Roni MARGULIES
"Beka sorunu" ifadesi Türkiye siyasetinin temel ifadelerinden biri hâline geldi epey zamandır.
"Beka" kelimesi, "kalıcılık, var olmayı sürdürmek, kesintiye uğramadan geleceğe doğru sürüp gitmek" anlamına geliyor. Yani bizzat Türkiye'nin varlığı, bir ülke veya devlet olarak sürüp gitmesi tehlike altında.
Siyasetin temel kavramlarından biri de "yabancılar, uluslararası komplolar, casuslar ve yerli hainler". Şimdilerde pek kullanılmaz oldu, ama eskiden bunlara kısaca "dış mihraklar" denirdi. Şimdi çok zaman "birileri" deniliyor.
Bu dış mihraklar ("birileri") Türkiye'nin kalıcılığını tehdit eden unsurlar. Tehdit etmek ne kelime, hayattaki tek amaçları memleketi bölmek, parçalamak, yok etmek. Bunlar da aslında beka sorununun birer parçası.
Bir örnek vermek gerekirse, Ekim ayı başlarında Amerika ile yaşanan vize sorunu sırasında Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın valilerle toplantısında yaptığı konuşma zengin ve çok yönlü incelemelere konu olabilir. Şöyle dedi Erdoğan:
"Bir süredir ülkemiz bu coğrafyadaki bin yıllık varlığı ve bekası açısından tarihinin en kritik süreçlerinden birini yaşamaktadır. İkinci bir kurtuluş savaşı verdiğimiz bir zaman diliminin tam ortasındayız. Türkiye, içeriden ve dışarıdan kuşatılmaya çalışılıyor. Ülkemiz, tıpkı pençeleri sökülmüş bir aslan gibi ehlileştirilmek, boyunduruk altına alınmak isteniyor."
Dikkat etmişsinizdir, söz konusu faaliyetlerin failleri belirsiz: "çalışılıyor", "isteniyor". Kim çalışıyor? Kim istiyor?
Cevap aynı konuşmada verilmiş: "Birileri".
"Sırbistan'da halkla kaynaşmamız birilerini rahatsız etmiştir."
"Birilerinin ileri garnizonu değiliz."
"Alan elden veren el durumuna gelmemiz birilerinin kâbusudur."
Tamam, anlaşıldı.
Türkiye'nin "bin yıllık varlığı ve bekası" nasıl kurtarılacak peki?
"Birilerine" meydan okuyarak, tavır koyarak. Yani şöyle:
"Biz bir kabile devleti değiliz."
"El pençe divan duran bir Türkiye yok."
"Kusura bakmasınlar, aldığımız kararın arkasındayız."
"Tüm piyonlarıyla bunlar üzerimize geliyorlar, gelecekler. Ama biz sağlam duralım."
"Mesele burada vatandır. Gerisi teferruattır."
Bin yıllık Türkiye'nin bekasını kim tehdit ediyor, nasıl ediyor, beka sorunumuz tam olarak nedir, biraz muğlak doğrusu. Birileri üzerimize geliyor, daha da gelecekler, ama kusura bakmasınlar, mesele vatandır. Ha, peki!
Söylem böyle olunca, AKP'li olmayanlar arasında yaygınlaşan kanı, Türkiye'nin değil Erdoğan ve AKP'nin bir beka sorunuyla karşı karşıya olduğu. Ve bu söylemin AKP tabanını seferber etmek için kullanıldığı. "İktidarın beka sorunu" (Ahmet İnsel), "Beka sorunu: Erdoğan'ın mı, Türkiye'nin mi?" (Levent Gültekin) gibi yazılar bunu anlatıyor.
Bunun kısmen doğru olduğu kuşkusuz. Ama mesele bundan ibaret değil.
Hükümet de geleneksel devlet aygıtı da, Kuzey Suriye ve Kuzey Irak'ta Kürt hareketinin attığı adımları, devletleşme doğrultusunda kaydettiği mesafeyi Türkiye için bir beka sorunu olarak algılıyor. Türkiye sınırları içinde yaşayan Kürtleri de güvenilmez ve/veya düşman olarak gördükleri için, Kürtler açısından başarı sayılabilecek her şeyi Türkiye'nin geleceği açısından bir tehdit olarak algılıyorlar. Bu, Türkiye devletinin 90 yıllık değişmez algısı.
Türkiye'nin iç ve dış politikasını 3-4 yıldır bu algı belirliyor ve beka sorunu olarak görülen bu soruna karşı alınan önlemler şekillendiriyor. Algı 90 yıllık, ama Suriye ve Irak'ta son birkaç yılın gelişmeleri (Rojava'nın ortaya çıkışı ve Kuzey Irak'ta bağımsızlık girişimleri) bu algıyı tayin edici hâle getirdi. Adeta bir millî seferberliğe yol açtı.
AKP'nin geleneksel devletle, derin devletle, Genelkurmay'la ittifakı, "yerli ve millî" vurgusu, AKP-MHP işbirliği, Avrasyacılık lafları, Kürt sorununda militarist politikalara geri dönüş hep bu temele oturuyor.
Roni Margulies
(Sosyalist İşçi)
Yazarlar
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.03.2023
13.03.2023
27.02.2023
20.02.2023
13.02.2023
6.02.2023
29.01.2023
21.01.2023
15.01.2023
15.01.2023