Hadi ULUENGİN

Kaostan çıkış var mı
25.07.2014
1842

 KAOS günleri yaşıyoruz! Malûm, aslında astronomik lügatle özdeşleşen bu sözcük hercümerç durumdaki zamanlar, satıhlar, dönüşümler için kullanılır.

Çok hızlı bir değişim dinamiğinde ve kaide kural tanımadan her şey allak bullak olur.

Yani kaos derken uyumu tarif eden kozmos kelimesinin tam zıddını kastetmiş oluruz.

***

İŞTE Türkiye Gezi olaylarından beri böylesine karmaşık bir altüst oluşa sahne oluyor.

Çok yazık ki son on- yirmi yılda kademe kademe şekillenen fikrî yakınlaşmalar, siyasi saflaşmalar, göreceli ittifaklar, kişisel sempatiler kısa bir müddet içinde berhava oldu.

İlk gözle görülür kırılma da Âkil Adamlar projesinde netlik kazandı.

Kürt sorununun hayatiyetinden yola çıkarak iktidarın bu doğru inisiyatifini destekleyen veya fiilen içinde yer alan özgürlükçülerden bir bölümü, aynı iktidarın ve bilhassa da liderinin Taksim’de sergilediği ceberutluktan dolayı kendilerini geri çekildiler.

Zaten o Taksim’den sonra, dindar yahut laik, AKP’yi ve önderini eksen bellemeye devam eden intelligentsiayla, Erdoğan’ın otoriter eğilimleriyle artık uzlaşılamayacağı kanısına varan yukarıdaki diğer intelligentsia arasına önce kara kedi girdi, ardından da ipler koptu.

Başka bir deyişle, nicelik olarak fazla önem taşımasa bile niteliği itibariyle hükümetin gerek içeride, gerekse dışarıda biraz “iyi hâl kâğıdını” imzalayan zihnî koalisyon bozuldu.

Hem farklı iklimler arasında bozuldu, hem de bizzat onların iç bünyelerinde bozuldu.

Zaten 17 Aralık ertesindeki gelişmelerle de köprüler handiyse tamamen atılmış oldu.

***

ATILDI, zira Fethullah Gülen Hocaefendi Camiası’na atfedilen ve gerçekten de, şayet doğruysa ancak devlet bünyesindeki bir örgüt vasıtasıyla ulaşılabilecek sır ve bilgilerin ortaya saçılması, her yerde olacağı gibi haklı olarak AKP iktidarının da ateş püskürmesine yol açtı.

Ama hem o iktidar, hem de dümen suyundaki medya ve intelligentsia sadece yöntemin vahametine odaklandılar. Zarftaki yanlış adresi göstererek mazruftaki gerçeği gizlediler.

Yasama çoğunluğunu ve yürütme yetkisini suiistimal eden hükümet yargının işin esasına, yani yolsuzluklara, rüşvetlere, kayırmalara eğilmesini engelledi ve hâlâ engelliyor.

Son operasyonun da ortaya koyduğu gibi skandalları intikamcılıkla boğmaya çalışıyor.

Dolayısıyla, nüanslara rağmen yine de yekpare olduğu sanılan “dindar blok” kaosun rüzgârında savruldu. Artı, yan etkiler onun tam zıddındaki diğer bloku da savurdu.

***

BUNUNLA, başta ulusalcılar olmak üzere eski statükonun kalıntılarını kastediyorum.

Çünkü CHP ve MHP’nin Ekmeleddin İhsanoğlu’nu Recep Tayyip Erdoğan’a karşı aday olarak göstermesi aslında yukarıdaki hercümercin diğer bir yansımasını oluşturdu.

Oysa İhsanoğlu eski statükonun temsilcisi değildir! Dolayısıyla, hâlâ eski rejime bel bağlayanların kafası şimdi dünkünden de kaotiktir. Üstelik başka alternatifleri de yoktur.

Daha önemlisi, Kürt milli hareketi kendi açısından haklı ve meşru gerekçelerle son tahlilde Erdoğan’ı desteklerse kaosun farklı bir boyutta genişlemesi rizikosu da mevcuttur.

Muhtemel cumhurbaşkanı sözünü tutacak mıdır? Mazideki pratiğine bakılırsa, şüpheli!

Bu takdirde, zaten taşların oynadığı Ortadoğu’da tam bir bölgesel kıyamet kopacaktır.

AKP liderinin vaadini yerini getireceğini varsaydığımız takdirde ise, sırf sözkonusu olumluluk sayesinde alacağı destekle demokrasinin ve laikliğin diğer olmazsa olmazlarını daha da tırpanlamayacağına dair güvence var mıdır? Bu, daha da şüpheli!

Kaldı ki özgürlüklerin fedası durumunda, zaten her çözümü reddeden köhne statüko zaptiyelerinin ortalığı vaveylaya vermek marjı yükselecek ve kaos yine dinmeyecektir.

Tamam, felaket tellallığı yapmadan ümit edelim ama inatçı gerçeği de görelim:

O kaos hercümercin zıddını tanımlayan o kozmos uyum yakın gelecekte gözükmüyor!

[email protected]

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar