu yine basın özgürlüğüdür; bu gerçeği çoğu kez unutuyoruz.
Bu da bence şu sıralarda yapılan en vahim hata.
Devletin veya devlet adına davrananların hataları görmezden geliniyor -oysa devletin ve onun adına davrananların hata yapma hakları yoktur-, buna karşılık hata yapan insanların üzerine silindir gibi gidiliyor.
[Bu yazımdan küçük bir kızı cinsel tacize maruz bırakan bir tipi de mazur görme sonucunu çıkaracaklar olabilir; oysa hem o cürümün kendisi hem de cürümü işleyen kişinin kendisine biçtiği konum olayın vahametini azaltmıyor, artırıyor.]
Görüyorsunuz, yeni moda haline gelen hatasızlık kabulü yüzünden aşırı titizlik göstermek zorunda kalıyoruz.
Neme lazım…
Yazarlar
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselIMF’in siyaseten can sıkıcı tavsiyeleri 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSürecin “kritik eşikleri” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye siyasetinin hastalığı: İmralı tartışmasında serinkanlılık ihtiyacı ve CHP'nin kararı 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi (7): Simit 27.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları




































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.12.2025
7.12.2025
5.12.2025
4.12.2025
2.12.2025
30.11.2025
28.11.2025
27.11.2025
25.11.2025
23.11.2025