İbrahim Kahveci
Türkiye’de krizden hangi harfle çıkarız tartışması krize girmeden başladı. ‘V’ mi olur yoksa ‘L’ mi? Yani bunun anlamı şu?
Türkiye’de krizden hangi harfle çıkarız tartışması krize girmeden başladı. ‘V’ mi olur yoksa ‘L’ mi? Yani bunun anlamı şu? Krize girdikten hemen sonra yine kriz sürecinde krizden çıkabilir miyiz? 1994 krizi, 2001 krizi ve hatta 2008-09 küresel kriz ülkemizde ‘V’ şeklinde yaşandı. 4 çeyrek civarında küçülme ve ardından yine 4 çeyrek civarında kayıpların telafisi sağlandı.
Bu sefer de öyle mi olacak?
İyi ama bu dönem sadece GSYH hesabı krizden giriş ve çıkış için yeterli mi?
Mesela elektrik tüketimi artmadan GSYH hesabı artabiliyor. Mesela çalışan sayısı artmadan GSYH hesabı artabiliyor. Mesela somut temel dayanıklı ürünlerin üretimi artmadan GSYH hesabı artabiliyor.
Kısaca 2016 yılındaki GSYH hesap revizyonu ile mal miktarı yerine mal değeri gelince durum biraz değişti.
Aynı ürün daha yüksek fiyat değeri olunca üretim artmadan değer artışına bağlı GSYH hesabı büyüme gösterebiliyor.
Bakınız EPDK verilerinden söyleyeyim: 2017 yılında lisanslı elektrik tüketimi (GWh) 292.575
2019 yılında ise yine aynı veriye göre elektrik tüketimi: 294.251
2017 yılında 2019 yılına elektrik tüketimi sadece ve sadece yüzde 0,57 artıyor. Ama aynı dönemde GSYH hesabımız reel olarak tam yüzde 3,73 artış göstermiş.
Evet, GSYH hesabı bunu gösteriyor. Türkiye 2018 yılında yüzde 2,83 ve 2019 yılında da yüzde 0,88 reel büyümüş. Toplamda da büyüme yüzde 3,73 olmuş. Ama elektrik tüketimi sadece yüzde 0,57 artmış.
2017 yılında çalışan sayısı 28 milyon 189 bin kişi. 2019 yılında ise çalışan sayısı 28 milyon 080 bin kişi. Düşünebiliyor musunuz?
GSYH hesabı yüzde 3,73 artış gösteriyor ama çalışan sayısı -109 bin kişi azalıyor. Hem daha az kişi çalışıyor hem de daha az elektrik tüketiliyor ama GSYH hesabı büyüme gösteriyor.
***
Ekonomi dediğimiz bilimin temeli ‘Gelir’dir.
Gelir varsa ekonomi vardır. Gelir ise genellikle- i-ş olarak söylenir. Tersi durum da işsizliktir.
Bugün ülkemizde çalışan sayısı 25,6 milyona düşmüştür. Bu durumda krizden çıktık verileri hiçbir şey ifade etmez.
Ülkemizde 2015 yılı dahil kronik yüksek işsizlik bulunmaktadır. Kağıt üzerinde büyüdük dediğimiz dönemlerde dahi işsizliği bir türlü istenen makul seviyelere düşüremedik.
Bu gidişle de işler kalıcı şekilde düzelmeyecek.
Evet, kağıt üzerinde ‘V’ çıkışı yakalanabilir. Ama bu çıkış topluma nasıl yansıyacak? İşsizlik azalacak, refah artacak mı?
Baz etkisi dediğimiz düşüşlerden sonra çıkışlar olabilir. Ama o çıkışlardan sonra yükseliş devam edebilecek mi? Asıl soru zaten budur.
İnsanlar iş bulamadıktan sonra, insanlar kalıcı gelir elde edemedikten sonra kağıt üzerinde büyüme yazılsa ne olacak?
Kalıcı büyüme neden beklemiyoruz sorusuna gelince; işte orası çok farklı...
Bugün ülkemizde kuralların ne olduğunu bilen var mı? Ya da kuralların işleyiş kaidesini.
Bu ortamda yabancı sermayeyi bırakın, yerli yatırımcı bile yeni yatırım ve risklerden uzak durmaktadır.
Güven yoksa yatırım da yok.
Güven yoksa iş yok, aş yok.
Güven yoksa kalıcı iyileşme de yok.
O nedenle krizden çıkış harfini tartışmak yerine kalıcı büyüme ve ekonomik kalkınmayı hatırlamamız gerekiyor.
Bugün ülkemiz tarihi bir fırsat eşiğinde. Pandemi nedeniyle üretim alanında Uzakdoğu’nun dengeleyicisi konumunda. Ama bu fırsata rağmen zırnık gelmiyor; yatırım olmuyor.
Ülkemiz 2015 yılında başlayan ama son iki yılda kronikleşen bir ekonomik buhran içerisindedir. Verilen krediler ile şişen hormon hemen patlıyor ve daha büyük zarar olarak bize geri dönüyor.
Bugün de aynı durumdayız. Yeniden hormonlu ekonomi oluşturduk ve bir kriz beklentisi daha ortaya çıktı. Ama genel olarak büyük bunalımın için bir bunalım daha bekleniyor.
Mesele genel bunalımdan-buhrandan bir türlü çıkamıyor olmamızdır. Yoksa kriz dalgalarının V’leri bizi ileriye değil, gittikçe daha derin bir kuyuya taşımaktadır.
Bugün dar tanımlı işsizlerin bile (işgücü azalmasaydı) 7,6 milyona geldiği ülkede krizden bahsetmek bile abesle iştigaldir. Mesele büyük bunalımın, buhranın seyridir ve oradan nasıl kurtulacağımızdır.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.06.2025
19.06.2025
18.06.2025
10.06.2025
9.06.2025
4.06.2025
2.06.2025
29.05.2025
26.05.2025
22.05.2025