Ümit Akçay
‘U-DÖNÜŞÜ’ UYSAL VE ALBAYRAK’I GÖTÜRDÜ
Bu köşeyi izleyen okur, Erdoğan yönetiminin 2020’deki ekonomik performansı ile ilgili geçtiğimiz ay (13 Ekim’de) yaptığım değerlendirmeyi hatırlayacaktır: Mart-eylül arası uygulanan ‘geleceğe kaçış’ stratejisi, eylül ayında mecburi bir ‘U-dönüşü’ ile sonuçlanmıştı. TL’deki hızlı değersizleşme, enflasyondaki artış ve artan cari açık mart-eylül arasındaki stratejinin sınırlarını çizmiş oldu.
Ekonomideki ‘U-dönüşü’, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) 24 Eylül’deki faiz artışı ile ivmelendi. Bu adıma, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK), bankaları kredi vermeye teşvik eden (hatta zorlayan) aktif rasyosu düzenlemesini gevşetmesi ve kısmî sermaye kontrollerinin yumuşatılması eşlik etti. Kamu bankaları sert bir şekilde frene bastılar, ucuz kredi imkanı giderek azaldı. Ancak tüm bu önlemler TL’deki değersizleşmeyi durdurmaya yetmedi.
Bir ödemeler dengesi krizi ile karşı karşıya kalan Erdoğan yönetimi, ‘piyasa dostu’ reformlara yöneleceğini ilan ederek ‘U-dönüşü’ sonrası takip edilecek istikameti çizmiş oldu. Ekonomideki bu ‘U-dönüşü’, bu politikayı uygulayanları da beraberinde götürdü: TCMB Başkanı Murat Uysal ve Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak gitti.
BÜYÜK SERMAYE İLE SENKRONİZASYON ÇABASI
Uysal’ın yerine TCMB başkanlığına atanan Naci Ağbal, göreve gelir gelmez sektör temsilcileri ile doğrudan temasa geçti ve yaptığı açıklamada fiyat istikrarının önemini vurguladı.
Albayrak’ın yerine Hazine ve Maliye Bakanı olan Lütfi Elvan’ın yaptığı açıklama ise yeni doğrultuyu daha da netleştirdi. Yerli ve yabancı büyük sermaye kesimlerinin duymak istediği anahtar kelimeler açıklamada ardı ardına sıralandı: ‘Uluslararası normlara uygun, şeffaf, hesap verebilir politika tasarımı ve uygulaması’, ‘kurala dayanan piyasa ekonomisi’, ‘kurumların güçlendirilmesi ve kuralların etkili bir şekilde işletilmesi’, ‘makroekonomik istikrarı sağlayarak büyüme ve istihdamı’ geliştirmek ve enflasyonla mücadelede para-maliye politikası uyumu.
Ekonomi yönetiminden gelen bu ses hemen karşılık buldu ve TÜSİAD’dan tebrik açıklaması geldi. Benzer anahtar kelimeler bu açıklamada da mevcuttu: 'Serbest piyasa ilkelerinin gözetilmesi', ‘ekonomi politikalarında öngörülebilirliğin artırılması ve kurumların bağımsızlıklarının ve liyakatin güçlendirilmesi’.
İçerideki bu yeni durum kısa süre içinde dışarıda da yankı buldu, kredi derecelendirme kuruluşu Fitch -ironik bir şekilde- Ağbal’ın TCMB başkanlığının ‘para politikası kredibilitesini artırma ihtimalini getirdiği’ni vurguladı.
Erdoğan’ın 11 Kasım’da AKP Grup Toplantısı’ndaki yaptığı konuşma olmasaydı, belki de 6 Kasım-11 Kasım arası değişiklikler etkili olmayabilirdi. Ancak Erdoğan bu konuşmasında açıkça büyük sermayeye ve uluslararası yatırımcılara seslenerek, ‘uluslararası yatırımcıların kazancını kendi kazancımız olarak görerek, yatırımcılara her türlü kolaylığı gösterecek, desteği vereceğiz’ dedi. Ardından da aynı günün akşamına Uluslararası Yatırımcılar Derneği’ni kabul etti.
Bu süreçte TL’nin yüzde 10’a yakın değer kazanması, Türkiye’nin risk primindeki (CDS) geri çekilme ve uzun vadeli faizlerin düşmesi, Erdoğan yönetiminin bu ‘U-dönüşünün’ sermaye kesimlerinde hızla karşılık bulduğunu gösteriyor. Şimdi önümüzde, bu söylem değişiminin 19 Kasım’daki TCMB Para Politikası Kurulu Toplantısı’nda faiz artışı ile desteklenmesi var. Zira geçtiğimiz haftaki adımlarıyla ekonomi yönetimi, 19 Kasım tarihini kendisi için bir test günü olarak tanımlamış durumda.
OTORİTER KONSOLİDASYON SÜRECİ HIZLANABİLİR
Erdoğan yönetiminin sermaye ile bu senkronizasyon arayışı, iktidar bloku içerisinde büyük sermayenin öncelikli konumunu yeniden tahkim ediyor. Ancak bu adım, AKP yönetimlerinin başından beri var olan sorununu yeniden ortaya çıkaracak: Büyük sermaye ile diğer sermaye kesimleri arasındaki denge kurma zorunluluğu. Bu gerilimin nasıl yönetileceği, önümüzdeki dönemi de belirleyecek.
Erdoğan yönetiminin bu hamlesinin bir başka yönü, liberal ‘merkezci’ muhalefetin temel argümanlarının boşa çıkması oldu. Bilindiği gibi liberal muhalefet yaygın olarak bu başımıza gelenlerin, iktidardakilerin iş bilmezliğinden yani ‘bilgi eksikliğinden’ kaynaklandığını temel propaganda malzemesi olarak kurdu. Bunu da odağa Albayrak’ı yerleştirdiği bir ‘liyakat gelirse sorunlar biter’ söylemi ile destekledi. Keşke her şey bu kadar kolay olsa. Ama değil. Hatalı tespitler, hatalı sonuçlara varıyor.
Ekonomi politikası, toplumsal güç ilişkilerini, siyasi iktidarların dayandıkları toplumsal/sınıfsal tabanı ve ittifakları yansıtır. Ekonomi politikasındaki değişimler de bu gerekliliklerin sonucu olarak gerçekleşir. Bu durumda otoriter rejimden çıkış, alternatif siyasi projelerde yatmaktadır. Oysa muhalefet, günümüz AKP’sinin karşısına 2002-2013 arasındaki eski AKP ile çıkmaya çalışıyordu. Bir başka ifadeyle, ‘iyi AKP’ projesi, muhalefetin siyasi ufkunu belirlediği oranda, Erdoğan yönetiminin işini kolaylaştırıyor. Bu bağlamda ‘U-dönüşü’nün bir hedefi de, muhalefetin elindeki ‘piyasa dostu restorasyon’ silahını almak.
Muhalefete hakim olan bir başka strateji ise ‘kriz iktidarı götürecek, bir şey yapmaya gerek yok’ idi. Erdoğan’ın bu son hamlesi, muhalefetin ‘ölü numarası’ yapma taktiğini de boşa çıkardı, zira bu hamle ile yaklaşan ödemeler dengesi krizi riskini erteleyebilir hale geldi.
İktidar blokundaki restorasyon ve muhalefetin etkisizleştirilmesi, Erdoğan yönetiminin yaptığı ‘U-dönüşünün’ en önemli iki sonucu. Bu ikisi aynı zamanda otoriter konsolidasyonun, yani yeni rejimin kendisini tahkim etmesinin iki önemli koşulu. Dolayısıyla iktidarın söylem değişikliğinin bir parçası olarak gündeme gelen ‘hukuk reformu’nun demokratikleşme ile bir ilişkisi yok. Tam aksine, sermayeye verilecek garantilerle, onun desteğini alarak otoriter rejimin konsolidasyonu hedefleniyor.
YAPISAL KRİZ SÜRÜYOR
Ekonomideki ‘U-dönüşü’, var olan sorunların bir günde çözüleceği anlamına gelmiyor. Tüm zamanların en yüksek seviyesine gelmiş işsizlik, giderek artan hayat pahalılığı ve korona salgını nedeniyle kısıtlanan ekonomik aktivite, iktidar için büyük bir sıkışma yaratmaya devam edecek. Dahası, ekonomide iktidarın istediği yönde değişiklikler olsa dahi, bu bizi çok da yeni olmayan bir kısırdöngü ile karşı karşıya bırakacak. Karşımızda işlemeyen iki model var: Ne 2002-2013 arasındaki IMF programına dayanan bağımlı finansallaşma modeli ne de onun krizine karşı iktidarın el yordamı ile geliştirdiği kredi çevrimlerine dayanan ‘utangaç kalkınmacılık’, Türkiye’nin ekonomik ve siyasi sorunlarını çözebiliyor. Buradan nasıl çıkılır? Buradan çıkış, muhalefetin stratejisine bağlı. İleride bunu detaylandıracağım.
Yazarlar
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselIMF’in siyaseten can sıkıcı tavsiyeleri 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSürecin “kritik eşikleri” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye siyasetinin hastalığı: İmralı tartışmasında serinkanlılık ihtiyacı ve CHP'nin kararı 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi (7): Simit 27.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları



































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.12.2025
26.11.2025
17.11.2025
2.11.2025
26.10.2025
25.10.2025
12.10.2025
5.10.2025
30.09.2025
21.09.2025