Kurtuluş TAYİZ
“İsmim Hakan Fidan. Müsteşar yardımcısıyım ama Başbakanımızın özel temsilcisiyim. Sayın Başbakanımız bu konuda beni görevlendirdi. Takdir edersiniz ki oldukça hassas bir durum, siyasi riski kabul edilemeyecek derecede yüksek bir durum. Kendisi bu konuda birkaç cümle bile etmedi, sadece bir iki defa bir şey söyledi. Ama etrafta bazı bakanlar defalarca gidip benim ismim ve benim pozisyonumda burada bulunmamın hükümet için çok ciddi bir risk alanı, sıkıntı alanı olduğunu söyledi. Özellikle muhalefetin bulunduğu şartları biliyorsunuz. Zaten onların resmetmeye çalıştığı bir gerçeklik var, buna hizmet edeceklerini kamuoyuna açıklamalarına rağmen Başbakanımız bu konuda ciddi olduğunu, samimi olduğunu, siyasi riski de yüklenmeye hazır olduğunu birkaç defa söyledi. Bu çerçevede biz arkadaşlarımızla beraber çalışmaya başladık.”
Bu konuşmayı sanırım herkes hatırlamıştır; MİT Müsteşarı Hakan Fidan, KCK yöneticileriyle görüşmeleri sırasında Oslo buluşmalarının önemini bu sözlerle hatırlatma gereğini duyuyor. Fidan’ın bu uyarılarda bulunmakta ne kadar haklı olduğu son gelişmelerle daha iyi anlaşıldı. Oslo buluşmalarında birinci derece görevlendirilen MİT’in tepe yöneticileri, bugün, KCK soruşturmasında şüpheli konumuna düşürüldüler.
Ortaya saçılan belgelere bakıldığında MİT yöneticileri ‘çözüm’ için elinden gelen çabayı sarfediyor; siyasi irade, iktidar, Başbakan zaten siyasi risk alarak Türkiye’nin en önemli meselesini, Kürt/PKK sorununun çözmek için fedakârlıkta bulunuyor. Ama maalesef görüşmeler başarıyla sonuçlanmadığı için Oslo görüşmelerini yürütenler sanık konumuna getirildi. MİT’in Oslo görüşmeleri üzerinden KCK soruşturulmasına dâhil edilmesi kuşkusuz çok yanlış bir karar olmuştur. Siyaset kurumunun bir daha böyle bir işe kalkışmasının önünün kapatılmak istendiği de açık.
Ancak, bunlardan bağımsız olarak, KCK soruşturmasının MİT’e uzanması bana hiç sürpriz gelmedi. Sanırım Türkiye’nin demokratikleşme sürecinde kaçınılmaz duraklardan biri de bu olacak; MİT-PKK ilişkisi yıllardır speküle edilen konuların başında geliyor. 1980 öncesi ve sonrası dönemde, yasadışı pek çok örgütün kurulmasında veya bu örgütlerin yönlendirilmesinde MİT’in parmağı olduğu hep ileri sürülegelmiştir. Son yıllardaki PKK operasyonlarında gözaltına alınan veya tutuklanan üst düzey bazı KCK’lıların MİT çalışanı çıkması da pek normal bir gelişme değil. Özellikle KCK’nın kuruluşunda MİT’in rolüyle ilgili iddialar, aydınlatılmaya muhtaçtır. Habur’dan eve dönüşte ortaya çıkan görüntülerde MİT’in rolü ve Uludere’deki istihbarat konusu da kuşku uyandıran diğer iki kritik başlığı oluşturuyor.
TSK içerisinde önemli bir gücün PKK’yı askerî vesayeti üretmek için yıllarca kullandığı, maniple ettiği bugün artık bir sır değil; ancak MİT içinde de –aynı askerde olduğu gibi– bunun bir karşılığının bulunup bulunmadığı konusuna bugüne kadar nedense hiç girilmedi. Oysa bugün anlıyoruz ki MİT, PKK içerisinde ordudan daha fazla etki ve yönlendirme gücüne sahip. Öcalan’a en yakın olan bazı isimlerin dahi MİT hesabına çalıştığının ortaya çıkması bence bunu gayet iyi açıklıyor (Gözaltına alınan Öcalan’ın avukatlarından biri savcıya MİT çalışanı olduğunu söylüyor. Savcı MİT’e soruyor, MİT ise bu bilgiyi teyit ediyor 9 Şubat 2012, Habertürk, s.12).
MİT’e uzanan KCK soruşturmasının en fazla hükümeti zorlayacağı açıktır. Siyasi iradenin bundan sonra siyasi risk üstlenmesi, fedakârlık yapması bana göre artık bu soruşturmayla uzun bir süre imkânsız hale gelmiştir. Öyle ki Başbakan bile KCK’dan ifadeye çağrılabilecek noktaya getirilerek baskı altına alındı.Oslo süreci, bu son gelişmeyle artık çökmüş görünüyor. Karşıda siyasi olgunluktan uzak, gerçeklikle bağlarını iyice yitirmiş, maniple edilmeye açık, üç-beş yöneticinin çıkar ve hesabını ön planda tutan bir örgütle, Oslo gibi ciddi bir süreci başlatıp sonuçlandırmak hayalcilik olur. İmralı’nın da devre dışı kaldığı bu oyunda gizli-saklı Oslo’lardan medet ummak yanlıştır.
Mevcut durum hükümeti de dar bir alana hapsetti; PKK’yla mücadelede tek başına güvenlik tedbirleri ve askerî çözümle yol alınamaz, bu kesin. O halde yapılacak şey Kürt siyasi alanını genişletmek, Kürt siyasetçiler üzerindeki polis tehdidini kaldırmak, BDP’li siyasetçilerle müzakere etmek, Kürt meselesine ortak bir anayasal reform yapmaktır. Kürt meselesinin çözümünde ve PKK sorununun çözümünde MİT’i olmazsa olmaz bir kurum olarak görmek bence hata. Silahları elinde bulunduran güç olarak PKK’yla gerektiğinde Meclis kararıyla gizli-açık görüşmeler yapılır. Alınacak bir risk varsa bunu da Meclis alır.
Daha önce siyasi risk alarak Oslo sürecini başlatan Başbakan Erdoğan ve MİT müsteşarlarını günah keçisi yapmak hatadır.
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları












































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.05.2019
10.05.2019
1.05.2019
22.04.2019
19.04.2019
17.04.2019
15.04.2019
12.04.2019
11.04.2019
8.02.2019