İhsan DAĞI
“Türk siyasetinin yeni yükseleni hürriyetçi ve laik bir anafikir olacaktır.” Hüküm, Ahmet Turan Alkan’a ait. Kesinlikle katıldığım, önemli bir tespit geleceğe ilişkin. Ama bir şartı var; mevcut otoriterleşme sürecinden çıkmak...
Eğer Türkiye mevcut ‘otoriterleşme kıskacı’ndan demokratik reflekslerle çıkmayı başarırsa hürriyetçi, laik ve demokratik bir rejim inşasına biraz daha yaklaşmış olacak; son zamanlarda yaşananlardan çıkarılan derslerle siyasetin temel kurumları ve değerleri üzerinde ‘hürriyetçi ve laik’ büyük mutabakat kolaylaşacak; çok farklı kimlikten, düşünceden, sosyal sınıftan gelen insanlar sınırlı, ideolojisi olmayan bir devlette bireylerin ve kimliklerin özgürlüğü ekseninde uzlaşabilecek.
Yaşadığımız krizin ağırlığına bakınca belki de fazlaca ‘iyimser’ bir beklenti bu. Ama her durumda uzun vadeli trendin bu yönde gelişeceğini sanıyorum. Post-otoriter Türkiye; hürriyetçi, laik ve demokratik bir Türkiye olacak. Ne otoriter laikliğin ne de otoriter muhafazakârlığın çözüm olmadığını öğrenen bir Türkiye özgürlükçü, demokratik ve laik bir toplumsal uzlaşıya yönelecek.
Otoriter laiklik, kimliklerinden dolayı toplumun bazı kesimlerini dışladı, ezdi, ötekileştirdi. Bunu yaparken demokratik, çoğulcu ve özgürlükçü bir rejim kuramadı, kuramazdı da zaten.
Tepki olarak güçlenen muhafazakâr siyasetin iktidarında da kimliklerinden dolayı toplumun belli kesimlerinin dışlandığı, baskılandığı, ötekileştirildiği aşikâr. Dahası, aynı kimlik dairesinde bulunan dindarlara söylenen ve yapılanları görüyoruz. ‘Devlet benim’, ‘topluma istediğim gibi şekil veririm,’ ‘direnenleri devletin gücüyle tepelerim’ anlayışı muhafazakârların iktidarında da devam ediyor.
Kısaca; tıpkı otoriter laikler gibi muhafazakâr-İslamcılar da demokrasiyi, çoğulculuğu, özgürlükleri içlerine sindiremediler, iktidarlarını başkalarının hakları ve özgürlükleriyle sınırlandıramadılar, yani otoriterleştiler.
Anlaşıldı ki mesele kimin yönettiği değil, nasıl yönettiği.
Toplumun siyasal tecrübesi çeşitleniyor. En son, 12 yıllık bir AKP iktidarı tecrübesi, bu tecrübeden çıkarılan dersler var.
Bu dönemde Kemalistler sınırlarını gördüler. Devlet ellerinden alındığında ne kadar zayıf ve korunaksız olduklarını, kendi inşa ettikleri ama başkalarının kontrolüne geçen devlete karşı hukukun ve özgürlükler rejiminin korumasına muhtaç olduklarını anladılar. Bundan sonra, ya kalıcı bir azınlık olarak çoğunluğun insafına sığınacaklar ya da farklı toplumsal ve siyasal kesimlerle etkileşim içinde siyaset yaparak, topluma açılarak dönüşecekler.
Cemaat dahil dinî gruplar siyaset ile dinin birleşiminden, kendi ellerinde patlayan ‘tahrip gücü yüksek’ bir iktidar ortaya çıktığını gördüler. ‘Bizimkilerin devleti’nin ‘ötekilerin devleti’nden daha insaflı, daha vicdanlı, daha temiz olmadığını anladılar. Esas meselenin ‘dindarların iktidar olması’ değil, iktidarın adil, hukuka bağlı, özgürlüklere saygılı ve sınırlı olması gerektiğini görmüş olmalılar. Devlet dini tekelleştiriyor ve araçsallaştırıyorsa dinin sivilliği de saflığı da yara alıyor. Artık dinin siyasal değil sosyal alana çekilmesi, kamusal alanda laik mutabakat ‘Anadolu İslam’ının da talebi olabilir.
Henüz yaşananlardan ders almayanlar ise ‘iktidar İslamcıları’. Eskinin ‘özgürlükçü, anti-devletçi ve entelektüel’ görünen hareketi arkasına devlet gücünü ve otoritesini alınca ne kadar baskıcı, devletçi ve otoriter bir forma dönüşüyormuş, görüldü.
İktidar sahiplerinin dindarlığı onların ve çevrelerinin despot, hukuksuz, usulsüz ve yolsuz olmalarını engelleyemiyormuş. Anlaşıldı ki yöneticilerden aranan özellik dindar olması değil; hukuka uyması, hukukun da evrensel değerlere ve ölçülere dayanmasıymış...
Anlaşıldı ki laiklik önemliymiş. Kamusal hayatın dinsel referanslarla kurulmaya ve meşrulaştırılmaya çalışılması yönetimi otoriterleştiriyor, yöneticileri hukukun dışına çıkmayı mümkün kılacak dinsel yorumlara açık hale getiriyormuş.
Dindarların iktidar kavgasına girmesi, davalarında dinî referansları ve sembolleri kullanmaları ‘rasyonel’ olanın tükenmesi, müzakerenin imkânsızlığı anlamına geliyormuş. Özgürlük bir bütünmüş, başörtüsünden ibaret değilmiş.
Anlaşıldı mı bunlar gerçekten? Anlaşıldıysa sorun yok, aksi halde ‘yola devam’.
Yazarlar
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları


















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
13.01.2025
10.05.2024
11.04.2024
8.04.2024
3.01.2024
25.12.2023
13.12.2023
16.10.2023
9.10.2023
17.06.2023