Namık ÇINAR
Selimiye’deki Ordu Karargâhı’nda yapılan 2003’teki o meş’um seminer, hiç kuşku yok ki, bir darbe plânı tatbikatı idi. Bunda bir tereddüt yok!
Fakat meseleye derinliğine bakıldığında, konuyla ilgili toplumsal algılamalar başta olmak üzere, yargılama süreçlerine de yansıyan bir sürü sorunun olduğu apaçık ortada.
Şimdi konuyu serinkanlılıkla irdeleyelim:
Bir kere şunu bilelim ki; icra edilen o darbe plânı, kendisine ait o tatbikattan bağımsız olarak, zaten bilfiil vardı; seminerde oynanarak yaratılmadı. Siz sahneye koysanız da, koymasanız da, Hamlet piyesinin, kütüphanelerin raflarında öncesiyle de sonrasıyla da var olması gibi yâni.
Çünkü tatbikatlar, kervan yolda düzülür gibi yapılmazlar. Önceden kabûl edilmiş bir plânın alıştırmasını deneyimlemek ve neler öngörülmüşse onları işlemek maksadıyla gerçekleştirilirler.
Üstelik bunlar, sadece o karargâhta değil, aslında TSK’nın o seviyelerdeki tüm birimlerinde, kurmay subayların üzerlerinde yıllarca çalışarak resmî plânlara dönüştürdükleri; ardından da, hazırlamış oldukları o plânlardaki Harekât Emirlerinindurum maddesinde öngörülen koşullar fiilen gerçekleşince, G günü S saatinde icra edilmek üzere ast birliklerin sevk edilecekleri; hiyerarşik olarak işleyen, devamlı emir ve talimatlardır.
Şu farkla ki, o çalışmaların isimleri, şimdi bizim andığımız gibi “Darbe Plânı” olmayıp, örneğin “Geri Bölge Emniyet Plânı” şeklindedir.
En tepedeki generaller, başlangıçta cuntacılıklarla ifa edilmiş olan 27 Mayıs, 22 Şubat- 21 Mayıs ve 12 Mart tecrübelerinden sonradır ki, darbe/ post-modern darbe ve darbe teşebbüslerini, 12 Eylül başta olmak üzere, emir komuta zinciri çerçevesinde, artık birbirlerine düşmeden yapmayı daha akıllıca ve daha istikrarlı bulmuşlardır.
Tabii bu durum, hiyerarşik darbeci bir tertiplenmeyi ve yukarıdan aşağıya doğru silsile- i meratib ile yürüyecek olan plân ve emirleri de zorunlu olarak beraberinde getiriyordu.
Anımsanırsa, 28 Şubat’ta ne denmiş idi?
“Bin yıl sürecek olan bir model getirdik.”
Askerî dildeki tercümesi ne olabilir bunun?
“Lüzumu halinde ülke idaresine el koymayı içeren plânlar da demek olan, Geri Bölge Emniyet Tedbirleri, Asayiş, Yardım, Sıkıyönetim, Olağanüstü Hâl, Terörle Mücadele vs. gibi görüntüdeki misyonları, tüm TSK’yı kapsayacak ve bizden sonra gelenleri de bağlayacak şekilde, asıl görevimiz olan Genel Savunma işlevlerimize katarak sürekli kıldık ve tıpkı onlara benzer resmî plânlara döktük.
Özerk bir Genelkurmay ve Askerî Yargı, vesayetçi bir MGK ve YAŞ, askerin kontrolünde bir MİT, JİTEM ve Özel Harp vs. gibi kurumlarla da tahkim ettik.”
Pekiyi, bütün bu plânların yaratılmaları nasıl bir prosedür izler de, meşruiyet ve yasallık kazanır?
İlkin, Genel Kurmay’ca hazırlanan “Askerî Stratejik Anafikir”in TSK’ın Ana Programı ve Hedefleri haline gelebilmesi, YAŞ’ta belirlenir ve sonra da bu umdeler, MGK’ın mutfağına taşınır.
MGK da, “Devletin Milli Güvenlik siyaseti”ni tayin ve tesbit ederek, sivil siyasalarca benimsenerek uygulanıp uygulanmadıklarına nezaret eder.
Böylece, somutluk ve yasallık kazanan “Milli Güvenlik Siyaset Konsepti”, “Kırmızı Kitap” denen belgede vücut bulmuş olur. Ne ki, bu kitap öyle elden ele dolaşmaz. Milletvekillerinin, hâttâ çoğu bakanın haberleri dahi olmaz.
Ama büyük karargâhlardaki kurmayların daimi olarak ellerinin altındadır. Zira şimdi artık onlar, yüksek komutanların emirleriyle, devletin başına dert olacağı öngörülerek yazılmış bulunan “İrtica, Bölücülük, Anti-Kemalizm” gibi hususları bertaraf etmek üzere, muhtemel senaryolara göre, sözünü ettiğimiz plânları yapacaklar ve orgenerallerden meraklısı çıkarsa da, seminerlerde zaman zaman “oynanacaklar”dır.
Görüleceği gibi, aslında her şey yasal kılınmış, kılıfına uydurulmuştur.
Yıllarca uyuyan, militarist gelişmeleri görmezden gelen ve korkan, hattâ çoğu zaman da destekleyen; ama şimdi sanki kendilerinde zerre kadar kusur yokmuş gibi davranan eski Türkiye’nin egemen sivilleri, konjonktür rüzgârlarının tersten esmesiyle, yitirdikleri iktidar olanaklarını Anadolu’nun yeni inisiyatiflerine bırakmışlar; fakat onlar da, “vay, siz oradakiler... yoksa bize karşı darbe mi plânlıyorsunuz?” diyerek, avucuna ancak sığabilenleri yakalayıp içeri tıkmakla yetinmişlerdir.
İşte sorun burada başlamakta, burada yatmaktadır. “Balyoz Darbe Teşebbüsü” suçları doğru, fakat suçlanan sanıkların büyük bir bölümü yanlıştır. Çünkü önemli olan, yasal zeminleri kullanarak konseptleri belirleyen, sonra da o konseptlere uygun düşen bu plânları öngörerek yapılmalarını ve oynanmalarını emreden “irade”nin kimlerde olduğudur
Ayrıca da, içerideki sanıklar, kendilerine emredildiği için yaptıkları çalışmaları, “Milli Güvenlik Siyaset Belgesi”nin TSK’ya yüklediğe inandıkları o görevlerin bir türevi olmaları bakımından yasal bulmakta; yerine getirdikleri emirleri, İç Hizmet Kanunundaki “kanunlara, nizamlara ve amirlere mutlak bir itaati” öngören disiplin hükmüne de aykırı bulmamakta; hattâ daha da ileri giderek, yurtseverliklerinin zorunlu bir tezahürü saymaktadırlar.
(Cuma günü devam edeceğim.)
Yazarlar
-
İsmet BerkanTrump’ın Gazze Planının Ak Parti çevresinde yarattığı derin çatlak 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasOrtada aslında bir ‘plan’ yok 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsıl sorunumuz TL değil dolar enflasyonu 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTrump kuzulara şah olunca… 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.05.2022
24.03.2022
6.02.2016
30.05.2016
24.05.2016
13.05.2016
10.05.2016
8.02.2016
3.02.2016
29.04.2016