Mehmet Acet
2 002 yılının son ayına gidiyoruz.
Dönemin ABD Başkanı Bush ile Ak Parti Genel Başkanı Tayyip Erdoğan, Aralık ayının 11’inde, yine bir Çarşamba günü, yine aynı saatte, TSİ 20.00’de Beyaz Saray’da bir araya gelmişlerdi.
Erdoğan’ın bir ABD Başkanı ile ilk görüşmesi olacaktı bu.
Amerikalılar, kurnazca bir taktik geliştirmişlerdi.
Ülkesinde siyaset yasağı devam ettiği için milletvekili olamayan Ak Parti Genel Başkanı’nı Beyaz Saray’da ağırlayarak “Biz kendisini tanıyoruz” diyecekler ama karşılığında da sonradan önüne koymak üzere bir takım taahhütlerde bulunmasını isteyeceklerdi.
Irak’a ABD müdahalesinin ayak seslerinin duyulduğu dönemlerdi.
Bush, önceden planlandığı şekilde Erdoğan’ı şöyle bir yokladı, bağlayıcı bir söz almaya çalıştı.
Ancak Erdoğan tuzağa düşmedi, “Türkiye’ye dönünce arkadaşlarla değerlendirmelerimizi yapar, kararımızı veririz” dedi, geçiştirdi.
“BU İŞ BİTTİ” DENİLEN ANLARDA AÇILAN SAYFALAR
Uzun yıllar Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın A Takımı’nda yer alan, en son Genel Başkan Danışmanı sıfatıyla yine kendisine yakın bir yerde görev verilen Yalçın Akdoğan, dün Star gazetesindeki köşesinde Türk/Amerikan ilişkilerinin karakterini anlatan dikkat çekici bir yazıya imza attı.
Akdoğan, geçmiş dönemlerde Beyaz Saray’da yapılan görüşmeler öncesi yayılan karamsar atmosferlere atıflar yapıyor, sonra da şu tespitte bulunuyor:
“Geçmişte öyle zorluklar ve krizler yaşadık ki, ‘bu iş bitti’ denilen anlarda yeni bir sayfa açıldığına şahit olduk.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, dün Türkiye saati ile 20.00’de Beyaz Saray’da, 17 yıl boyunca muhatap olduğu üçüncü ABD Başkanı olan Trump ile bir araya geldi.
Bu çalışma gezisinin yine Yalçın Akdoğan’ın ifadesiyle “sıkıntılı, zorlu ve gerilimli” bir süreçte yapıldığını biliyoruz.
İşin şöyle bir realitesi var:
1945 denkleminin kurulmasıyla başlayan ilişkiler tarihinde Türkiye, ABD’ye karşı son 74 yılın en güçlü dönemini yaşıyor.
Tersinden bir ifadeyle tanımlayacak olursak, ABD’nin Türkiye üzerindeki etkinliği hiç bu kadar zayıflamamıştı.
Özellikle 15 Temmuz darbe girişiminin savuşturulması bu anlamda bir milat oldu diyebiliriz.
ELİNİ VERİRSEN KOLUNU KAPTIRIRSIN
Erdoğan’ın ABD açısından Trump’ın kullandığı tabirle tough/sıkı bir müzakereci olmasının arka planında, uzun bir liste halinde çıkarılabilecek olan ‘yaşanmışlıkların’ etkisi yok denebilir mi?
Yaz aylarında S-400 krizinin derinleştiği dönemlerde tehditler, şantajlar havada uçuşurken, Ankara’da pozisyon sahibi bir sürü insan yalpalarken, Cumhurbaşkanı milim kıpırdamadı.
Bir haber kaynağımızın ifadesiyle Erdoğan, etrafındaki bazı isimlerle bire bir konuşmalarında “yoksa bu işe sen de mi karşı çıkıyorsun” diye soruyordu.
Bu duruşu destekleyen faktörlerden bir tanesi hiç kuşkusuz Erdoğan’ın ABD’ye karşı beslediği güvensizlik duygusu idi.
Geri adım atması halinde bu durumun ‘elini verirsen, kolunu kaptırırsın’ haline dönüşeceğini düşünüyordu.
Kapalı kapılar ardında yaptığı görüşmelerde, parti yönetimi toplantılarında dışarıya verdiği nabız buydu.
Bir kişinin sürekli bir biçimde ‘şeytana takla attırarak’ hareket eden bir muhatabı varsa eğer, böyle düşünmesini normal karşılamak gerekmez mi?
MODEL ORTAKLIKTAN ‘ERDOĞAN GİTSİN, ESED KALSIN’ POLİTİKASINA…
2008’de Obama Başkan seçildikten sonra ilk yurt dışı gezisini Türkiye’ye yapmıştı.
TBMM’de yaptığı konuşmada “partnership model/model ortaklık” teklifinde bulundu.
İlk döneminde ilişkiler hiç olmadığı ölçüde ‘ılımlı’ bir atmosferde gelişti.
Ancak devamında Obama’nın Türkiye için önerdiği model ortaklığı, İsrail’in Ortadoğu’da yalnızlaşmasına yol açan sonuçlar üretince, işbirliği arayışlarının yerini cezalandırma çabaları aldı.
Özellikle 2013’ten itibaren.
17 Mayıs 2013’te Beyaz Saray’da Erdoğan başkanlığındaki Türk heyeti ile Obama başkanlığındaki ABD heyeti arasında yapılan görüşme, Washington açısından Türkiye’yi cezalandırma politikasına yönelişin başlangıcı olarak görülebilir.
Obama o görüşmede Suriye politikasını değiştirmekten söz etti.
Artık Türkiye ile birlikte hareket etmeyecekti.
Esed giderse yerine kim gelir diye sordu.
O görüşme yapıldıktan sonra ortaya çıkan fiili gelişmeler, ‘Esed kalsın, Erdoğan gitsin’ şablonuna uyacak şekilde karşımıza çıktı.
Öyle olmadı mı?
Erdoğan Amerika’dan döndükten hemen sonra Gezi olayları başladı.
Devamını biliyorsunuz.
Yazarlar
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları






































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
26.07.2021
28.06.2021
15.05.2021
17.04.2021
20.07.2020
15.07.2020
24.06.2020
20.06.2020
13.06.2020
8.06.2020