Sezin ÖNEY
Şili’de kilometrelerce uzanan, dünyanın en kuru yeri Atacama Çölü’nde oğullarından geriye kalanları arayan annelerin hikâyesinin duyunca, afallamıştım.
Zerre nem olmayan, 105 bin kilometrekarelik bir çöl.
Yaşamın zerre izi yok...
Atacama’da, Mars yüzeyini taramak için kullanılan araçlarla hayat belirtisi, bir canlının DNA kalıntısını bulmaya çalışan bilimadamları bile, bir zamanlar “can” taşıyan hiçbir şeye rastlayamadılar.
Çölün tek “canlıları”, oraya atılan kemikler.
Bir zamanlar can olan insanlardan kalan kalıntılar.
Aradan yıllar geçtikten sonra bile...
Minicik bir kemik parçası, bir iz bulmak için çocuklarından, çölü elleriyle, çocuk oyuncağı kum kürekleriyle eşeleyen anneler var. Bu satırlar yazılırken, siz bunları okurken de, arayışa devam ediyorlar.
Augusto José Ramón Pinochet Ugarte.
General Pinochet; 1973’ten 1990’a Şili’nin diktatörü.
Kurbanları öyle çok ki, kimlikleri silikleşiyor, isimleri yoklaşıyor...
Failin adı belli ama meçhul; cezası yok, verdiği hesap yok.
Muhaliflerini işkenceyle öldürtüp, çöle gömdüren, nice hayatları yok eden bu emirleri veren baş sorumlu, aynı zamanda kimilerinin “kahramanı”.
Üstten asta, tıkır tıkır işleyen emir-komuta zincirleri ve bu zincirlerin dokunulmazlığını sağlayan ideolojik kalkanları ören siyasetçiler, kanaat önderleri, seçkinler...
Uzak yakın bir hikâye...
Oğlum, kumda oynamayı çok sever hâlâ.
O kumdan kaleler yapar, çukurlar kazarken, bazen gözümün önünde Atacama Çölü dalgalanır.
Bir belgeselde ilk gördüğümde, uçsuz bucaksız Atacama Çölü’nde çocuklarının kemiklerini arayanları, afallamıştım.
Ama şimdi neyi aradıklarını biliyorum.
Türkiye’de, bazılarımızın aradığını arıyor.
Tutunacak bir şey...
Twitter, Facebook, YouTube, sosyal medyada, internet üzerinden bir yerlere, birilerine ses duyurmaya çalışanlar...
Eş dost, çevresiyle sohbetlerinde derdini anlatmaya çalışanlar...
Kafasında bir türlü susmayan fikirleri içinde kapalı tutanlar...
Haberlerden sokaklara, içeride dışarıda, her kim olursak olalım, gelmişimiz geçmişimiz, hâlimiz vaktimiz ne olursa olsun biri bizi eziyor.
Ezilmeye karşı da bir el gibiyiz, öyle uzanan...
Atacama Çölü’nün ortasında, kum, taş, tozlar arasında, yarısı toprağa gömülü, topraktan dışarı yükselen, fışkıran bir elin heykeli var.
Mano de Desierto;Çölün Eli.
Heykeltıraş Mario Irarrázabal’ın eseri.
İtiraz etmeye çalışan bir avuç insan, bizler de, çölün eli gibiyiz.
Umutsuzca, toprağın içinden dışarı çıkmaya; göğe, gökyüzüne, havaya, oksijene, ışığa, hayata ellerini uzatmaya çalışanlar...
Sıfır nem, sıfır hayat bir çölde, sıfırlanmışlar, tutunmaya çalışanlar.
Frankfurt Okulu düşünce çizgisinin başlıca temsilcilerinden Max Horkheimer’ın bir sözü var... Bana da bir başka tutunamayan hatırlattı; “Evlerin pencerelerini sonuna kadar açabilecek tek bir şey biliyorum; ortak keder...”
Berkin Elvan’ın cenazesi de, ortak kederimiz oldu.
“Bir silgi gibi tükendim ben/ Başkalarının yaptıklarını silmeye çalıştım/ Mürekkeple yazmışlar oysa../ Ben kurşunkalem silgisiydim/ Azaldığımla kaldım...”
Oğuz Atay’ın Tutunamayanlar romanından satırlar gibiyiz.
Doğruyu söyleyince de, tutunmaya çalışan parmaklara hemen sert çekiçler, çemkirmeler iniyor...
“Barış süreci” değil, “barış süreci” adı altında bir Soğuk Savaş’ın doğumunu yaşıyoruz. İnsanlar yakınlaşmıyor, uzaklaşıyor. Sadece Kürtler ve Türkler değil, tüm insan grupları, kimliklere bölünüyor, hapsoluyor. Yanlışı silip de düzeltmeye çalışınca, “barış düşmanı” diye karalanıyoruz.
Günlük hayatta, bir derebeyi itiyor, o ali kıran baş kesen kakıyor; o zorba itekliyor, bu külhanbeyi (veya hanımı) bastırıyor.
Ve dönüp dolaşıp, ezen “mağdur” ve “masum” oluyor.
Tutunamayanlarsa, bakakalıyor.
Tanımlayamadığımız bir yüksek basınç bizi ezip duruyor.
Berkin Elvan’ın cenazesinin gecesi öldürülen Burak Can Karamanoğlu’nun babası Halil Bey, oğlunu vuran “karanlıktan gelen kurşundan” bahsetmiş.
O kurşunlar bir yerlerden hepimize geliyor, isabet ediyor.
“İnanarak dinlememizi güçleştiriyorlar. İnsan her sözü kuşkuyla karşılıyor artık. Gerçekle düş birbirine karışıyor; yalanın nerede bittiğini anlayamıyoruz. Tutunacak bir dalımız kalmıyor. Tutunamıyoruz.”
Yazarlar
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolDış politikada rasyonel zemin 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel’e saldırı aydınlatıldı mı şimdi? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKomisyon Suriye’yi, Suriye İsrail’i, İsrail Trump’ı…. 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEYargı CHP’ye çalışıyor 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluHerkes sözünden sorumludur; 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanBüyük Türkiye hayali böyle bir hayal miydi? 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilFanatizm ve inancın siyasallaşması 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’nin diğer dertleri… 10.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞCassandra Çığlığı* 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.04.2025
3.02.2025
29.01.2025
17.01.2025
7.11.2024
6.11.2024
24.10.2024
27.06.2024
7.06.2024
26.05.2024