Ferhat KENTEL
Öyle bir haldeyiz ki, -toplum kaç parçaya bölünmüştür, bilmek kolay değil ama-, an itibariyle her bir toplumsal bölünmüşlüğümüzün içinden başka bölünmüşlüklere karşı taban tabana zıt yorumlar dinlemek mümkün. Her bir taraf diğer tarafı en net haliyle“ihanet batağına” saplanmış görüyor. Herkes olağanüstü bir söylem inşasına sahip. Her argümana karşı başka bir argüman var. Her konuda 180 derece farklı yorumlar arz-ı endam edebiliyor.
Böyle bir şey mümkün mü? Arada bir yerde başka yorumlar, başka gerçeklik anlatımları falan olamaz mı?
Tabii ki olabilir; ama şu anki Türkiye öyle “ara durumları” falan duyabilecek bir yerde değil; herkes kendine bir siper bulmak zorunda…
Gezi’yi düşünün mesela. Gezi neden kimilerinde bu kadar çok öfke yarattı? “Darbeciler”, “karşı-devrimciler” retoriklerini falan bırakın; onlar sonradan“kuruldu” ve Gezi’nin üzerine giydirildi. Gezi’den insanların nefret etmesi için hangi argümanların kullanıldığını düşünün. Mesela şunlar değil mi: “Gezi’de her yer sidik kokuyor”; “içki içiyorlar”, “ortalıkta prezervatifler dolaşıyor”, “camide içki içtiler”, “taciz ettiler”… Bu tür argümanlarla Gezi “pisleştirildi”, “iğrençleştirildi”…
Bu arada benim kulak misafiri olduğum bir söylem inşasına dair küçük bir notu aktarayım. Daha olayların ayyuka çıkmadığı, sadece polis gazının ortalığı kuşattığı, Gezi’nin ilk günlerinde, anlaşılan Taksim civarında dükkanı olan gençten bir adam belediye otobüsünde, telefonda Taksim’de neler olduğunu soran arkadaşına anlatıyor: “Hayatımızı zor kurtardık, çok şükür malımıza mülkümüze bir zarar gelmedi. Ne bileyim valla, eşcinsellik falan istiyorlarmış.”
Türkiye toplumu başkasından duyulan korkularla, başkasından nefret eden, başkasının yaşam tarzını iğrenç gören bir ruh haline bürünürken, yurttaşlık bilgisinin devletinin başka türlü davranmasını bekliyor insan… Ne yazık ki, başbakan ve partisi, karşılarındaki rakipleriyle aynı oyunu oynamayı tercih ediyor… “Atılan her yumruk meşrudur ve puan getirir” mantığı bir kampta mevcutken, diğer kampta “ihanet” olarak kayda geçiyor.
Öyle görünüyor ki, son derece güvensiz ve güvenilmez bir ruh hali, mevcut savaş haliyle katmerleşiyor. Hukuka ve adalete güven sıfıra doğru pike iniş yapıyor.
Pınar Selek, Hrant Dink, Yakup Köse, Salih Mirzabeyoğlu, Sevan Nişanyan’ın yargısı hangi devletin?
Bu adamları ve kadınları resmen yargı yoluyla linç ettiler. Bu milletin büyük çoğunluğu–bugün yargıdan muzdarip olan AKP hükümeti de dahil- bana dokunmayan yılan bin yaşasıncı Türk gibi seyretti!
Bir yanda, “AKP’ye saldıran cemaatin elindeki yargı”nın “bağımsızlığının”çöktüğü ilan edilip, bu yargıya bodoslamadan her türlü saldırı mubahken…
Diğer yanda, Pınar Selek’i –bütün beraatlerine rağmen- inatla müebbete mahkûm eden yargıya ses çıkmıyor; Pınar Selek’in Fransa’dan iadesinin talep edildiği yeniden basına servis ediliyor.
Allah’tan iki BDP’li vekil bırakıldı ama anlaşılan Hrant Dink cinayetini aydınlatmak konusunda adeta dalga geçen yargının “bağımsız” olmadığını söylemek “devletin sosyolojisi”ndeki güç ilişkileri bakımından henüz “cesaret” istiyor.
Sincan Cezaevi’nde çocuk mahpuslara yapılanlara ne demeli? Yurttaşlık bilgisindeki devletin delikanlılığına sığıyor mu? Hangi devlet içindeki devlet Sincan’daki çocukların üzerine kimyasal silahlarla saldırmayı becerebiliyor?
Hangi yargı Yakup Köse’yi inatla tekrar içeri alıyor? Salih Mirzabeyoğlu’nu içeride tutuyor? 15 yaşında suçsuz yere içeri aldığı genç bir insanın tepesinde tepinmek isteyen bir yargı devletin içindeki hangi koridorlara tekabül ediyor?
Tarihi evleri restore eden ve bunu en rafine ve mütevazı bir şekilde yapan Sevan Nişanyan’ı içeri almak nasıl bir yargı marifetidir? Kaçak yapı cenneti olan İstanbul’da, görmemişliğin nişaneleri olan, kibir abidesi gökdelenleri yapanların bu şehrin hafızasına yaptığı katliamın hesabını sormamak nasıl bir devlet olmaktır?
Çünkü sadece biz haklıyız! Sadece bizim gibi düşünenler haklı! Ötekiler ancak iğrenç ve aptal yaratıklar olabilirler… Gezi’ye “eski rejimin darbe girişimi” diyenlerin, her şeyden önce taşıdıkları 28 Şubat zihniyetiyle ve düşman yaratma söylemleriyle yüzleşmeleri bu memleket için hayırlı olacak… Çünkü, birileri plastik Noel Baba’yı sünnet edip, bıçaklayıp bu düşmanca atmosferden nemalanmaya başladılar bile… 28 Şubat’ın Aczmendileri ve şürekâları gibi…
Orta alan, kesiştiğimiz alan, az da olsa diğerinde hak verdiğimiz alan diye bir şey kalmıyor giderek… Topu topu tek ortak korkumuz “ekonomik kriz” kaldı! Ne kadar çok “ekonomik akıl”lı olmuşuz! Artık şu lafları çok sık duyar olduk: “Bu son operasyonlardan ötürü 120 milyar dolar zararımız var… Peki yolsuzluk ne kadar? 90 milyar dolar! Demek ki zarardayız! Eyvah!” O kadar çok kapitalistleştik, o kadar çok “modernleştik” ki, birbirimize düşmanlığımızdan bile daha önemli hale geldi bu durum…
Yani aferin bize! Demokrasiyi kuramadık ama “kapitalist” olduk… Birileri de başka bir şey istemiyordu ki zaten…
http://serbestiyet.com/vurmak-serbest-otekiler-hain-hem-de-igrenc-ekseriyetle-kakaya-devam/
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.07.2024
16.04.2024
5.02.2024
12.07.2023
24.01.2023
26.11.2021
2.05.2021
16.04.2021
10.10.2020
9.09.2020