Markar ESAYAN
Türkiye bir süredir bu ülkenin kuruluşundaki hataları tashih etmek üzere önemli bir değişim süreci içinde. Eski rejimin sorun yaratan, hâliyle o sorunların çözümünde de direnen devlet yapısı ve zihniyetini tasfiye etmeye çalışıyor. Bu değişim talebinin ardında iki büyük kitlenin, yani Müslümanlar ve Kürtlerin olması sürpriz değil. Bu iki kesim otoriter Kemalizm karşısında doğal müttefikler. Tabii onlara liberaller, özgürlükçü solcular ve çeşitli STK’lar da eşlik ediyorlar. Ancak Kemalist statükoya parlamenter rejim kuralları içerisinde denge sağlayabilecek, hatta son on yılda olduğu gibi iktidarı onlardan söküp alabilecek bir halk desteğine ancak dindarlar sahipti. Yaşanan somut gerçek bu tesbiti doğruluyor.
Dindarlardaki bu hareketlenme, 28 Şubat kırılmasının AK Parti gibi bir siyasi parti üretmesi ile mümkün oldu. 1970’lerde Erbakan’ın başlattığı ve evlerin içine giren taban hareketinin üzerine Özal deneyimi eklendi ve yapılan hataların ciddi bir özeleştirisi ile birlikte güçlü bir iktidar yürüyüşü başladı. Türkiye’nin en büyük sorunu, anayasalarına ve devlet kurumlarına yansıyan, merkeze konmuş Türk etnisitesi ve diğer halkların Türkleştirilmesi projesiydi. Türk kelimesinin bir üst kimlik olduğu hep iddia edildi ama bu, uygulamada hiç böyle olmadı. Bu anlayış yüzünden Kürtler başta olmak üzere Türk olmayan Türkiyeliler çok acı çekti, bedel ödedi.
Ancak sorun sadece Türk olmakla da bitmiyordu ki! Mezhep dayatması da vardı, dil dayatması da, ideoloji dayatması da. Aleviler Türk olmakla kurtulamamışlar, büyük bedeller ödemişlerdi. Zihniyet, şiddete ve ayrımcılığa dayandığı için, küçük bir elit dışında bu ülkede kimse mutlu olamadı. Türkler de bu sorundan nasiplerini aldılar. Ülke hep kardeş kavgasına, fakirliğe mahkûm oldu. Aslında Türk-İslam sentezine oturan Atatürk milliyetçiliği diye yutturulan şeyden, bu ülkede kimseye hayır gelmedi.
Yeni İmralı süreci ile birlikte, milliyetçilik de ciddi anlamda tartışmaya açıldı. Ortak yaşam ve toplumsal barışın içine bir Truva atı gibi sokulan milliyetçiliği içimizden söküp atmadan, sadece Kürt ve PKK konusunu değil, hiçbir sorunu tam olarak çözmek mümkün değil. Ancak milliyetçiliğin zihinlerimize taktığı prangalardan kurtulabilirsek yıllanmış bu sorunları aşabiliriz. Düşünsenize, darbeciler bir anayasa yapıyor ve ona “değiştirilemez, değiştirilmesi bile teklif edilemez” maddeler ekliyorlar. Bu aklı ve değişimi hiçe sayan saçmalığı savunanlar ise Türk milliyetçiliğinden dem vuruyorlar.
Başbakan Erdoğan, İmralı süreci ile birlikte sık sık etnik milliyetçilik üzerine konuşuyor. Mardin’den sonra salı günkü grup konuşmasında da milliyetçiliği yerden yere vurdu. Şöyle ki: “13 yıl önce yola çıkarken, etnik, bölgesel ve dinsel milliyetçiliğe karşı olduğumuzu söyledik. Biz Kürt milliyetçiliğini de ayaklarımızın altına alıyoruz. Laz, Türk ve Arap milliyetçiliğini de ayaklarımızın altına alıyoruz. Hepsini ayaklarımızın altına alıyoruz. Çünkü değerler silsilesi içerisinde böyle ırki, kavmiyete dayanan milliyetçilik yoktur. Bu şeytandandır.”
Başbakan aslında İmralı sürecini de sonuca götürecek çok önemli bir piar çalışmasına girişmiş durumda. İmparatorluk çökerken içimize giren bu virüsün sökülüp atılması için, Başbakan’ın meşruiyetine ve karizmasına sahip bir liderin bu kadar kararlı ve kesin konuşması, bunu sürekli olarak tekrarlamasını çok değerli ve etkili bulduğumu söylemeliyim. Onun bu sözlerine MHP ve CHP’den tepki gelmesi normal. MHP etnik bir milliyetçilik üzerinden varlığını sürdürmeye çalışıyor, CHP ise tam da bu ülkenin Kemalist kurucu ideolojisi bu olduğu için, yani bu türden bir milliyetçiliğin tasfiyesinin kendi tasfiyesi de olduğunu bildiğinden tepki veriyor.
Her hâlükârda zaman doğru yapanı ödüllendiriyor.
Yazarlar
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları









































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.05.2019
2.05.2019
24.04.2019
21.04.2019
18.04.2019
16.04.2019
13.04.2019
10.04.2019
3.02.2019
28.03.2019