Orhan MİROĞLU
Barolar Başkanı, Feyzioğlu’nun ancak bir parti toplantısında yapılabilecek bir konuşmayı Danıştay’da yapabilmesinin sebebi nedir sorusuna cevabı, en iyi Fevzioğlu veriyor ve diyor ki Fevzioğlu, Barolar, cumhuriyetin diğer temel kurumları gibi bir kurumdur. Siz bunu düzenin temel erglerinden biri diye de anlayabilirsiniz. Yasama, yürütme ve yargı gibi.
Dolayısıyla yasama yürütme ve yargıdan oluşan bir kuvvetler ayrılığına dayanan bir sisteme, Fevzioğlu dördüncü bir kuvvet daha ekliyor.
Eh o zaman TTB, TMMOB, İstanbul Borsası, TÜSİAD, MÜSİAD da, mesleki sivil toplum örgütleri değil, mensupları adına, yasamaya ortak olabilecek kuruluşlar veya kurumlardır.
Para kazanan olmazsa cumhuriyet, mühendis, doktor olmazsa, çağdaş uygarlık olmayacağına göre, TÜSİAD ve TTB’de bu mantığa göre, basbayağı farklı ve bütünleyici erg veya egemenlik alanları olarak düşünülebilirler..
İşi bu saçmalığa kadar vardırdılar yani..
Fevzioğlu gibilerinin bilinç altında yatan gerçek bu. Fevzioğlu gibi bir kemaliste göre, eğer yasama, yürütme ve yargı ‘oyunun kıymetini bilmeyen cahil cuhala’ların marifetiyle elden çıkmışsa, bu alanlarda Kemalist egemenlik sona eriyorsa, o zaman barodur, tabibler birliğidir, mühendisler, Tüsiad filan diyerek, yeni bir egemenlik ve ortaklık alanı oluşturmanın zamanıdır ki, bence Fevzioğlu bunu söylüyor. Danıştay’ın sorunlarına neden ilgi duymuyor da, Van depremine ilgi duyuyor ve Danıştay başkanından üç misli fazla konuşuyor sorusunun cevabı bu yeni zihniyette yatıyor.
Şüpheniz olmasın, kimse Barolar nasıl oluyor da dördüncü kuvvet oluyor demeyecek ve baroları temsil eden bir kurumun başındaki kişinin kendisini konumlandırdığı bu hakikaten yeni egemenlik alanının ne menem bir egemenlik alanı olduğunu da sorgulamayacaktır.
Dilimde tüy bitti. Anayasa Mahkemesinin, bir egemenlik alanı olarak geçmişte verdiği kararların, bu ülkede otuz yıl süren savaşa, dökülen kana yaptığı katkıları anlamadan, bu geçmişi bütün yönleriyle sorgulamadan ve anlamadan, bu kararların altında imzası olan Haşim Kılıç’ın birden bire bir ‘mucize demokrat’ haline gelemeyeceğini anlayamayız diye..
Aynı şey medya için de geçerli. Medya söz konusu olduğunda devlet bir günah keçisidir. Kabahatler, suçlar bu günah keçisine yüklenir. Ama medya imparatorları sütten çıkmış ak kaşık gibidirler.
Amberin Zaman, Taraf’ta yazıyor. Ayşenur Aslana konuşmuş, diyor ki, Taraf’tan tek kuruş almadan yazıyorum. Peki neden? ‘Çünkü okurlarımdan kopmak istemiyorum. ‘ diyor. İşte bu duygunun sömürülmesine dayalı bir sistemi Taraf yıllardır çalıştırıyor. Yazarların bir kısmı para almadan çalışıyorlar. Köşeleri olsun, okurlarından kopmasınlar, veya diktatörlük kurduğuna inandıkları bir Başbakan ve onun hükümetine karşı mücadelede, çorbada tuzumuz olsun misali, katkıları olsun diye yazıyorlar. Sonra canlarına tak edince ağlamaklı bir yüz ifadesiyle , mağduriyetlerini anlatmaya başlıyorlar.
Bu yazarlık emeğinin bir karşılığı olsun isterim diyen Amberin zaman elbette çok haklı.
Peki bu durum Taraf için yeni bir şey mi?
Bu gazete nasıl kuruldu, kimler kurulmasına önayak oldu?
Ahmet Altan biraz zaman ayırıp bu hikayeyi anlatabilse ne iyi olurdu..
Dinç Bilgin’in cesaretiyle konuşabilse Ahmet Altan, bu faklı egemenlik alanlarının gerçek patronlarını bir bir öğrenebileceğiz
Bir ara gazetenin genel yönetmeni olmuş Oral Çalışlar’a göre, İki milyon maliyetle -aylık mı acaba?- çıktığı söylenen bu gazetenin zarar ziyanını kim ve neden karşılıyor? Böyle bir parayı sokağa atan babayiğit ya da babayiğitler kimdir acaba? Bu maliyet, dönüp dönüp klasikleri basan küçük bir yayın evinin karşılayabileceği bir maliyet midir ?
Biri çıkıp açıklasa da anlasak.
Taraf’ta beş yıl yazı yazdım. Diğer yazarlar gibi emeğimin karşılığın hiçbir zaman almadım. Taraf’ta yazanlar, telif piyasasının asgari ücretine tabi tutuldular. O bile doğru sürüst ödenmiyordu. Alacak davası açtım ve dava hala devam ediyor.
Taraf’ta yazı yazanların farklı amaçları vardı:
Demokrasi için yazanlar, koy desinler Mışko’nun da bergili var misali, köşem olsun diye yazanlar, Taraf çıktığında daha önce yazıyla doğru dürüst alakası olmamasına rağmen, köşe sahibi olmak gibi bir konfor ve üstün bir statü uğruna yazanlar..say sayabildiğin kadar.
Kısa sürede benim Ergenekon dönemi demokratları dediğim ve bu dönem bitince aslına rücu eden bir takım adamlarla dolup taştı o gazete. Taşkına Ahmet Altan ve Yasemin Çongar bile dayanamadı, ayrılmak zorunda kaldı..
İçinden geçtiğimiz tuhaf zamanlara vakıf olabilmek için, düne ait devletin egemenlik alanlarını bilmek elbette çok faydalıdır, ve bu alanları az çok öğrendiğimiz bir süreç yaşanmıyor da değil. Ama ya devlet dışı egemenlik alanları?
Onlar ne olacak, onları bize anlatacak bir babayiğit hiç çıkmayacak ve Amberin Zaman gibi kıymetli gazeteciler ağlamaya devam mı edecek, ne dersiniz?
Yazarlar
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.04.2016
13.04.2016
11.04.2016
10.04.2016
8.02.2016
6.02.2016
5.02.2016
4.02.2016
3.02.2016
30.03.2016