Mesut YEĞEN
Rawest’in Mayıs ayı başında kamuoyuyla paylaştığı “Kürt Meselesi, Kürt Siyaseti ve Demirtaş” araştırmasının sonuçlarını araştırmanın sunulduğu toplantıda yorumlamış, ardından da Perspektif’te değerlendirmiştim. Araştırmanın birkaç sonucunu önemli bulmuştum. Rawest araştırması evvela şunu gösteriyordu: Kürtlerin Kürtçeyle bağı zayıflamış ancak Kürtlerin Kürt kimliğiyle bağı, Kürtlük hissiyatı zayıflamamıştı. Bu da 2015’ten beri yürüyen baskı siyasetine rağmen Kürtlerin Kürt kalmaktaki ısrarının, diğer deyişle, Kürt meselesinin olduğu yerde durduğunu gösteriyordu. Araştırmanın ikinci önemli sonucu Kürtlerle siyasi partiler arasındaki ilişkinin seyriyle ilgiliydi. Burada da görünen şuydu: Kürtler AK Parti’den kopma yoluna girmiş, CHP Batı metropollerindeki Kürtlerin desteğini almaya başlamış, DEM Parti’yse (azalan desteğine rağmen) Kürtlerin esas siyasi adresi olmaya devam ediyordu. Araştırmanın üçüncü önemli sonucu ise Demirtaş’la ilgiliydi. Sonuçlar, Demirtaş’ın Kürtler nazarında en itibarlı siyasetçi olmaya devam ettiğine, Demirtaş’ın DEM Parti’den ‘fazla’ bir siyasetçi olarak görüldüğüne ve Demirtaş’ın Kürtlerin ilk sivil lideri olmuş olduğuna işaret ediyordu.
Nazarımda malumu ilam etmesine karşın araştırma sonuçlarına kimisi gerçekten garip kimisi de sert görünen tepkiler geldi. İkinci gruptaki tepkiler, beklenebileceği üzere, odağında Demirtaş’ın olduğu sonuçlarla ilgiliydi. Demirtaş’ın Kürt siyasetinin ilk sivil lideri ve DEM Parti’den fazla bir tarafının olduğu tespitlerine/yorumlarına itiraz edildi. Sonuçların Demirtaş’la DEM arasında ikilik çıkarmaya matuf olduğu iddia edildi ve Kürt siyasetinde herkesin yerinin belli olduğu ‘hatırlatıldı’. Araştırmanın Demirtaş’la ilgili sonuçları kadar bu sonuçlara verilen tepkiler de beklenmedik değildi. Kürt siyasetinde epey bir zamandır Demirtaş etrafında bir ‘huzursuzluk’ olduğu malum ve bu huzursuzluk halinde Demirtaş’ın Kürtler nazarındaki imajını konuşmanın tepkiye yol açmaması sürpriz olurdu. Ancak, Demirtaş’la ilgili sonuçlara verilen tepkinin çok sınırlı olduğunu, sonuçların daha ziyade ikrara işaret eden türden bir sükutla karşılandığını da belirteyim. Öte yandan, araştırmanın Demirtaş’la ilgili olmayan kısımlarında ortaya çıkanlar da beklenmedik sonuçlar olmamakla beraber bunlara verilen tepkiler, en azından benim için, sürpriz oldu. Niyet sorgulamadan araştırma etiği öğretmeye uzanan tepkiler geldi araştırmanın daha ziyade Kürtler ve tercihleriyle ilgili kısımları hakkında.
Araştırmanın tasarlanması aşamasında yer almış olmamakla birlikte, araştırmanın, bana göre, gerçekten de malumu ilam etmekten başka bir şey yapmayan sonuçlarını yorumlamış, bundan da önemlisi, benzer araştırmaları tasarlamış, benzerlerinin tasarlanmasına katkıda bulunmuş, yine onlarca benzerinden istifade etmiş biri olarak bu tepkilere dair birkaç not düşmek istiyorum.
Kürtler Ne Zaman Araştırılabilir?
Rawest araştırmasından yola çıkarak Kürtleri araştırmanın etiği meselesini Hamza Aktan gündeme getirdi. Aktan, Duvar gazetesinde yayımlanan yazısında, başka şeylerin yanında, temel olarak şunları söyledi: “2024 Türkiye’sinde Kürtlerle Kürt sorununu konu alan her türlü anket bilinen şartlardan ötürü etik olarak sorunludur”; “temiz suya erişimi olmayan bir mahalleye ‘temiz su hattının çekilmesini ister misiniz’ diye sormak ne ölçüde ahlaki ise Kürtlere de ‘anadilde eğitim ister misiniz’ diye sormak o ölçüde ahlakidir”; “dünyanın herhangi bir bölgesinde herhangi bir kişiye ‘kendinizi ne kadar Rus, Arap, Alman olarak görüyorsunuz’ diye sorsanız, -o kişi melez değilse- size tuhaf tuhaf bakacaktır”, dolayısıyla Kürtlere kendinizi ne kadar Kürt hissediyorsunuz diye sorulmamalıdır; “Kürt siyasi partilerinin dahi kendini ifade edemediği bir siyasal/sosyolojik ortamda anket katılımcısının görüşünü ‘Kürtler böyle düşünüyor’ diye yansıtmak doğru değildir” vs.
Dediğim üzere, benzer soruların yer aldığı araştırmaları tasarlamış, yine benzer soruların olduğu araştırmaların tasarımına katılmış ve yine benzer soruların peşine düşüldüğü araştırmalardan senelerdir istifade eden biri olarak bu ‘tepkileri’ ancak garip olarak tasnif edebildim. Şundan: Kürt seçmenlerle neler konuşulabilir, neler konuşulamaz meselesine dair bu kadar farklı düşünmek nasıl mümkün olabiliyor sorusuna bir cevap bulamadım. Kestirmeden şunu söyleyeyim: Kürt meselesiyle ilgili bu ve benzeri sorular sorulabilir, sorulabiliyor, Kürtler ve Kürt meselesiyle ilgili bilgimizi, görgümüzü artıran araştırmalar halen ve epey bir zamandır yapılabiliyor ve iyi ki de yapılabiliyor. Kürt meselesinde bahsedilen türden bir vasat, dert edilen türden şartlar olmadığından değil, bu vasata, bu şartlara rağmen Kürtler konuşabildiklerinden…
Aktan’ın yukarıda alıntıladığım tespitleriyle ilgili düşüncelerimi tek tek aktarmadan önce şunu belirteyim: Araştırma ve etik, araştırma yapanların da araştırma yapanları sigaya çekenlerin de ciddiye alması gereken, önemli ve zorlayıcı bir bahis. Kürt meselesi gibi ‘zor meselelerde’ bu zorlayıcılığın arttığına da şüphe yok. Soruların nasıl formüle edildiği, araştırmanın hangi ortamda yapıldığı vs. çok önemli ve lakin bunlar her araştırmanın elifbasından. Kimsenin bilmediği, kimselerin dikkat etmediği şeyler değil. Kürt meselesi araştırmacıları dahil Aktan’ın “etik mesele var” tespitini alkışlayanların da bu meseleleri bildiğini ve gereğini yaptıklarını tahmin ediyorum. Araştırma etiği bahsini genel olarak konuşmayı bir tarafa bırakıp Aktan’ın dert ettiği tekil meselelere dair notlarıma gelince…
Öncelikle, ‘şartların’ “sorulması etik değil” denilen şeylerin sorulmasına izin verdiğini söyleyeyim. Hem de bayağı bir zamandır. Aşağı yukarı 2000’lerin başından beridir Kürtlere, hissiyatlarına, pozisyonlarına, taleplerine ilişkin pek çok araştırma yapıldı ve bu meselelerle ilgili onlarca soru sorulabildi ve ‘güvenilir’ yanıtlar da alındı. Bunun olabilmesinin ardında da basitçe şu var: Kürtler, Aktan’a göründükleri gibi değiller: Tercihlerini ve taleplerini telaffuz etmekte pek zorlanmıyorlar. Hatta öyle ki, bazı araştırmaların sonuçlarının tam da bu zorlanmayıştan dolayı Türkçe yayımlanmadığını biliyorum. Özetle, şartlara rağmen Kürtlere pek çok şey sorulabiliyor. Cevap da alınabiliyor. Öte yandan, Kürtlere her şeyin sorulabildiği bir vasatta değiliz, bu da açık. Mesela, 2015’te şartların köklü bir biçimde değişmesinden ötürü daha önce sorulabilen Öcalan ve PKK’ye dair kanaatler artık sorulamıyor. En azından içinde olduğum araştırma gruplarında bu soruların ‘araştırma etiği’ uyarınca sorulmaması gereken sorulardan olduğu kanaati hâkim. Ancak anadilde eğitim, Kürtlüğe bağlılık, yerinden yönetim bu bahislerden değil, en azından henüz.
“Kürt siyasi partilerinin dahi kendini ifade edemediği bir siyasal/sosyolojik ortamda anket katılımcısının görüşünü ‘Kürtler böyle düşünüyor’ diye yansıtmak doğru değil” tespiti de manasız. Birkaç açıdan: Evvela, doğru, ‘ortam malum’, pek ferah, pek özgürlükçü bir memlekette değiliz. Lakin ortam bu ama Kürt siyasi parti temsilcileri Aktan’ın zannettiği gibi kendilerini ifade edemiyor değil. Otosansürden, vaziyeti gözetmekten ötürü söylenmek istenenlerin tamamı söylenemiyordur elbette ama benim gördüğüm Kürtlerin siyasi temsilcileri söylenmesi gerektiğine inandıklarının epey bir kısmını söylüyorlar; elbette bedelini ödemeyi göze alarak. Dolayısıyla, Aktan’a niye öyle görünüyor bilmiyorum ama Kürtler ve siyasetçileri her şeyi değil elbette ama epey bir şeyi, sonuçlarını göze alarak tabii ki, ‘konuşuyor’. ‘Konuşanlara’ vesile olmak etik olarak sorunlu olmak bir yana, vaziyetin bilinmesi ve anlaşılması işlerine yardımcı oluyor olsa gerek. Kürtlere anadilde eğitim ister misiniz diye sormak etik olarak sorunlu olmak bir yana Kürtler anadilde eğitim istemiyor türünden devletlu iddiaları sarsmakta işe yarıyor görebildiğim kadarıyla. Araştırmacılar, senelerce evvel, üstelik de bugünkünden daha kötü şartlarda “kendinizi ne hissediyorsunuz, kendinizi nasıl tanımlarsınız” sorularını sorabildiği için Kürtlerin Türkiye nüfusu içerisindeki payının, nüfus sayımlarında iddia edildiği gibi yüzde 8-10 arasında değil, yüzde 18-20 arasında olduğunu bilebildik.
Bu minvaldeki diğer bir husus da şu: Az biraz sosyal bilim formasyonuna sahip olanlar araştırma sonuçlarını bir ‘mesafeyle’ okumak gerektiğini, araştırma sonuçlarının mevzu edilen konunun hakikatini resmetmediğini, konu hakkında epey dolayımlanmış bir bilgiyi ortaya çıkardığını bilir. Başka türlü bir bilgi üretilemeyeceğini de…
“Kürtlere kendinizi ne kadar Kürt hissediyorsunuz” diye sorulmasını yadırgamak da garip gerçekten. Umarım öyle değildir ama Aktan ulusal, dinî, kültürel kimlikler içinde olmanın 0 ya da 1 ihtimallerinden biri şeklinde tecelli ettiğini, bir insanın ya o, ya bu olduğunu sanıyor gibi. Bu meseleler üzerine bunca konuşulup yazıldıktan sonra söylemenin gereği olmamalıydı ama Aktan’ın mümkün olmadığını sandığı hal basbayağı mümkün: Türklüğün de Kürtlüğün de dereceleri ve halleri var. Hem bu kimliklerin içinde olanlar hem de ‘karşılarındakiler’ için.
“Kürtler ne zaman, hangi şartlarda araştırılabilir” konusundaki destur verme girişimlerine karşı söyleyeceklerim şimdilik bunlar. Bir de Demirtaş meselesi var…
Konuşulamayanı Konuşmak: Kürt Siyasetinde Demirtaş
Malumu ilam etmekle beraber, Rawest araştırmasının Demirtaş’la ilgili sonuçlarının tepki alacağı belliydi. Aslında hemen herkes, çıplak gözle ve herhangi bir araştırmaya ihtiyaç duymadan Demirtaş’ın eski genel başkanlardan biri olmadığını, Demirtaş’ın Kürt kalabalıklarındaki karşılığının bundan çok fazla olduğunu, bu itibarla da Demirtaş’ın Kürt siyasetinden başka bir hayatiyetinin olduğunu uzun zamandır görebiliyordu. Demirtaş’la ilgili vaziyetin bu kadar aşikâr olmasına, Rawest araştırmasının da aslında yeni bir şey söylememiş olmasına rağmen sert bir-iki tepki geldi. Başlarken belirttiğim üzere, hiç de sürpriz olmayan bir şekilde.
Tepkiler sürpriz değildi, çünkü Rawest araştırması malumu ilam ederken Kürt siyasetinin kısa olmayan tarihi içerisinde oluşmuş ve Kürt siyaseti civarındakilerce onaylandığı varsayılan temel bir önermenin o kadar da geçerli olmadığını açığa çıkarmıştı. Önerme malum: “Yasal Kürt partisine lider olunmaz ve her başkan zamanı gelince ‘eski başkanlar mozolesindeki’ yerini alır.” Araştırmanın Demirtaş’la ilgili kısmına gelen tepkilerin ardında herkesin gözüyle gördüğünün işaret ettiği yere dikkat çekilmesinden başka bir şey yoktu: Rawest araştırması Kürt kalabalıklarının Demirtaş’ı eski başkanlardan biri olarak görmediğini gösteriyordu. Araştırma bu kadar aşikâr bir vakayı bir kez daha teyit ettiği halde sert tepkiler aldı. Sürpriz olmadığı gibi anlaşılmaz da olmayan tepkiler. Tepkiler sürpriz olmadığı gibi anlaşılabilirdi; çünkü sonuçta, ortada eski ve güçlü bir siyasi hareket, bu hareketin alışkanlıkları ve bildikleri var ve hayat bu alışkanlıklar ve bilinenlere uymayan bir sonuç üretmiş. Bu türden bir sonucun bir çırpıda kabullenilmesi kolay değil. Hem de Kürt kalabalıklarının ‘başka kanaatleri’, ortaya çıkan sonucun Kürt siyaseti açısından aslında o kadar da ‘zorlayıcı’ olmadığına işaret ettiği halde. Rawest araştırması, Kürt kalabalıklarının Demirtaş’a yakıştırdığı başka bir yer, yeni bir adres olmadığını da gösteriyordu. Aksine, Kürt kalabalıkları Demirtaş’la Kürt siyasetini simbiyotik bir ilişki içerisinde görüyor. Nitekim, Demirtaş da her neyse ve her ne olduysa bu simbiyotik evren içerisinde kalarak olduğunu defalarca açıkladı.
Kürt siyasetinde Demirtaş bahsini daha çok konuşacağımız belli. Şimdilik şöyle bitireyim: 31 Mart seçimleri Türkiye’nin 2015’ten sonra girdiği yolun sürdürülmesinin zorlaştığını, seçmenin, siyasi tahayyüllerin, siyasi aktörlerin hepsinin değişmekte olduğunu ve değişimin hızlanarak süreceğini gösterdi. Kürtler, Kürt meselesi ve Kürt siyaseti bu değişim sürecinden muaf değil, olmayacak. Bu durumda, Kürtlerin, Kürt meselesinin ve Kürt siyasetinin akıbetini anlamak için daha çok araştırma yapmaya, sadece bilinenleri bildirmeye değil, bilinmeyenleri, gelmekte olanları keşfetmeye ihtiyacımız var. Sadece araştırmacıların değil Kürtlerin adına söz söyleyenlerin de. Özellikle de sözlerini dinlenir kılmak isteyenlerin.
Yazarlar
-
Taha Akyol‘Azerbaycan Turan yolu’ 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURRojbaş İmamoğlu, geçmiş olsun Evre ve yeni YAE’cilere dostane uyarılar… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciDemokrasi işgal edilirse… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİktidar, Bahçeli’nin hukuk uyarılarını dikkate almalı 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKomisyon'un çimentosu Bahçeli 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün8 Ağustos mutabakatı… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.07.2025
13.07.2025
29.06.2025
15.06.2025
1.06.2025
18.05.2025
4.05.2025
8.04.2025
8.03.2025
4.02.2025