Mücahit BİLİCİ
Bu bir savaş değil. Kuzey Suriye’ye yapılıyor ise bu sadece bir sınırötesi operasyon. Rojava’ya yani Batı Kürdistan’a yapılıyor ise bu yine de bir savaş olmayacak. Katliamlar olacak sananlar yanılıyor. Türkiye’nin böyle bir amacının olmadığını düşünüyorum. Peki amaç ne? Amaç, öldürmekten ziyade egemenlikte etnik temizlik sağlamak.
Ben Türkiye’nin öldürmek için değil yıkmak için oraya girdiğini düşünüyorum. Türkiye’nin Kürtleri öldürmek gibi bir amacı hiç olmadı. Ama Kürtleri oldurmamak gibi bir amacı hep oldu. Harekatın amacı orada “örgüt”lenilerek inşa edilen gecekondudan evi yıkarak Kürtler adına dünyanın herhangi bir yerinde meşru olsun veya olmasın bir mülkiyet ve tapu sürecinin ortaya çıkmamasını sağlamak. Formül basit: Kürt mülk sahibi olmayacak.
Bu sağlandıktan sonra değil insan öldürmek, Türkiye’nin orada durmayı bile istemeyeceğini düşünüyorum. İşin bu kısmı Türkiye Cumhuriyeti’nin Kürtler sözkonusu olunca bütün bir siyasi spektrumu şiddetli bir deprem gibi sarsıp bilumum partileri aynı torbaya doldurtan devlet refleksi ile ilgili.
Bir de işin daha yüzeysel ama daha öncelikli olan iç siyaset ile ilgili kısmı var ki işin orasında bir tuşla kuş katliamı yapıldığını söyleyebiliriz. Bir tür etik-politik yolsuz hamasete siyasi hasımları şerik etmek suretiyle onları murdar hale getirmek. Unutmamalı ki “vatan” partisi partiler üstüdür.
Gelelim işin sınırın öbür tarafına dair olan kısmına. Yüzyılda bir Kürtlerin eline geçen tarihi bir fırsatın beceriksiz ve ideolojik olarak sersemleşmiş bir örgüt eliyle heder edilmesinin trajikliği ile karşı karşıyayız. Bir şakadan ibaret olan Rojava Devrimi beklendiği gibi bir çırpıda bitti. Rojava sözcüğünü ismen kendileri, devrim yazılamasını da ufuktan tank suretinde beliren Türk ulus “devlet”i sildi. Varlığını “kendine” inkar ettiğin ulus devlet geldi ve senin ekolojik sebze bahçelerini ve postmodern görsel deneme çalışmalarını yırtıp atıyor. Hatta elini kirletmemek için sahadaki cihatçı terör çetelerine o işi bırakacaktır.
Neden savaş olmayacağının bir diğer sebebi de Kürt kontrolü altındaki bölgedeki örgütlenmenin çatışmaya girmeden çekilecek olmasıdır. Böyle yapıların tipik davranışı bu olduğu gibi ölümlere sebebiyet vermemek açısından da doğru olandır.
Peki Kürt toplumunun sınırlı beşeri enerjisi ve nadir bir tarihi fırsat harcanarak girişilen bu ilgi çekici teorik deneyden ne sonuç çıktı?
David Harvey gibi temiz kalpli Batılı insan(lıkçı)larımızın hoşuna gitsin diye Kürt hayatların heder edildiği büyük insanlık laboratuvarı işgal edilip dağıtılırken Harvey en fazla Ankara’daki bir konferansa katılmayabilecek kadar bundan etkileniyor. Bookchin’in kızı ise çıkaracağı kitabın tanıtımından yana endişe veya mutluluk duyuyor olmalıdır. Olan elinde hiçbir kazanım kalmayacak olan Kürtlere oluyor. Ne demiş eskiler: Aqlê sivik barê girane.
Bu çağda devleti olmayanın namusu korunmuyor. Devlete sahip olmadan ondan korunamaz ve ondan kurtulamazsın. Kürt siyaseti yaşadığı büyük yabancılaşmadan uyanarak aklıselime dönmeli. Kırk milyonluk bir milletin bu denli sürünebilmesi ancak akli melekelerin özel çabayla durdurulmuş olmasıyla mümkün. Dilenci kalmamak için Kürtler devletin sahibi olmalı. Ya dünyanın herhangi bir yerinde bir Kürt devleti kurmalı ya da bulundukları devletlerde egemenliğin Kürt olarak ortağı olmak için mücadele etmeli.
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları


















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
12.11.2025
31.10.2025
20.10.2025
6.10.2025
28.09.2025
21.09.2025
6.09.2025
30.08.2025
12.08.2025
1.08.2025