Nevzat CİNGİRT
Akçakoca’nın eski belediye başkanı Cüneyt Yemenici, anne tarafından dede toprağı olan Döngelli Köyünün mahalleye dönüştürülmesi gündeme gelince dikkat çeken bir çıkış yaptı:
“Döngelli asla mahalle olmamalı, köy köy kalmalıdır.”
Bu cümle, ilk bakışta bir “köy sevgisi” gibi görünse de aslında çok daha derin bir uyarı içeriyor.
Çünkü mesele sadece Döngelli değil; köylerin imar rantına teslim edilmesi.
AKÇAKOCA’DAN DÜZCE OVASI’NA: DEĞİŞEN SINIRLAR, DEĞİŞEN HAYATLAR
Bir zamanlar Karadeniz’in tuzlu rüzgârının tarla kokusuna karıştığı Akçakoca köyleri, bugün giderek betonun ve imarın kıskacına giriyor.
Aynı durum Düzce Ovası’nda da yaşanıyor.
Arapçiftliği’nden Akınlar’a, Sarayyeri’nden Taşköprü’ye, Kadıoğlu’ndan Kazukoğlu’a, Darıcı köyünden Ozanlar’a kadar Düzce’yi çevreleyen o bereketli topraklar, artık üretimden çok “parsel” olarak anılıyor.
Son on yılda Düzce Belediyesi’nin mücavir alan sınırları öylesine genişledi ki, şehir adeta ovayı yutmaya başladı.
Binlerce hektarlık mera, tarım arazisi ve köy tüzel kişiliğine ait topraklar birer birer belediye sınırlarına dahil edildi.
Bir zamanlar köyün ortak değeri olan araziler şimdi imar planlarının içine girdi; üretim değil, ranta dayalı bir dönüşüm başladı. Beton oldu, demir oldu, taş oldu…
Tam da böylesi bir zamanda Yemenici’nin “Döngelli köy kalmalı” çıkışı, beni ister istemez Düzce Ovası’nda olan bitene dikkatle bakmaya yöneltti.
Çünkü köyün tabelası değiştiğinde sadece yönetimi değil, hayatın kendisi değişiyor.
KÖY STATÜSÜNÜ KAYBETMEK, KİMLİĞİ KAYBETMEKTİR
Köy mahalleye dönüştüğünde, köylünün kendi karar mekanizması ortadan kalkıyor.
Muhtarlık ve köy derneğiyle yürüyen ortak yaşam, artık belediye meclisinin insafına kalıyor.
Bir anlamda köy, kendi sesini kaybediyor.
Yemenici’nin “karar alma gücü azalacak” tespiti tam da bu noktada haklılık kazanıyor.
Çünkü köylerin sesi artık belediye toplantılarında duyulmuyor.
Toprak hakkında karar, toprağı bilmeyen eller tarafından veriliyor.
KÖYLÜ MAHALLELİ OLUNCA: YENİ VERGİLER, YENİ YÜKLER
Mahalleye dönüşümün ilk faturası ekonomide kesiliyor.
Köylü artık şehirliyle aynı vergilere tabi:
Emlak vergisi, çevre temizlik vergisi, su ve doğalgaz ücretleri…
Bugüne kadar köy ahalisi tarafından imeceyle yapılan işler, belediye tarifelerine bağlanıyor.
Köyün kendi kaynağıyla tamir ettiği yol, şimdi ihaleyle yapılıyor.
Köylü şehirli olmadı ama şehirli gibi borçlanmaya başladı.
Belediye sınırına girmek, şehirli hizmet almak değil; şehirli gibi ödeme yapmak anlamına geliyor.
Tarım ve hayvancılıkla geçinen bir aile için bu durum, üretimden kopuşun ilk adımı.
TARIMA EN BÜYÜK DARBE: BÜROKRASİ VE BETON
Köy mahalle olunca, imar planları devreye giriyor.
Tarlalar “arsa”ya dönüşüyor, üretim alanları azalıyor.
Zirai teşvikler, kırsal destekler birer birer ortadan kalkıyor.
Bir zamanlar fındık, karpuz, kavun, buğday, mısır, patates tarlalarının uzandığı yerlerde şimdi konut projeleri yükseliyor.
Düzce Ovası, Türkiye’nin en bereketli topraklarından biriydi; ama artık toprağın değeri, veriminden değil metrekaresinden ölçülüyor.
Bu gidiş sadece köylünün değil, ülke ekonomisinin de kaybıdır.
Çünkü bir ülke, gıda güvenliğini kaybettiğinde bağımsızlığını da kaybeder.
Köylerin mahalleye dönüşmesi, uzun vadede tarımsal üretimin çöküşü, gıda fiyatlarının yükselmesi ve ithalata bağımlılığın artması anlamına gelir.
Yani mesele sadece idari değil; ekonomik bir beka meselesidir.
KAPIDAKİ ANAHTARIN KAYBOLUŞU
Köy, sadece bir yerleşim birimi değil, bir kültürdür.
Komşunun kapısında duran anahtar, güvenin simgesidir.
Köy mahalleye dönüştüğünde o anahtar da kaybolur.
Köy meydanındaki muhabbet, apartmanların asansör boşluğuna sıkışır.
İmece kültürü yerini “benim işim değil” anlayışına bırakır.
Toprağa bağlı yaşam biçimi, site aidatına bağlı bir düzene evrilir.
Yemenici’nin “anahtarın kapı ağzında durduğu o yaşam biçimi bozulur” sözü, bu çözülmeyi en sade biçimiyle anlatıyor.
AKÇAKOCA VE DÜZCE İÇİN ORTAK BİR SORU: KÖY KÖY KALMALI MI?
Elbette her köyün koşulları farklıdır.
Bazı bölgelerde şehirle iç içe yaşamak, belediye hizmetlerini kolaylaştırabilir.
Ama Düzce Ovası ve Akçakoca kırsalı için tablo bambaşka.
Burada mesele hizmet değil, toprağa sahip çıkma meselesi.
Eğer bu köyler mahalleye dönüşürse —ki Düzce Ovası’nda onlarca köy çoktan dönüştü— bir süre sonra köylü üretici değil, kiracı haline gelir.
Toprağını satmak ya da kat karşılığı müteahhitlere vermek zorunda kalır, kente göç eder.
Köyün nüfusu azalır, üretim düşer, gıda fiyatları artar.
Sonunda olan yine bu ülkenin sofralarına olur.
BİR TABELADAN FAZLASI
Cüneyt Yemenici’nin çıkışı, sadece bir nostalji değil; yerel yönetim aklına yönelik ciddi bir uyarıdır.
Köyleri mahalleye dönüştürmek, “gelişme” değil; üretimden kopuşun ve kültürel çözülmenin adıdır.
Ve bir gün gelir, “ekmek niye bu kadar pahalı?” diye sorduğumuzda, cevabı kaybolan köylerde ararız.
**
Bazen bir tabelayı değiştirmek, bir kültürü, bir üretim geleneğini ve bir geleceği silmektir.
Yazarlar
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciTekstilde 17 bin kişi daha işten atıldı 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMünfesih terör örgütü 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞMUHALEFETTE “DEĞİŞİMCİ”, 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYapay zekâya yatırım yapılıyor, ekonomiyi değiştiriyor ama insanlar neden daha yalnız hissediyor? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanToparlanın Avrupa Birliği’ne girmiyoruz... 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞEnflasyonun maliyeti daima enflasyonla mücadele maliyetinden büyüktür 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSudan savaşı, Çinli Wing Loong’a karşı Bayraktar ve savaş ağaları 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolErdoğan ve Avrupa 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUArada hadise/ler var; MHP ile AK Parti bağı kopar mı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTYemenici’nin uyarısı ne kadar haklı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYASAYIN ABDULLAH ÖCALAN’IN ÖZGÜRLÜĞÜ, DEMOKRATİK CUMHURİYET, DEMOKRATİK TOPLUM VE DEMOKRATİK SİYASET.. 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBriceno Barrios ve diğerleri… 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRCasuslukla suçlanan isim anlattı: AKP’li bakanlarla Londra’da toplantı organize etmiş 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt siyasetinin eleştirisi: Pragmatizm ve “kutsal liderlik” arasında sıkışmak 1.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZCumhuriyete ikinci yüzyılında yeni kalıp arayışı 1.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÇözüm süreci iktidar bilmecesini nasıl çözecek? 1.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİİbrahim Kalın'la Heidegger'in Kulübesi'ne Yolculuk 1.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLU31 Mart’tan 19 Mart’a neler değişti? 1.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuYa casus ya kayyım… 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİAkademi hakikatin peşinde midir? 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENSiyasette kim kiminle yürür? 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERMea Culpa 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCumhuriyet 'ilan' ve 'inşa' edilen bir devlet şeklidir 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAmalı Fakatlı 30.10.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.10.2025
23.10.2025
23.10.2025
23.10.2025
16.10.2025
16.10.2025
12.10.2025
10.10.2025
9.10.2025
7.10.2025