Levent Gültekin
İstanbul Sözleşmesi’nin iptal edilme isteği iktidar çevrelerinde ve muhafazakar kesimde ciddi bir tartışmaya ve ayrışmaya neden oldu.
Bazı vakıflar, cemaatler, tarikatlar İstanbul Sözleşmesi’nin iptali için iktidara baskı yaparken; kimi muhafazakar yazarlar, kanaat önderleriyse iptal edilmesinin yanlışlığına vurgu yapıyorlar.
Bir tarafta İstanbul Sözleşmesi’ni savunan Erdoğan’ın kızı var, diğer tarafta bu sözleşmeye savaş açan ve bütün kadınlara hakaret eden Abdurrahman Dilipak gibi Akit yazarları var.
Bir tarafta sözleşmenin devamını savunan muhafazakar aydınlar varken diğer tarafta sözleşmenin iptali için iktidara baskı yapan vakıflar, tarikatlar, cemaatler var.
Kavga o kadar aleni bir hal aldı ki AK Partili kadınlar Akit yazarı Abdurrahman Dilipak’a dava açtılar.
Akit gazetesi ise dava açan AK Partili kadınları “Erdoğan düşmanı” ilan etti.
Peki bu kavganın asıl nedeni ne?
Kavga nereden kaynaklanıyor ve nasıl bir sonucu olur?
Kavganın görünen nedeni İstanbul Sözleşmesi olsa da arkasında daha önemli bir ayrışma ve hesaplaşma var.
Peki ne oluyor?
Meselenin tam olarak anlaşılması için müsaade ederseniz biraz geriye gitmek istiyorum.
AK Parti kurulmadan önce muhafazakar camiada yaklaşım, tarz, dünya algısı, insan ilişkileri açısından genel hatları ile farklı iki ana damar vardı.
Bunlardan biri daha uzlaşmacı, demokrasiye inanan, demokrat olmaya çalışan, güncel uygulamalardan kaynaklanan bazı sorunların dışında genel olarak cumhuriyet felsefesi ile sorunu olmayan, okuyan, düşünen, dünyayı anlamaya çalışan insanlardan oluşan bir damar.
Bir diğeri ise kaba bir din anlayışına sahip, kavgayı, çatışmayı, ötekileştirmeyi bir dünya görüşü olarak benimseyen, kendilerini herkesten daha dindar, daha Müslüman gören, uzlaşmayı taviz olarak anlayan kendi kafalarındaki hastalıklı din anlayışına göre Türkiye’yi dizayn etmeyi amaç edinmiş, okumaktan, düşünmekten, nezaketten, saygınlıktan uzak, kaba din anlayışını benimsemiş bir damar vardı.
O dönemde birinci damarı Yeni Şafak gazetesi temsil ediyordu. Yazar kadrosunun hepsi böyle değildi ama genel olarak bu çizgide yayın sürdürüyordu.
İkinci damarı ise Akit gazetesi temsil ediyordu.
Bu iki gazete arasında her zaman çok ciddi kavgalar olurdu.
Muhafazakar kesimdeki daha uzlaşmacı, daha saygılı, daha medeni dediğimiz kimseler Akit gazetesine asla röportaj vermez, o gazete ile adlarının yan yana yazılmasını istemezlerdi.
Yeni Şafak ise Akit gazetesine karşı aleni bir yayın politikası izlerdi.
28 Şubat sonrası bu farklılık daha da belirginleşti.
Demokrasi, AB hayali, toplumun farklı kesimleri ile uzlaşma; muhafazakar kesimin büyük çoğunluğunun da benimsediği değerler haline geldi.
AK Parti yukarıda bahsettiğim birinci damara mensup insanların çoğunlukta olduğu bir grup tarafından bu değerlere uygun politika yapmak amacıyla kuruldu.
Fakat içlerinde bir kişi vardı ki o da kişilik, karakter, din anlayışı, tarz ve üslup olarak Akit gazetesi çizgisine yani ikinci damara daha yakındı.
O kişi de Erdoğan’dı.
Erdoğan ilk yıllarda arkadaşlarının telkinleri sonucu dahası konjonktür gereği ve de kendini yeterince güçlü hissetmediği için birinci damara uygun politikalar izlemeye çalıştı.
Daha uzlaşmacı, daha saygılı, AB projesini önemseyen, toplumun farklı kesimleriyle diyalog kurmaya çalışan bir yaklaşım içindeydi.
Fakat Erdoğan’ın hem kişiliği, hem tarzı, hem de din anlayışı bu çizgisini sürdürmesine müsaade etmedi.
Demokrasi kültür yoksunluğu, kaba ve uzlaşmadan uzak din anlayışı, kendi kafasındaki din anlayışını gerçek Müslümanlık zannedip ona göre ülkeyi dönüştürme hayaline geri dönmüştü.
Yani Akit gazetesi çizgisine.
Kendisi döndükten sonra bütün dindar mahalleyi de o çizgiyi, anlayışı benimsemeye zorladı.
Bunda epeyce de başarılı oldu.
Başarılı oldu çünkü muhafazakar mahallenin aydınları, yazarları, kanaat önderlerinden kimisi paraya tav oldu, kimisi makama, kimisi mahallenin kazanımları bahanesiyle suskun kaldı, kimisi bu gidişatın o kadar da sorun olmayacağını düşünerek Erdoğan’a teslim oldu.
Hatta Erdoğan Yeni Şafak gazetesini bile Akit gazetesi çizgisine taşıdı.
Erdoğan mahalleyi dönüştürmede mesafe kat ettikçe kendi anlayışına uygun politikalara daha da ağırlık vermeye başladı.
Üslubu, tarzı, yaklaşımı giderek Akit gazetesinin temsil ettiği o kaba din anlayışına teslim oldu.
İşte AK Parti içindeki tartışma, gerileme, çürüme de bundan sonra başladı.
Erdoğan’daki bu öze dönüş partide, medyada ve bürokraside değişimi beraberinde getirdi.
Yakınındaki aydınlar, yazarlar, ona destek veren gazeteciler ve iş tuttuğu bürokratlardan Erdoğan’ın bu tarzına ayak uyduramayan ve bu çizgiyi bütünüyle benimseyemeyenler birer birer tasfiye oldular.
Devlette ve Erdoğan’ın etrafında doğal olarak daha çok Akit gazetesi çizgisini benimsemiş insanlar yer almaya başladılar.
AK Parti içindeki istifaların, ayrılmaların, kopuşların temelinde de esasında bu iki çizginin çatışması vardı.
Şimdi o çatışmanın en son ve en çetin aşamasına gelmiş bulunuyoruz.
İstanbul Sözleşmesi işte bu çatışmanın su yüzüne çıkmasına neden oldu.
Peki bütün bunlar ne anlama geliyor?
Erdoğan kaba bir din anlayışına dayalı siyasete yöneldikçe esasında giderek kendi tabanındaki uzlaşmadan yana temel olarak cumhuriyet felsefesiyle sorunu olmayan bugüne kadar çeşitli nedenlerle Erdoğan’ın politikalarına evet demiş dindarları da kaybediyor.
Giderek dar bir toplumsal kesime teslim oluyor.
Erdoğan’ın da benimsediği Akit gazetesi çizgisi dediğim o türden bir anlayışa sahip toplum kesiminin oranının yüzde 10 ile 15 bandında olduğunu düşünüyorum.
Ayasofya meselesi de bir anlamda bu yüzde 15’lik kesimin duygularına hitap ettiği için toplumda ilgi görmedi, beklenen etkiyi de yaratmadı.
Bu da bize aslında Erdoğan’ın Türkiye’ye giydirmeye çalıştığı gömleğin yani dayattığı bu siyaset anlayışın arkasındaki toplumsal destek oranının yüzde 10 ile 15 bandında olduğunu ve esasında Erdoğan’ın toplumsal taban olarak ne kadar zayıf olduğunu da gösteriyor.
Bu nedenle Erdoğan’ın bu kesimi mutlu edecek politikalarına dindarları küstürmeme endişesiyle tavır almayan muhalefet de bir anlamda bu yüzde 15’lik dar görüşlü kesime teslim olmuş anlamına geliyor.
Muhalefet politika, tavır, yaklaşım belirlerken; Erdoğan’ın toplumsal tabanındaki bu daralmayı fark edip, demokrasiye inanan, temel olarak cumhuriyet felsefesiyle sorunu olmayan muhafazakar kesimin varlığını da hesaba katmalı.
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.09.2023
19.08.2023
19.08.2023
14.08.2023
6.08.2023
8.07.2023
3.07.2023
27.06.2023
23.06.2023
19.06.2023