Vahap COŞKUN
Öcalan’ın Newroz mektubunun sürprizlerinden biri “Eşme Ruhu” idi. Mektubunda Ortadoğu’ya ve uluslararası siyasete ilişkin saptamalar yapan Öcalan, emperyalist güçlerin Ortadoğu üzerindeki emellerinden vazgeçmediğini belirtiyor ve IŞİD’i de emperyalistlerin zorbalığının bir aracı olarak nitelendiriyordu. Öcalan’a göre IŞİD, bütün bölge halklarının ve dini topluluklarının varlığına büyük bir tehditti. Bu sebeple Kobani’de IŞİD’e karşı gösterilen direniş ve kazanılan zafer hem dünya, hem de bölge için derin bir anlam taşıyordu. Tam bu noktada Öcalan Süleyman Şah Operasyonuna atıf yapıyor ve “bu temelde gelişen Eşme ruhunu haklarımız arasında yeni bir tarihin sembolü olarak”selamlıyordu.
Öcalan’ın Eşme vurgusu kamuoyunda genel olarak olumlu yankı buldu. Zira Eşme, içinde bulunulan koşullara denk düşen bir çağrıydı. Kürtlerin ve Türklerin birlikteliğinin önemini ve yeni bir dönemin bu birliktelik temelinde kurulmasını sembolize ediyordu. Gerçekten de Ortadoğu’daki tablo, Kürtler ile Türklerin her düzeyde işbirliği ve dayanışma içinde olmasını mecburi kılıyor. Birliktelik, hem Türklere hem de Kürtler büyük avantajlar sağlıyor. Çatışma ve karşıtlık ise her iki halkın da kaybetmelerine neden oluyor.
Irak Kürdistanı: Dünün düşmanı, bugünün müttefiki
Irak Kürdistanı, bunun en berrak misali. Türkiye uzun yılar boyunca Irak’ta bir federatif yapının kurulmasını ve Kürtlerin kendi topraklarında bir yapıya kavuşmalarını, büyük bir tehlike addetti. Elindeki her imkânı böyle bir gelişmeyi engellemek için kullandı, bulduğu her mecrada buna itiraz etti. Bir Kürdistan Yönetimi’nin kurulması, Türkiye için bir karabasan gibiydi.
Sonra Kürdistan Bölgesel Yönetimi (KYB) kuruldu. Yıllarca köpürtülen korkuların yersiz olduğu görüldü. Türkiye KYB ile ekonomik, sosyal ve siyasi ilişkilerini her geçen gün daha üst bir seviyeye çıkardı. Öyle ki KYB, Türkiye’nin bölgedeki en önemli müttefiki haline geldi.
Benzer bir dönüşümün Suriye Kürdistanı’nda yaşanmaması için hiçbir sebep yok. Suriye Kürdistanı’ndaki yetkililer, Türkiye’nin her davetine icabet ettiler. Türkiye ile bütün alanlarda ilişki kurmak istediklerini, bu konuda üstlerine düşeni yapmaktan imtina etmeyeceklerini söylediler. Dolayısıyla Türkiye işbirliğini artırdığı takdirde Suriye Kürdistanı’nın da bir tehdit değil, bir fırsat olduğu görülecek.
Öcalan’ın “Eşme Ruhu”nun üzerinde durması bu bağlamda değerlendirilmeli. Öcalan beraber hareket edilmesi halinde karşılaşılan sorunların üstesinden gelineceğine ve hedeflere daha rahat ulaşılacağına işaret ediyor. Ortak kadere dikkat çeken bu kavramsallaştırma son derece yerinde, doğru ve zamanın ruhuna dokunan bir nitelik taşıyor.
1990’lara geri dönüş
Newroz’da oluşan olumlu hava, Genelkurmay Başkanlığı’nın (GKB) sert açıklamasıyla dağıldı. Kendini bir açıklama yapmak zorunda hisseden GKB, Öcalan’ın sözlerine 1990’ları hatırlatan bir dille yanıt verdi: “
… hiçbir zaman muhatabımız olmayan ve olmayacak olan terörist başının ‘EŞME RUHU’ açıklamasına atfen, Süleyman Şah Saygı Karakolu’nun SURİYE toprakları içinde yer değiştirmesi ile ilgili olarak ‘TSK ile PYD/PKK’nın işbirliği yaptığı’ yolundaki yayın ve haberler tamamen gerçek dışı olup; 31 yıldır Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Anayasal düzenini değiştirmeyi hedefleyen bir terör örgütü ile silahlı mücadele eden ve bu uğurda binlerce şehit ve gazi vermiş olan şerefli, haysiyetli ve onurlu Millî Ordu Türk Silahlı Kuvvetlerine bu yakıştırmayı yapan kişileri ve yayın organlarını Yüce Türk Milleti önünde şiddetle kınıyoruz.”
Nereden tutsanız elinizde kalacak bu açıklama birçok sorun içeriyor. Birincisi, gerçeğe tekabül etmiyor. Süleyman Şah Operasyonu sırasında, TSK’nın PYD ile irtibatlı hareket ettiğini herkes biliyor. İrtibatın düzeyi ve muhtevası hakkında farklı görüşler ileri sürülebilir. Ama en azından operasyonun herhangi bir olumsuzluğa meydan vermeden yapılmasını sağlayacak düzeyde bir irtibatın olduğu inkâr edilemez. Böyle bir irtibatın olması hem doğal, hem de iyi. Bunda gocunmayı, karşı tarafı tahkir etmeyi gerektiren bir durum yok.
İkincisi, artık bilgi kimsenin tekelinde ve denetiminde değil. Çok şükür ki, öyle. Sizin olan bir şeye “yok” demeniz, olanın görülmesini engellemez. Çünkü alternatif bilgi kaynakları var ve siz doğruyu yansıtmayan bir laf ettiğinizde anında bunu boşa çıkaran bilgiler kamuoyuna akar. İşin içinde yer alan aktörler olayın arka planını anlatır, işin aslını gösteren görüntüler topluma ulaşır. Birçok kanaldan kontrol edildikten sonra bir iddianın doğru veya yanlış olduğuna hükmedilir. GKB’nin kurumsal bir ağırlığı olabilir ama bu kurumsal ağırlık –eskiden olduğu gibi- onun her söylediğinin gerçek olarak kabulünü sağlamaz.
Üçüncüsü, söz konusu açıklamayla geride bırakmaya çalıştığımız bir alışkanlık -yani askerin siyasi konulara girmesi- tekrar gün yüzüne çıktı. Operasyona karar veren ve onun bütün risklerini üstlenen hükümettir. Dolayısıyla operasyon ve sonrasıyla ilgili açıklamaların da yalnızca hükümet tarafından yapılması gerekir. Eğer Öcalan’ın sözlerine bir yanıt verme mecburiyeti hâsıl olmuşsa, bunu yapacak olan da hükümettir. Genelkurmay bu topa girdiğinde yetki sahasını aşmış olur.
Müesses nizamın muktedirleri
Aslında yalnızca Eşme vesilesiyle yapılan açıklama değil, askerin siyasi alana daha müdahil olmaya başladığını gösteren başka belirtiler de var. Son günlerde asker çok konuşuyor ve siyasi kanaatler paylaşıyor.
Bunda en önemli etken, hükümetin tavrı. Gülen Cemaati ile arasında savaş patlak verince Hükümet cepheyi daraltmak adına “eski Türkiye” olarak tesmiye ettiği düzenin muktedirlerine ve özellikle de orduya yanaştı. İktidar mensupları “orduya kumpas kurulduğunu” ve “kendilerinin aldatıldığını” ifade ettiler, görülmekte olan bütün darbe davalarını “tezgâh” olarak nitelediler. Cemaate karşı askeri yanına almak için hükümetin geliştirdiği bu yaklaşımdan yargı da etkilendi. Ve nitekim Balyoz Davası tüm sanıkların beraatıyla sonuçlandı.
Ordunun eli hükümetin tasarruflarıyla rahatlatılınca, asker de siyasi konularda daha fazla söz söylemeye başladı. Hükümet herhalde mevcut ordu komutasına güveniyor ve bunu bir sorun olarak görmüyor. Ancak askerin alan genişletmesi, demokrasi için her zaman ciddi bir tehlikedir. Herkes buna karşı müteyakkız olmalıdır.
Bugün Türkiye’de –başta Kürt meselesi olmak üzere- toplumsal sorun alanlarında bazı demokratik adımlar atılmışsa, bunun sebebi askeri vesayetin geriletilmesidir. Evet, vesayet kısmen geriletilmiştir, ama bitmemiştir. Yapılması lazım gelen, vesayetin varlığına dayanak teşkil eden mekanizmaları ve kuralları kaldırmak olmalıdır, vesayeti tekrar ayaklandırmak değil. Çünkü askeri vesayetin tekrar güç kazanması, demokratik kazanımların kaybı anlamına gelir. Günlük kavgaların sıcaklığı, hükümete bu temel gerçeği unutturmamalıdır.
http://serbestiyet.com/Yazarlar/esme-ruhu-ve-genelkurmayin-ruhu-133240
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Menzile doğru bir adım daha
28.10.2025 - Mesele CHP Değil!
8.09.2025 - Yıkıcı korku değil kurucu cesaret
3.09.2025 - Hepimize Yetecek Evrensel Bir Utanç
27.08.2025 - Suriye’de dahil olunacak bir ordu var mı?
23.08.2025 - İnsan Bazen Kendi Tavsiyesine Uymalı
19.08.2025 - Niyet Hayır, Akıbet Hayır
14.08.2025 - Kalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın!
5.08.2025 - “Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?”
29.07.2025 - Çözüm Sürecinin Hukuki Mutfağı
22.07.2025
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları












































































Aziz Günay
Siz asla islamı temsil etmiyorsunuz tv yede yakışmıyorsunuz . Kendinizi izleyin.Allah nankörleride sevmez Bende İ.H.Liyim ama ülkem için canını siper eden bir insana Allah razı olsun derim. Biz şu yaşımıza kadar ülkemize ne verebildik Ancak ülkemizin dibini oyuyoruz Yazklar. Olsun derim.Atatürke bir fatiha okuyamıyorsanız bari düşmanlık yapmayın