Yıldıray OĞUR
Pandemi yasaklarından değil, AİHM kararlarından bahsediyorum.
Nasıl yasaklar sadece bebek sahillerinde dolaşanları, hafta sonu babasıyla para çekmeye, poğaça almaya çıkmışları, sıradan insanların cenazelerini bağlıyor ama iktidar partisi kongrelerini, hafta sonu yapılan hocaefendi cenazelerini bağlamıyorsa AİHM kararları da öyle...
Hoşa gitmeyen Anayasa Mahkemesi kararları, yerel mahkemeleri bağlamadığı gibi, hoşa gitmeyen Osman Kavala, Selahattin Demirtaş gibi AİHM kararları da Türkiye’yi bağlamıyor artık.
1987’den beri Türkiye’yi bağlayan AİHM kararları şimdi ne oldu da bizi bağlamamaya başladı diye şüpheye düşenler olursa en olmaz hukuki içtihatlar konusunda “Better call Saul” performansı gösteren devrin başhukukçusu başdanışmana sorabilirler.
Muhakkak bir zamanların favori yemeği patlıcanın neden artık berbat bir sebze olduğuna makul bir izah bulunacaktır.
Fakat hala bağlayıcı olan AİHM kararları da var.
Adamına göre, ihtiyaca binaen bazı AİHM kararları bir anda mahkemeleri bağlayıveriyor.
Mesela 1997’de Hollandalı stajyer avukat Peter M. Steur’un ceza almasına neden olan bir hakaret davasını taşıdığı AİHM’in 2003’de verdiği “kamu görevlileri icra ettikleri eylem ve sözlerine karşılık eleştirilere karşı daha fazla hoşgörü göstermeliler” kararı ya da 1994’de Slovakyalı gazeteci Andrej Hrico’nun bir hakim hakkında dergisinde yaptığı yayınlar yüzünden aldığı cezayı taşıdığı AİHM’in 2004’de verdiği “sarsıcı olan eleştiriler de eleştiri hakkı ve ifade özgürlüğüne girer” kararı gibi...
Bu kararlar 2014-2019 arasında Cumhurbaşkanı’na hakaretten açılan 29 bin 839 davadan 9 bin 556’sının mahkumiyetle bitmesine engel olamadı. O davalara bakan mahkemeleri genelde bağlamadı.
Ama bazı davalarda mahkemeler bir anda AİHM’in bu kararlarını hatırlayıveriyorlar.
Örneğin geçen ay daha çok çakarlı arabayla adliyeye girişi haber olan Alaattin Çakıcı’nın Kırıkkale Adliyesi’nde görünen davasında savcı AİHM’in bu kararlarını hatırlayıverdi.
Dava, Çakıcı’nın Başbakanlığı döneminde Ahmet Davutoğlu’na yazdığı bir mektupta ettiği hakaretler üzerine açılmıştı.
Bugün Cumhurbaşkanı, bakanlar ya da üst düzey devlet erkanından birine söylenmesi halinde bir kaç saat sonra kapınızın kırılıp gözaltına alınmanıza neden olabilecek sözlerdi bunlar.
Ama bu sözler bir kaç saatliğine bir Norveç şehrine dönen Kırıkkale’de ifade hürriyeti sayıldı.
Savcı mütalaasında beraat isterken de bunu AİHM kararlarına dayandırdı:
“Sanığın suça konu sözleri sarf ettiği mektubun yazıldığı dönemde müşteki Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu’nun Başbakanlık görevini yaptığı ve ilgili AHİM kararları ve Yargıtay kararları dikkate alındığında kamuya mal olmuş kişilerin diğer kişilere göre eleştirilmesinin daha geniş kapsamda ele alındığı görülmüştür. Bu sebeple sanığın... beraati talep olunur...”
Yani AİHM’in Hollandalı avukat, Slovakyalı gazeteci için verdiği ifade hürriyetini genişleten kararlar, Alaattin Çakıcı’nın ifade hürriyeti söz konusu olduğunda yine bağlayıcı oldu.
Bu anlık aydınlanma halinin son örneği geçen hafta yaşandı.
AİHM, Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nin HDP milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu hakkında 2.5 yıllık mahkumiyeti onadığı kararda da tekrar bağlayıverici oldu.
Önce bir parantez açıp cezanın içeriğine bakalım.
Gergerlioğlu’nun milletvekilliğinin düşmesine neden olabilecek cezanın gerekçesi 2016 yılındaki bir PKK açıklamasını haber yapan T24’ün linkini paylaşmak. Haber hala sitede ve hakkında herhangi bir dava da açılmamış.
Üstelik açıklama devlete bir barış çağrısı, içeriğinde şiddeti teşvik eden ya da öven bir ifade de yok.
Eğer bu linki paylaşmak terör propagandasıysa, Karayılan’ın Kandil’deki geri çekilme basın toplantısını canlı yayınlamak, ana haberlerde uzun uzun göstermek, Öcalan’ın Nevruz mitinglerindeki mektuplarını canlı olarak vermek, TRT dahil bütün kanalların canlı yayınladığı Dolmabahçe Zirvesi’nde yine Öcalan’ın çağrısının okunması ve son olarak 23 Haziran İstanbul seçimleri öncesinde Öcalan’ın HDP’ye tarafsız kalma mektubunu gece yarısı son dakika gelişmesi olarak haber yapıp, sosyal medyasından duyuran Anadolu Ajansı’nın yaptığı ne oluyor acaba?
Üstelik bu karar, terör propagandası suçunun hem anayasa değişiklikleri hem de TMK’daki değişikliklerle eylem ve şiddet şartıyla sınırlandırılmasına, Yargıtay’ın bu konudaki net içtihatlarına rağmen verildi.
Zaten 22 sayfalık karar metninin 16 sayfası bu karara katılmayan daire üyesinin yazdığı şerh.
Özetle hakim bey uzun şerhinde “Bu karar 1982 Anayası’nın ilk haline uygundur ama biz sonra Anayasa’yı ve ceza yasalarını değiştirdik farkında mısınız” diyor.
Ancak 12 Eylül’de böyle bir karar verilebilirdi demeye getiriyor.
Ama Yargıtay 16. Ağır Ceza Dairesi, kendi hukuk standartlarının bile altındaki bu kararı bir AİHM kararına dayandırdı.
Bundan 61 yıl önce verilmiş, henüz AİHM’in yerinde Avrupa İnsan Hakları Komisyonu’nun olduğu dönemlerden bir karara.
Okuyalım:
“Yargısal içtihatlara bakıldığında; Anayasa Mahkemesi 29.01.2008 tarih 2002/1 Esas, 2008/1 Karar sayılı kararında; düşünce açıklamalarının Anayasanın 14. Maddesi kapsamında kötüye kullanma olarak değerlendirilebileceğini, ancak her düşünce açıklamasının değil, demokratik yasam için doğrudan açık ve yakın tehlike oluşturan düşünce açıklamalarının bu kapsamda olduğunun değerlendirilmesi sonucuna varmıştır. Yargıtay 9. Ceza Dairesinin yerleşik içtihatlarında, terör örgütü̈ propagandası suçunun Anayasanın 14. maddesi kapsamında hakkın kötüye kullanımı olduğuna vurgu yapılmıştır. Yargıtay 9. Ceza Dairesinin yerleşik içtihatlarında, terör örgütü̈ propagandası suçunun Anayasanın 14. maddesi kapsamında hakkın kötüye kullanımı olduğuna vurgu yapılmıştır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Da Becker/ Belçika, B. No: 214/56, 27.3.1962 tarihli kararında "demokratik sisteme yönelik tehdidin ağırlığı ve süresi ile sıkı sıkıya orantılı bir şekilde kullanılmalıdır" demek suretiyle Anayasanın 14. maddesinin Devlete verdiği yetkinin çerçevesini çizmiştir.”
Fakat insan hakları hukukçusu Kerem Altıparmak’ın Twitter hesabından yazdığı gibi bu kez bağlayıcı oluveren 61 yıl önce Avrupa İnsan Hakları Komisyonu kararında da aslında öyle bir şey demiyor.
https://twitter.com/KeremALTIPARMAK/status/1363171155247513601
61 yıl önceki davayı açan kişi Da Becker değil, De Becker.
Raymond De Becker, Belçikalı faşizan eğilimli bir gazeteci. Mayıs 1940’da Naziler Belçika’yı işgal ettiğinde Le Soir gazetesinin genel yayın yönetmeni. O dönemin tabiriyle Nazilerin “entelektüel işbirlikçi”lerinden biri.
Savaş bitip, Belçika işgalden kurtulduktan sonra vatana ihanetten yargılanıp önce müebbet hapis cezasına ardından 18 yıl ağır hapis cezasına çarptırılmış. 1951’de ülkeyi terkedip Fransa’ya gideceğini garanti ederek serbest bırakılmış. Ömür boyu oy kullanma, siyaset, gazetecilik yapma, şirket kurma haklarından mahrum edilmiş. Paris’e yerleşen De Becker de haklarını geri almak için hukuki mücadeleye başlamış. Bu arada okülist gruplarla takılmış, cinsel özgürlük üzerine yazıp çizmeye başlamış.
Belçika hükümetine karşı hukuk mücadelesini o sırada yeni kurulan ve sonra yerini AİHM’e bırakacak Avrupa İnsan Hakları Komisyonu’na taşımış.
Ama Altıparmak’ın yazdığı gibi ne komisyonun raporunda ne de kararında ifade hürriyetinin kullanımını sınırlamak üzere Yargıtay’ın alıntıladığı “demokratik sisteme yönelik tehdidin ağırlığı ve süresi ile sıkı sıkıya orantılı bir şekilde kullanılmalıdır" gibi bir cümle geçmiyor.
http://echr.ketse.com/doc/214.56-en-19620327/view/
Tam tersine savaşın bitmesine rağmen hala De Becker hakkında hak kısıtlanmalarının devam etmesini komisyon ölçüsüz buluyor, 1961’de Belçika yasaları değiştirip bu hak mahrumiyetleri giderilince de dosya düşürülüyor.
Yani aslında ifade hürriyetini daraltan değil, genişleten bir karar bu.
Altıparmak’tan okuyalım:
“Rapor diyor ki Nazizmi veya benzeri bir doktrini savunduğu gösterilemeyen başvurucunun hakları 17. maddeye dayanarak sınırlandırılamaz. Gergerlioğlu'nun haber paylaşarak mahkum olduğu davada dayanak olan karar bu. 61 yıl öncesinin AİHK'i bugünün Yargıtay'ından çok daha özgürlükçü.”
Yani 61 yıl önce eski bir Nazi sempatizanı için bile Avrupa İnsan Hakları Komisyonu’nun ifade hürriyeti lehine verdiği karar, bugün Türkiye’de insan hakları mücadelesinin en önde gelen isimlerinden biri olan Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun ifade hürriyetinden hapis cezası almasına gerekçe yapılmış oldu.
Avrupa’da savaş sonrası insan haklarını ileri götürmüş bir karar, Türkiye’de insan haklarının geriletilmesi için kullanıldı.
Ne güzel bir bağlayıcılık bu!
Bu kararla adamına göre, ihtiyaca göre hukukta yeni bir aşamaya geçmiş olduk.
Umarız Türkiye’ye bunu layık görenler bir gün başları derde girdiğinde Ömer Faruk Gergerlioğlu gibi mazluma kimliğini sormadan imdatlarına koşacak, seslerini duyuracak insan hakları aktivistlerini, milletvekillerini bulabilirler...
Yazarlar
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları



































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.12.2025
23.12.2025
17.12.2025
15.12.2025
10.12.2025
9.12.2025
6.12.2025
3.12.2025
1.12.2025
24.11.2025