Kemal CAN
31 Mart ve 23 Haziran’a kimse sınırları belirli bir yerel seçim olarak bakmadı. En yerel yaklaşımlar bile arka planda Türkiye’nin genel siyasetiyle ilişkilendirildi, herkes hesaplarını buna göre yaptı. İktidar, defalarca yaptığı gibi konuyu yine bir güç referandumu ve kimlik yoklaması olarak ele aldı. Muhalefet kampanyasını yerel önceliklerle kursa da, asıl olarak iktidarı geriletmenin imkanı olarak değerlendirdi. Seçimin en görünmez aktörleri, yalıtılmaya çalışılan kesimleri asıl belirleyici haline geldi. Seçmen çoğu aktörü aşan bir derinlikte reaksiyon verdi. Bu yaklaşımların doğal uzantısı olarak, seçimlerden önce de, seçimden sonra da yapılan yorumların ağırlığı, kimin kazandığından çok, kimin ne kaybettiğiyle ilgili. İktidar kaybetmediğini kanıtlamaya, göstermeye çalışıyor; muhalefet kaybettirebildiğini tescil ettirmek gayretinde.
Sürecin en büyük kaybedeni, 2017 referandumu sonrasında iyice belirginleşen, siyaseti tek kazananlı bir müsabakaya indirgeme anlayışı. 24 Haziran 2018’de yeni sistemin kurallarını kabul ederek, o kurallarla girilen yarışta muhalefet kaybetmiş, “adam kazanmıştı”. 31 Mart’ta ise, bu zeminin dışına çıkarak kampanya yürütebilen muhalefet, işlemeyen sistemini zorlamaktan başka çaresi kalmamış iktidara kaybettirdi. Kurulmak istenen sistemi kabul eden oyuncu çıkmayınca iktidarın yetersiz kaldığı ortaya çıktı. Geri döndürülemeyecek bir durum olduğu düşünülen yüzde 51 ile her şeyin alındığı tablo, hem niceliksel, hem niteliksel anlamda çöktü. İktidar bloku artık yüzde 51’i garanti edemiyor ve zaten ikna olmamış kendi seçmeni itirazını iyice yüksek sesle ve açıktan gösteriyor.
2017 referandumu, seçmenin önemli bir kısmının çoğunlukçu siyaset, aşırı merkezileşmiş (kişiselleşmiş) iktidar tasarımlarına pek ikna olmadığının işaretlerini vermişti. Aradan geçen iki yılı aşkın sürede, bu “sistem” değişikliğinin iddia ettiği hiçbir vaadi yerine getiremediği gibi, süreklileşmiş krizler ürettiği açıkça görüldü. Ne tutulamayan güçlü Türkiye, ne hızlanan karar süreçleri, ne şahlanan ekonomi, ne muzaffer dış politika, ne adalet, ne refah, ne huzur. “Beni seçin ne enflasyon kalır, ne faiz” diyenler, hala şikayetten başka bir şey anlatamıyor, hala kendi sorumlulukları yerine başkalarının görevlerinden, mecburi fedakarlıklardan bahsediyor. Çıkan üç kararnameden biri öncekileri düzeltmek için kaleme alınıyor. Kurumlar, kadrolar tasfiye oluyor.
İstikrar, iktidar bloku içinde bile anlamsız bir kavrama dönüştü. Değil bürokratik hantallıktan kurtulmak, her yönetim kademesi işlemez halde. Kurumlar, kavramlar, kurallar birer birer imha ediliyor ama yerine konulanlar, iktidarın ihtiyaçlarını bile karşılamaktan aciz. Türkiye’de seçmenin alışık olduğu siyaset mekanizması işlemiyor, tabana canlılık veren devletle ilişki kanalları tamamen kapandı. Siyaset, seçmene sürekli görev emri gönderilen tek taraflı bir ilişkiye dönüştü, parti teşkilatı şamar oğlanı haline geldi. Dolayısıyla seçmende yüksek feraset, sağduyu, adalet duygusu, vicdan gibi ahlaki referanslar harekete geçmemiş olsa bile, işlerin daha iyi olmadığını ve daha iyiye gitmesi için bir neden olmadığını artık herkes görüyor. Ve bu rahatsızlığın tercihlere yansımasının engellenmesi eskisi gibi kolay değil.
İktidarın -övünmeye kalkarken- itiraf ettiği gibi, dünyadaki tek örnek olan ucube cumhurbaşkanlığı sistemi, kısa bir süre sonra “komedyenlik” kariyerine yönelmiş meczup anayasa profesörlerinden başka kimse tarafından savunulamayacak. En önemli iddiası hızlanma olan bir yönetim modelinin, iki yıl geçmesine rağmen mesele çözemeyip sorunların krize dönüşmesinin nedeni olduğunun idrak edilmesi, tartışmaların zeminini genişletecek. Koalisyonları bitireceği iddiası da, istikrarsız ittifakların yarattığı mecburiyetlerle geçersiz hale geldi. AKP içindeki yeni parti tartışmalarında, henüz çok düşük seviyede de olsa artmaya başlayan özeleştiri çıkışlarında bu temalar öne çıkıyor. “Fiili durumu yasal hale getirelim” diyerek referandumun önünü açan İttifak ortağı Bahçeli bile, erken seçimin önünü kesme açıklamasının içine “sistemin işlemeyen tarafları” tespitini ekliyor.
İktidar -artık daha zor olsa da- dışından gelen baskıyla belki baş edebilir ama bu sistemin kendisi için de siyasi, idari ve yasal bir güvence yarattığından artık hiç emin değil. 31 Mart ve 23 Haziran sonuçları, işin siyasi tarafındaki sıkıntının tahmin edilenden büyük, kontrol imkanlarının da sanıldığından daha sınırlı olduğunu gösterdi. Şimdi büyük ölçüde hasar tespiti ve kısa vade sağlanabilecek takviyelere yoğunlaşmış bir hazırlık dikkat çekiyor. Ancak yeni siyaset mimarisinin imkanlarıyla kaybettirdiklerinin kıyaslanması gereken günler çok uzakta değil. Yerel seçim deneyi, çoğunluğa dayanarak her şeyi alma zorlamasının, çoğunlukta oluşan rahatsızlık yüzünden her şeyi kaybetme riskine dönebileceğini gösterdi. Seçimden önce, iktidarın kendi tabanını ikna etmek için kullandığı ama aynı zamanda akıllara soktuğu “güç kaybı sistem tartışmasına neden olabilir” yolundaki “tehlikeli görüş” gerçek oldu.
Eğer kulis bilgileri doğru çıkar ve yeni parti girişimleri AKP içinden grup çıkartacak kadar milletvekili kopartabilirse -“artık meclisin ne önemi var” dense de- iktidarın başının epey ağrıyacağı, muhalefetin de yasama alanından başlayarak daha fazla baskı üretebileceği söylenebilir. Kimin yönettiğiyle ilgili olmaksızın kriz üreten ve üretmesi kaçınılmaz olan sistemin tartışılması kolayca derinleştirilebilir. Fakat çok hızlı biçimde erken seçim tartışmaları açmayarak son derece akılcı davranan muhalefeti, yine de bazı tehlikelerin beklediğini görmek gerek. Yerel seçim yenilgisini yaşatan stratejinin devamı olarak, iktidara seçmenini endişelendirerek katı konsolidasyonu yenileyecek fırsatlar sağlamamak önemli. Başta CHP olmak üzere muhalefet cephesinde şimdilik bu akılcılık ve serinkanlılığın etkisi hayli belirgin. Seçim acelesi yerine, iktidarı sıkıştırmanın biraz daha devam edebileceği, şimdi düşünmesi gereken ve hamleye mecbur olanın iktidar olacağı hesaplanıyor.
Ancak, özellikle İmamoğlu’nun belediye tesislerinde içki ve karma yüzme havuzu çıkışıyla altını çizdiği bir eğilim, bazı bakış problemlerinin işaretini taşıyor. Şimdilik basit pragmatik hamleler gibi duran ve kabul edilebilir sınırları aşmamış olan bu eğilim, iktidarın yenilgisini sadece muhafazakar oy tabanındaki harekete bağlı bir siyasi aritmetik olarak görmeye yatkın. Çözülme eğilimi gösteren iktidar seçmenine “bizden size zarar gelmez” mesajını makam odasında toplu dua seremonisi ile devam ettirmek, aktör ve kimlik öncelikli siyaseti geri çağırma riski taşıyor. Oy blokları arasındaki kaymayı kimlik özelliklerini veya sembolleri öne çıkartarak devam ettirmeye çalışmak, daha derin değişim tartışmalarını gölgeleyebilir. Elbette, hala önemli tedirginlikleri olabilecek seçmen gruplarını temasa açık tutmak önemli, rövanşist tatmin arayışları da lüzumsuz. Ama iktidarın oy kaybetmesinin nedeni havuzları karmaya çevirmesi veya dua etmeyi unutması değildi. Muhalefete yönelen teveccühün de, sadece ön yargıları kıran, tedirginliği dağıtan çıkışlarla açıklanması pek isabetli değil. İkna edici kalıcı seçenek olmanın yolu, yapısal sorunu kimlik alanının dışına taşımaktan geçiyor.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.04.2025
23.02.2025
16.02.2025
19.11.2024
11.11.2024
7.11.2024
2.11.2024
3.09.2024
14.06.2024
20.04.2024