Orhan MİROĞLU-Taraf yazıları
Cinayetin işlendiği ilk geceden başlayarak, Musa Anter cinayetini devlet, PKK’nin gerçekleştirdiğini ileri sürdü.
Buna göre, Anter ona kesilen ‘vergiyi’ ödememiş ve bu yüzden İstanbul’a taşınmasına rağmen, öldürülmekten kurtulamamıştı..
O zamandan bugüne sayısız senaryo yazıldı.
Murat İpek ve Murat Demir isimli samimi itirafçılar kamuoyunu 1995 yılında bayağı meşgul ettiler. Sonra savcıların karşısına çıktıklarında, söylediklerini inkâr ettiler.
Üç yıl önce konuyla ilgili olarak ifademe yeniden başvuruldu.
Soruşturmayı yürütenler, Apê Musa’nın PKK-JİTEM işbirliği sonucunda öldürüldüğüne inanıyor ve bunu kanıtlayacak delilleri bulup çıkarmaya gayret ediyorlardı.
Anter’in, ERNK’ye vergi ödemediği için öldürüldüğü fikri, tek başına bir işe yaramadığı için bu fikri destekleyecek başka delillerin ortaya çıkması üstüne bir soruşturma yürütülüyor izlenimini edindim..
Nihayetinde çeşitli spekülasyonların sonucunda iş, Kürt siyaseti içinde Anter’in rakip olarak görüldüğü ve hareketi bölmeye çalıştığı için öldürüldüğü iddialarına kadar geldi.
PKK’nin iç infazlar ve siyasi nedenlerle işlediği cinayetler düşünüldüğünde, bu türden iddiaların tedavülde kalmasını sağlamanın çok zor olmadığı görülür.
Nitekim bugün de, eski-yeni iddialar yeniden gündeme taşınmış bulunuyor.
19 yıl geçti aradan ve binlerce PKK’li sorgulandı, bir kısmı samimi itiraflarda bulundu, ama Musa Anter cinayeti hakkında Abdulkadir Aygan’ın anlattıkları dönüm noktası oldu.
Sadece Anter cinayeti değil, birçok cinayetin aydınlatılmasında Aygan çok önemli bilgiler verdi.
Aygan’ın anlatımları gerçekte bu cinayetin bir JİTEM operasyonu olarak başladığını ve öyle de bittiğini gösteriyor.
Sözü Haşim Söylemez’in Aksiyon için yaptığı habere getireceğim.
Haber Ercan Gün’ün yazdığı kitaba dayandırılarak yapılmış.
Aygan’ın anlatımlarını tamamen boşa çıkaran bir muhtevası var ki, bana hiçbir şekilde inandırıcı gelmedi.
Haşim Söylemez’in haberini, bu cinayet hakkında bildiklerimizin tümünü boşa çıkarmayı ve meseleyi bambaşka bir mecraya taşımayı amaçlayan bir haber olarak gördüm ve üzüldüm.
Musa Anter’in öldürülmesinde kimin suçu varsa, kim kiminle işbirliği yapmışsa, tabii ki ortaya çıkarılmalı.
Ama bu haberi okuduğunuzda, insanların bilgisizliğinden yararlanarak kotarılmış, senaryosunu kimin çizdiği belli olmayan bilgi kirliliğinden başka bir şey bulamıyorsunuz.
İddiaların gerçek olduğunu düşündürecek ne bir kanıt ne bir belge var ortada.
Öcalan-Anter büyük bir siyasi çekişme ve rekabet içinde gösteriliyor. Buna nasıl inanabiliriz? Yaşadığını yaşamış, hatıralarını yazmakla meşgul bir insan nasıl olacak da Öcalan’a rakip bir siyasi çalışma yürütecekti.. Hem de o yıllarda..
Anter’in PKK’yle barışmak için Diyarbakır Belediyesi’nin teklifini kabul ettiği söyleniyor ki bu da yanlış. O zamanın belediyesini Kürtler yönetmiyor ki.. Tersine Başkan Atalay’ın Belediye yönetiminden PKK hiç de memnun değildi ve arada sorunlar yaşanıyordu.
“Anter’in arabasına yolda Alaattin Kanat dâhil oldu” deniyor.. Büyük bir yalan bu. Murat İpek ve Murat Demir’in 1995 yılında uydurduğu senaryoya dayanıyor. O araca yolda kimse dâhil olmadı. Aracın şoförü de ben de yaşıyoruz. Hiçbir zaman böyle bir şey söylemiş değiliz.
Murat İpek ve Murat Demir, 1995 yılında medyaya çıktılar ve birçok olay hakkında birtakım açıklamalarda bulundular. Musa Anter cinayetiyle ilgili anlattıklarının gerçekle bir alakası yoktu. Tempo dergisinin muhabirleri benimle de görüştüler. Bu iki itirafçının söyledikleri doğru mu diye? Doğru olmadığını söyledim. Sonra da her iki Murat savcılığın karşısına çıktıklarında, her şeyi inkâr ettiler. Medyada çıkan haberlerin doğru olmadığını beyan ettiler.
Anter cinayeti konusunda hâlâ bu anlatımlara dayanarak haber yapmak, kitap yazmak anlaşılabilir bir şey değil.
Bu cinayetin karanlıkta kalan yanları yok mu, elbette var..
Ama bu karanlıkları aydınlatmak için, Aygan’ın verdiği bilgilerin inkârı neden gerekli olsun ki?
O geceyi yaşamış, o gece kim nerede kiminle beraberdi, saha krokisine varıncaya kadar anlatmış olan Aygan’ı boşa çıkarınca, bu cinayet aydınlanacak mı sanıyorsunuz?
Aksiyon’un haberi şunu göstermeye çalışıyor: Musa Anter, PKK’nin kararıyla öldürüldü ve JİTEM’le işbirliği yapıldı.. Olayın ortaya konulan hikâyesi ve kurgu tamamen buna dayalı..
JİTEM, sadece yardım etmiş, ama karar PKK’nin. Buna inanmamız için hiçbir sebep yok.
Ama belli ki, devletin içinde bir merkez bu hikâyeye inanmamızı istiyor.
Oysa Anter cinayetinde somut olarak yapılması gerekenlerin hiç biri yapılmıyor. Soruşturma dosyası bugün zaman aşımı tehlikesiyle karşı karşıya..
• Ali Ozansoy ve farklı bir kimlikle yaşadığı söylenen Mustafa Deniz neredeler?
• Almanya’da öldürülen Hogır (Cemil Işık) dosyası araştırıldı mı?
• Alman makamlarıyla bu konuda herhangi bir temas, bir bilgi alışverişi var mı?
• Yeşil’in –Mahmut Yıldırım- MİT’e verdiği ifade neden dava dosyasına gelmiyor?
• Bu ifadede adı geçen ‘kafa adam’ kimdir, MİT bütün hayatı boyunca izlediği Musa Anter hakkında ne gibi raporlar tutmuş?
• Bu kadar insanın ortaklaşarak planladığı bir cinayetin işlenmesine MİT neden bugüne kadar seyirci kaldı, MİT elindeki istihbarat raporlarını neden paylaşmaya yanaşmıyor?
Soruları çoğaltabiliriz ve gazeteci olarak da konuyu eldeki verilerle takip edebilir, gündemde kalmasını sağlayabiliriz..
Ama bunu yaparken bilgi kirliliği yaratmaktan kaçınmak lazım.
Bana öyle geliyor ki, faili meçhul cinayetler hakkında olur olmaz yapılan haberler, gerçeği aydınlatmak yerine, gerçeğin üstünü biraz daha örtmekten başka bir şeye yaramıyor..
Bundan kaçınmalıyız. Çünkü vahşice öldürülen insanlara karşı sorumluluğumuz, her şeyden önce bir vicdan meselesidir..
Yazarlar
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.10.2012
3.09.2012
1.09.2012
30.08.2012
27.08.2012
25.08.2012
23.08.2012
20.08.2012
18.08.2012
16.08.2012