Mustafa Karaalioğlu
Liyakat meselemiz var mı? Var. Aşikar…
Ehliyet, adalet, üslup, adab, hak/hukuk meselelerimiz de var.
Geç oradan, hoşgörü, empati bahsinde de mesele had safhada. İlimde, bilimde, akademide hakeza. Üretmekte ve paylaşmakta bile…
Ne kadar sayarsak sayalım ama bilelim ki bir numaralı mesele seviyesizliktir. Neyi nasıl yaptığımızdan ziyade ilme, düşünceye, tarza, tavra ne kadar kıymet verdiğimiz önemlidir. Seviye bir toplumun kalitesinin derecesini temsil eder ve çalışmaktan, üretmekten, hakkaniyetten, liyakattan, haktan ve hukuktan evvel utanma duygusunu mecbur kılar. Adaletsizliğe, yalan söylemeye, çarpıtmaya, hak etmediğin yere konmaya, başkasının hakkını gaspetmeye, ne pahasına olursa olsun üstte kalmaya tenezzül etmezsin, zira utanırsın.
Başkalarının canını yakmaya utanırsın. Fırsatçılık ve köşe dönmeciliğe meyledemezsin, yüzün kızarır. Göz göre göre başkasının hakkını yiyemezsin, ayıptır.
Seviye diye bir şey vardır ve herkesi hicaba mecbur kılar. Hırs ve rekabet ne kadar coşkulu olsa da insana bir sınır koyar. Durman gereken yeri gösterir.
Liyakat, ehliyet, adalet ve hakka riayet kaybolmuşsa evvela seviye çizgisi silinmiş demektir. Kimsenin kimseden utanmadığı, her yalanın mübah, her yolun meşru ve maksada matuf her faaliyetin hak bellendiği bir yere mahkum olunmuş demektir.
Ne yazık ki o saymakla bitmeyen bütün vasıflarımıza rağmen geldiğimiz nokta da burasıdır.
Dün alkışladığını bugün yuhalayan, dün baş tacı ettiğini bugün aylaklar altına alan, dün inandığını bugün inkar eden zihniyet o seviyenin mahsulüdür.
Kötülük denilen şey bu düşük seviyenin, zayıf karakterin açtığı yolda koşar adım ilerlemektedir. Madem kimsenin kimseden utanması yok, madem bilime hürmet lüzumsuz, madem adalet sadece kendine yararsa lazım ve madem yalan söylemekte sakınca yok; o zaman daha kötü olmaya mani nedir? Hal böyleyken, daha fazla seviyesizlik, daha çok kalitesizlik ve en nihayet herkesi bu çürümeye ortak etmekte de beis yoktur.
Seviye düştükçe makul siner. Ölümü gördüğü için sıtmaya razı olur. Daha azıyla yetinmeye önce boyun eğer sonra da nefes alabildiği için memnun olur. Bilgi, görgü, gelenek ve hafıza giderek silinir, geriye bugüne de şükür, dedirten bir acziyet kalır. Hiç olmazsa eldekinden olmamaya razı olan çaresiz bir yetinme hali zihinlere oturur.
O vakit hakkaniyet duygusu zayıflar, silikleşir ve en nihayet kaybolur. Hakikatin ne olduğu unutulur yerine vaktin geçerli akçesi ikame olur. En ağır yaftalar en basit münakaşada kolaylıkla söylenir hale gelir. Hain olmak yahut vatanperverlikle taltif edilmek; o kadar kolay kazanılır ki düşen de şaşar yükselen de. Yan bakan işbirlikçi olur, hayran bakan makbul… Bugünün makbulü de yarının maktulü olmamak için var gücüyle seviyeyi biraz daha aşağıya çeker. Seviye artacak olursa apoletler dökülecektir, bunu bilir.
Bilmem söylemeye hacet var mı? Daha büyük ekonomiyi, daha yüksek binaları, daha fazla parayı, daha geniş arazileri kazanmak da kaybetmek de mümkündür. Tarih, zaman, şartlar o imkanı yolun bir yerinde her toplumun ayağına getirir. Lakin kaybolan seviyeyi, yitip giden kaliteyi, eriyen hakkaniyet duygusunu kazanmak çok zordur. Çok meşakkatlidir ve belki de imkansızdır.
Kaybına mani olmayla mecalimiz yetmese bile kaybettiğimizi bilelim hiç olmazsa…
Yazarlar
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİYargıda yine mi temizlik başlamış? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Karamsarlık yaymak’ 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.08.2025
2.08.2025
21.07.2025
17.07.2025
14.07.2025
13.07.2025
26.06.2025
23.06.2025
21.06.2025
8.06.2025