Nabi YAĞCI-Taraf Yazıları
İstanbul beyefendisi tavrı vardır, her adım ölçülüdür; ya da kızların yüksek sesli gülmesi bizde ayıp sayılır, güler gibi yapacak, gülümsemeyi dudağının kenarına yapma bir ben gibi iliştirecek.
Cumartesi günkü yazımı yazdığımda Mübarek henüz gitmemişti, pazar günü ise yazı günüm değildi, olsaydı eğer şimdi okuduğunuz bu yazı yerine başka yazı olacaktı, o gece dayanamayıp oturup yazdım ama Mübarek sonrası yazılara, yorumlara bakınca bir kenara koydum onu, iyi mi yaptım bilmem. O yazıyı yayımlasaydım her halde pek çok “yorumcu” benim için “görmemişin bir oğlu olmuş” derdi, heyecan dozu fazla yüksekti zira.
Tamam, benimkisi fazla olabilir ama be kardeşim, Mısır halkının yaptığına biraz olsun heyecanlanmaz mı insan?
Bizim mübarekler sanki tarih baba, herşeyin öncesini de sonrasını da onlar biliyor. Mısır’ın geçmişinden çıkarak hepimizin bildiği salt dış gözleme dayalı yüzeysel bilgilerle derin analizler yapıyor ve şaşmaz öngörülerde bulunuyorlar. Kimileri ise ne olur ne olmaz, biz ihtiyatlı yazalım da yorumlarımız sonra ters köşeye yatmasın havalarında, “amalar, fakatlarla” yapılmış kenar süslemeleri içinde ne dedikleri kaybolup gidiyor. İlle de doğrudan yana olacaklar, öldüklerinde –Allah geçinden versin- mezar taşlarına “Bu yazar hep doğruyu gördü” diye yazılsın istiyorlar.
Olaylara bir tarihçi gibi de değil, vakanüvis edasıyla bakıp yazanların yorumlarındaki ortak payda “Mısır’da demokrasi geleneği yok, buradan demokrasi çıkmaz, demokrasi beklemek safdilliktir” düşüncesidir. Aynen böyle yazanlar da var. Arap halkını küçümseyen ırkçı düşüncelere değinmiyorum bile onlara söylenecek bir laf yok.
Beni daha çok “demokrasi adına” yapılmış yorumlar ilgilendirdi. Mısır halkının geleceğinden duyulan kaygılar sayıp dökülüyor. Hele Mısırlı solculara, İran-TUDEH (komünist parti) örneğini göstererek akıl verenler yok mu, insan bu şaşılığa bakıp şaşı kalıyor. En çok da “devrimci “kardeşlerimiz yapıyor bunu. Öteden beri, düşüncelerimden dolayı bu eleştiriyi çok almıştım, yanıtlamıştım da, ama Mısır Devrimi şimdi TUDEH’in geçmişteki duruşunu anlamayı çok kolaylaştırdığı halde hâlâ baktığını göremeyenlere şaşırmayıp da ne yapalım?
Ne yapsaydı Mısırlı solcular, Tahrir Meydanı’na inmeseler miydi? Halkın isyanı içinde halk olmasalar mıydı? Silahlansalar mıydı? Yoksa kenara çekilip işçi sınıfının öncü olacağı gelecek güzel günleri mi bekleselerdi? Ayrıca nerede onlar? Nerede Mısır halkını desteklemek için Batı’da, kapitalizmin kalbinde grev yapan, sokağa dökülen işçiler, sendikalar? Bizde Yargı Reformu Yasası’nı protesto edenler neredeler?
Öyle anlaşılıyor ki, gayet “akılcı” bir entelejansiyamız oluşmuş, olayların gelişimi karşısında hiç kül yutmuyor, filmin sonunu görmeden film seyretmiyor. Heyecanlı bir polisiye film seyretmek için sinemaya giden adamın kulağına bahşiş alamayan yer gösterici eğilip “beyefendi size bir iyilik yapacağım, kadının katili kocasıdır” deyivermiş. Ama Mısır’da bahşişçiler bile isyan ettiler, filmin sonunu önceden söyleyecekler de kalmadı.
“Muhalefet hareketi örgütsüz, başsız bunlar Mübarek’i deviremezler” diye yazanlar da oldu. Mübarek devrildi şimdi aynı kalemler “ama gelenekleri yok demokrasiyi kuramazlar” diyorlar.
Kurarlar kuramazlar, bu Mısır halkının işi ama demokrasi diye ayağa kalkan halka demokrasi dersi verenler acaba “demokrasiden” ne anlıyorlar? Örneğin Tahrir Meydanı’nın heterojen yapısını yansıtan bir meclis kurabilirlerse yine örneğin o mecliste başı açık kadınlar olduğu gibi başı kapalı kadınlar da olur ise, hangi demokrasi daha demokrasi olur, başı kapalı diye kapı dışarı edilen Merve Kavakçı’nın olduğu bir meclisin temsil ettiği demokrasi mi, yoksa onlarınki mi?
Mısır devrimi “demokrasi konsepti üstüne yeniden düşünmeyi şimdiden önümüze koyuyor. Mısır’ın geleceğini merak etmek elbette çok normal ama biz şimdiden Mısır barışçı devriminin kendimiz için derslerine bakalım.
Herşey bir yana böyle yazanların özürleri kabahatlerinden büyük.
Demokrasi geleneği yok denen bir ülkede milyonlarca insan demokrasi için sokağı günlerce zapt etti. Tarihte benzer bir örneği hatırlamıyorum. Hangisini görmek gerekli? Geçmişteki geleneği mi, daha bugünden yaratılmış olan yeni geleneği mi? Tarihçileri bir yana bırakıyorum, o milyonlarca insan çocuklarına, torunlarına göğüslerini gererek Tahrir Meydanı’na nasıl koştuklarını, o meydanda nasıl günlerce direndiklerini anlatacaklar; Hüsnü Mübarek’i nasıl devirdiklerini hikâye edecekler, şiirler, romanlar yazılacak, şarkılar bestelenecek; gelecek kuşaklar “devrimci bir geleneğimiz var” diyecekler.
“Devletçi muhalefet geleneğine” sahip bizde, Mısır halkına bakıp demokrasi için azıcık heyecanlanmak hepimize iyi gelecek, inanın...
Gelecek günlerde lâzım olacak.
Yazarlar
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.05.2012
3.05.2012
30.04.2012
28.04.2012
26.04.2012
23.04.2012
21.04.2012
19.04.2012
16.04.2012
14.04.2012