Sezin ÖNEY
7 Haziran’da Türkiye sandık başına gitti, ağustos başına yaklaştığımız şu günlerde ise, bu seçimin Türkiye’deki siyasi güç dengesini hiçbir biçimde değiştirmediğini görüyoruz.
Neden?
Seçim öncesi, Türkiye’de ciddi bir “korku ve kaygı atmosferi” hâkimdi. 7 Haziran sonrasında pek çok kişi, artık yeni bir dönemim başlayabileceği umudunu hissetti ve toplumun önemli bir kesimine büyük bir iyimserlik duygusu hâkim oldu. Ancak yaklaşık iki aylık süreçte, korku ve kaygı atmosferinin geri döndüğüne şahit oluyoruz.
Neden?
Özellikle, seçim kampanyaları başlamadan önce, medya genelinde, siyasi açıdan “tek renklilik”, hükümeti gücendirmeme eğiliminin ağırlığı sözkonusuydu. Bu tavır, seçim döneminde epey kırılmış, farklı sesler, özellikle merkez medyada kendilerini duyurabilmişti. Ancak şimdi bu “teklik” eğilimi de yeniden kendini baskın kılıyor.
Neden?
Geçen yıl bu dönemler, ülkesine Batı ambargosu başladığı haberlerini alan Rusyalı bir siyaset bilimci ile konuşuyorduk; bana, “ben ne yapabilirim, ülkem savaşta” demişti.
Devlet Başkanı Putin’e olan destek, Ukrayna Savaşı başlamadan önce yüzde 60’larla, “tarihî dip noktasındayken”, çatışmaların başlaması ile yüzde 90’larla, “tarihî zirvelere” yükselmişti.
“Savaşta olma” psikolojisi, bir ülkede, bir toplumda çok şeyi değiştiren bir algı, bir ruh hâli.
Savaşan ülkelerde, hükümete muhalefet her zaman zordur. “Düşmanla ortaklık yapıldığı, düşmana destek olduğu” zannıyla, aykırı sesler, farklı düşünceler çok daha kolay ve sertçe bastırılır.
Türkiye’de zaten aykırı ve farklı düşünceye çok meraklı ve hoşgörülü olduğumuz söylemez.
Çözüm Süreci’nin en başında, sürecin yanlış yürüdüğü, toplumsallaşması, lider ve belirleyici güç olarak AKP’nin insafına bağlı biçimde yürümemesi gerektiğini savunduğum için bazılarınca “barış düşmanı” diye damgalandım. Bu damgayı yapıştırmaya çalışanlardan biri, bir eski “gazeteci”, şimdi AKP milletvekili.
Eğer ki, o günlerde, tüm Meclis –en azından büyük kısmı–, sivil toplumun geniş kesimleri, sürecin içine çekilerek, bir diğer deyişle taraflar çoklaştırılıp çoğullaştırılarak Çözüm Süreci “sigortalansaydı”, bugünlere gelmezdik.
O dönem, algılar, CHP ve MHP’nin “istemediğine” kurgulandı; oysa, CHP konuya destek olmaya yatkındı, “barış” fikrinin manevi ve ahlaki baskısıyla daha da hazır hâle getirilebilirdi. MHP’nin direnci ise, Meclis çoğunluğunun bir kere olsun “hayırlı bir amaçla” kullanılması ve toplumdaki barış arzusunun vurgulanmasıyla –belki de– kırılabilirdi.
Aradan geçen zamanda, Âkil İnsanlar Projesi’nin “halkla ilişkiler ve göz boyama faaliyeti” olarak gerçekleşmesi, süreçteki çok ciddi aksamalar gibi hatalara yönelik yapıcı eleştirilerin, süreci kösteklemek olarak çerçevelenmesi sonucu, “farklı sesler” hep bastırıldı.
Seçim sonrası da, AKP’siz hükümet olamayacağı fikri pompalandı yoğun biçimde. Oysa “oy kaybettiği” gerçeği, AKP’de samimi bir özeleştiri süreci başlatmak için tek başına yeterli değildi.
Seçim sonrası, CHP, MHP ve HDP ise, tüm farklarına rağmen, “iç güvenlik yasası”, “yolsuzluklar” gibi konularda AKP dışı bir siyaset çizgisi oluşturulabileceğini göstermek zorundaydılar.
Bunları söyleyen benim gibiler, “siyasi gerçeklerden habersiz olmakla” suçlandı.
Şimdi, tüm Türkiye’nin karşısında bir “siyasi gerçeklik cehennemi” var.
Ve bugünler aslında, günlerdir, aylardır, yıllardır “geliyorum” diyor.
AKP, çok güçlü bir koalisyonun temellerini atıyor. Bu koalisyon, başta Türk Silahlı Kuvvetleri olmak üzere, güvenlik güçleri ve devlet kurumları ile kuruluyor.
Ortak düşman algısı, ortak biçimde saldırı altında olma psikolojisi, bu koalisyonun “varlık sebebi”.
“Üniformalı” can kayıpları ve sivil kurbanlar sözkonusuyken; çatışmasızlık zamanında çok net ve kesin duruş sergilemeyen siyasi partilerin, birden evrim geçirip, tüm siyaset sahnesini dönüştüren politik hamleler yapması beklenemez.
Çatışma ortamları, seçmenleri, tabanları da radikalleştirir. Bir yandan kamuoyu radikalleşip, zıt kutuplara savrulurken, bir yandan da, “merkez siyasete” yönelik toplumsal bir güven krizi yaşanması, Türkiye’de zaten sancılar içindeki “merkez politikayı” yok etme tehdidini beraber getiriyor –asıl ve nihai tehlike de bu.
Yazarlar
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselIMF’in siyaseten can sıkıcı tavsiyeleri 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye siyasetinin hastalığı: İmralı tartışmasında serinkanlılık ihtiyacı ve CHP'nin kararı 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSürecin “kritik eşikleri” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi (7): Simit 27.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları






























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.10.2025
28.09.2025
25.04.2025
3.02.2025
29.01.2025
17.01.2025
7.11.2024
6.11.2024
24.10.2024
27.06.2024